27.08.2013

Şizofren Hasta, Tanrının Kumarhanesi, Josephine ve Ben


 Denize karşı içtiğim kaçıncı sigara bende bilmiyorum kumar kartlarında tanrımı daha kaç kez kaybettiğimi daha kaç kez ruhumu iblise kiraladığı mı, daha kaç kez kalbimin kırıldığını, daha kaç kez öldüğümü ölümsüz biri olduğumu tanrımın suratına kustuğumu bilmiyorum çok yalnızım. Yalnızlığıma ortak olacak çok insan var hayatımda ama hiç biri de benimle bir odayı baylaşacak kadar zeki değiller bırakıp gitmeyi daha çok seviyorlar. İntihar eylemlerini neden çok seviyorum bilmiyorum çocuk yaşımda oyun biliyordum bunu aslında o oyunda her zaman elenen ilk kişi bendim oyunların saçma olduğunu arkadaşlarımın beşinden koştuğum zamanlarda anladım koşmanın ne kadar da saçma olduğunu aslında koşarsam düşeceğimi bir yerlerimi incilteceğimin farkında olmadan koşmanın ne kadar da saçma olduğunu anlamıştım koşmamalıydım kimsenin peşine takılmamalıydım ama yapamadım sürekli başka bir gezegende olduğumun farkında olmadan koşup durdum ne zaman yere düştüm o zaman ağlamaya başladım. Çoğu kez her gece ağlayarak uyuyordum geceleri sevmediğim için uyumaktan nefret ediyordum geceleri cinlerin beni kovaladığını, üvey annemin karanlık mahsen de beni dövdüğü ile korkunç rüyadan uyanıyordum, gecelerden o yüzden nefret ettim geceleri o yüzden kör bir bıçakla kuyunun dibinde kestim kendimi kestiğim gibi,

 Şizofren oluşumu tanrıya borçluyum o olmasaydı beynimde bulunan çift kişilik karakter beni ortaya çıkaramazdı tanrımı kumar masasında kaybetmenin ne demek olduğunu nasıl bir haz olduğunu kadınlarla sevişince onlarla seks yapınca anladım, Yoktum ben bu gezene ait bir insan değildim insanların birbirlerine ait olduğu zamanlarda ben ruhumu arıyordum kuleden aşağı atmıştım o zamanlarda kalbimi düşerken bana bakan gözleriyle ne kadar da ağır bir şerefsiz olduğumu söyledi. Kandırmıştım bütün dünyada bulunan canlı ve cansız varlıkları kendimi kandırdığım gibi kandırmıştım, tanrımı kandırdığım gibi kandırmıştım, beynimin içinde bulunan son atom bombası gibi patlatmak istedim.. beynimin havaya uçtuğunu bilim insanların beni incelemeye almalarını nasıl bir beyne sahip olduğumu bütün dünyada yaşayan yalnız insanlara anlatmalarını istedim... yalnızlığıma onlarında ortak olmasını istedim gezegende benim gibi düşünen milyonlarca insanın olduğunu var olduğunu bilmek istedim, Aslında yalnız değildim ben, benim gibi milyonlarca insan vardı bir araya gelsek belki de cenneti yok edebilirdik yada cehennemde bulunan bütün insanları kurtarabilirdik onlara özgürlüğünü verebilirdik. Tanrının nasıl bir düşünceye sahip olduğunu her zaman düşünüp durdum ama bunu beynimin kabul edemeyeceğini anlayınca vazgeçtim. Kumar masasında dağıtılan kartların ne kadar da iki yüzlü olduğunu anlamak sadece bir kaç saniyemi almıştı yine kaybedecektim kendimi kaybettiğim gibi, kandırmak zorundayım insanları kumar masasında bulunan insanları kandırmak zorundaydım bir bir ellerini açmaya başlayan insanların kulaklarında acaba hangi fon müziği vardı? Nasıl oluyordu da korkusuzca ellerini gösteriyorlardı o lanet olasıca ellerinde nasıl oluyordu da kan duruyordu sıra bana gelmişti artık benim kulağımda Cemal Süreya rüzgar sonra fon müziği çalıyordu sürekli tekrar eden bir fon müziği kimse duymuyordu yanımda bulunan kadın dahi olmak üzere kimse duymuyordu yalnızlığımı o kumar masasında terk ederek anladım kimsesiz olduğumu ailemi öldürdüğümü ceza evine düştüğümde anladım...

 Son olmadı mutlu son diye bir şey olmadı benim hayatımda,, mutsuzluğu çektim kartların arasından mutsuzluğun nasıl bir eylem olduğunu kendime düzenlediğim bir intihar seçiminde anladım güzel bir şey değildi benim için güzel bir şey insanlık için güzel olmuyordu, Kırık bir kalbe sahiptim insanların beni anlamalarını oldum olası hiç istemedim kendimi anlamakta güçlük çektiğim zamanlarda ruhuma saplanan başka kadınların da o ruh sisteminde hapis olmalarını istemedim çünkü unutamadığım unutmak istemediğim bir kadın vardı hayatımda hayatımın orta yerinde kudüs de o mabedimi yıkmak isteyen insanlar bomba attılar, mermi sıktılar ayaklarımın üstüne kelime-i şehadet getirerek Allahu ekber diyerek bağırdılar dinsizliğimi dinden çıkmama neden olan o insanların ruhlarını öldürmek istememin nedenini o günden sonra düşünmemem gerektiğini anlayınca özgür bir insan olmayı seçtim ama özgürlüğümü kaybetmiştim bir kere ve bir daha bulamadım..

