22.12.2014

bir tane bir



konçertonun kan tuttuğu gün
bileklerimi kestim,
konçerto kan kustu
plak bozuldu
en çok tom waits parçalarında
kan kustu
bob dylan bizlere güldü
işkencede çekilmiş bir fotoğraf yayınladık
hayallerim yıkıldı sonra
sonra,
sonrası,
sonraları
hiç bir şeyin olmadığı bir yeryüzünde
elimdeki bütün şiirleri sana
armağan etmek isterdim
birlikte ev yapar
onun içinde yaşayabilirdik
ben en çok senin
kokunu
gözlerini
yatakta yatışını
hayal etmiştim
hayallerim bir gece yarısı beni terk etti
hatalarım gibi
hataların gibi
hatalarımız gibi
ben en çok
seninle birlikte şarap içmeyi
birlikte sigara içmeyi
birlikte galata kulesinin önünde
sabaha kadar oturmayı
büyünün bozulmadığı bir gecede
öpüşmeyi
ben en çok seni öpmeyi
seninle bir olmayı
ikiden sıyrılmayı
sadece senin elinde yaşamayı
hayal etmiştim
hayal etmiştik
hayaller bir gece yarısı
odamdan içeri girerek
terk etti
senin gibi
benim hatalarım gibi
her şey
ve herkes gibi
terk edildim
kalbim bu yüzden kırıldı
kırıldı kalbim
kalbim kırıldı
kırıl

kal
b
im
cümlelerini kaybetmiş
harflerin bir araya gelerek
birer birer cümle oluşturması
anlamı olmayan bir zamanda
kaybolması
bazen bir sokak başında
kaybolmayı
yağmurun altında ıslanmayı
elma şekerini çok sevdiğin için
eline yüzüne bulaştırmayı
ve
bende her seferinde sana
küçük bir kız
çocuğu gibi davranmayı
umudum olmanı bu yüzden istedim
belkide
küçük bir kız çocuğu gibi seni korumayı
aynı evde yaşamayı
senin için
süreya olmayı
akova gibi şiirlerin bacaklarını kesmeyi
dirik gibi anlamı en güzel biten
şiirler yazmayı
şiirlerde
hayat bulmayı
senin için özel olmayı
gülüşünden öpmeyi
akşamları cam kenarında oturmayı
sana şiirlerini okumayı
sigaramı yakmanı
başımı omzuna koymayı
başını omzuma koymanı
birlikte hayal kurmayı
olmayacağını bile bile
hayallerimiz olduğu
bir dünya kurmayı
sevgilim,
sevdiğim,
kadınım,
hatunum,
ömrüm,
sana
yakışan
bütün güzel cümleleri sana yakıştırmayı
seninle olmayı
küçücük ellerinden su içmeyi
hayaldi
olmayacağını bile bile
hayal kurdum
affet! beni
beni affet!



bölüm sonu......




18.12.2014

yazmama kararı


 Yıllar, aylar, günler, saatler, saniyeler yada saniseler ne fark eder ki? Haftanın 7 gün olması, yılın 12 ay olması, günün 24 saat olması neyi değiştirir ki hayatımızda? Yada hayatımda? Hiç bir şey, o kocaman bir hiçlik, hiçlerin hiçi, olmayan bir zaman işte Düşüncelerim, hayallerim en çok hayallerim işte bir bir battı o kadar su doldu ki gemime geri boşaltmama zamanım dahi kalmadı artık batıyor göz göre göre gemim batıyor artık düşündüğüm şeylerin bir bir terk etmesi gibi beni, Sıkıldım, Yoruldum bedenim çok yoruldu, Kendi kurduğum hayal dünyam başıma çöktü yaralandım, sonra bir daha yıkıldı dünyam yine yaralandım vücudumdan o kadar çok fazla yara çıktı ki sayısını unuttum. Yalan söyledim kendimi yalanlara inandırdım çıkış yolu onu gördüm umut olarak bildim bir umuda sahip olmak istedim ellerimden akan kanları temizlemem şarttı, o kadar çok fazla yalan birikmişti ki etrafımda bir bir temizlemeye kalksam zamanımın yetmeyeceğini anladım. Yalan benim için çıkış yolu olmalıydı öyle bilmeliydim bazı şeyleri. Nasıl doğar doğmaz ağlıyorsak yada ağlıyorsanız işte bende doğar doğmaz yalanla tanıştım bir burukluk zaten hep vardı. Kendimi iyi hiç bir zaman bilmedim hatta dünyanın en aşağılık adamı, en orospu çocuğu olarak kendimi gösterdim. Dünyada o kadar çok namuslu ve şerefli insanlar vardı ki onların yanında ben piç kalıyordum piç olmak bu dünyada damga yemek yaranın sadece üçte biri gibiydi. Kendimi artık daha fazla kandıramıyorum daha fazla kendime yalan söyleyemiyorum çok canımı yaktılar çünkü o kadar çok canım yanıyor ki bunu gören bir şeytan bir iblis olsa imana gelir belki de, belki de resimlere çizilen o küçük insanlar canlanır yada gökyüzü mavilikten utanır her şey, her bir şey olabilir bilmek zaten bu dünyada akıllı olmak gibi derler gülerim buna, bir hatayı iki kere yapacaksın ki hatanı bilesin asıl denilmek istenen bu dur insan hayatında..

 Güvendim o kadar çok güvendim ki insanlara her seferinde yanıldığımı hissetmek beni biraz daha incitti güvenecek başka kimsem yoktu. Etrafım yalanlarla çevrilmişti kendime de söylediğim yalanlar eklenince kocaman bir yalanın içinde hapis kalmıştım artık nefes dahi alamıyorum hastaneye yatsam doktorun çok az bir zamanı kalmış cümlesini bedenime tam oturur belki de. Kendimi defalarca buldum ve defalarca kaybettim.

 Ruhum en çok yarayı o aldı. Çok üzülüyorum ruh ile beden aslında farklı bir şey sanki nedenleri yada niçinleri bilmiyorum bunu da,,, aslında bakıldığında ben hiç bir bok bilmiyorum elimde kocaman bir sevgisizlikle yaşıyorum. Yapabildiğim en iyi iş sadece bol bol kafein tüketmek insanların yüzlerinde ki o sahte gülümseme, hor görmeleri, aşağılayıcı tavırları kimin umurunda ki ama olmuyor işte insanın bazen canı o kadar çok sıkılıyor ki kendi canından vazgeçiyor bende kendi canımdan vazgeçtim her seferinde, her saatinde, her saniyesinde çünküleri olan bir dünyanın içinde kayboldum. Yusuf kuyularda kalmıştı kurtaran yine Allah oldu, ibrahim ateşlere atılmıştı, ateşi söndüren yine Allah olmuştu her şeyi bilen ve gören allah olmuştu. İsyan etmek hiç bir zaman aklımın uçundan dahi geçirmedim sonuçta beni de bu dünyaya annemin rahminden aşağıya atan biri olmuştu bu da Allah olmuştu bu yüzden belkide pişman olmuştur kim bilir.

 Yalan söyleyecek kendimi kandıracak hiç bir şeyim kalmadı artık. Son kozumu oynadım ve masada kaybettim. Kumar masasında zaten her insan kaybeder. Kazanamazsın hiç bir zaman kumar masasında kazanamazsın dünyaları da alsan kazanamazsın oynadığın son el dersin hayatını ortaya koyarsın ve bir sabah baktığında her şeyini kaybedersin bunun gibi çünkü kumar masaları ve kumarhaneler tanrının sirkidir tanrıda zaten hiç bir zaman kaybetmeyi sevmez. Düşüncelerim, rüyalarım artık bir bir sona yaklaşıyorum sanki ruhum da artık çekip gitmek istiyor her şeyi ve herkesi geride bırakmak istiyor ama geride kalan kimsem olmadığı için çekip gitmek daha mantıklı geliyor. Zaten ''yeter demek yetmiyor ki bazen'' Benim çok acım var. Birisi düştüğüm o çukurdan kaldırsa birisi elini uzatsa hemen kanacağım yine kanmak ve kandırılmak bu dünyada en naif ikili bence. Kandırıldım ve kandım insanları kendim gibi gördüm hata yapmaz dedim üçüncü şansı verdim ikiyi hiç bir zaman hayatıma sokmadım insan bu hata yapacak zaten hata insan için vardır...

