29.12.2013

Lunaparkta oyun oynayan tanrı


 ''Tanrı dün gece lunaparkta oyun oynadı beş yaşındaydım hayatı anlamamak için uyuşturucu kullandım tanrıyla aynı yerde birlikte oyun oynamamak için gizlendim kaçtım kendi gücümün yettiği yere kadar kendimle yarıştım kendimi bir at misali kovaladım bir köşede durup nefes almak için dinlendim tanrının elini ensemde hissettiğim gün ağladım yalnızlığıma ortak olacak birini aradım tanrı çıktı karşıma insanlar yoktu, iblisler yoktu, melekler yoktu, sevdiğim kadın yoktu, bir tek tanrım vardı baş başa kalmıştık kendisini öldürmek için çareler düzenledim bomba yapıp evinin önüne koydum kalbimi içine sıkıştırdım hiç bir şey olmadı bir çocuk gibi ağladım her daim göz yaşlarımı silmeyen insanlar için ağladım erkekler ağlamaz ağlayan erkek acizdir diye söylenen insanlar için ağladım derdini bilmeyen saklayan, kendini korumasız hisseden çocuklar için ağladım, kendim için ağladım sıkılmıştım bunalmıştım gidebileceğim bir tek mezarlık kalmıştı terk edilmekten başka bir şey verilmemişti elime en büyük eylemin terk etmek olduğunu anlayınca kalbim kırıldı iyileşmemek için çaba gösterdi kimsede iyileştirmemek için uğraştı durdu kendimi anlatmak için uğraştığım günlerde zamanın saatleri kovaladığı saniyelerde yarışıyordum üstüm başım kirliydi, ellerim parçalanmıştı yorgunluğuma yeni bir yorgunluk eklemek istedim yaşadığım bok dolu gezegende üstüme yeterince çamur bulaşmıştı alışmıştım nede olsa reklamın bir parçasıydı bunlar reklamın arka tarafında kirli tarafım yoktu temizleniyor eskisi gibi oluyordum öyle algılıyorlardı öyle algılanması için uğraşmışlardı insanlar,, hayal kırıklığım oldu her daim hayal etmekten bıktığım zamanlarda hayallerimi yaktım bende hayal edilecek hiç bir şey yoktu bu gezegende. Bir aileyi hayal ettim önceleri ama yalan dolu bir aile olmasın diye çok düşündüm olmadı yalanlarla dolu bir aileye sahip oldum kalbim kırıldı, sevebilen bir sevgili hayal ettim kendim yaratmak kokusunu içime çekmek saçlarıyla oynamak için bir sevgili hayal ettim ellerimi bırakmaması için sımsıkı tuttum ama boş bir hayalden farkı yoktu dilediğim hayal kalp kırıklığından inşaa edilmişti mutlaka zarar verecekti. Zararın neresinden dönersem döneyim kırılacaktım parçalanmıştım ailem tarafından kaç parçaya ayrıldığımı bilmediğim için sevdiğim kadın tarafından da parçalanmak istemiyordum ama olsun dedim kırılacağımı bile bile üstüne gittim savaştan kaçmadım kendi bildiğimi yaptım ve kırıldım ağır bir kırıklık aldım olsun dedim geçer dedim sabır dedim, zaman dedim elimde bir sik gibi patlayan bir fon müziği ile baş başa kaldım artık kırılmak istemiyordum sadece mutlu olmak istiyordum benim olursa eğer şiirler yazmak istiyordum mektup yazmak istiyordum Cemal Süreya gibi Zuhali'ne yazdığı mektuplar gibi hece hece yazmak istiyordum birlikte sokaklarda gezmek kaybolmak istiyordum geceleri rüyasında olmak onu öperek uyandırmak istiyordum mutluluğun resmini çizmek değildi amacım amacım mutluluğun resmini gökyüzüne kazımaktı böyleydi hayalim ama olmadı kırıldım her zaman nasıl kırılmayı gözümün önüne koyduysam bunu da yaptım ve kırdım kendimi insanları, tanrımı kırdım artık gücün bir boka yaramadığını anlayınca uyumayı seçtim fonda bilmediğim bir müzik eşliğinde uyudum....

 Zaman denilen kavramı düşündüm durdum hep nereye kadar devam edecekti bu durum nereye kadar kırılmaya devam edecektim yazdıklarımın hiç bir şeye sahip olmadığını adım gibi biliyordum sadece karşımda duran insanla konuşur gibi yazıyordum o beni dinliyordu bende içimden geldiğince yazıyordum bazen terk etmek istiyordum kendimi, bazen bir hastaneye yatmak, bazende bindiğim otobüs şoförünün kafasına bir madde atıp kaza yapmasını istiyordum uçurumdan düşmek benimle birlikte ne kadar günahkar insan varsa arkamdan gelmelerini sağlamak istiyordum kimse günahsız değildi, peygamberler dahil olmak üzere her insanın bir günahı ve çekmesi gereken bir sınavı vardı benim çektiğim çok daha farklıydı hiç bir zaman sınavımdan yüz alamadım kırılmıştım çünkü eskisi gibi değildim vücudum beni kabul etmemek için çok uğraşıyordu bende onunla birlikte olmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum ama olmuyordu olmayan şeylerin anlamlarını kaybederek yoluma devam ettim bende yok olmayı kendime çok yakıştırdım ölümsüz değildim, tanrı değildim, peygamber değildim ama peygamberlerin çektiği bütün kötülükleri çektim bir bir ateşlere attılar önceleri, sonra vücudumda sigara ve şarap şişesi kırdılar, bacağıma aldığım bıçak darbesiyle kaybetme korkusu ile yüzleştim bacağımı kaybederek acımasız birini göstermek zorunda kaldım, terk edilmekle tehdit edildim terk edildim de eylemlerin en büyük olanını gerçekleştirdim gezegende olmayan ben ile olan ben arasında sıkıştırıldım kayboldum.

 Müzik dinlemeyi bıraktığım gün kapı kapandı ziller sustu, Roma'da yaşayan gladyatörler savaşmama kararı aldı, yunan tanrıları orta dünyayı yok etti. Göklerde ve yerde kıyamet koptu aramıza insanlar girdi bomba patladı organlarım söküldü kovboy filminde başrol oyuncusu olan William Blake'nin rolünü çaldım insanları öldürdüm atları kaçırdım ve vuruldum ölmemek için çok uğraştım ama her seferinde ölümü ensemde hissettim tanrının elini hissettiğim gibi oturup bir köşede kendimle karşılaşmak için bekledim zamanın gelmesini kırılan kalbimin onarılmasını bekledim sevilmeyen insan olarak yirmi üç yıldır yas tutmayı bırakmak için kaybettiklerimi kazanmak için bekledim ve beklemekten çok sıkılınca boş sokakların birine girip yürüdüm ne zaman arkamdan biri bıçakladı yüzünü görmemek için dönmedim kan kaybından ölmek için hastaneye gitmedim yüzüm ağır geldiği günlerde hiç bir şey yapmadım sadece ağladım zamanın nasıl geçtiğini bilmemek için kendimle olan savaşın bitmesi için kaybettiklerimin daha çok birikmemesi için ağladım artık gözümde yaşlar kalmayınca onuda kestim bir çöp konteynırına atıp hızla uzaklaştım kendimi kaybettiğim gün evimi ve ailemi terk ettim kırılmamak için daha fazla acı çekmemek için kendimle olan savaşın bitmesi için sadece ama sadece hiç bir şey yapmadım kaybettiklerime baktım kazandıklarımı alıp siktir olup gittim yeryüzünde elimde kocaman bir sıfır kaldı kazandığım hiç bir şey yoktu....



SON....



23.12.2013

Şizofren Hastanın Mektupları



Tanrımı kaybettim, dinimi ve bacaklarımı jiletle doğradım.
Küçüktüm sarhoş olamayacak kadar çok alkol içtim.
kadınlarla seviştim
günahlarıma sevap işledim
sağ ve sol tarafımda bulunan melekleri zehirledim
Tom Waits müzikleriyle birlikte liman meyhanelerine gidip
şiir yazdım
Cemal Süreya şiirlerini vücuduma dövme yaptırdım
günah olacak ne varsa her şeyi tek tek eledim
eroin ile seks yaptım
gecelerce seviştim
kalbimi kırdım
parçaladım
bir kavanozun içine koyup kızıldenizine attım
beynime silah dayadım tetiği çekmem ile çekmemem arasında çok
düşündüm
ölmeyi hak edip etmemem hakkında
düşüncelere sahip oldum
kırdım
kırıldım
parçalara ayrıldım
kendimi bir anka kuşu gibi küllerimden yarattım
yetmedi
öldüm,
öldürdüm,
otogarlarda uyudum
uzun yolculuklara çıktım
kendimi bir enkazın içinde buldum
evimi terk ettim
bazen yakmak için uğraştım
yoruldum
yordum
karşımdaki insanları affettim
bazen af diledim
yalvardım
ölüm istedim
tanrımı yalnız bırakmak istedim
bir çocuk gibi babamı yalnız bırakmak istedim.
babam benden önce rolümü erken çalarak ustalıkla terk etti
terk edildim
terk ettim,
kendimi saatte üç yüz kilometre hızla terk ettim
bir uçakla yarıştım
kendimi terk ederek yaşantıma devam ettim
ağladım
ağlattım
gözümde yaşlar kalmadığı gecelerde küfür ettim
annemi özledim
annemi öldürdüm
bazı geceler komaya girdim
kimsenin olmadığı saatlerde silahla dalga geçtim
şeytanla alay ettim
ares'e küfür ettim
iblislere küfür ettim
cinlere küfür ettim
kendimden korktum
karanlıktan korktum
karanlıkta yaşadığım o umutsuz günler aklıma geldi
kumar oynadım
kaybettim
kumar masasında tanrımı blöf olarak kullandım
tanrımı kaybettim
kaybedecek bir tek tanrım kaldığı gün dinimi kaybettim
kendimden uzaklaştım
terk ederek yalnız bıraktım ruhumu
mutluluğu aradım
mutsuzluğun beşinden koştum
bir at gibi
yarışta yapılması gereken her türlü hileyi yaptım
yunan müziklerini dinledim
beynimin içine bir mermi attım
kitap okumaktan sıkılınca yüreğimi ısıttım
hepsini bir gece yarısı yaktım
canım acıdı
canımı en çok karanlık acıttı
karanlıkta kaldığın zamanlarda üvey annemin işkencesi ile karşı karşıya kaldım
üvey annemi öldürdüm
katil oldum
insanları öldürdüm
peygamberleri öldürdüm
sonunda ölmesi gereken bir tek ben kaldım
kendimi öldürdüm
ölümü kendime çok yakıştırdım
ölmeyi ve terk etmeyi
terk edilmiştim bir kere alışmıştım bu duruma
terk edilmenin
terk etmenin
en büyük bilançosuydum ben
devletin içinde en kötü milletvekiliydim
küfür ettim
milletin vekillerine
padişahlara,
alimlere,
yaşayan yaşamayan bütün insanlara
ağzımdan boşalırcasına
küfür ettim
kendime küstüm
bir daha asla ama asla barışık bir şekilde yaşamadım
kalbimi kırdım
kuyulara atıldım
zindanlara yollandım
acı çektim
yaşadığım onca sıkıntıların arasından
aşık oldum
en büyük hatamı gerçekleştirdim
kendimle olan bütün duygularımı kesmek zorunda kaldım
bir ilan panosunda ruhumla karşılaştım
ne ben onu tanıdım ne o beni
galata kulesinden atladım
beynimi havaya uçurdum
zaman hızla gelip geçti
ve ben kalp kırıklığı ile yaşantıma devam ettim
üzüldüm sonra oturup bir köşede
ağladım
gözümden yaşlar boşalırcasına
ağladım
avazım çıkarcasına
ciğerlerim patlarcasına
ağladım
durmadan sıkılmadan ağladım
kalbim kırılmıştı
aşık olmuştum
ve terk edilmiştim
kaçıncı terk edilişimin olduğunu bilmediğim için ağladım
annemi rüyamda gördüm
yüzüne baktım
terk etti
ve bir daha kimseye güvenmedim.....
Hasta olup deliler hastanesine yattım
şizofrenlerin gözlerini oydum
kendi kollarımı ve bacaklarımı jiletle doğradım
dilimi kestim
gözlerimi oydum
ağırlık yapan her şeyi bedenimden attım
sonrası olmadı allah beni terk etti
ben dinimi inkar ettim
kimseye inanmadım...
mektup yazdım
cebimde bulunan çakmakla tutuşturdum
ve bir daha kendime güvenmedim
gittim mezarımda ağladım
babama şiirler yazdım
okumadım
beni terk ettiği için
mezarına işedim
kendi mezarıma gidip
ağladım
ağladım
ağladım.....