 İnsanlar ağlar her gün biri için mutlaka ama mutlaka göz yaşı döker ben 16 kasım da göz yaşı dökmüştüm ilk kez babam ölmüştü o gün kör olduğum için göz yaşı döktüm, sonra göz yaşım bir daha hiç dinmedi gökyüzünde yağan bir yağmur gibi sürekli devam etti gözyaşlarımı gören insanlarda hiç bir şey yapmamak üzere bana bakıp durdular, Kendime yeni bir eylem yaratmalıydım ruh sistemimi bozan her şeyi yok etmeliydim, saatlerde bulunan saniyeleri yok ettiğim gibi her şeyi ve herkesi yok etmeliydim hatta elimde olsa tanrıyı da yok eder daha düzenli bir hayat kurardım kimsenin kalbinin kırılmadığı bir gezegen inşa ederdim ama tanrı insanları yalnız bırakarak ne kadar da iki yüzlü olduğunu gösterdi ikiyüzlü olan tanrı değildi bizlerdik yani sizlerdiniz yada onlardı ikiyüzlü olanlar insanlardı ben değildim ben ikiyüzlü biri olmadım ben sadece orospu çocuğu oldum bunu kendime laik gördüm ve kendi adımın işe yaramadığını anlayınca kendimi bıçakladım berlin sokaklarında, Gökyüzü maviydi tanrı bir tek bizler için onu iyi yapmıştı gerisini düşünmeden yaratmış insanlara peygamber göndermişti, peygamberlerin soyundan gelen son insan kimdi?  Gökyüzüne baktığım saatlerde içimi koparmak ve bir daha geri sokmak istemedim piyanoda bulunan son nota gibi düşündüm her şeyi çalıp çalmamam konusunda. Bozuktum beni tozlu bir rafa kaldırmalarını istedim benimle olan kadınlara her zaman bunu yenileyip durdum ve bir daha bana dokunmamaları konusunda uyardım onları kendilerine deli diyen kadınların nasılda deli olmadıkları kendi gözlerimle şahit olunca kollarımı kestim yapmam gereken son şeyi ilk başta yaptım sol kolumu keserek bunun farkına vardım.

 Çok kitap okudum ve okumaya da devam ediyorum, çok müzik dinledim insanların henüz dinlemediği müziklerle karşılaştım korudum onları öz çocuklarım gibi koruyup kolladım zarar gelmesini istemedim onlara kendime zarar verdiğim günlerde onlarla sevgili oldum. Çok fazla filim izledim hiç bir filmi ayırmadım saçma olup olmaması konusunda, her türlü gerilim dolu filmi izleyip nasıl cinayet işleyeceğim konusunda beynimin bir yerine kazıyıp durdum ilerleyen saatlerde işime yarayacaktı, İntihar edecektim ve kusursuz bir intihar olmalıydı bu,, insanların beni konuşmalarını istemeliydim öldükten sonra mezarıma nobel ödülü getirmelerini sağlamalıydım her şeyi kusursuz bir planın parçası gibi devam ettirmeli ve o senaryoda her şey kusursuz şekilde sürüp gitmeliydi öldükten sonra insanların beni konuşmalarını sağlamalıydım yıllarca hatta ömürleri boyunca her dakika her saniye sürüp gitmeliydim bu durum.

 Eylemleri gerçekleştirmeme ne kadarda kısa bir süre kaldığının farkındayım artık.

 5 kere öldüm üç kerede intihar ettim, birinci ölümüm ailem için oldu olmayan bir aile için ölmeyi seçmiştim, İntiharı bu yüzden kendime yakıştırdım takım elbiseli adamlar gibi kendime yakıştırmayı seçtim. İkinci ölümümde bir kadın için oldu çok sevmiştim aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu o kadının dudaklarında anlayınca ölmek istedim terk edilmiştim çünkü terk etmenin ne kadar da boktan bir şey olduğunu kalbimin kırıldığını, o kadın beni terk edince anladım ve intihar ettim. ölmeyen biri olarak sürekli intihar ediyordum. Sonbaharın geldiği günlerde ölmek için kıvranıyordum. Kaybetmek piçlere göre bir eylemmiş bunu bir kitapta okudum piç kurusunun teki olarak kaybetmenin nasıl bir haz olduğunu kendi gözlerimle şahit olmalıydım. Olmuştum da bir bir her şeye şahit olmuştum ölmeyi, alkolü, eroini her şeye şahit olduğum gibi onlara da şahit oldum. Üçüncü ölümüm kendim için oldu ruhum sıkılmıştı yeterince kalp kırıklığı alınca yaşadığım gezegende ölmek istedi beynime emir verdi ama ölmemek içinde direnip durdu. Her zaman ki gibi yaptığım eylemlerle kendimi kandırıp durdum. Sürekli kendimle oyun oynuyordum ama sürekli acı çeken taraf ben oluyordum alışmıştı bünyem sigaraya alıştığım gibi her şeye alışmıştım. Son darbeyi kim yada kimler tarafından geldi oldum olası hiç anlamadım..

 Hayatımı yırtmak için çok fazla uğraştım her seferinde kendimle alay edip durdum, Ölmek benim için kurtuluş savaşını kazanmak gibiydi kendimi affetmek yerine sürekli ölümle alay ettim oda benimle alay etti her seferinde intihar etmemi geciktirip durdu. Masada bulunan bir bardak sıcak çay ve bir paket sigara aç değilim bir bardak çay ve sigara beni doyurur yıllardır kendimi böyle avutan bir insan olarak şükür ediyorum beni yaratan tanrıya ve bir müzik çalıyor fonda bir paket daha sigara içip yatmalıyım ölmeliyim  çünkü ölürsem her şey düzelecek....


  Son Bölüm...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...