 Bir yanımda sevgisiz o kadar çok sevgisiz kalmış ki taşlaşmış neredeyse kim bilir belkide bu yüzden kanıyorum hemen herkese ve her şeye

Ahmet Erhan der ki;

Ben bütün yenilgileri yaşadım
Kalmadı sana hiç bir şey

 Ahmet Erhan'ın en çok sevdiğim dizeleridir. Yazacaklarım bu kadar, Bilmiyorum artık bazı şeyleri geride bıraksam da peşimi onlar bırakmıyorlar. Yoruldum diyebilirim çok yoruldum kendimden sıkıldım artık. Yüzüm, ellerim, her yerim ağrıyor artık. Bir umut yada bir hayalin içinde kayboldum savruldum ve bir limana demir attım. Bundan sonra hiç bir şey hiç iyi olmayacak 1 ay dan kısa süre zarfı içinde Ocak 6'da annemi terk ettiğim gün ben dünyaya geleceğim 25 olucam ömrümün bir bir geçip gitmesini izleyeceğim. Nasıl oldu ne zaman bu kadar zaman geçti inanın bende bilmiyorum ama daha fazla nefes alacak gücümün kalmadığını adım gibi biliyorum sadece ve sadece tek istediğim artık biraz olsun nefes almak çünkü daha fazla zamanım kalmadı onu biliyorum...




Bölüm sonu......





7.12.2014

son cümle



  '' Sen benim kumar masamdaki kurtuluş jokerimsin ''

 Her şey zamanında böyle başlamıştı aslında sonrada devam etti durdu. Zaman ne çabuk geçiyor oysaki, bir yıl daha bitti artık bakıyorum da her şey zamanla geçiyor günler, aylar, yıllar her şey yavaş yavaş bir suyun çekilmesi misali. Çok çektim inkar etmiyorum üstüme çok fazla çamur bulaştı, çok fazla çamura battım ama hiç bir zaman kendi doğrularımı kendi bildiğim yoldan dönmedim. Kalbimi çok kırdılar hatta o kadar çok ileriye gittiler ki bi ara kalbimi sökecekler diye korktuğum bile oldu. Sağ olsun yapmadılar onu ama kalbimi sökmekten beter ettiler işte. Duygusallaşmaya başladım bu aralar nedenini bilmiyorum amk vallah çok garip bir şey lan. neyse şarabım var şuan gece uzun ev bomboş çok yalnızım lan allah kahretsin kendimi kesmeye karar versem durduracak tek bir insan evladı bile yok ne garip amk. Çok rahatsızlanmış hastaneye kaldırmışlar üzüldüm aslında ya ne bileyim insanlar bana o kadar kötülük yapmalarına rağmen ben yinede üzülüyorum işte acımasız biri hiç olmadım lan o kadar vücudumda söndürmüş sigara izmaritine rağmen, geceleri aç bırakmasına rağmen üzüldüm o kadına bir yanım gitmek istiyor ama diğer yanım çok korkuyor sanki tuzağa düşürecekmiş beni gibi geliyor hastane yatağından kalkıp tekrar beni dövecekmiş ve benim elim kolum bağlanacakmış gibi geliyor ne bileyim bilmiyorum işte acımasız biri olsaydım eğer oturduğu evi yakardım yapardım bunu çünkü çok çektim o kadar çok çektirdi ki o kadın bana hiç bir zaman unutamayacağım ve unutmama hiç bir şey sağlanamayacak bir ruh bıraktı bana geceleri bu yüzden korkar oldum. Evet evet cidden lan ben karanlıktan çok korkarım oğlum neyse ki evde led var onu yakıyorum öyle uyuyorum yoksa diğer türlü imkanı yok uyuyamam ben. Şarap aldım onu içiyorum birazda ağlıyorum nedenini henüz bilmiyorum neden ağladığımı açıkçası ben hiç bir bok bilmiyorum. Az önce bir iki kişi hakkında bir şeyler yazacaktım ama sildim boş ver dedim kendi kendime yazma ibrahim sen öyle bir insan değilsin.

 İsmimin anlamı bir ibadet kardeşliğine dayanıyormuş açıkçası biraz araştırdım ama bulamadım öyle bir şey yok yani yada doğrudur bilmiyorum ama ismim gibi ''gönlümü çok kırdılar'' çok garip bir hayat lan bu sabah evden çıkıp markete gideyim dedim yolda bir amcayı gördüm 70 yaşında rahat vardır yada 80 falan yaşlı biriydi yani sürekli bana bakıp duruyordu buyur amca dedim bana dedi bakkaldan süt alır mısın dedi hani bu cam şişede olan sütler vardır ya sek süt müydü neydi adı unuttum onu poşetini bana verdi aldım tam gidecektim para verdi gideyim alayım dedim gel gel oğlum dedi neyse 2 lira para verdi gittim bakkaldan sütünü aldım poşetini verdim uzaklaştım oradan yolda çok düşündüm bazı şeyleri çok yaşlı biriydi aslında oğlu var mıydı, torunları var mıydı acaba diye düşüne durdum sonra hastanedeki kadın aklıma geldi. Üzüldüm bir yanım burkuldu bana çektirmiş onca acıyı unutmama hiç bir şey engel olmuyor benim için yıllar önce ölmüştü zaten öldürmüştüm onu ama aradılar beni gel dediler, Bilmiyorum artık beynimin içinde saatli bir bomba var gibi keşke patlasa kanlar ortalığa yayılsa kim suçluysa üzerlerine buluşsa kanım...


 Çok canımı yaktılar ama ''ibrahim'' etrafımdaki çoğu insana bakıyorum her insanın sıkıntısı var her insanın evinde aile sorunları var. Mutlaka bir şey var işte. Ben artık nefes almak istiyorum yaşadığım cehennemden kurtulmak istiyorum amına koduğumun dünyasında. Bakış acılarımız, düşüncelerimiz, uçurumlar her şey işte farklı bir yol gösteriyor. Ben böyleyim işte ne ileriye gidebiliyorum nede geriye dönüp geçmişimi değiştirebiliyorum olmuyor işte hiç bir şey olmuyor az önce bir iki dostum hakkında bir ufak şey yazacaktım ama sonra sildim vazgeçtim iyi yaptım aslında derler ya ''dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur'' çok güzel bir cümle benim için tabi kahrolası insan çok nankördür onuda biliyorum ama kalbimin kırılacağını bile bile yinede güveniyorum işte salaklık deyin aptallık deyin ne bileyim işte istediğinizi deyin ama sevgisiz büyümüş bir insanı ancak onun gibi olanlar anlarlar bunu da unutmayın hiç bir zaman. Çok canım sıkıldı artık içimi döktüğüm iyi oldu buraya...
gecenin sonuna yakışan bir müzik bulamadım artık......

benden bu kadar..............