22.12.2013

iki noktanın sonu


   Yaşadığım gezegende her şeye geç kaldım. İşe, okula, gidilmesi gereken bir yere, toplantılara, önemli olaylara kendime sürekli geç kaldım geç gitmeye adet edindim kendimce ve her seferinde gideceğim yere mutlaka bi aksilik çıkarak yere düştüm dizlerim kanadı parçalandı zaman zaman ellerimin de üstüne düştüm ellerim kanadı, yüreğim kanadı kendimden kurtulmak istediğim zamanlarda ruhumu sattım hiç bir zaman kiralık bir depo bulamadım kira karşılığında oraya bırakacaktım ilerleyen günlerdi lazım olur dedim ruh du bu ama hiç bir gün ihtiyacım olmadı ruhuma kendimi kaybetmiştim kumar masasında son kartların içinde kendimi kaybetmiştim bir kere son kartlarda ne papaz geldim nede en büyük sayı kimsenin eline uğurlu gelmeyen bir sayıydım ben. Yere düştüğüm günlerde beni kaldırmak isteyen insanlarda oldu ama ayağa kalkamayacak kadar kötüydüm ben ruhum kirlenmişti bok gezegeninde daha fazla kirlenmesini istemedim bende o yüzden ruhumu sattım. Neyse buraya kadar bir şeyler yazdım ettim ne yazdım bende bilmiyorum buhramlı dönemler bitti gitti artık nefes alıyorum bir sonraki sene geldiği gün yine aynı şekilde buhramlı dönemlerim başlar kendimi keserim birazda dalga geçerim öyle atlatırım artık. Zamana bakıyorum da çok uzun zaman geçmiş üstünden yıllar geçip gitmiş ve ben hala yaşıyorum açıkçası bu bir mucize henüz ölmediğime göre tanrının ödül sisteminde yaşamaya devam ediyorum demektir bu Biraz yazayım dedim bu gece içimi dökeyim eskisi gibi sık sık girmediğimi fark ettim yıllar önce açtığım sayfayı çok boş bıraktığımın farkındayım eskisi gibi doğru dürüst ne yazı yazıyorum ne kitap okuyorum nede müzik dinliyorum aralık ayıda benim için böyle geçiyor durgun yani aptal rolünü oynayan prens gibi ama günün sonunda ejderha ölüyor ve ben prensese kavuşuyorum ama hangi prenses bu bende bilmiyorum ömrüm diyorum henüz bulamadım ömrümü yaralarımı iyileştirecek birini henüz bulamadım yada buldum ben bilmiyorum bilmememin sebebi aslında yine terk edilme korkusu yine kalbimin kırılması söz konusu belkide bu yüzden çok korkuyorum belkide bu yüzden ömrüme kimse girmek istemiyor yaşadığım hayat iyi bir gezegen olmadığı için belkide zaman geçtikçe çok daha naifleşiyorum sakin biri oluyorum sanırım artık büyüyorum eskisi gibi çocuksu tavırlarım yok eskiden güler geçerdim dünya yansa umurumda olmazdı hee siz şimdi diyeceksiniz bu yaşına kadar ne sıkıntı yaşadın ki kendimden büyük sıkıntı yaşadım çoğu yazıda da bunlardan söz ettim tekrardan aynı konular hakkında yazıp çizmek uğraştırır beni neyse işte böyle kısacası büyüyorum artık eskisi gibi hayattan çok fazla beklenti içinde olmuyorum artık hayal kurmuyorum ne zaman bir hayalin içine dalsam bir buz dağına çarpıyorum o yüzden hayallerimi bir kağıt gibi yaktım bende kitap çıkaracaktım ama onunla da doğru dürüst ilgilenemiyorum bile sanırım çıkmayacak çıkmaması da benim işime gelir açıkçası yazdığım her şey kendi bilgisayarımda durur bir köşede kitap konusu aslında aylardır aklımda vardı bir editör ablamız sürekli ısrar etmesine rağmen ben uğraşmak istemedim yada zaman ayırmak yerine öylece kendimi dinledim... Galata kulesi diyorum sürekli bir gün o kulenin tepesinden atlayacağım tarihlere gececeğim ama bu öyle böyle değil çok büyük bi fikir var yine büyük bi buhramlı dönemler yaşıyor olduğum zamanlarda gerçekleştirebilirim belki Neyse işte ölümü falan düşünmüyorum artık dedim ya artık büyüdüm eskisi gibi değilim eskiden olsa vururdum alkolün dibine vururdum sigaraya ama artık yok sağlıklı yaşıyorum dumansız hava sahası gibi bir şey işte..

 Bilindik üzere yine eskilere döneceğim biraz üstünden biraz geceğim hayatım boyunca sürekli terk edildim nasıl bir şanstır amına koyduğumun yerinde bende bilmiyorum kimi sevmeye kalksam kime ellerimi uzatsam ya parçaladılar yada kırdılar kalbim deseniz bildiğin deneme tahtası biri ok atmak isterse kalbimi kullanabilir artık canım eskisi gibi yanmıyor yani yanıyor aslında içinde o kadar büyük yangınlar var ki saymakla bitmez zamanında lisede bi kıza aşık olmuştum gecen sene onunla ilgili şeyleri falan yazmıştım işte ilk kez bir hatun kişiyle öpüştüğüm olay bir bayanın dudaklarındaki sıcaklığı hissetmem anlayın işte neyse o hatun kişi yakın bi arkadaşımla beni aldatmayı seçti benimde gözüm döndü ilk kez o zaman bıçak kullandım sol bacağıma aldığım bıçak darbesiyle korkardım aslında bıçaklardan ama onların o anını gördükten sonra insan nasıl oluyorsa kendini kaybediyor işte velhasıl konuyu çok uzattım ben yine allahbenim balamı vere gerisi kızla çocuğa bıçak çektim karakolluk durum oldu öyle bitti gitti konu sonra başka başka hatun kişiler gitti hayatıma onlarda aldattı yada terk etti yada ben terk ettim neyse işte konu çok uzamasın diye yarım geçiyorum bende nerden girdiysem bu konulara açıkçası bilmiyorum öyle bi üstünden geçeyim dedim allahdan hee

 Ne diyordum zaman işte zaman çok hızlı geçiyor kendimi çok özlüyorum özellikle de babamı çok özlüyorum yıllarca düşünsem o adamı özleyeceğim aklıma gelmezdi ama insanız işte bazen büyükler hata yapar küçükler affeder bazende küçükler hata yapar büyükler affeder ben affetmeyi geçtim artık geri gelmeyecek bir insanı elimden tutacak insanı beni bırakıp gitmesini yalnız yaşamayı yalnızlığımla baş başa kalmayı geceleri uyanıp uyanıp gökyüzüne bakmayı sonuçta her insan ölecek kazık çakmaya gelmedik bu siktiğimin dünyasına ama derler ya her gelen ölüm erken ölümdür diye ölümden falan korkum yokta arkamdan kim ağlayacak bunu çok merak ediyorum ben...

 Konuyu çok fazla dağıtmayayım ben en iyisi biraz toplayayım gideyim artık artık eskisi gibi olamam bir aile olmayı çok istiyorum açıkçası bir kızım olmasını kendime ait bir dükkanım olmasını kitap satmayı güzel bir şehirde yaşamayı sabahları kendim açmayı kendi seçtiğim müzikleri dinletmeyi kekli çörekli kahveli çaylı bir dükkan işte gelenlerin huzur bulduğu bir yer belki ilerde olur ama dedim yaa benim hayallerim kalp kırıklığından başka bir şey değil. Mutlaka kalbim kırılacak ki acısını yaşayayım artık eskisi gibi değilim dedim çünkü çok yaram var ne kabuk bağladı nede o kabuk bağlayan yaralarım kanadı kimse derdime derman olmadı işte derman yerine sikmeyi çok seçtiler güzel bi müzikle noktalayayım bu gecenin sonu iyi olsun

Müslüm baba diyor ki hasret rüzgarları çok erken esti gerisi siz anlayın


   


30.11.2013

Büyük Kıyamet



   ''Kıyamet sonrası insanlar ölür'' uzun süredir yazmıyordum bu gece biraz içimi dökeyim dedim neyse kasım ayıda bu gece tamamen hayatımdan çıkıyor bu kez çok daha ağır yara aldım diğer senelere göre hani nasıl desem yanlışlıkla bi yerini kesersin yada kavgada biri sana bıçak çeker seni öldürmek ister ya öyle işte bu kez bana bıçak çekmek yerine kalbimin ortasını tahta put yaptılar insanları kandırdılar ve tanrıya inanmadılar bir daha asla ama asla kimseye güvenmemem gerektiğini öğreneceğim demiştim ama olmuyor işte mutlaka birine güveniyor insan sevdiği kişiye, ailesine, en yakın arkadaşına birine güveniyor işte o insan zaman sonra babanda olsa o kozu kullanıyor yalan değil artık dünya eskisi gibi değil insanlar bi çıkar peşinde seni yarı yolda bırakacak ve arkandan bıçaklayacak şekilde görevlerine devam ediyorlar. Ömrümün tamamı kalp kırıklığı ile geçti nasıl dayandım bende bilmiyorum açıkçası bazı insanlar dertlerini sıkıntılarını anlatıyorlar dinliyorum o insanları sonra kendi kendime diyorum acaba bunlar benim yaşadığım sıkıntıları yaşasalar kesin intihar ederlerdi hoş bende intihar eylemlerine kalkıştım ama sanırım korktum intihar etmekten beni bekleyen bir ödül sisteminin parçası olmaktan korktum korkunun ecele faydası yok falan demeyin şimdi benim korkum kaybetmekten kaynaklanan bir durum 22 yıldır kaybediyorum her şeyi ama ailemi, sevdiklerimi, kendimi, dinimi, dilimi her şeyi kaybettim ömrüm boyunca kumar masasında düşeş gelmedi hiç attığım zar mutlaka bir yada iki geldi onlarda bir boka yaramadı. Ömrüm dedim ömrümü henüz bulamadım yaşantım diyorum aralık ayı geliyor biraz olsun huzura ererim artık ama bu sene kadar hayatımın kötü geçen senesi olmadı hiç bu sene kadar bu kadar hiç parçalanmadım insanların beni suçsuz yere yargılaması, suçsuz yere bilip bilmeden konuşmaları beni bu kez çok yordu. Sigarayı falan bırakmıştım ama olmadı işte benim derdimi bir tek sigara anlıyor en iyi dostum diyebilirim açıkçası en iyi arkadaşım diyebilirim sanırım. Ailem olsun istedim hayatımda bana sahip çıkan beni kollayan arkamda birilerinin varlığını hissetmek istedim ama olmadı işte yaşadığım bu gezegende tek yaşamayı öğrendim kendimi belki de bu yüzden hiç sevmedim belki de bu yüzden kendimde çok fazla uzaklaştım şunu da anladım tabi hiç bir işe yaramadı elim kolum bağlanmış bir şekilde oturup bekledim... Kalbimi kıran tahta put vardı. Beni defalarda o tahtada hedef yaptılar ve her seferinde tam on ikiden vurdular parçalarımdan bir ev yapmak istedim kızımı sevmek istedim bu hayatta bir kız çocuğuna sahip olmak istedim olmadı bunlar da önce beni tanrı terk etti, sonra ailem, sonra sevdiğim kadın bütün insanlar terk etti beni yalnız kaldım boş sokaklarda eroin içtim bende evet bu dünyada ne kadar kötülük varsa hepsini yaptım kendime zarar verdim. Beni anlamayan insanların huzurunda kendimi anlatmaktan çok sıkıldım beni anlamalarını bekledim ama o insanlar kendi bildiklerine devam ettiler yani bi yerlerinden uydurup uydurup dinlemeyi seçtiler...

  Zaman çok hızlı geçti benim için bi arabanın altında kalmak cesedimin doksan dokuz parçaya ayrılmasını istedim aslında iyi bir fikir dedim kendimce ama canım acır dedim canımın acısı henüz geçmemişken daha fazla canımı acıtmak hiçte işime gelmedi açıkçası işime gelmeyen tek şey canımın acıması değildi beni öldüren ve mezarımda alay eden insanlar oldu.

  Aşık oldum kadınlarla yattım, ve kendimle günah işledim o kadınlar yattığım geceleri seks yaptığım o kadınlarda beni anlamadılar sadece bir gecelik dediler onların ellerinde sıcaklık aradım zina dedikleri olayı geçmiştim günah dedikleri olayı çoktan geçmiştim günahlarım banaydı allahım banaydı, cennetim banaydı ama ben kendi cennetimde şarap içtim, sarhoş oldum ve kadınlarla bu yüzden yattım, günahlarımı bu yüzden işledim. aşık olmak bana göre değildi kalbim acıyordu çünkü kimi sevmeye kalksam terk ediliyordum yada aşık olmayı bilmeyen kadınlar tarafından anlaşılmıyordum anlamalarını istedikçe tersini anlamayı seçtiler o kadınlar bu gezegende yaptığım bi inşat başıma yıkıldı ve ben öldüm sonrası hiç bir zaman olmadı beynimin içinde bi fon müziği çaldı ve o müzikle yaşamaya devam ettim.