24.11.2014

Galata


  ''Çello çalıyor Tanrım!'' İyiyim artık buhramlı dönem dediğim aylar geçip gitti. Bu sene ilk kez naif geçti benim için dingil yani çok fazla sarsıntılı geçmedi diyebilirim. İyiyim dedim ama kalbim iyi değil hala kırık o, düzeltmeye imkan verilmiyor belki bir gün o da düzelir ne diyelim artık. Her neyse, uzun zaman oldu sanırım buralara uğramayı bırakmışım, bu gece bir şeyler yazayım dedim nede olsa yegane dostum oldu burası benim, evim gibi, sıcak bir çorba gibi her neyse işte..... Sabahları artık daha huzurlu kalkıyorum sadece hayatımda tek bir şey eksik o da bir kadın sanırım yada sevgili bilmiyorum bu konuda çok bencilim sanırım bir kadına aşık olmak istiyorum artık gerçek anlamda diyorum ama gerçekten bir kadına aşık olmak istiyorum sevilmekten çok sevmek istiyorum nedenleri az çok biliniyor işte annesizlik diyelim biz buna yada ne bileyim bir kadın tarafından yüreği okşanmayan bir küçük çocuk diyelim. İnsan neden sevilmek istemesin ki bir kadın tarafından neden sevilmek istemesin ki ben istiyorum artık kalbimin kırılacağını bile bile istiyorum bunu artık, kalbimin parçalanacağını bile bile istiyorum artık. Yaa ben gerçekten bir kadına aşık olmak istiyorum arkadaşlar sizlere diyorum şöyle eli yüzü temiz düzgün ve dengesiz beni sevebilecek bir hatun kişi ayarlayın lan bana çok şey istemiyorum ki. İşin şakası bir yana tabi gerçekten şu sıralar çok yoğun duygular içindeyim her an bir kadına aşık olacakmışım gibi hissediyorum kendimi ilk kez böyle bir şey oldu lan bana tuhaf neyse ya boş verin bunları şimdi buraya dedim de uzun zaman oldu gelmeyeli iyi günde kötü güne bir çok şey yazıldı çizildi karalandı iyi oldu benim için kendimi geliştirdim sanırım artık kıvama geldim diyebilirim. Roman işini soranlar oluyor yazıyorum hala sırda yazıyorum da nasıl bir şey olduğunu inanın ki bende çok merak ediyorum güzel bir şey olsun istiyorum gecen gün bilindik üzere fuar vardı kitap fuarı sevgili Orkun Abi'yle çok fazla muhabbet etme şansımız olmasa da yinede muhabbet etme edebildik diyebilirim o da inanıyor bana ya ne bileyim gerçekten çok iyi bir abi ilk kez bir insanın gözlerinin içinde büyük bir umut gördüm diyebilirim benim için gerçekten çok güzel olacak diyordu Orkun Abi her insana imza dağıtırken beni tanıştırıyordu tanımadığım insanlarla  o öyle davrandıkça benim güvenim biraz daha arttı umudum daha da yükselti bende kendime bir söz verdim doğum günümde kitabı bitireceğim 6 Ocak yani doğduğum gün annemin rahmini terk ettiğim gün o kitap bitmiş olacak umutluyum çünkü artık güzel günlerin geldiğini hissediyorum kim bilir belkide kapımın dibindedir işte.

 Az çok biliyorsunuz Galatayı ne kadar da çok sevdiğimi bir gün intihar edecek olursam bu galatanın ayaklarının dibinde olacak buna inanıyorum ama intiharı çok uzun bir tarihe ertelediğim için imkansız gibi görünüyor gerçi benim için imkansız küçük bir ihtimal ama neyse canım ya cidden intihar falan düşünmüyorum artık. Sadece kitaba yoğunlaştım artık. Tuhaf şeylerde olmuyor değil hani öncelikle çalıştığım yer insanları çok iyi tabi bazıları var burnundan kıl aldırmıyor onlara da pek fazla kulak ardı etmiyorum işim iyi yani seviyorum çok mu seviyorsun diyecek olursanız tabi ki de hayır sevdiğim işi biliyorsunuz bazılarınız... kahve dükkanı açmak hayalimdeki yer yani kim bilir belkide o da gerçekleşir büyük bir miktar elime geçerse ilk işim onu gerçekleştirmek olacak hayalim lan bu benim dükkanım olmuş insanlara kendi ellerimle kahve yaptığım naif hoş bir dükkan kendi seçtiğim müzikleri dinliyorlar şiirli geceler falan yapıyoruz böyle yılda bir tanede kitap yazarım oh mis gibi hayat işte on numara on yıldızlık bir hayat daha da allahtan belamı isteyecek değilim tabi neyse bu gece biraz değişik şeyler yazdım sanırım...

 Söylemek istediklerim çok aslında ama ne bilim belli bir şeyden sonra artık kelimelerim tükeniyor yazma isteğim uçuyor, kayboluyor yeter sanırım ben bi kahve daha içeyim sonra uyurum artık...


bu da bölüm sonu müziği olsun....






12.11.2014

şair abi


 Nereden başlasam bu sefer hangi noktayı koymak için bu kez iyi cümle kursam. Olmuyor işte siktiğimin dünyasında bir sikim olmuyor. Çektiğim acılar diyorum onlarda geçer diyorum geçmiyor, bir sikim geçmiyor. Yazı yazmak istedim bu gece ne bilim çok canım sıkılıyor şu sıralar o kadar sıkıldım ki mezarından bir ölü kalksa halimi görse ağlamaya başlar belkide kim bilir. Nedenlerini bildiğim sorularda sürekli başa sarmam çizik bir plağın tekrar başa sarmasını istediğim bir müzik gibi hayatım sadece ''çizik'' o kadar ruhum da öyle çizik ama plak gibi değil tekrar çalmasını istediğim bir ruh değil. Ahmet Kaya bi şarkısında diyor ya ''Leyla olsa Mecnun olurum'' ben aslında ne mecnun olacak adamım nede leyla olacak bir kadını sevebilirim. İstemiyor muyum tabi istiyorum sevilmek ve sevmek zaten kim istemez ki sevilmeyi ve sevmeyi. ama ben yapamadım o kadar çok kaybediş biriktirmişim ki sıraya koysam belkide uzaya giden bir yol olur. Diyorum ya gerçekten çok sıkıldım o kadar çok yalnızım ki etrafıma bakınca gerçekten zaman sonra anlıyorum bunu yalnız olduğumu dostum dediğim, arkadaşım dediğim insan bile zaman sonra gidiyor. Çok yalnızım avradını siktiğimin dünyasında benzin döküp yakıcam bir gün şişli meydanında. Garip olur ama güzel bir eylem olur belkide kim bilir her neyse.

 Zaman sonra her şeye alışıyorsun dedikleri hiç bir şeye alışamıyorsun sadece kendini kandırıyorsun. Ben kendimi o kadar çok kandırdım ki en sonunda kendime kandım. Alkol alıyorum bazen iyi oluyor alkol almak beynimin içinde bir ordu var ve savaş içinde karşı görüşlü gruplarla birbirlerini öldürüyorlar. bir insan nasıl olur da her seferinde kendine kanar ki acaba? Ya da şöyle söylemek istiyorum acaba sizler nasıl seviyorsunuz biriniz bana açıklasın bunu lütfen rica ediyorum bak. Ben çok denedim ama çok yanıldım kalbim o kadar çok kırıldı ki bir sonraki kalp kırıklığını çekecek gücüm kalmadı artık. Bazen diyorum son nokta yaşamın bittiği yerde ölüm başlar acaba diyorum ama intihar çok saçma olur. Sadece içimden geliyor o kadar

 Geçenlerde okuduğum bir kitap vardı adı şuanda aklıma gelmiyor şöyle diyordu ''Neden bir amaç uğruna yaşıyoruz bu dünyada, yaşıyorsak o zaman neden ölüyoruz. Sonuçta beden ölecek, ruh gidecek'' Ben kendi amacımı bulamadım henüz 23 yıldır bir amaç uğruna yaşıyorum sanıyordum ama ne amacım olduğunu bulamadım bir türlü, 2 ay sonra 24 olucam. artık günden güne 30'a yaklaşıyorum 30'lu yaşlar her erkek için merdivenin son basamakları derler bilmiyorum o kadar yaşar mıyım acaba. o günlere nasıl gelirim. Nasıl bir hayatım olur hiç bilmiyorum belki biriyle evlenirim. Belki hiç bir şey olmaz sürekli kendini tekrarlayan bir kısır döngü olur hayatımda kim bilir.

 Aşk acısı diye bir şey var benim için o acı sadece çayın şekersiz tarafı o kadar. Çok yara aldım kırıldım parçalandım ama çektiğim acılar kadar ağır bir yara vermedi. Belkide vermiştir kim bilir zaten hayatıma bu güne kadar iki kadın girdi iki sevgili iki hayat arkadaşı diyebildiğim kadın. Çok sevdim ikisini de gerçek anlamda birini diğerinden çok sevdim diyemem ikisini de çok sevdim aşık oldum ama sağ olsun parçalayarak gittikleri için sevgimi de sökmeye tercih ettiler.

 Çok yoruldum baba aslında her şey senin suçun...


bölüm sonu.








31.10.2014

Mutluluk Evrimi

Tom Waits'in parçalarında
kendimi aramaktayım,
bozuk plakla
bileklerime attığım kesik...
müzik parçalarında
sigara yaptığım
günler
ahh Mellery
sende olmazsan
Hayat h/iç çekilecek gibi,
Ben tanrı olsam
sahi ben tanrı olsam
ağlardım
zaten ben her gün ağlıyorum
akıttığım göz yaşlarından
gemi yapardım
sonra bilmediğim
bir limanda batmasını seyrederdim.
gökyüzü ne kadar da naif Mellery
sanki bir şiirden kaçmış gibi
bir şeyler söylemek istiyor gibi
dünyada çekilecek tek güzel şey gökyüzü
tanrı bir tek onu kusursuz yaratmış
bir sigara daha
bir sigara daha
bir sigara daha
artık ölümünü düşleyen biri gibiyim
kendime yarattığım
hayali bir dünyada
yaşamaktayım
yaşayamamaktayım
ölü biri olarak
bir kadını sevmiştim
çok güzel elleri vardı.
Her gece birlikte sevişirdik
sonra bir gece yarısı terk edildim
beni her zaman terk ettiler
kalbimi çok kırdılar
hatta o kadar çok kırdılar ki
bir keresinde
bir arabanın altında kaldım
cesedimi gördükten sonra umudumu
kaybettim
umudumu yaktılar
bilmediğim bir orman kenarında
cesedimi almaya
gittiğim gün
kırmızı başlıklı kız
kurtla sevişiyordu
masalların aslında
insanları kandırmak için
uydurulmuş bir masal olduğunu anladım
o kahramanların
sadece birer orospu ve çocuğu olduğunu anladım
kırılmamak için
ruhumu satmaya kalktım
ucuza gitmesini istedim
ama
yapamadım
kırılmaktan sıkıldığım gün
uyuşturucu kullandım
sonra bir kadına aşık oldum
sonra başka bir kadına daha aşık oldum
sürekli başka kadınlara aşık oldum
televizyonlara çıkıp kendimi sattım
karaköyde kendini
pazarlayan
orospulardan
daha ucuza
kapattım.
İşkence dolu bir gezegende
yaşamaya devam ettim
sıradaki acıyı istiyorum
diye bağırdığımda
''aptal herif''
diye karşılık verdiler
insanların üç yüzlülüğü ile
karşılaştım
bir yüzünde
başka bir maske ile
dolaşıp
diğer yüzüyle yalan söyleyen
insanları tanıdım
üçüncü yüzlerine dayanamadım
korktum
ağır geldi
travma sonucu acil tedavi
edilmem gerektiğini öğrendim
tedavi olmaktan
vazgeçtim
ölümümü bekledim
bir köşe başında
azraili bekledim
bir gece yarısı
Allah ile karşılaştım
çarpıştık
elimdeki bütün dualar yere düştü
yerden kaldıran kimse olmadı
kaçtım
başka
bir köşe başında iblisle karşılaştım
ağladı, hüzünlendi
onu da kumar masasında kandırdım
kalbini kırdım
yetmedi
daha çok
acı çekmek için
morfin kullandım
nemesis tanrısından intikam aldım
tanrılar arasında başka
bir savaş çıkardım
acıların en büyüğünü
çekmek için
bir adım önde durdum
yeni bir acı ile karşılaşmak için
David Bowie plakları satın aldım
oturdum
bir sigara içtim..
.................................................................




14.10.2014

Vol-1


  ''Geçmiyor artık hiç bir şey günden güne daha da bataklığın içine batıyorum. Her geçen gün daha da yorulmaya başlıyorum. Yazacak hiç bir şeyim kalmadı. Söyleyecek yada konuşacak. Bu sene daha da ağır oldu benim için. Koşmaya başlasam bir dakika olsun arkama dahi bakmadan hızla kaçıp gideceğim buralardan. Çok canım yandı o kadar çok canım yandı ki artık canımı yakacak herhangi bir organım kalmadı. Sürekli kahve içiyorum ve sigara günden güne böyle devam edecek sanırım. Eylül sorunsuz geçti ama Ekim öyle olmadı sorunların biri bitmeden diğeri başladı birbirini kovalayan iki hayvan gibi.

 Bilmiyorum artık son darbeyi vurmak bile elde değil. En çaresiz insanın bile bir umudu vardır derler ama benim tek bir umudum dahi kalmadı. Tek tek umutlarımı kırdılar hiç acımadılar. Ölümü düşlediğim falan yok zaten ölmek isteseydim yıllar önce ölürdüm sanırım Ölümü tozlu bir rafa kaldıralı çok uzun zaman oldu benim için.

 Neden bu kadar çok kırıldım. Neden bu kadar çok kalbim ağrıyor artık. Biliyorum aslında o kadar çok şeyi biliyorum ki cevaplarını vermek. Belkide asıl canımı acıtan bu oldu benim için.

 Çocuğum olursa her ne olursa olsun onu asla ama asla yalnız bırakmayacağım. Beni yalnız bıraktılar. Yalnız yaşamayı bana önce ailem gösterdi sevmekten önce terk edilmeyi öğrettiler bana. Öyle bir terk ettiler ki, bundan sonra gelecek acılara daha sağlam durmam konusunda alışkın olmamı sağladılar. Başaramadım avradını siktiğimin dünyasında. Geçmedi çektiğim acılar, geçmedi canımın yanması Zaten geçmiyor avradını siktiğimin dünyasında, bir sikim geçmiyor. Özelikle son 15 gündür sürekli rüyalar görür oldum sürekli köpeklerle uğraşıyorum onunda nedenini henüz bilmiyorum. Beni çok kandırdılar, çok yıprattılar, çok canımı yaktılar...

  gerçek bu gerçeği hiç bir zaman değiştiremezsiniz sadece hayallerinizi değiştirirsiniz hepsi o kadar.

 Tanrım artık kırımız kartla oyun dışı kalmak istiyorum lütfen mümkün kıl bunu rica ediyorum senden...