 Teşekkürlerimi kendime armağan edeceğim bu gece beni dünyaya getiren spermlerinden dünyaya geldiğim babama yani nefret ettiğim insana teşekkür edeceğim benim kalbimi en çok o kırdı beni terk etmeler kırdı parçaladı ama bir yanım da çok özledi anlatılması çok zor bir güç özledi onu belki çıkıp gelse boynuna sarılsam onu öpüp koklasam her şeyi unutur muyum diye düşündüğüm de olmadı değil hani ama bilmiyorum işte bilmediğim tek şey acaba ne,, onuda henüz bilmiyorum kendi yalan dünyamda masalım da yaşamaya devam ediyorum işte...







 bölüm sonu olarak azer bülbül seçtik diyor ya hani ''sevmiştim sevdanın çok ötesinde''


29.10.2013

it kafalı bir şey



  Kendime şunu söylüyorum geçecek bunlar ibrahim sabır biraz daha dayan her şey bitecek bittiği gün o zaman geriye dönüp bak nasıl da boşa geçmiş onca acı, keder, yorgunluk gülücem sonra cebimden bir dal sigara çıkarıp yakıcam güzelce içime çekip dumanı küfür edicem hayata geçtiği gün bu acılar nasıl koydum ama diyip dalga geçicem.. amına koym biliyorum şu kötü durumlar elbet beşimi bırakacak mutluluğa merhaba diyeceğim ama ne zaman bende bilmiyorum ruhumu siken kaç orospu oldu, kaç kişi tarafından öldürülüp öldürülüp yeryüzüne atıldım.. Kendimi terk etme isteği şu sıralar çok fazla o kadar çok fazla ki hesabını tutmakta zorlanıyorum bi şarkı sözünde diyor hani anılar mı, acılar mı yoksa kırık umutlar mı? Benim kaçıncı acım bu kaçıncı kanayan yüreğim acaba diye düşünüyorum bazen neden yüreğim kanıyor bu kadar kan kaybından neden ölmüyorum hala diyorum boşuna geçmiş hayatın çilesini neden tek başıma çekiyorum diyorum bazen. Bazen gece yarısı uyanıyorum sabaha kadar oturuyorum kahrolası ev gökyüzüne bakmadığı için bende camdan bakınıyorum öyle mal mal sigara içiyorum kahve yapmak istiyorum kendime sıcak bir kahve yapmak ama üşeniyorum sonra boş ver diyorum sigara içiyorum sabaha kadar kaç dal içtiğimi saymıyorum bile saymıyorum artık. Üşeniyorum mutfağa gidip kendime kahve yapmak bile üşengeçliğimden kaynaklanan bir durum söz konusu açıkçası kendimi saatte iki yüz kilometre hızla giden bir aracın altına atsam ölür müyüm diyorum bazen ölsem siktir olup gitsem kurtulsam şu gezegenden başka hiç bir bok istemiyorum açıkçası 22 yaşıma geldim hala bir boka sahip değilim bir evim var başka hiç bir bok yok hayatımda bu yaşıma kadar nasıl geldim ne dertler çektim benden başka kimse bilemez birde allah hani bizi sürekli gören, duyan biri karşı gelmiyorum allaha haşa bir kul olarak asla ama aslada gelmem sikindirik bir kul işte niye karşı gelsin ki gelse bile ne yapabilir ki koskocaman tanrının karşısında ne yapabilir hiç bir şey evet hiç bir şey benim hayatımda böyle 22 yıldır hiç bir bok yapamamış bir insan olarak ağlamaktan da sıkıldım amına koyim vallah diyorum eski yıllara göre bu sefer acı çekmedim ama o çektiğim acılar birikti birikti götüm de patlıyor işte bir bir sikmek için sıraya girmişler... ruhumu iblise satsam kaç para verir? Neyse boş verin bunları 18 gün sonra mezarlığa gideceğim kararım şöyle olsa diyorum,, öldürsem yada mezarın içine girsem ulan desem bok mu vardı da beni yalnız başıma bıraktın desem babama günah olur mu? Yada rakı alıp gitsem yanında içsem ne kadar günah olur ki? Günahlarım umurumda değil artık Diyor ya Ahmet Kaya Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz diyor'' İnsanları yargılamak için tuzağa düşürmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar kanunları gereği doğalarının bir gereği bunu yapıyorlar koskoca sultan süleyman han hazretlerine kalmamış bir dünya menfaati için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar ben tanrı olsam insanları yalnız başına bırakmazdım çünkü çok nankörler insanlar o kadar çok nankör insan var ki kahrolası gezegende hepsini bir araya getirseler iyi olurdu aslında neyse dedim ya tanrının işine akıl sır ermez o daha iyi biliyor bizler bilmeyelim.. Bu gece aklıma çok fazla şey geliyor yazmak ile yazmamak arasında kalıyorum sizlere söylüyorum benim ruhum kalp kırıklığından inşa edilmiş ve o bina çökmüş en alt katında kalmış bir insan olarak sesleniyorum benim kalbim çok kırık bunlar geçecek inanıyorum buna inanmaktan başka hiç bir amacım yok çünkü inanmak zorundayım buna bittiği zaman o zaman diyeceğim tek şey ''bak Japon nasıl koyduk ama gezegene hadi yak bir sigara'' tabi o zamanı ben görebilirsem insanın kıymetini yanından ayrılınca anlıyoruz

tekrardan okuyup düzeltilmesi gereken şeyleri düzeltmek istemiyorum böyle okuyun gitsin...

bölüm sonu olarak güzel bir parça







Siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz

25.10.2013

son mektup



cehennemimi yakmıştım bir gece yarısı
tanrımın yüzüne attığım jilet izinden kaynaklanan
öfke ve kan
kaderimle oynadığım oyun
beynime son kez git demek istemiştim
geceleri yüreğim kanadığında
öfkeliydim
kendime
anneme
beni doğurduğu için
bok gibi bir gezegene attığı için
kalbim kırık tanrım
bütün insanların kalbi kırık
insanlığın kalbi kırık
çoğul konuştum insanlar dedim
ama en çok benim kalbim kırık
yüreğimde bulunan ateşi söndüremediğim için
kendimle olan savaşı bitiremediğim için
kendimi bir kuyunun dibinde bıraktığım için
yusuf peygamber gibi
ibrahim peygamber gibi ateşlerde yandığım için
isa gibi çarmıha gerildiğim için
muhammed gibi zulüm gördüğüm için
insanlara bu yüzden kızgınım
kendimle olan savaşımın henüz kaçıncı döneminde
olduğumu bile bilmezken
kullanmadığım cümleler için
kızgınım
josephineyi kaybettiğim için
kaybetmenin aslında nasıl bir bok sürüsü olduğunu bildiğim için
tanrım kalbim kırık benim
doksan dakikalık bir maçta bana kırmızı kart göster
oyun dışı kalayım
kitapların arasında kendimi kaybedip yok olayım
kutsal kitapları cehennemin yedinci katında yakayım
ruhumu yakar gibi
ruhsuz biri olarak
sevgisiz ve yitiksiz biri olarak
mektuplarım vardı sevgilim
dün gece ısınmak için yaktım
ruhum üşümüştü
bedenim yoktu






Şizofren Hastanın Son Mektubu  / Şişli / 00:09

19.10.2013

...


İki nokta, bir virgül,
sevgilim yüzüm kanıyor, üşüyorum, korkuyorum
karanlıkların içinde kutsal kitaplara ateş ediyorum,
küfür ediyorum tanrıma
beni doğurduğu için annemi öldürüyorum
beni öldüren insanlara ateş ediyorum
sevgilim ellerimi kaybediyorum
yorgunum, kalbim kırık
sensiz gelen kaçıncı sabahım, kaçıncı gecem
sigaram var, birde şiirlerim
tanrının yüzüne attığım jilet izi
o jiletleri yutmak için uğraştığım gecelerin hatırına yazıyorum
kitapların arasında ruhumu satıyorum
bir iblise tecavüz edercesine
bir kadınla sevişircesine
ölüyorum
Tom Waits dinliyorum
elimde bira ve sigaradan başka hiç bir bok yok
yokluğuma yeni bir yokluk ekliyorum
kaderime razı olmak için
dünyanın amına koyuyorum
geceleri yattığım kadınların amında kendi şehvetini ağlatan bebeklerine
öldürürcesine
kendi rahmini kesercesine
insanlığı, kaderimi, kesiyorum
hüseyin avni dede okuyorum
şiirlerini bir gece yarısı kutsal kitaba dönüştürürcesine
sonum nerede kaldı?
eroin kullanmaya yeniden başlarcasına
kanıma eroin bırakırcasına her şeyi günah biliyorum
umrede şeytana taş atıyorum
kendimi öldürürcesine
her şeyi yakıyorum
kendimi de yakmak istemiştim bir gece yarısı saat 23:59'da
saniyelerin bacaklarını kesmek
leşlerin önüne atmak istiyorum
azazil meleği ile dünyayı ele geçirmek gezegene kokain dağıtmak
istiyorum
ademi kandırıp isa ile savaşmasını
dünyanın nasıl bir orospu çocuğu olduğunu insanlara
göstermek için
uğraşıyorum
kendim için
sigaram için
içtiğim kokain için
sevdiğim kadın için,
çiçekleri yakmak için
özellikle de senin sevdiğin çiçekleri
gülleri
dünyada yanmaya ne varsa
sevgilim
ben şimdi büyük bir kentin en altında seni beklemekteyim
üzerime tanrılar düşüyor
hepside beni öldürüyorlar
onlarla savaşmak çok zor
kendimi kaçıncı kez idam sehpasına çıkardım
bilmiyorum
kaç kez öldüm
kaç kez umudumu
kaybettim
daha kaç kez
annemi özledim
bilmediğim daha çok şey var
seni
özledim mesela az buz değil
çok özledim seni
şiirler yazdım
kadıköye gittim yedi paket sigara içtim
seninle dolaştığımız parklara uğradım
hastalandığında seni yatırdığım hastaneyi ziyaret ettim
yaşlı bekçi hala orada emekliliğine çok var
gece beni çağırdı
birlikte deniz kenarına gidip oturduk konuştuk
alkol aldık
onun da hayatı kalp kırıklığı ile geçmiş
bir oğlu varmış hayırsız bir oğlan
neyse sevgilim ben bunları yazıyorum sana
sen beni düşünme sakın
müzik dinlemiyorum artık
senden ayrılalı
o kadar çok müzik dinledim ki
notalarını ezberledim
hiç birini unutmadım
hani bir gece yarısı bana araba çarpmıştı
sende nasıl olduysa duymuştun
koşup hastaneye gelmiştim
ameliyata girmem gereken yerde seni teselli etmiştim
güzel günlerdi o günler
dün gece
galata kulesinin
önünde oturdum
sabah ezanına yakın saatte gitmiştim
bilirsin o saatte bizim çok sevdiğimiz
el arabasında simit satan bi mehmet amcamız vardı
hatırladın sanırım işte onu gördüm
bir simit aldım
birde sıcak çay
sensiz ne simidin nede çayın tadı vardı
ağladım sonra
kimse görmesin diye kalkıp gittim terk ettim
kırıldım kendime
aslında ben kendime çok kırılıyorum bu sıralar
sevgilim benim umudum yok oldu
sen gittikten sonra
neyse ben bunları yazıyorum ama
bilmeni isterim dün gece masallarımı yaktım...
yoruldum artık
çok fazla yoruldum
s.............
....
...........


                                             Şişli / 02:55



14.10.2013

mektup



   Pariste metroda seni bekliyorum uzun bir yolculuğa çıkmak için Attila İlhanla bir dükkanda rom içiyoruz çok güzel yer paris birazdan Cemal Süreya bize eşlik edecek, Aşkı anlatacak, güzelliği anlatacak sonra üçümüz Galata Kulesine gidip Akgün Akova'nın şiirini dinleyeceğiz diyor ya hani ''Galata Kulesi'ndeydik başın omzumda'ydı'' birazdan şiirini dinleyeceğiz sonra dördümüz içmeye gideceğiz güzel günlerdi o günler Cemal Süreya şiirlerini okuyacak bize, severiz o günleri biz. Senden söz edeceğim sevgilim onlara seni nasıl sevdiğimi söyleyeceğim hatta bir ara izin verirlerse çıkıp bağıracağım istanbula duy sesimi ulan ben onu seviyorum diyeceğim insanlar susacak en çokta tanrı susacak bu işe, insanlar evlerine çekilecek bende evime gideceğim boş evime seninle geçirdiğimiz o evde yine yalnızlığımı yaşayacağım kalbim kırılacak olsun diyeceğim biraz ağlayıp hüzünlenip uyurum artık sen sakın beni düşünme olur mu? Sevgilim ben şimdi yalnız bir kentte seni bekliyorum ellerim kanıyor nedenini bende bilmiyorum doktora gitmeye korkuyorum belki çok az bir yaşantım kalmıştır olur ya hani onu söyler diye ölmeyi düşünmek istemiyorum ölürsem eğer seni bu gezegende yalnız bırakacağım bunu yapamam nankör bir insan değilim ben..