 Elbet bir gün bunlarda biter demiştim bi gün çektiğim bu acılar, sıkıntılar hepsi bir gün biter bittiği gün o zaman arkama dönüp nasıl da yendim seni derim diye bir cümle kurmuştum ama öyle olmadı işte ben ne kadar güçlü olmaya çalışsam da olmuyor işte mutlaka başka nedenler ve sorunlar çıkıveriyor karşıma... Bundan sonrası benim için nasıl bir şey olacak bilmiyorum artık soru cevap şeklinde sorular sormaktan da vazgeçtim kendimle olan savaşımdan da kazanamayacağımı bildiğim bir savaşa girmek zaten çok büyük aptallıktı. Kaybettim ben her seferinde o kadar çok kaybettim ki bir sonraki oyuna geçmeden pas demeyi öğrendim. Kumar masasında elinin ne kadar da güçlü gelmesi önemli değil sadece çok kazanmak istiyorsan sonuna kadar gitmelisin kaybedersen bir daha oyunun içine giremezsin. Kısacası sanırım böyle bir kaybediş.

 Benden bu kadar artık. Yoruldum çünkü. Artık dayanacak gücüm kalmadı,

   01-10-2014 
Seninle oturup kahve içmek isterim. Saatlerce yaşadığım hayatı anlatırım sıkılmazsan eğer. Seninle ne zaman konuşmaya başlasam bütün sıkıntılarım geçiyor. Bilmiyorum hani Cemal Süreya diyor ya ''Senin bir havan var beni asıl saran o'' öyle işte ne zaman seninle konuşmaya başlasam bütün sıkıntılarımdan kurtuluyorum bütün acılarımı unutuyorum unutturuyorsun bana senin öyle güzel bir sevgin var ki bunları yazıya dökmeye kalksam bir süre sonra belki o kadar çok şey yazmış olurum ki elimin ağrısını dahi hissetmem öyle işte. Neyse belki dedim ama sıkılmazsan eğer yaşadığım sıkıntılarımı anlatmak isterim. Bir bir kaç yaşındaysam eğer o kadar zaman alır belki ama olsun Sen beni dinlersin sen zaten beni hep dinledin ama nasıl olduysa artık sana olan duygularım her gün başka bir boyut kazandı sevgili anlamında söylemiyorum bunları aşk anlamında diyorum. Sana aşık oldum desem nasıl dersin, belki bilmiyorum derim, dedim ya senin çok farklı bir havan var işte. Aşk yada başka bir şey dostluk, kardeşlik ne bileyim bir şey de işte buna. Böyle işte bir gün belki olursa seninle kahve içmek isterim...

bu kırmızılı yazıyı, o tarihte yazmıştım


Bölüm sonu.......




6.10.2014

Işıklı Ayakkabı


  Her insanın çocukluk hayali vardır. Kimisi doktor, polis, futbolcu yada oyuncu olmak ister mutlaka ama mutlaka bir mesleği yada bir hayalin ortasına atar kendini. Çocukluk aklı yada başka bir şey diyelim biz buna her neyse. Benim hayalim yoktu. Hayallerimi bir gece yarısı biri çaldı kim yada neden bilmiyorum. Işıklı ayakkabı adında bir yazı bu çocukluğumu anlatmak istiyorum. Çocukluğum belkide en güzel tarafı hayatım boyunca asla ama asla unutamayacağım tek güzel anım belkide. Kimisi babası yada annesi tarafından mutlaka alınır ışıklı ayakkabı gece olunca o kadar güzel yanar ki gözlerini ayıramazsın ben, öyleydim yani ne bilim kimin ayağında görsem salak gibi bakardım çok güzel bir şeydi mutlu olurdum akşam olunca yola oturur insanları seyrederdim. Mutlaka birinin geçmesini beklerdim sokağımızdan ışıklı ayakkabısını giymiş o çocukları sokaktan birinin geçmesini, dört gözle beklerdim, geçtikleri olurdu o kadar sevinirdim ki o duruma o kadar çok mutlu olurdum ki asla ama asla gitmesini hiç bir zaman istemezdim. Mutlu olurdum çünkü tarif edilemez bir şeydi benim için, mutlu olurdum çünkü benim hiç ışıklı ayakkabım olmadı...

  O çocukların o ayakkabı giymeleri benim için tarifi imkansız bir şeydi, Kutsal kitaba yazılmış önemli bir ayet kadar önemliydi benim için. Güneşin olmadığı bir zaman düşünün ölürsün yada çiçeğe su vermediğin zamanı düşün yapraklarını döker toprağı kurur. Çocukluğumun belkide en güzel yanı bir tek o ışıklı ayakkabıları izlemem oldu. Zengin. orta halli ve fakir üç gruba ayıracak olursak ben bu üç grubunda içinde değildim o zamanlarda, yani o ayakkabıyı alamayacak kadar çocuktum 7 yaşındaydım ve kimsesizdim. Kimsesizlik bana hiç bir zaman koymadı canımı acıtmadı yada ilkokula başladığım zamanlarda benimle dalga geçen çocukların beni hor görmeleri yada benimle dalga geçen çocukların bana piç demeleri beni hiç bir zaman yaralamadı. Yaralamadı çünkü onlardan daha zekiydim istesem onları o yaşımda zekamla dövebilirdim yada beden gücümle belki dayak yerdim ama olsun mutlaka bir karşılık verebilirdim. Yapmadım... Özlemenin nasıl bir şey olduğunu o kadar çok iyi bilirim ki bunu benden başka kimse iyi anlayamaz. Yazıyorum çünkü yapabildiğim en iyi iş bu, yazıyorum çünkü elimde yazmaktan başka bir şey yok, yazıyorum çünkü benden bir bok olmayacağını biliyorum, yazıyorum çünkü nedeni olmadığı için yazmak kolayıma geliyor insanlardan daha çabuk kaçıyorum, uzaklaşıyorum. Neyse konuyu dağıttım sanırım ne diyordum hehh tamam ışıklı ayakkabı diyordum. Çalmıştım hırsızlığın ne olduğunu o zaman anlamıştım bir dükkandan ışıklı ayakkabı denilen bir şey çalmıştım aslında hırsızlık sayılmazdı sadece ödünç almak diyelim biz buna bunları yazarken bile aslında ne kadar da orospu çocuğu birisi olduğumu yüzüme vurmak isterdim ama yapmıyorum. 7 yaşındaydım ve hırsızlık yapmıştım bir ayakkabıcı dükkanına girmiş numarası ayağıma uyan ışıklı ayakkabıyı çalmıştım. O zamanlarda alarm denilen sistem yada başka şeyler henüz yoktu. Ustalıkla yapmıştım bunu yada o adamın beni görmezden gelmesini izlemesine neden olmuştu bilmiyorum işte. Sokağa gittiğimde akşam olmasını bekledim ayakkabılarımı giyip sokağa çıkmak istedim mutluydum sadece bir günlük mutluluk benim için en güzel eylemdi. Mutluydum çünkü ilk kez mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu tadacaktım, Pastanın en güzel yeri bana kalmıştı. Akşam olmuş ayakkabıları giymiş sokağa çıkmıştım. ışıklar yandıkça koştum ve durdum, zıpladım, yürüdüm, bir daha zıpladım, koştum sabaha kadar böyle devam etti durumum artık rüyadan uyanma zamanım gelmişti. Çünkü onu bir günlüğüne çalmıştım. Akşam üzeri okuldan çıkıp çantamın içinde bulunan ayakkabıyı dükkana götürme zamanı gelmişti. Karşımda duran adamın yanına gidip çantamın içini açtıktan sonra ayakkabıları çıkardım. Şaşkın şaşkın bana bakan amcanın eline vererek istersen polisi arayabilirsin ama ben sadece mutlu olmak için çaldım. Diyebildim dedim ve kahroldum. Hırsızlık bu dünyada yapılan en büyük adilik diyebiliriz. Birinin emeğini çalmak, parasını çalmak, kalbini çalmak... ruh, beden ve para üçünün de bir biriyle bağlantısı çok büyük. Karşımda oturan adam benim gözlerimin içine bakarak zaten dün gördüm ben seni ayakkabıyı alırken müdahale etmedim çünkü onları geri getireceğini biliyordum. Durdurmadım seni çünkü sen çok iyi bir çocuksun dedi ve gittim. Ayakkabıları bana vermek istedi ama kabul etmedim. Oyuncaklarımı sattım ayakkabının fiyatını ödedim ama almadım yapmadım benim mutluluğum bir günlüktü kelebeklerin ömrü kadar kısa ve acımasız..

  Bunları yazıyorum çünkü benim hiç bir zaman ışıklı ayakkabım olmadı yada bana onu alacak biri. Yorgunum çünkü beni tanımayan yada tanıyan insanların benim hayatımın onda sıfırını dahi bilmezken benim hakkımda konuşmalarını duyuyorum. Kulak dahi asmıyorum..

 Neyse benim kahvem bitmiş bi kahve iyi gider sanırım..

 Çocukluğumda futbolcu, polis, doktor yada ne bilim başka bir şey sorduklarında ne olmak istersin dediklerinde Yazar olmak istiyorum diyemedim. Bilmiyorum dedim... Büyüyünce düşünürüm. Büyüdüm belli bir olgunluğa geldim ve şuan ne olmak istersin deseler bilmiyorum derim. Büyümek asıl canımı bu acıttı benim işte keşke diyorum hep çocuk kalsaydım hiç büyümeseydim ama olmadı işte doğanın kanunu dedikleri bir sikim şeyin içinde yaşamaya devam ediyoruz, ediyorum. Kahve dedim de bu sıralar günde belkide 12 bardağa çıkarmışımdır yada 20 tam olarak bende bilmiyorum sabah çöpü atmaya gitmeseydim sayardım kahve paketini her neyse ne diyorum ben yine. Sevdikleriniz ve sizi sevenler, sevilenler sevenler her şeyi düşünün işte sevgi ile alakalı her ne olursa olsun göğe bakın sonra kendinize bir yıldız seçin her gece bu böyle devam etsin uzakta olanlar yakınınızda bulunanlara onlara da söyleyin onlarında bir yıldızı olsun ve her gece bir kaç cümle o yıldıza bir şeyler söyleyin. Sonra bir gece göğe baktığınızda artık o yıldızın orada olmadığını fark edeceksiniz çünkü o da sizi terk edecek. Bunu yapın çünkü zamanı geldiğinde ne demek istediğimi anlarsınız bir gün.

 Bu gece duygularımın en derininde bulunan şeyleri yazmak istedim. Yazıyorum çünkü elimden başka hiç bir şey gelmiyor işte. Artık yorgunluğum falan değilde kendimden bıkkınlığım söz konusu o kadar çok canım yanıyor ki biri yarama su dökse korkuyorum yaramı daha çok deşecek diye. Korkuyorum çünkü benim elimde hiç bir şey kalmadı özlemekten başka sadece özlüyorum hepsi bu kadar....



bölüm sonu.......





30.09.2014

Ayrılığın Hediyesi


 Antlaşma sağlanamadı. Olmadı işte son darbesinde kalbimi kırarak gidiyor eylül. Yeter demek yetmiyor bazen. Nefesim kesilinceye kadar bağırmak istiyorum josephine o kadar şiddetli bağırmak istiyorum ki mezarından ölülerin kalkmasını kıyametin kopmasını isteyecek kadar bağırmak istiyorum artık. Kumar masasında son kart bendim aslında sadece elin daha çok güçlenmesini bekliyordum hepsi o kadar masadan kalkarken herkesin yüzündeki o lanet ifadeyi görmek istemiştim hepsi o kadar. Masadan kalkarken ruhumu değil bir çok şeyimi kaybetmiştim. Tanrımı, dinimi, dilimi, kendimi her şeyimi kaybetmiştim. Kaybetmenin en iyi örneği olarak ben seçildim bir kurban şarttı ve o da ben olmuştum.

 Kaçmak istemiştim önceleri o kadar çok kaçmak istedim ki yaşadığım evden, şehirden, ülkeden her şeyden o kadar çok arzuladım ki bunu yapamadım bir türlü olmadı. Son kozumu oynamak istemiştim. Bir trene binip gitmek istedim yada bir uçağa yada başka bir şeye her ne bok olursa olsun işte binip siktir olup gitmek istemiştim. Kimsenin beni tanıyamayacağı bir şehirde yaşamıma kaldığım yerden devam etmek istedim. Ama olmadı gidersem eğer benimle birlikte acılarımın da geleceğini biliyordum. Kaçamazdım ben oyun bitene kadar bu masadan kalkamazdım. Elim ve kolum bağlıydı.

 Benim adım kimse, kimsesizlerin kimsesi, adı olmayan kişilerin kimsesi, tanrı elimi bıraktığı gün yüksek yerden hızla düşmeye başladım. o kadar çok hızlı düştüm ki bir daha yerden kalkamadım. canım yandı artık son blöf olarak kendimi seçmek zorundaydım masada kimse kalmamıştı. Son tercih olarak iblisi seçtim bende.

 Benim adım şeytan tanrıyı inkar eden. Ademi kandıran Havvayı cennetten kovduran tek meleğim . Tanrının beni serbest bırakmasını istediğim gün bazı şeyler söyledi insanlarını kandırmam konusunda bir gün verdi. Kabul ettim, ama bilmediği tek şey kalbimi kırmasıydı. Tanrıya bu yüzden küstüm bir daha asla ama asla konuşmadım.

 Benim adım yok. Yok olmuştum bu gezegende yaşamayı hiç bir zaman istemedim. Babam ölmüştü beş yaşındaydım kalbim kırıldı. Üvey annem kumar masasında blöf olarak kullanınca masadan kalkmak zorunda kaldım en iyi yapmam gereken işi yaptım. Beynimi ve zekamı kullandım. masada kim varsa hepsini kandırdım. Son el bana döndüğünde masaya koyabileceğim hiç bir şeyim kalmamıştı. Bir tek ben vardım kendimi koydum ve kaybettim.

 Benim adım ibrahim kalbim kırıldı çoğu kez, hatta milyon kez, sayısını o kadar çok unuttum ki bazı zamanlar yüzden sonra tekrar saymayı istedim ama başaramadım. yirmiden sonrası gelen kırıklıklar daha acı oldu. Canım yandı o kadar çok canımı yaktılar ki kimse anlayamadı. Elimde sadece kalbim kalmıştı.. kime yaklaşmaya kalksam kırmayı seçti... Yada kimi sevmeye kalksam, artık gücümün bittiği evresindeyim artık yok olmanın evresindeyim yok olmak istiyorum çünkü bir daha böyle bir gezegende yaşamayı asla ama asla arzulamak niyetinde değilim çok çektim ve hala da çekiyorum. Geçmişimden kurtulmak istiyorum ama her biri suratıma birer çamur gibi iniyor.

 Benim adım, benim adım ne baba!!!!!!!




bölüm sonu....