  Eroin kullanıyordum sonra Cemal Süreya bana bırakmamı istedi kullanma dedi şiir oku dedi bende bıraktım kullanmıyorum artık uzun zamandır eroin kullanmadım sana şiir yazdım ama hiçbirini beğenmedim nedendir bilmiyorum ama sanırım beşyüz bin tane şiir yazdım sana en sonunda beğendiğim bir şiir oldu dinle bak sana okuyacağım

 '' Notalarını kaybetmiş bir piyanonun ilk tuşuyum,
    Kelimeleri olmayan, cümlesi kurulmamış,
    yarım bırakılmış bir masalım''

 Sonrası yok işte bundan sonra hiç bir cümle kuramıyorum aklıma gelmiyor yazamıyorum ama beğenmiyorum sana bunu göndereceğim lütfen sen tamamla güzel şeyler yaz bana gönder mektuplarını nereye göndereceğini biliyorsun eski evimize hani bir gece yarısı beraber çok içmiştik sahilde sabaha kadar oturmuştuk seninle sonra sen üşümüştüm bende hırkamı çıkarıp senin kollarına örtmüştüm üşümesin diye üstünü örtmüştüm yüreğimi çıkarır gibi çıkarmıştım aslında ben yüreğimi sana emanet etmiştim sonra ne oldu da kalbimiz kırıldı hiç bilmiyorum.

 Birazdan dedim sana ama sanırım yalancı olacağım Akgün Akova çok içti sarhoş oldu yine eskileri konuşuyor Attila İlhanla atışıyorlar Attila ilhan ona sen şiir yazamıyorsun diyor Akgün Akovada sen şiirden ne anlarsın koca gaga diye söyleniyorlar Cemal Süreya sokağa bakıyor kalbi çok soğuk çok üzülüyorum ona sanırım Zuhal'ini düşünüyor hastanede hele bi iyileşsin beraber balık ekmek yemeye gideceğiz öyle söz verdi senide alacağız kadıköyden seninle her zaman buluştuğumuz o sokaktan ben sana haber veririm sevgilim neyse Cemal Süreya Zuhal hanıma bir mektup yazdı çok beğendim kalemini rica ettim bende sana bir mektup yazdım oda benim mektubumu çok beğendi buradan çıkınca ptt'ye gideceğiz orada mektuplarımızı  teslim edeceğiz bilmiyorum ama Cemal Süreya biraz naif bu konuda gönderip göndermeme konusunda yani, Dün gece sobamızı temizledim evi biraz dağıttım ama olsun sonra her yeri sildim süpürdüm evimizi eskiden bırakıp gittiğin gibi yaptım hani bir zamanlar benim ellerimi bırakıp gittiğin gün öyle güzel temizledim ki her yer pırıl pırıl oldu sonra akşam üzeri sobayı yaktım çok soğuktu akşamları buranın soğuğu çok sert oluyor geçenlerde o yüzden hastalanmıştım ama merak etme sakın biraz üşütmüşüm kendime çorba yaptım mantar çorbası bilirsin çok severim mantar çorbasını bir tabak içtim kendime geldim beni merak etme sakın iyiyim desem de iyi değilim seni çok özledim geceleri özellikle de geceleri çok özlüyorum seni yatağım soğuk buz gibi geceleri ağlıyorum ben bir çocuk gibi ağlıyorum sen ağlama sakın kıyamam bilirsin sen ağladığın zaman benim için acıyor neyse

 Attila İlhan bize yine şiir okudu çok mutlu oldum sen hele bi gel bende sana okuyacağım sana yazdığım şiirlerin hepsini tek tek okuyacağım şimdilik benden bu kadar sevgilim seni bir çocuğun oyuncağını sever gibi seviyorum seni.. geceleri soğuk oluyor burası insanların eli üşümesin diye taktıkları eldiven gibi seviyorum.. kendine çok dikkat et beni sev gözlerinden öperim seni..

                                                                       

                                                                               Şişli / saat 04:27




6.10.2013

Kumar Kartları




  ''Eylül siktir olup gitti ekim geldi oda gidiyor''
Sıcak bir çay yaptım az önce kendime içine bir parça limon attım limonlu çay oldu eskiden hiç böyle içmezdim çayı daha doğrusu çaya limon atılıp atılmadığını dahi bilmezdim bi keresinde şişlide çok sevdiğim bi arkadaşımla otururken güzel  bi mekana gitmiştik iki çay aldık. Yanına bir parça limon aldı çayına attı o gün anladım çaya limon atıldığını neyse bunu niye anlatıyorum bende bilmiyorum öyle işte içimden geldi yazayım dedim iyi ettim sanırım velhasıl asıl konumuza dönelim uzun süredir yazmıyordum yazmamamın nedenini şimdi hatırladım bir çoğunuzda anladınız zaten. Müzik Müslüm Gürses'den çalıyor iki paket sigaram var sıcak bir çay çok güzel beynimin içinde maddeler dolaşıyor eskiden kalma sanırım bu.

 Düşündüm de insanlar gerçekten istedikleri hayatları yaşayabilseler her istediklerini yapabilseler çok güzel olmaz mıydı olurdu bence ne bileyim istediği okul, istediği ev, araba herşey istediği gibi gitse insanın yine canı sıkılır yine nankörlük yaparlar nankör olmak insanların doğasında var bende nankör biriyim dört dörtlük biri olduğumu oldum olası hiç kabul etmedim etmemde zaten hacı peygamber değilim ki tanrı tarafından doğa üstü güçlerim olsun ne bileyim denizi ortadan ikiye ayıra bilme ateşi suya çevire bilme gibi doğa üstü güçler bir tek tanrıda var. Bunun gibi şeyler işte

 Kafamın içindekileri biraz olsun buraya dökmek istedim bu gece aylardır yapmak istiyordum ama kısmet bu günü artık.

 Eylül ekim ve kasım aylarını oldum olası hiç sevmedim ne zaman eylül ayının biri gelir dank o gün mutlaka başıma bir şey gelir bu üç aydan çok korkuyorum ben ilk kez eylülün birinde galata kulesinin önünde bacağıma aldığım bıçak darbesiyle başladı eroin yüzünden olmuştu herkesin kafası çok güzeldi bir kurban arıyorlardı ben kurban seçilmiştim ibrahimi kurban ettiler, sonra gözümü hastanede açmalar falan filan işte yine bi eylül bu kez çok iyi hatırlıyorum eylül 11'i ilk kez o gün boğazıma bıçak dayadılar o gün tanrının yanına gideceğime inandım bıçak çekenleri de tanımıyordum sadece o mahallenin ağır abiler dedikleri bir durumdu cebimdeki paraya göz dikmişlerdi ama o gün benim cebimde 50 kuruş dahi param yoktu evsiz biriydim sokakta yaşıyordum. Yine bir başka eylül bu kez tam olarak tarihi hatırlamıyorum rüyamda annemi gördüm ama yüzünü hiç seçemedim çok garip bir duyguydu işte

 Ekim ayında kaybettiklerim eylül ayına göre çok fazla çok kalp kırıklığı ile geçti çok sevdiğim bir kadın tarafından terk edildim çok canım yandı insanın sol tarafının koptuğunu hissetmez sanırım ama ben hissettim öyle bir koptu ki kıyamet koptu sandım her gün ağladım kendimle intihar ettim, intiharı kendime yakıştırdım ölmek istedim güzel bir ölüm olsun istedim kendim adıma ama olmadı eroin komasına girdim hastanede yattım haftalarca, gözümü açtığımda yaşıyordum kalbimin kırılacağını hiç tahmin edemedim her şeyi düşünmüştüm ama kalp kırıklığını hiç düşünmedim düzelir dedim bir gün düzelir aradan yıl geçti ama düzelmedi ruhumu bir eve bıraktım iki yüzlü biri olduğumu gösterdim ama kimse görmedi, Yine bir ekim günü yine terk edildim kalbim kırıldı, yine başka bir ekim günü bu kez üvey annemin işkencesinden kurtulmak için yaşadığım evi ben terk ettim yaşadığım odayı her şeyimi ben terk ettim, bir başka ekim ayı üvey annemin kumar masasında bırakmış olduğu yüksek ücret ve o ücreti ödeyemediği için bir başka adamla birlikte olması acı verici şeyler bunlar kalp kırılmasına neden olan işler o gece onları gördüğüm için ertesi sabah vücuduma söndürmüş olduğu 33 sigara izmariti ve bir şişenin kafamda patlamasına neden olan olay, Yine bir ekim ayı araba kazası geçirmiş olmam, başka bir gün çok sevdiğim bir insanın ölümü, yine başka bir gün yine ölüm ekim ayı benim için kalp kırıklığından inşa edilmiş bir gökdelen söz konusu.. Yine bir eylül akşamı sevdiğim bir kadın tarafından yine terk edilişim devam ediyor işte kalp kırıklığım

 Geldik kasım ayına bu ay benim için hüzün, biraz olsun kalp kırıklığı ile geçiyor ilk söyleyeceğim olay babamı kaybetmiş olmam başka bir şey yazamayacağım çünkü yok onunla ne bir anım var nede başka bir şeyim kasım ayından diğer iki aya göre çok fazla nefret ediyorum daha doğrusu hiç sevmiyorum insan neden babasını kaybeder ki? Ben tanrı olsam çocukların babasını almazdım aslında, Bir başka kasım günü üç kere intihar etmek için uğraşmam aslında azraile sürekli çalım atıyorum ben peygamber falan mıyım yoksa neyim bende bilmiyorum ki? Yine bir başka kasım günü galata kulesine gitmem cebimde para olmadığı için intihar edememiş olmam o gün kendime saatlerce küfür edişim, ilk kez eroin ve kokain gibi maddelere kasım ayında başlamış olmam. Bir başka kasım günü olmadı

 Bu yazılanların hepsi bu üç ay içerisinde geçti eski zaman içerisinde yani tarihlerini günlerini tam olarak hatırlayamadığım için yazmadım onları dedim ya benim dünyam, benim gezegenim kalp kırıklığından inşa edilmiş bir yer sizler beni boşverin sizler diyorum çocuklar nasılsınız iyi misiniz. Kimseyi suçsuz yere yargılamayın insanların değerleri ile oyun oynamayın yada boş verin ya kime nasihat çekiyorum amk kazık kadar adamlarsınız gidin hayatınızı yaşayın işte benim anlatacaklarım bu kadar dahası varda üşeniyorum yazmaya.

 iyi geceler josephine,,,



30.09.2013

başlıklı not



 piçler verdikleri sözleri hiç bir zaman tutmazlar piç oldukları için, sevdikleri insanları yarı yolda bırakmayı çok severler orospu çocukları oldukları için, güven duygusunun ne olduğunu asla ama asla bilmezler kimselere güvenmezler yada kendilerine güvenmelerini istemezler piçler her daim piç olmak isterler kadınlarla yatarlar, eroin kullanırlar ama kullandıklarını tanrı söylemezler her zaman arkalarını kollarlar, her daim yarı yolda terk edilmeye alışıktırlar kalplerinin kırıklığını onlardan başka kimse bilemez bilmelerini istemezler piç olmak piçliği yaşamak küfür yemek sen tam bir orospu çocuğunun tekisin demek onlar için normaldir. Normal karşılarlar

 Yıllardır yalnız gezdim yalnız yaşadım yalnızlığı bir tek ben bilirim en iyi yalnızlığım dört duvar arasında geçirdim alkol aldım, her türlü maddeyi kullandım kendi kanımda boğuldum şiir okudum, En çok Cemal Süreya şiirleri okudum yazdığı her cümleye aşık oldum sonra bir gece yarısı bir kadına aşık oldum kendimden haber alamadığım saatlerde hastane köşelerinde yattığım dakikalarda bir kadın sayesinde kurtarıldım öldüğüm dediğim dakikalarda doktorun ''az yaşamazsın'' dediği saniyelerde bir kadın tarafından kurtarıldım azrailin ellerinden alındım, Zordu benim yaşantım kalp kırıklığından inşa edilmiş bir binanın içinde yaşamak her gece ağlamak yastığa bir bir gözyaşlarımı bırakmak çok zordu yaşamak, ölmek vardı en çaresiz insan olarak ölmek doğmamak, doğmanın ne olduğunu gezegenin nasıl bir yer olduğunu hayal etmemek yaşantım bok çukurunun içinde devam ettiği sürece, silaha dokunmak çok kolaydı benim için, dev bir müzikali yöneten bir şef olarak her müzikten ayrı bir notanın çıkması ve o notaların kulağa verdiği inanılmaz keyif çok basitti ve kolaydı ama istenildiği gibi gitmiyordu mutlaka biri bir yerde hata yapıyordu hatalarımı örtmek yerine daha fazla derinlere girmeye karar verdim o derinliklerin içinde kendimi kaybetmek bir daha yeryüzüne çıkmamak için çok uğraştım ama her seferinde kapının dibinde bekletildim beklemek benim için en basit bir örnekti bu güne kadar çok şeyi bekledim,

 Ölen babamı bekledim,
 yüzünü görmediğim annemi bekledim,
 sevgili dediğim ve her seferinde terk edildiğin kadını bekledim,
 yeryüzünde bulunan müzikleri bekledim,
 kendimi bekledim,
 tanrımı bekledim..

 ama kimse gelmedi, kimse elimden tutmadı, bir çocuk gibi bayramlarda kapılarını gittiğim yüzlerini daha önce görmediğim insanların bayramlarını kutladığım ve onlardan şeker almak için kapılarında beklediğim dakikaları saydım bayramlar benim için kötüydü kimsenin elini öpeceğim ailem dediğim hiç kimsem yoktu kalbim kırılmasın diye tek tek binalara girip insanların ellerini öperdim şeker alıp giderdim bayramlardan belkide bu yüzden nefret ettim belkide bu yüzden kendimden nefret ettim kendimi suçladım ve ağladım.

 yok olmak ve bir daha gelmemek istedim eylül ayından nasıl nefret ettiysem ekim ayından da o denli nefret ettim beynimi kullanmak yerine aklımı daha özel işlere yormak yerine yok olmayı hayal edip durdum. Sıkılmıştım kendimden okuduğum kitaplardan dinlediğim müziklerden her şeyden ama her şeyden çok sıkılmıştım yaşadığım evde öksüz gibi yaşamaktan bile sıkılmıştım, yaşamak bana göre değildi bir piç olarak yaşamayı hiç mi hiç istemedim ama intiharı sürekli elimi yüzüme bulaştırdığım için de ölmek istemiyordum saatlerin dakikaları kovaladığı saniyelerde saniseleri saymaktan bıkmıştım, kendimden bıktığım gibi iyi bir üniversite ve iyi bir iş sevdiğim bir meslek yada kendi işimi yaptığım hayalimdeki iş hiç biri olmadı kendime verdiğim sözlerin hiçbirini tutamadım kendimden belkide bu yüzden ayrıldım.. eylül toparlandı gitti işte ekim filanda gider bu gidişle belkide bu yüzdendir her şey belkide bu yüzden bu kadar çok bunalıyorum her gece paket paket sigara içtiğim ve kendimi kaybetme korkusu belkide bu yüzdendir yağan yağmur ve yere düştüğü zaman çıkardığı müthiş ses,

 Sonum olmadı mutlu sonum yani olmadı benim mutsuzluğu yaşadım her daim en iyi mutsuzlukla en kötü mutsuzluğu yaşadım 22 gün sonra tamamen biten bir mutsuzluk o gece yaşadığım evde kokain komasına girdiğim o gece, kendime zarar vermekten kitaplarda kendimi aramaktan bıktığım o günlerde yok olmak istediğim isa'nın yanına gitmek istediğim o gecelerde gitme diyemediğim o gecelerde beni bitirme dediğim o günlerde kendimle dalga geçtiğim o saniyelerde gülemediğim için ağladığım o gecelerde her şeyimi kaybettiğim günlerde işte belkide bu yüzden kendime kızgınım belkide bu yüzden kendimden nefret ediyorum belkide bu yüzden ölmek istiyorum

 Dedim ya benim dünyam kalp kırıklığından inşa edilmiş bir kilise ve o kilisenin içine girip günah çıkarmak isteyen insanlar günahlarına ortak koşmamı isteyen o insanlar işte ben kendimden bu yüzden nefret ediyorum, kelimelerimi yakıyorum bu gece okuduğum kitapları çaldığım kitapları yakıyorum bu gece kendimden uzaklaşmak istiyorum bir daha asla bulmamak için kendimi, bir daha yolumun kesişmemesi için ruhumu son kez terk ediyorum

 ...  noktalar çok şeyi anlatır yeter ki anlamak isteyin, insanlara yargısız yere yargılamayan o insanların başlarından ne geçtiğini nasıl bir hayatta yaşadıklarını, bilmeden asla ama asla üzmeyin kırmayın, sevdiğiniz insanların değerlerini bilin sonra kaybettikten sonra karşınıza bir daha çıkmıyorlar çıkan olan insanlarda gidenlerin yerini doldurmuyorlar, ağlayın her gece ağlamak güzeldir sonrası yok sonrası iyilik sağlık...







    Bölüm sonu..




23.09.2013

Günlük -1







Tanrının mabedini bıçakla kestiğim gün,
meryem'in bakireliğini çalacağım
isa'nın öz evladıyım, iblisin ilk erkek kardeşi,
İnsanları korkutmak için taktığım o maske
kendimi delirtmek için aldığım
eroin ve kokain dolu maddeler
ölmek istedim tanrım
bekaretliğini kaybetmiş bir insan olarak ölmek
ilk bekaretliğimi hangi kadına vermiştim onun adını bile bilmiyorum
Bozulan bir müzik seti gibiyim
çalmayan ve hırslanan
insanlara karşı kalbim kırık,
kumar kartlarında kendimi kaçıncı kez kaybedişim
kaçıncı kez iblisle seks dolu geceleri haykırışım
annemin rahminden kaçıncı kez kaçışım
yazdığım cümlelerin hepsini yakacağım bu gece
insanlara yeni bir umut ve umudun içinde yeni bir düzen
acı çekmekle başlayacak
sonu mutsuzlukla biten bir polyanna filminin son sahnesinde devam edecek
doksan iki dakikalık bir film
yönetme koltuğuna oturan Tom Waits
Ölmek istemiştim bir gece yarısı
ismimi dünyadan kazımak için her şeyi yapabilirdim
ellerimde bulunan kan temiz olsaydı eğer
Beyin ölümüm kaçıncı kez gerçekleşti
Hatalarımı en çok nerede yaptım,
İskenderi neden öldürmedim
bana böyle şeyler yazdırdığı için onu öldürmeliydim
kendimi öldürmek için
bir kadın sevmiştim biraz iyi biriydi, sonra onu öldürünce bir daha haber alamadım
Romayı yakmak için spartacüsü görevlendirmiştim
ama kahrolası tanrı işime engel olunca oda ölmüştü
bir tek ben ölmedim bu gezegende
sonra ölmeyi bıraktım
müzik dinledim
Müslüm Gürses diye bir babadan daha sonra farklı farklı müziklerle tanıştım
her birini sevdim kolladım
ama onlar benim ölmemi istediler
ben ölümü terk edeli kaçıncı yıl olmuştu
babamı hangi mezarda bırakmıştım
kaç kadınla yatmıştım, kaç kadınla seks yapmıştım
bilmedim sadece alkol ve eroin kullandım ama hiç birine bağımlı olmadım
aşka bağımlı olduğum gibi onlara bağımlı olmadım
sonra aşkında bir boka yaramadığını anlayınca onuda terk ettim
kendimi çoğu kez terk ettim ama her seferinde bir çöp kutusunun dibinde buldum
sabahları hiç sevmedim
geceleri uyumaktan nefret ettim
gündüzlerin bir boka yaramadığını kabul ettim
kendime yeni bir anayasa mahkemesi kurdum
kendimi orada yargıladım
bir keresinde bir yıl ceza verdim kitap okumama ve müzik dinlememe cezası
çok geçmeden iki dakika sonra müzik dinledim
kendimi öldürmek için müzik dinledim
eroin yerine kokain kullanmaya başladım
porno filmlerini izlemeye başladım kadınların olmadı saatlerde
kadınlarla yatmadığım saatlerde otuz bir çektim spermlerimi yatağa boşalttım
o yatağı her sabah kendim temizledim
beynimi bir bıçakla açmak istedim
içinde ne varsa boşaltmak sıfırlamak istedim
yorgundum
kendime karşı çok yorgundum
yazmak istemiyordum sadece uyumak istedim
geceleri uyuyamıyorum
üvey annemin geceleri beni dövmesinden korkuyordum
belkide o yüzden gecelerden nefret ettim
belkide o yüzden geceleri, sürekli kokain kullandım
bağımlı biri olmayı oldum olası hiç sevmedim
sadece aşık olmak istedim
üç kere aşık oldum ve üçünü de kendim kaybettim
ilk aşık olmam lise çağlarında başladı
onunla tam yirmi dokuz kere seks yaptık
ikinci aşık olduğum kadınla her gece seks yaptım
aşık olmak onları kollamam yada korumam anlamına gelmiyordu
ben aşık olmayı üçüncü kadında bıraktım terk edildim
ağladım
her gün ağladım
adem peygamberin havvasına kavuşmak için
tanrıya döktüğü yaşlar gibi bende o kadar çok ağladım
ama tanrı bana kırılmıştı bende insanlara kırıldım
tekrardan aşık olmak için kendime intihar süsü verdim
yaşayıp yaşamama konusunda intihar etme fikrini ortaya attım
sevmek için
böyle bir eylem yapmam şarttı
yayın haklarını bir tüccara satıp terk ettim kendimi
sonsuzlukla onsuz-luk dolu bir gece yarısını terk eder gibi
Cemal Süreya şiirlerini okudum giderken 33. peronda
o peronu yakmak için her şeyi yapabilirdim
Galata Kulesini patlatmak içinde her şeyi yapabilirdim
aslında ölmeden önce o iki yeri havayı uçurmak için planlar yapmam gerektiğini
bilmeliydim,
33, peron ve Galata Kulesi
her şeyimi oralarda kaybettim
kaybedişlerin en anlamlısını en gri olanını orada öğrenmem gerektiğini bildiğim gibi
kendimi kaybettim,
ruhumu kaybettim
bir daha haber alamadığım için çok korktum
sonra zaman sonra kendimi biraz olsun toparladım
aşık olmak için hiç bir şey yapmadım eroin kullanmayı günden güne azalttım
kokain yada başka maddede kullanmadım
hadi son bir madde daha olsun
sonu belli olan bir madde

...

18.09.2013

Boş Oda


 'Kadıköy sahilinde oturup güneşe bakmalıyım hava artık soğudu kalbimde öyle o kadar çok katılaştı ki çözebilmem günden güne imkansızlaşıyor. Cebimde iki paket sigara birazdan yağmur yağacak ve ben o yağmurun altında sensiz geçireceğim dakikalarımı sayacağım sensizliğime inat olsun diye iki kere küfür edeceğim. ''Hayat sen tam bir orospu çocuğusun'' kalbim kırılacak yine olsun alışığım ben bu duruma kendimi kandırmaktan kendime işkence etmekten bıkmadığım gibi kendimle olan intihar eylemlerimi gerçekleştireceğim. Ruhuma cehennemin ikinci köşesinde satın aldığım arabaya bindirip siktir olup gideceğim cehennemde iblislerle savaşıp onların köklerini kurutacağım. Ruhum dün gece bir kadın ile uyandı. Söylenilen sözleri tam olarak hatırlamıyorum o kadını nasıl olup da kandırdığımı nasıl olup da o kadınla yatağa girdiğimi bilmiyorum. Bilmediğim daha çok şey var. Kumar masasında blöf olarak kullanılan ben ve o blöfün sonunda kaybetme korkusu. Kendimle olan eş değer parçamı kaybetme korkusu gibi bir şey hayallerim vardı benim ne oldu onlara kim satın aldı hangi kadın satın alıp öldürmek istedi. Penceremin önünde bulunan iki sandalye ve iki sıcak kahve boş hepsi, yatağım darmadağın sabah yine aynı şekilde olacak o yatak, başka kadınlarla yatıp, başka kadınlarla kalkıp, o yatağı bozup bozup duracağım. Uyuma korkusu beni ele geçirmesin diye sırf bu yüzden başka kadınlarla yatacağım.

 Beynimin içinde bulunan bütün cümlelerimi olduğum yere kusmak istiyorum ağzımdan çıkacak bütün harflerin ve bütün soru işaretli soruların hepsine birer nokta koyup siktir çekmeyi rus ruleti oynayıp son mermiyi onların kafalarında patlatmak istiyorum. Tanrımla oynadığım bütün kumar oyunları gibi kandırmak istiyorum kendimi en çok kendimi kandırmak istiyorum ve en çok kendime yalan söylemek istiyorum. Kendime yalanlarla dolu bir hayat seçmek ve kendi ülkemin başkentini kurmak o başkenti seni yapmak istiyorum en çok sana yalan söylemek sırf bu yüzden senin iline ilçene gelmek istiyorum, yalanların olduğu şehre, bana bir tek senin yalan söylemeni isterdim.