20.09.2014

ıamx


 ''Birini çok sevdiğim zaman elimde sadece hayal kırıklığından başka hiç bir şey kalmadı bu güne kadar''

 Daha önce yazmıştım sanırım bunu ne zaman yazdığımı şuan tam olarak bende bilmiyorum belki bilgisayarın herhangi bi dosyasında yada yazdığım günlükte aklıma geldi yazdım sadece neyse, Uzun zamandır yoktum buralarda sürekli bakınıyordum ama yazmıyordum yada üşengeçlik diyelim biz buna nedenini henüz bende çözemedim ilk kez bu kadar uzak kaldım. Yada başka başka nedenler her neyse geriye dönüp baktığımda zamanın ne kadar da hızlı geçtiğini anlıyorum artık. Eskiden olsa zaman geçmez diye alay ederdim uğraşacak bir şeyler bulmaya çalışırdım bir türlü zaman geçmez diye dert yanardım ama şimdilerde artık onu diyemiyorum zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Çok uzattım sanırım zamanla ilgili konuyu evet evet kabul ediyorum, eylül ayı benim için bir geminin su alması gibi bir şey yada o geminin batması gibi, kendimi bildim bileli sevmiyorum eylülü nedenleri az buçuk belli o konulara falan girmekte amacında değilim. Yıllardır bu böyleydi benim için ama artık hayatımın değiştiğini anlayabiliyorum nedendir bilinmez ama eylül ayı ile barışma durumuna kadar geldim. yada aramızda bi antlaşma imzalanması gibi söz konusu da diyebilirim. Ben ondan hızla uzaklaşmaya çalıştıkça o bana aynı hızla yaklaşmaya kararlı bir müzik notası gibiydi, sadece o notanın hangi müzik aleti ile çalınması konusunda bekleyen bir küçük çocuk gibi hepsi bu kadar. Nedendir bilinmez ama ilk kez hayatımda ilk kez eylül ayını huzurlu geçiriyorum, ilk kez bir eylül ayında kaybetmiyorum, ilk kez eylül ayında mutluyum ama bundan çok korkuyorum sanki her an bir şey olacakmış gibi sanki her an kapıdan biri girecekmiş gibi yada beni doksan altı yerimden bıçaklayıp kaçacakmış gibi hissediyorum. ama olmuyor işte o kadar naif bir şekilde bekliyor ki belkide bundan korkuyorum bilmiyorum yada her şeyi akışına bırakma zamanı gelmiştir hayatın.

 Artık eskisi gibi değilim, hayatımı bir trenin rayına oturtmayı başardım diyebilirim ve o trenin bir sonraki istasyona ulaşması için sadece yavaş kullanıyorum hepsi o kadar. Düzeliyorum yaralarım artık iyileşiyor kendimi tedavi ediyorum. Boynumda ki ipi bir çakmağın son kalan gazıyla yaktım. Yavaş ve ağırdan ilerlemesini istiyorum hayatımın onca geçen zamanımın nasıl hızla geçip gittiğini izlemek istiyorum sadece. Bir ay önce hayatımın dönüm noktası olan bir işe başladım. Güzel gidiyor orada da işler memnunum hedeflerim çok yüksek artık bir boka sahip olmak istiyorum. Zekamı konuşturabileceğim bir yer, zekamı hayran bırakabileceğim bir yer, Düzenli bir hayatım var artık diyebilirim yani alkol almıyorum artık mesela, sigarayı bilmiyorum henüz bırakmadım zaten o da hayatımın tuzu, bir yemeğin tuzsuz olması ne kadar tat vermezse benim için de sigara öyle bir şey artık. Bu gün holding binasında eğitim vardı oradaydım bulunduğum ortam, insanların birbirlerine saygı duyması, hoşgörülü olması, konuşmalarını çok dikkatli seçmeleri hayran bıraktı diyebilirim. Özellikle yurt dışı mağazacılık Genel Müdürü Yenal Bey'in konuşması, Adam tam bir örnek alınması kişiydi benim için öyle bir insan olmak ve karşındaki insanların sana saygı duyması, inanılmaz güzel bir şeydi benim için, inanılmaz bir deneyimdi hatta. Neyse hayatım artık düzenli bir şekilde ilerliyor, kalbim düzelmedi kırık değil alışkınım kırılmaya, parçalanmaya zaten kimi sevmeye kalksam düşman oldular bana sevmeyi bir türlü beceremiyorum karşımdaki insanı kaybetme korkusu yada başka nedenler bilmiyorum gerçekten, bilmiyorum bunu, seviyorum diyorlar ama sonra kırarak çekip gidiyorlar. Bunun en iyi örneği babam sanırım. Siz bana anlatsanız olmaz mı? Karşınızdaki insanı nasıl seviyorsunuz....

 Açıkçası aklıma daha çok şeyler geliyor ama bir türlü toparlayamıyorum. Uzun bir süredir aklımda. Akdenize gitmek var. Antalya yani bi aksilik olmazsa yine aynı perondan binip gitmek istiyorum iki günlük antalya tatili iyi olacak benim için. Bayramda gitmeyi düşünüyorum belki bayram tatilini birleştirir bunu üç yada dört güne çıkarabilirim ne kadar uzun süre kalırsam benim için o kadar iyi olur. Ölürsem eğer antalyaya gömülmek istiyorum. Neyse ölüm falan şimdilik böyle şeyleri rafa kaldırdım önümde çok büyük mücadelem var artık. Senaryoya kaldığım yerden devam etmeyi düşünüyorum, Roman da aynı şekilde söz verdiğim gibi onuda bitirmeyi hedefliyorum. Bundan sonra artık şampiyonlar ligindeyim. Hedefim çeyrek finale kadar yükselmek. Kim bilir belki uzatmalarda bir gol atarsam final dahi oynayabilirim. Onun için daha çok çalışmam lazım biliyorum bunu ve onun için daha çok çalışıp önümdeki engelleri bir bir kaldırma konusunda hem fikirim. Güzel günler artık geliyor, barışmaya başladım baharla. Roman konusuna gelecek olursam beynimin içinde bitti sadece onu yazıya dökmem lazım hepsi o kadar, sağ olsun. Yazar abim sık boğaz etmiyor ama ona karşı bir sözüm var bitirmeyi hedefliyorum. Senaryoya gelecek olursam kim bilir belki çekilir belki çekilmez, deneyim kazanmış olurum sadece hepsi o kadar.

 Şimdilik hepsi bu kadar. arada bir hatta sık sık buralara uğramaya özen göstereceğim. Kendinizi sevin. Kimseyi üzmeyin...




Bölüm sonu...



24.08.2014

Güzel Şeylerde Oluyor Mesela


 ''Güzel günler arada bir uğrar yada yılda bir kere olsun gelir. Bu güne kadar umudunu kaybeden bir adam olarak hiç ummazdım güzel şeylerin olacağını, unutmuştum çünkü en son ne zaman kendimi mutlu ettim onu dahi bilmiyorum her neyse. Aylardır beklediğim bir iş vardı. Kendimi geliştirebileceğim bir iş, daha iyi bir yerlere gelebileceğim bir iş, oldu. Pazartesi günü iş başı yapıyorum oraya. Güzel yani benim beklediğim bir şeydi, Kalbim hala kırık düzelmesine imkan verilemeyecek kadar yorgun ve bitik.

 Güzel müzikler karşıma çıkmaya devam ediyor. Rakı içmek istiyorum. Neşet Ertaş müziği eşliğinde yada plaklarda benim seçtiğim müziklerin çalmasını istiyorum. Kendimi biraz olsun bazı şeylerin düzelmesi için yardım etmeye karar verdim. Artık bir umudumun olmasını, kırılan kalbimin düzelmesini, ruhumun iyileşmesini sağlayacağım. Bu güne kadar her şeye geç kalmış bir adam olarak bazı şeylerin yolunda gitmesini istiyorum artık. Bundan 4 ay önce 33. peronda Ispartaya giderken çok şey düşünmüştüm biraz olsun lanet şehirden uzaklaşmıştım. Sanırım beni en çok yoran bu şehir oldu. Çok sevdiğim insanın yanında saatlerin nasıl geçtiğini bile anlamamıştım uykusuzdum, yorgundum uyumam için bir otele gitmem konusunda ısrarcı olsa da gitmedim o günü uyuyarak geçirmek niyetinde değildim. Hayatım o kadar çok kırıklıklarla dolu bir yaşantım olmuş ki çıkmaz bir sokakta köşeye sıkıştırılmış bir kedi gibiyim yada bir fare gibi ama mutlaka biri yardım ediyor. Mutlaka bu umutsuz yaşantıdan sana elini uzatan insanlar oluyor. Benim evrenim yok olmuştu. Yakmıştım sonra yine söndüren ben oldum baştan kurmaya karar verdim evrenimi artık umutsuz yaşantımı bırakmak için çabalayacağım.