 Hayatım günden güne bokun içinde yüzüyor o kadar çok kokmaya başladı ki artık nefes almakta zorlanıyorum gitmek sana gelmek istiyorum senin ellerine dokunmayı o ellerinde mabedim olmasını istiyorum kutsal toprak gibi allaha tapar gibi başka dinlere inanır gibi sana inanmak istiyorum o dinleri yeri geldiğinde yıkmak istiyorum... Artık söylenecek hiç bir sözün kalmadığı bu gezegende kendimle vedalaşıp siktir olup gitmek em iyisi..

 Tanrım beni affetmeni istiyorum elimdeki mektupları yaktığım için seni kandırdığım için beni affetmeni istiyorum.



Bu yazılar hafta sonu yazılmıştır. Nasıl böyle bir şey yaptığımın farkında değilim.

9.09.2013

Serçeye yazılan Mektup





 Nasıl başlayacağımı bilmiyorum bu mektup ne zaman yada ne şekilde eline ulaşır bilmiyorum hiç bir şey bilmiyorum o kadar çok yorgunum ki ağlıyorum yapabildiğim en iyi şey ağlamak, Fonda bir müzik çalıyor hayatımı anlatıyor o kadar güzel bir müzik ki sözlerini senin için ezberledim. Senin için her şeyi yapabilirim serçe istersen tanrıyla kavga ederim. ama isteme sakın tanrının karşısında beni güçsüz birisi olarak çıkarma sakın. aylar oldu yıllar oldu sürekli bir kalp kırıklığı sürekli bi dert dolu hayat,, sana o kadar çok yalan söyledim ki eğer bu yazıları okursan benim hayatımı biraz olsun anlayacağını umuyorum beni belki affedersin sana büyü gibi bağlandım senden kopmak istesem de bunu yapamıyorum elimi ellerinden çekemiyorum her yerim ağrıyor o kadar çok ağrım var ki bunu anlatmak isterdim sana senin dizine başımı koyup uyumak isterdim her şeyi seninle yaşamak isterdim hastalığında sağlığında yanında olmak mutsuzluğu da seninle paylaşmak isterdim, biz mutlu olamayan insanlar olarak kırıldık o kadar çok kırıldım ki dünyaya karşı gezegene karşı artık kendimi toparlamama imkan yok sen çok güçlü bir kadınsın benim yokluğumda sen tekrardan yaşamına devam edebilirsin ama ben bunu yapamam, dedim ya sana çok kırgınım, Beş yaşında başladı kalp kırıklığım babam ölmüştü gözlerim kör oldu annemin yüzünü henüz bilmiyorum sen bunları bilmiyorsun beni belkide ailemin yanına dönmediğim için suçluyorsun ama sana bunları söylemedim ben hiç bir zaman sana bir ailem olduğunu söyledim yalan attım yalancı bir insan oldum. Bu gün hastanede bir kız bayıldı yere düştü dayanamadı bende onun gibiyim, ben bu gece terk edeceğim gezegeni her şeyi geride bırakacağım çok yoruldum çünkü ve yaklaşık iki saattir ağlıyorum kaç paket sigara içtim bilmiyorum. Seninle bir gelecek isterdim sen beni çok iyi anlayan kadınsın çünkü ruhum sana bağlı o kadar çok bağladın ki ruhumu sana karşı kopmak bilmiyor allah beni affetmez biliyorum ama affederse eğer senin yanına gelmek isterim uykunu seyretmek isterim senin geleceğini seyretmek isterim. Dünya çok nankör ama sen öyle değilsin benim kalbimi bir kere kırdın bunu çok iyi biliyorsun olsun senin kırman tuz olsun hayatımda tuz olsun ki tat almış olayım yemekten bana sakın kızma lütfen eğer bana kızarsan cehennemde üzülürüm...

 Bunları sana yazıyorum çünkü sen hak ediyorsun her şeyi hak ediyorsun..

 Ölünce her şey geçecek buna inanıyorum yıllardır ölmek için savaştım kendimle ama başarısız oldum her seferinde o kadar çok yenildim ki sürekli oyundan çıkmak zorunda kaldım ama bu kez oyunu bozmak için elimden gelen her şeyi yapacağım cennet beni beklemez biliyorum cennet iyi insanlar için vardır ben kötü bir insanım o kadar çok kötü bir insanım ki cehenneme bile alacaklarını sanmam beni. Sen öyle değilsin serçe seninde kalbin kırık belkide benden çok kırık kalbin ama ben senden hiç bir şey istemedim bu güne kadar biliyor musun sadece bana merhem olmanı istedim belkide seni bu hayattan kurtaracak tek insan bendim ama olmadı benim sonum geldi kendi sonumu hazırladım canım canına eş olsun isterdim eşim olmanı, bulutum olmanı isterdim geceleri beni bir tek senin dudaklarının ıslatmasını isterdim bunların hiçbiri olmadı çok geç kaldım sana karşı bundan sonra hayatının güzel olmasını istiyorum bilmiyorum mutlu olur musun ama olursun askerden gelecek çocuk seni çok mutlu edebilir aklıma geldi, bana dedin ya ciddi düşünüyorduk evlenecektik ama olmadı bana o cümleleri söylediğin zaman benim içimde kaç tane fırtına koptu kaç tane iblis cehennemde yandı bilmiyorum o gece tanımadığım bir kadınla seviştim sabah kalktığımda yatakta senin olmanı isterdim ama o kadının vücudu hiç bir şey hissettirmedi bana garip geldi bana kendi vücudumun yorgunluğu geldi aklıma beynimin içinde dolaşan filler geldi aklıma. Çok güzel bir hayalim vardı seninle olmasını isterdim birlikte olmak isterdim bana şarkı söylemeni isterdim senin ne güzel sesin vardı bana şarkı söylediğin günleri öperim..

 Yorgunum dedim bundan aylar önce dedemi kaybettim beni ansızın ortalıkta bırakarak çekip gitti bir tek ailem olarak o vardı sadece dedem vardı ama artık yok bu dünyaya yalnız bir insan olarak geldim isa gibi ama isanın annesi vardı benim olmadı annem benim kimsem olmadı serçe hiç kimsem olmadı, biliyor musun bilmiyorum ama sende beni gibi yalnız doğdun ama senin yanında çok kişi vardı benim yanımda kimse olmadı her şeyi kendi ellerimle ittim kimseye yaklaştırmadım kendimi kendimi öldürdüğüm gecelerde yaşadığım odada olması gereken çok şey oldu odayı kanımla boyadım bir gece, başka bir gece kendi kollarımı kestim, başka bir gece kafama silah çektim. İntiharı kendime yakıştırdım nedendir bilmiyorum yaşamak istemedim hiç bir zaman yaşamak bana göre değildi gezegende yaşamak için o kadar çok uğraşan insan varken ben yaşamak istemedim hiç bir zaman ölmek istedim ölüp gitmek ama seni tanıdığım gün çok farklı şeyler oldu hayatımda sesinle başlayıp dokunuşunla biten,,,

 Uzun zamandır sana yazmak istiyordum içimi dökmek istiyordum kısmet bu güne az sonra intihar etmek için gerekli hazırlıkları yapıcam evet bu kez benim için hayatım için son olacak bu gece bir daha geri dönmemek üzere gideceğim ...

 Müzikler çok güzel bu güne kadar biraz olsun nefes alabildiysem eğer müziklerin sayesinde oldu onlar olmasaydı eğer hayatım çok kötü olurdu. Daha çok yazmak isterdim sana hayatımı olanca gücümle yazmak ve anlatmak isterdim ama bunları yapamıyorum yorgunum çünkü beynim çok dolu sürekli sigara, alkol ve uyuşturucu ile geçen bir hayatım var. Onlarla yaşamımı sürdürüyorum onlarla hayatıma devam ediyorum özledim diye bağırmak istiyorum her gece ama geceleri uyuyamıyorum seni özlüyorum en çokta kendimi özlüyorum eski günlerimi bakıyorum da her şeyi aslında ben kendim kaybetmişim kaybetmeye devam ediyorum da kazandığım hiç bir şey yokmuş bunu öğreniyorum sonra evde yalnız yaşadığımı öğreniyorum kimsenin olmadığını öğreniyorum odamı kendim topluyorum her sabah aslında uyumuyorum sabahları kalktığımda çarşaflar dağınık olmasın istiyorum belki misafir gelir umudu ile topluyorum yani sen gelirsin umuduyla topluyorum odamı, yatağımı kül tabağının içinde bulunan sigara çöpünü döküyorum çöp kutusunun içine sonra o kutunun içine bakıyorum sadece sigara ve paketleri var ağzı kapalı çöp kutum var kedim vardı bir tane oda terk etti beni camı açık bırakıyorum sabahları akşam eve gelince belki gelmiştir diye umuyorum ama oda gelmiyor. Yalnız olmak çok kötü bir şey serçe yalnızlığıma seninde katılmanı isterdim ama bunu yapmak istemiyorum acımın yanında sende yanma istiyorum, biliyorum seninde kalbinin kırıklığın benden çok ama ben dayanacak güç bulamıyorum kendimde, nedenleri çok biraz anlattım birazı da üvey annemin bırakmış olduğu hasar sonuçu oluşmuş bir şey 6 yaşında kumar masasında unutulan çocuk yani ben kumar kartlarını o yüzden sevmiyorum çok kaybettim yani üvey annem çok kaybetti geceleri bende dayak yiyerek uyuyordum evimi dokuz yaşında terk ettim iki yıl sokakta yaşadım bende sokakların nasıl bir yer olduğunu çok iyi biliyorum uyuşturucuyu, sigarayı alkolü sokakta tanıdım onlar arkadaşım oldu onlar yardım etti bana işte her şey böyle serçe benim hayatım bok çukurunda devam ediyor ve ben yavaş yavaş çürüyorum bu gezegende kendime zarar vererek bunu yapıyorum..


 Şimdi sana demek istediğim serçe seni seviyorum, ve beni affetmeni istiyorum,,,

Bu müzik çok güzel armağanım olsun biliyorum sana bu güne kadar hiç hediye alamadım bende sana bunu hediye etmek istedim...




 Hoşçakal iki gözüm.......

1.09.2013

Eylül



İntihar eylemlerine yeniden kavuştum, Eylül ile başlayıp Kasımın sonuna kadar devam eden bir tür mistik bir olay söz konusu. Sevmiyorum eylül'ü, ekim'i, kasım'ı çok şey kaybettim ben bu üç ayda her şeyimi kendimi , ruhumu kaybettiğim gibi, denediğim intihar eylemleri gibi, Sıkıntılarım çok büyük sürekli yanan bir kibrit çöpüyüm bu hayatta ama üfleseniz bir türlü sönmeyen bir şey işte. Kalbimin kırıklığına artık söylemek istemiyorum Eylül ayından nefret ettiğim kadar başka hiç bir aydan nefret etmiyorum eylülün üçünde seninle ayrılacağız, bir ay sonra ekimde sen evleneceksin başka biriyle aradan bir ay geçecek ve ben yıllar sonra ilk kez babamın mezarına ziyaret edeceğim. Çok garip yıllar sonra bir adamın mezarına gitmek ve orada saatlerce ağlamak çok garip bir şeymiş bunu geçen sene kendim şahit oldum. Nedendir bilmiyorum ama yıllar sonra neden gittim mezarına neden ağladım bilmiyorum sanırım çok özledim onu beni bırakıp gittiği gün hala aklımda bir türlü silip atamadığım gün kasım ayını da o yüzden oldum olası hiç sevmiyorum. Kendimi terk etmek istiyorum bazen o kadar çok uzaklara gitmek istiyorum ki beynimin içinde ne varsa kusmak ve orada intihar etmek istiyorum. Ekim ayında denediğim sayısız intiharlarım da belkide bu yüzdendir. Sırtımda bulunan tanrının yüzü de belkide bu yüzden oluşmuştur. Kendimi defalarca öldürüp defalarca dirilten ben acaba hangi yılda yanlış yaptım. Kimi sevmeye kalksam elimde patlayan insanlarla karşılaşmaktan da oldum olası çok sıkıldım. Haftada bir yada iki kez girip kafam estiğince yazı yazmak içimi bir tek buraya boşaltıyorum hiç olmazsa biraz olsun bir insanla dertleşiyorum gibi hissediyorum ne bileyim garip bir şey işte, Kafamda bulunan ne tür bir eylemler söz konusu acaba 3 ay boyunca kış uykusuna yatsam çok güzel olur.

 Artık kendimden olabildiğimce çok uzaklardayım ruhumu bir iblise kiralayarak ne kadar da salaklık yaptığımın farkındayım, Hiç bir şey istediğim gibi gitmiyor sürekli bir kalp kırıklığı sürekli bir acı söz konusu avradını sikim artık mutlu olmak istiyorum diyorum hop götümde patlıyor o mutluluk savaş falan çıkacak diyorlar yalan öyle bir şey söz konusu olmaz olursa da iyi olur askere giderim hiç olmazsa kör bir kurşuna gelirim ölürüm daha iyi kendimi öldüremiyorum belki orada ölürüm gerçi hoş orada da ölmem ben amına koyim şansım yok ki anasını sikim ne zaman ölmek için intihar düzenliyorum olmuyor Gökten am yağsa bana sik düşer buna inanıyorum artık.

 Ne zaman bir hata söz konusu olsa ben vardım o hatanın içinde belki ölmem olur ya hani beni seven bir insanla evlenirim iki çocuk yapmayı düşünüyorum biri kız biri erkek ben tek doğdum ne bir abim oldu nede bir ablam dert ortağım dediğim bir insan olmadı hayatımda beni kollayacak beni yarı yolda bırakmayacak hiç kimsen olmadı. Sürekli yarı yolda terk edildim ve sürekli organlarım çalınarak hızla uzaklaştılar benden. Hiç bir şey istemedim onlardan biraz sevgi istedim hepsi o kadar ama onlar sevgilerini göstermeyecek kadar nankör oldular. Bu yüzden iki çocuk istiyorum kızım olursa adı belli 'Elif' şiir yazdım ona bir sürü olmayan bir kızıma şiir yazdım Cemal Süreya gibi oda Eşinden bir kız çocuğu olmasını istiyormuş kızları olursa adı elif olsun istiyorlarmış. Elif ismi bende o kadar çok derin ki bunu anlatmaya kalksam acaba nasıl anlatırım diye düşünüyorum bazen kendime şiir yazdım dedim evet kızıma şiir yazdım yazılar yazdım bir gün ergenlik çağına geldiğinde ona kendim okuyacağım belki o zaman der baba sen ne psikopat bir adammışsın yaa desin saçını öperim ne güzel saçları vardır onun mekke'de bulunan gül gibi saçları vardır. Mavi gözlü olursa ona mavişim derim, kahverengi gözleri olursa kalbim derim, siyah gözleri olursa gözlerim derim, yeşil gözleri olursa ona tanrı gibi taparım inanırım ona, İşte böyle severim ben elif'imi bir kere öpmem onu üç kere öperim birin boynu bükülmesin diye, ikinin hatırı kalmasın diye üç kere öperim elif'imi. Eğer intihar eylemleri düzenlemez yaşamıma kaldığım yerden devam edersem böyle işte, Sahil kasabasında kendime ait bir dükkanım olsun isterim hayaller çok güzel şey çocuklar insan hayal kurunca çok mutlu oluyor ama o hayalleri yıkan insanlar karşımıza çıktığı zamanlarda o zaman ağlıyoruz işte, o kadar çok ağladım ki her gece yatmadan önce ağlamak çok güzel oluyor mutlaka deneyin bunu ben denedim ağladığım zaman gece uyuyunca sabah kalktığımda aynaya baktığım da ne bakıyorsun lan orospu çocuğu dedim kendime bunu dedim buda bir psikolojik bir etki yıllar önce beynimde kalmış temizlenmeyen bir şey işte.

 Ne zaman hayallerimin peşinden koşmayı denesem mutlaka bir aksilik çıkıp beni orada yarı yolda terk ederek acımasız gözleriyle bakmalarına neden olacak bir olay. 2014 yılında hayallerimin beşinden koşucam bu kez, bu üç ay sağ sağlim geçerse ölmeden bitirirsem eğer sınavlara girmek ilk işim temmuz olmadan istanbulu terk etmek istiyorum lanet olasıca şehir beni çok yordu o kadar çok fazla yordu ki artık eskisi gibi ne gücüm kaldı nede dermanım o kadar çok uzaklara gitmek istiyorum ki kimsenin beni bulamayacağı bir şehire ve orada yeni bir düzen kurmak istiyorum artık, Bakalım bu kez olacağına inanıyorum 16 Kasım gecesine kadar bir şey olmazsa ve o geceyi de sağlam şekilde atlatırsam olacağına inanıyorum inanmak diyorum sadece kendimi kandırıyorum sürekli yaptığım gibi kendimi kandırmaktan başka hiç bir şey yapmadım bu güne kadar olacak dedim olmayacak şeye olacak diyerek kendimi kandırdım hep.

 Bazen iyi oluyor ama bir insan kandırmadan önce kendimi kandırmak çok iyi oluyor, bundan bir ay önce antalyada çok güzel gidiyordu her şey oraya yerleşmek istiyordum bazen ama maddi acıdan bir şey bulamayınca siktir et ediyorum siktir etmek zorundayım evsiz ve barksız nereye kadar yaşarım ne zamana kadar tanıdığım insanların yanında kalırım ki hadi bir sene iki sene sonrası bana çok koyar iş falan bulduk çalıştık diyelim sonrası olmayacak bir şey gel deseler de her ne kadar ısrar etseler de huyumu biliyorlar işte hayallerimi hep kendim sattım tanımadığım kadınlara sürekli sattım, Yıllar önce eroin komasına girdiğim geceler hastaneye gitmemek için kendimi öldürmeye çalıştığım geceler aklıma geliyor bazen şeytan o kadar çok yokluyor ki beni ölmemi bekliyor sanırım oda ama ben beceremiyorum ölmeyi yada kendimi kandırıyorum. Arabesk çalıyor bu gece gidip bira mı alsam acaba sabaha kadar alkol içsem güzel olur ama sarhoş olamadığım için onuda içmek istemiyorum en son bir büyük viski içmiştim biraz olsun kafam güzel oldu. Dışarıya çıkıp ortalığın amına koymak vardı ama demek ki eskisi gibi gücüm kalmamış eskiden olsaydı eğer o kafayla kesin davalık söz konusu olmuştu diyorum ya eskisi gibi değilim ne mutluluğum kalmış nede üzüntüm kalmış her şeyden bezmişim artık bağırmak istiyorum ama ne sesim çıkıyor nede kendimi duyuyorum iyice kafayı kırdım artık. Kendimle konuştuğum zamanlar oluyor artık kafayı kırdım diyorum ama inanmıyorsunuz siz bana boş verin inanmayın da her neyse bu üç geçecek o zaman mutluluk denilen şey gelir bulur şuan kendimi tozlu bir rafa yerleştiriyorum.

 Neden sürekli bir acı, neden sürekli bir bıkkınlık söz konusu var bende, Müslüm Gürses var bu gece plakta o kadar güzel söylüyor ki insan kendini jiletlememek için zor tutuyor acaba banyoda duran jileti alsam bir iki yerimi kessem çok güzel olur. Neyse kendime çok zarar verdim.. Artık eskisi gibi değilim kendimle konuşmuyor, bazen yemek bile yemeyi unutuyorum her sabah kahve ve sigara ile uyanıyorum beyin ölümüme ne kadar süre kaldı dersek çok az bir zaman kaldı buna eminim artık.

 Benden bu kadar artık sevgilimle son kavgamızı edicez birazdan ve beni terk edecek aradan sadece saatler sonra yüzük bakmaya gideceği haberini alacağım ve ben o gece eroin komasına gireceğim. Aradan aylar geçecek evleniyor diye bir haber alacağım ve bu kez intihar edicem sonra kendimle olan bütün duygularımı kesmeye gideceğim bir kuyunun dibinde kendimle dalga geçmeye gideceğim... İşte kısa bir özet bu Hani diyor ya Müslüm Baba ''Bahane arama yol uzun yol geliver yanıma güldür yüzümü'' benim yüzüm hiç bir zaman gülmedi sürekli içim acıdı sürekli kalbim kırıldı, kırık bir kalbe kimin ihtiyacı olur ki? Kimse bir kırık kalple yaşayamaz mutlu olamaz..

 Mutluluktan söz etmek istiyorum ama güzel bir mutluluktan..

 Bölüm sonu olsun.. İyi geceler

Kaçamam ki kaderimden yazın kışın ne farkı var.. Söyle babacım sen söyle çok özledim seni belki bu kez ölürsen ilk işim yanına gelmek




27.08.2013

Şizofren Hasta, Tanrının Kumarhanesi, Josephine ve Ben


 Denize karşı içtiğim kaçıncı sigara bende bilmiyorum kumar kartlarında tanrımı daha kaç kez kaybettiğimi daha kaç kez ruhumu iblise kiraladığı mı, daha kaç kez kalbimin kırıldığını, daha kaç kez öldüğümü ölümsüz biri olduğumu tanrımın suratına kustuğumu bilmiyorum çok yalnızım. Yalnızlığıma ortak olacak çok insan var hayatımda ama hiç biri de benimle bir odayı baylaşacak kadar zeki değiller bırakıp gitmeyi daha çok seviyorlar. İntihar eylemlerini neden çok seviyorum bilmiyorum çocuk yaşımda oyun biliyordum bunu aslında o oyunda her zaman elenen ilk kişi bendim oyunların saçma olduğunu arkadaşlarımın beşinden koştuğum zamanlarda anladım koşmanın ne kadar da saçma olduğunu aslında koşarsam düşeceğimi bir yerlerimi incilteceğimin farkında olmadan koşmanın ne kadar da saçma olduğunu anlamıştım koşmamalıydım kimsenin peşine takılmamalıydım ama yapamadım sürekli başka bir gezegende olduğumun farkında olmadan koşup durdum ne zaman yere düştüm o zaman ağlamaya başladım. Çoğu kez her gece ağlayarak uyuyordum geceleri sevmediğim için uyumaktan nefret ediyordum geceleri cinlerin beni kovaladığını, üvey annemin karanlık mahsen de beni dövdüğü ile korkunç rüyadan uyanıyordum, gecelerden o yüzden nefret ettim geceleri o yüzden kör bir bıçakla kuyunun dibinde kestim kendimi kestiğim gibi,

 Şizofren oluşumu tanrıya borçluyum o olmasaydı beynimde bulunan çift kişilik karakter beni ortaya çıkaramazdı tanrımı kumar masasında kaybetmenin ne demek olduğunu nasıl bir haz olduğunu kadınlarla sevişince onlarla seks yapınca anladım, Yoktum ben bu gezene ait bir insan değildim insanların birbirlerine ait olduğu zamanlarda ben ruhumu arıyordum kuleden aşağı atmıştım o zamanlarda kalbimi düşerken bana bakan gözleriyle ne kadar da ağır bir şerefsiz olduğumu söyledi. Kandırmıştım bütün dünyada bulunan canlı ve cansız varlıkları kendimi kandırdığım gibi kandırmıştım, tanrımı kandırdığım gibi kandırmıştım, beynimin içinde bulunan son atom bombası gibi patlatmak istedim.. beynimin havaya uçtuğunu bilim insanların beni incelemeye almalarını nasıl bir beyne sahip olduğumu bütün dünyada yaşayan yalnız insanlara anlatmalarını istedim... yalnızlığıma onlarında ortak olmasını istedim gezegende benim gibi düşünen milyonlarca insanın olduğunu var olduğunu bilmek istedim, Aslında yalnız değildim ben, benim gibi milyonlarca insan vardı bir araya gelsek belki de cenneti yok edebilirdik yada cehennemde bulunan bütün insanları kurtarabilirdik onlara özgürlüğünü verebilirdik. Tanrının nasıl bir düşünceye sahip olduğunu her zaman düşünüp durdum ama bunu beynimin kabul edemeyeceğini anlayınca vazgeçtim. Kumar masasında dağıtılan kartların ne kadar da iki yüzlü olduğunu anlamak sadece bir kaç saniyemi almıştı yine kaybedecektim kendimi kaybettiğim gibi, kandırmak zorundayım insanları kumar masasında bulunan insanları kandırmak zorundaydım bir bir ellerini açmaya başlayan insanların kulaklarında acaba hangi fon müziği vardı? Nasıl oluyordu da korkusuzca ellerini gösteriyorlardı o lanet olasıca ellerinde nasıl oluyordu da kan duruyordu sıra bana gelmişti artık benim kulağımda Cemal Süreya rüzgar sonra fon müziği çalıyordu sürekli tekrar eden bir fon müziği kimse duymuyordu yanımda bulunan kadın dahi olmak üzere kimse duymuyordu yalnızlığımı o kumar masasında terk ederek anladım kimsesiz olduğumu ailemi öldürdüğümü ceza evine düştüğümde anladım...

 Son olmadı mutlu son diye bir şey olmadı benim hayatımda,, mutsuzluğu çektim kartların arasından mutsuzluğun nasıl bir eylem olduğunu kendime düzenlediğim bir intihar seçiminde anladım güzel bir şey değildi benim için güzel bir şey insanlık için güzel olmuyordu, Kırık bir kalbe sahiptim insanların beni anlamalarını oldum olası hiç istemedim kendimi anlamakta güçlük çektiğim zamanlarda ruhuma saplanan başka kadınların da o ruh sisteminde hapis olmalarını istemedim çünkü unutamadığım unutmak istemediğim bir kadın vardı hayatımda hayatımın orta yerinde kudüs de o mabedimi yıkmak isteyen insanlar bomba attılar, mermi sıktılar ayaklarımın üstüne kelime-i şehadet getirerek Allahu ekber diyerek bağırdılar dinsizliğimi dinden çıkmama neden olan o insanların ruhlarını öldürmek istememin nedenini o günden sonra düşünmemem gerektiğini anlayınca özgür bir insan olmayı seçtim ama özgürlüğümü kaybetmiştim bir kere ve bir daha bulamadım..

 İnsanlar ağlar her gün biri için mutlaka ama mutlaka göz yaşı döker ben 16 kasım da göz yaşı dökmüştüm ilk kez babam ölmüştü o gün kör olduğum için göz yaşı döktüm, sonra göz yaşım bir daha hiç dinmedi gökyüzünde yağan bir yağmur gibi sürekli devam etti gözyaşlarımı gören insanlarda hiç bir şey yapmamak üzere bana bakıp durdular, Kendime yeni bir eylem yaratmalıydım ruh sistemimi bozan her şeyi yok etmeliydim, saatlerde bulunan saniyeleri yok ettiğim gibi her şeyi ve herkesi yok etmeliydim hatta elimde olsa tanrıyı da yok eder daha düzenli bir hayat kurardım kimsenin kalbinin kırılmadığı bir gezegen inşa ederdim ama tanrı insanları yalnız bırakarak ne kadar da iki yüzlü olduğunu gösterdi ikiyüzlü olan tanrı değildi bizlerdik yani sizlerdiniz yada onlardı ikiyüzlü olanlar insanlardı ben değildim ben ikiyüzlü biri olmadım ben sadece orospu çocuğu oldum bunu kendime laik gördüm ve kendi adımın işe yaramadığını anlayınca kendimi bıçakladım berlin sokaklarında, Gökyüzü maviydi tanrı bir tek bizler için onu iyi yapmıştı gerisini düşünmeden yaratmış insanlara peygamber göndermişti, peygamberlerin soyundan gelen son insan kimdi?  Gökyüzüne baktığım saatlerde içimi koparmak ve bir daha geri sokmak istemedim piyanoda bulunan son nota gibi düşündüm her şeyi çalıp çalmamam konusunda. Bozuktum beni tozlu bir rafa kaldırmalarını istedim benimle olan kadınlara her zaman bunu yenileyip durdum ve bir daha bana dokunmamaları konusunda uyardım onları kendilerine deli diyen kadınların nasılda deli olmadıkları kendi gözlerimle şahit olunca kollarımı kestim yapmam gereken son şeyi ilk başta yaptım sol kolumu keserek bunun farkına vardım.

 Çok kitap okudum ve okumaya da devam ediyorum, çok müzik dinledim insanların henüz dinlemediği müziklerle karşılaştım korudum onları öz çocuklarım gibi koruyup kolladım zarar gelmesini istemedim onlara kendime zarar verdiğim günlerde onlarla sevgili oldum. Çok fazla filim izledim hiç bir filmi ayırmadım saçma olup olmaması konusunda, her türlü gerilim dolu filmi izleyip nasıl cinayet işleyeceğim konusunda beynimin bir yerine kazıyıp durdum ilerleyen saatlerde işime yarayacaktı, İntihar edecektim ve kusursuz bir intihar olmalıydı bu,, insanların beni konuşmalarını istemeliydim öldükten sonra mezarıma nobel ödülü getirmelerini sağlamalıydım her şeyi kusursuz bir planın parçası gibi devam ettirmeli ve o senaryoda her şey kusursuz şekilde sürüp gitmeliydi öldükten sonra insanların beni konuşmalarını sağlamalıydım yıllarca hatta ömürleri boyunca her dakika her saniye sürüp gitmeliydim bu durum.

 Eylemleri gerçekleştirmeme ne kadarda kısa bir süre kaldığının farkındayım artık.

 5 kere öldüm üç kerede intihar ettim, birinci ölümüm ailem için oldu olmayan bir aile için ölmeyi seçmiştim, İntiharı bu yüzden kendime yakıştırdım takım elbiseli adamlar gibi kendime yakıştırmayı seçtim. İkinci ölümümde bir kadın için oldu çok sevmiştim aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu o kadının dudaklarında anlayınca ölmek istedim terk edilmiştim çünkü terk etmenin ne kadar da boktan bir şey olduğunu kalbimin kırıldığını, o kadın beni terk edince anladım ve intihar ettim. ölmeyen biri olarak sürekli intihar ediyordum. Sonbaharın geldiği günlerde ölmek için kıvranıyordum. Kaybetmek piçlere göre bir eylemmiş bunu bir kitapta okudum piç kurusunun teki olarak kaybetmenin nasıl bir haz olduğunu kendi gözlerimle şahit olmalıydım. Olmuştum da bir bir her şeye şahit olmuştum ölmeyi, alkolü, eroini her şeye şahit olduğum gibi onlara da şahit oldum. Üçüncü ölümüm kendim için oldu ruhum sıkılmıştı yeterince kalp kırıklığı alınca yaşadığım gezegende ölmek istedi beynime emir verdi ama ölmemek içinde direnip durdu. Her zaman ki gibi yaptığım eylemlerle kendimi kandırıp durdum. Sürekli kendimle oyun oynuyordum ama sürekli acı çeken taraf ben oluyordum alışmıştı bünyem sigaraya alıştığım gibi her şeye alışmıştım. Son darbeyi kim yada kimler tarafından geldi oldum olası hiç anlamadım..

 Hayatımı yırtmak için çok fazla uğraştım her seferinde kendimle alay edip durdum, Ölmek benim için kurtuluş savaşını kazanmak gibiydi kendimi affetmek yerine sürekli ölümle alay ettim oda benimle alay etti her seferinde intihar etmemi geciktirip durdu. Masada bulunan bir bardak sıcak çay ve bir paket sigara aç değilim bir bardak çay ve sigara beni doyurur yıllardır kendimi böyle avutan bir insan olarak şükür ediyorum beni yaratan tanrıya ve bir müzik çalıyor fonda bir paket daha sigara içip yatmalıyım ölmeliyim  çünkü ölürsem her şey düzelecek....


  Son Bölüm...









23.08.2013

Günahlar

 Çok günah işlediğimin farkındayım, o kadar çok günahım birikmiş ki? Az önce neden cehennemin yolunu tutmadım diye kendime küfür ettim. Aslında çok doğru bir şey diyorum vücuduma uyguladığım işkence, kendime zarar vermekten başka hiç bir bok yapmıyorum tam on sekiz yıldır. Kocaman on sekiz yıl insanın ömrünün en güzel yanları bence. Neden bunları yazıyorum bu gece inanın bende bilmiyorum bazı şeyleri beynimin içine kayıt altına alıyorum ama onlarda bir boka yaramıyor açıkçası kime dokunmaya kalksam yada kime aşık olsam elimde patlıyor mayın tarlası gibi hani bileniniz vardır? Bilgisayarlarda mayın tarlası oyunu vardı kutuları tek tek açarsın sonra içini bir korku salar tam boş bir kutuyu açarsınız ki hop güm mayın patladı işte! Benim ruhum da öyle kendime uyguladığım şiddet eylemleri doğrultusunda patlıyorum daha önceleri ayaklarım yoktu, sonra kollarım zaman zaman her yerim çürüdü, boş bir mezarda yaşamıma devam ettim.. Çok uzun bir süredir boş mezarda yaşıyorum uzun süre önce uyuşturucu kullanıyordum sonra beynim bırakmamı istedi bende bıraktım. Aslında bunu bana beynim hakaret sonucu söylemişti acı çektirmek kendime, daha çok zamanım vardı. Zamanımı ne kadar iyi kullandığımın farkına varmam sadece saniyelerimin tükendiğine şahit olunca anladım. Kadınlarla yatmaktan artık eskisi gibi zevk almıyordum onların bacak arası ilişkileriyle kaybedecek zamanım yoktu. Aslında beynim seks yapmamı önermişti kadınlarla seks yapmayı bana ilk kim öğretti yada ilk hangi kadınla yattım bende bilmiyorum zaman sonra unuttum çünkü kendimi boş bir odada bırakacak kadar çok sarhoş gezdim.

 İnsanların iki yüzlülüğünü kumar kartlarında gördüm, masada duran kartlar her biri başka bir hayatı simgeliyordu, o simgeler yüzünden ölümün kıyısından çok döndüm. En son hayatımın en uç köşesine atılan bir bomba sayesinde ölüm ile yüzleştim. Çok güzel bir ölümdü. Sonrası olmayan bir hayat, Kendimden o kadar çok sıkıldım ki tarif etmeye kalksam ne tür eylemler söz konusu olacak bende bilmiyorum aslında bilmediğim o kadar çok şey var ki bir türlü toplayamıyorum yada toplamak yerine intihar etmeyi seçiyorum her şeyi terk etmek istiyorum bir gece ansızın kendimi çoğu kez terk ettim ama başarılı olamadım. Başarmak kelimesi benden o kadar çok uzakta yer alıyordu ki. Başarmanın ne olduğunu nasıl bir eylem olduğunu küçük yaşta tanrımı kaybederek öğrendim o kadar çok müzik dinlemiştim ki artık isimlerini ezberlemekten vazgeçtim sadece kulağım duyuyor birde ruhum zevkler içinde dans ediyordu.

 Neden böyle bir şey ile karşınıza çıktım inanın ki bende bilmiyorum kendime yeni bir intihar eylemi gerçekleştirmek için beynimi öldürmek istedim. Huzurun nerede nasıl bir yerde olduğunu anlamaya kalktığımda yorgunluğum o kadar çok vardı ki üstüm başım kirliydi bende masamdan hiç mi hiç kalkmadım kendisinin gelmesini istedim, kendisinin beni bulmasını istedim. Nasıl bir şeydi o ölüm boş verin

 Aileleriniz kıymetini bilmeyin evinizi terk edip kendinize yeni bir hayat seçin ve yeni bir hayat yaratın ilginç bir şey olsun, eroin kullanın, alkol alın ama asla bağımlı olmayın aşık olmayın sonra kalbiniz çok kırılır...

 Yukarıdaki yazıyı ne zaman yazdım bende bilmiyorum inanın ki uzun süre önce yarım yamalak yazıp bırakmışım biraz toparlayayım dedim ama sonra boş verdim nedenini bende bilmiyorum. Neyse başka bir şeyden söz etmek istiyorum canınızı falan sıkmak değil amacım benim arada bir girip günlük şeklinde yazılar yazıyorum buraya iyi oluyor ne bileyim kafamdaki her şeyi buraya dökmek iyi geliyor bana dinleyenim çok var sağ olsunlar ama zaman sonra onlarında kafalarını amcık gibi yapıyorum farkındayım bu durumun her ne kadar dinlerim deseler de sıkılıyorlar ama belli etmiyorlar bu durum iyi ama bana göre değil kendi problemlerimi başka insanları anlatıyorum o insanların canı falan sıkılıyor işte öyle bir şey anlayın sizler. Aylar önce intihar ediyordum hayatımın son dönemine gelmiştim artık ölmek için elimdeki bütün kartları kullanmaya karar vermiştim hayattan yana o kadar çok bunalıma girmiştim ki o dönem bunu anlatmak istesem sabah olur biraz da sizler biliyorsunuz. İntihar etmek acizlere göre bir şey en çaresiz insan intihar eder bunu bana çok sevdiğim bir arkadaşım söyledi ben o dönemleri yaşadığım sıralarda yeryüzünde yaşadığımı bile kabul etmiyordum. Hayat ile bağlantımı kesmiştim bir jiletle ama o ip bir türlü kopmak nedir bilmedi yüreğimde. Hayatıma giren kadınların ruhumu söküp gitmeleri put sanıp da kıran insanların ellerinde bulunan baltayı kırmak istemiştim bir zamanlar.

 Yaa boş verin ben yazıyorum yazıyorum ama bir bok anlayanınız var mı? Biriniz çıksın bana anlatsın senin durumun şu şu diye söylesin yada ne bileyim sen en iyisi öl yada kendine kiralık katil tut desin. bir şeyler söylesin işte vallah ne yazdığımı bende bilmiyorum ama gecenin ilerleyen saatlerin şizofren hastanın mektubu adlı bir yazım var omu paylaşmayı düşünüyorum uzun süredir şizofren hasta hakkında bir yazı yazmamıştım iyi olur sanırım. Kendinize dikkat etmeyin.


bölüm sonu olsun...





KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...