 Bir haritadan bilmediğimiz bir ülkeyi seçsek ve o ülkeye gitme şansım olsaydı sanırım Romayı seçerdim, yada Belçikayı bilmiyorum ama aklımda Belçika'ya gitmek var. Umut diyorum insan umudunu asla ama asla kaybetmemeli en çaresiz insanın bile bir umudu vardır. Böyle söylemişti bir dost. böyle söylemişti bir arkadaş. Benim umudumu yaktıkları için umutsuz yaşamayı kabul etmiştim. Artık var ama bir umudum, var bir planım var bir hayatım, var. Her şeyimi geride bırakarak yoluma devam edeceğim. Akıllı bir adamım, zekama her zaman hayran kalmış birisiyim, karşımdaki insana o kadar güzel ve ustaca yalan söyleyebilirim ki tanrıyı dahi inandırabilir hatta kandırabilirim. Artık bir yaşantım var. Ben bundan sonra iyi şeylerin olması için elimden gelenin fazlasını yapacağım. Ne diyordu Turgut Uyar;

Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç ten.
Vapur düdükleri ötmektedir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...


 Bundan sonra güzel günler gelecek inanıyorum artık, kendimi kandırmaktan çok sıkıldım çünkü. 
Ahmet Erhan der ki;

Ben bütün yenilgileri yaşadım
Kalmadı sana hiçbir şey..


Bölüm sonu....



17.08.2014

Siz, Ben ve Siz



  Zamanlama hatasıydım. Kırılgan bir yapıya sahip olmam belkide bu yüzdendir. Elimde olmayan sebeplerden dolayı bu yeryüzüne itildim. Arkamda beni izleyen başka bir insan beni kahrolası yeryüzüne attı belkide bilmediğim o kadar çok soru biriktirdim ki kendime cevaplarını verebilecek bir insan arıyorum. Kimsem kalmadı artık etrafımda, çevremde bir bir uzaklaşıyorum onlardan. Kalbim daha fazla kırılmaya dayanacak gücü kalmadı ona da bu zamana kadar hep ben yardım ettim bundan sonra yardım etmemek üzere yemin ettim. Gücüm kalmadı artık. Bir köşe başında ölümümü bekleyeceğim. Okuduğum kitaplar, dinlediğim müzikler sadece yardım etmek yerine bir yol gösterdiler aklımı zekamı hep iyi işlerde kullanmak isterdim oysa ki hatta büyümek hiç mi hiç istemezdim ama benim elimde olan bir şey değildi. Benim elimde olmayan daha çok şey vardı. Annemin hastaneye bırakarak terk etmesi gibi beni, yada babamı yıllarca ölü bilmem gibi. Daha çok bilmediğim sorular istedim. Nede olsa bu dünya sorular üzerine kurulmuş bir evdi. Ben sadece o evin içerisinde hapis kalmış bir çocuktum....

 Yüreğimi çok yaktılar, kalbimi çok kırdılar her seferinde ateşin içine atıldım. Bir çiçek aldım aylar önce ona düzenli olarak su vermeye ve onunla konuşmaya başladım günden güne çiçek açar oldu onu her suladığımda her güzel cümle kurduğumda bir umut veriyor gibiydim bana kimse umut vermedi. Sonra günden güne su vermemeye başladım artık onunla konuşmuyor hatta içimdeki hiç bir sıkıntıyı ona anlatmıyordum günden güne solmaya başladı çiçek günden güne ölmeye başladı ve her geçen gün yapraklarını döker oldu ilerleyen zamanlarda bir sabah çiçek ölmüştü yaprakları kurumuştu gitmişti sadece toprağı kalmıştı. Ölü bir toprakla kalakalmıştım benim de hayatım o çiçek gibiydi, Beni de öldürdüler daha önce hatta o kadar çok ileriye gittiler ki canımı o kadar çok yaktılar sıradaki acıyı istiyorum diye bağırmaya başladığım günler oldu. Eskisi gibi değildi çektiğim acılar artık canımı yakmamaya başladı günden güne zamana küfrettim belkide bu yüzden, kimsenin bilmediği zamanlar ne kadar çok yasal iş varsa ne kadar çok illegal şeyler varsa hepsini yaptım. Önceleri uyuşturucu denilen maddeyle tanıştım, sonra alkol ile arkadaş oldum yetmedi sigara ile sevgili olmaya karar verdim beynimi hep kötü işler için yordum. Zekama her zaman hayran kaldım ama hiç bir zaman iyi bir şey kullanmadım. İsteseydim yapabilirdim yapmadım sadece kırıldım ve parçalandım...

 Hayatta üç kere sınava girip de üçünde de sınavı kazanan ben ki bunlardan ikisi de istediğim bölümler olmasına rağmen gitmemeyi tercih etmiş olmam kişide benim. Okulu okumayı hep sevdim ama hayatımı bir bölüm üzerine çürütmek istemedim. Yapamadım korktum.. Korktum evet o kadar çok korkuyorum ki bu hayatta kimi sevmeye kalksam ya bana düşman oldular yada terk ettiler. Korktum çünkü artık bazı şeylerin düzelmesini çok istiyorum.
Korktum çünkü kaybetmek istemiyorum
korktum çünkü çok yalnızım
korktum çünkü cevaplarını bilmediğim çok fazla sorularım var
korktum çünkü bir kadını sevebilecek kadar her şeyimi kaybettim
korktum çünkü ölümü kendime yakıştırdığım için
korktum çünkü artık umudum kalmadı
korktum amına koyim işte
o kadar çok korkuyorum ki benim dünyama benim evrenime girecek insanlarında kırılmasını istemiyorum, o kadar çok fazla korkuyorum ki bir kadının dizlerinde uyumayı çok istiyorum saçlarımla oynamasını çok istiyorum, vücudumdaki sırtımdaki yaralarıma ilaç olmasını istiyorum.

 Ben bu hayatta kumar masasında kaybettim bunu iki kere denedim, birincisinde tanrımı kaybettim dinsiz birisi olarak yoluma devam ettim, ikincisinde kendimi kaybedecek kadar ileriye gittim. Sıradaki acıyı bu yüzden istiyorum diye bağırdım tanrıya her seferinde artık işlerin yolunda gitmesini istiyorum diye bağırdım rabbime, bilmek istediğim konuşmak istediğim çok fazla soru biriktirdim cevaplarını bilmediğim sorular için, yalnızlığıma ortak koşan ben gibi, onlar gibi sizler gibi.

 Diyorum ya çok naif bir insanım, çok kırılgan bir insanım evet öyleyim işte acımasız birisi olmaktansa kırılmayı yeğlerim. Bir insan nasıl olur da kendi öz çocuğuna yalan söyleyebilir nasıl olur da yıllarca onu kandırabilir bu yüzden beni terk eden kadına hak veriyorum bu yüzden onu affediyorum. Beş yaşındaydım ve kalbim kırılmıştı..

 Mutsuzluktan söz etmek isterim size bu mutsuzluk sizin bildiğiniz gibi değil sevgiliden ayrılan bir mutsuzluk değil, yada çok sevdiğiniz bir dostunuzun size kazık atmış olduğu türden de değil yada çok değer verdiğiniz bir eşyanızı kaybetmiş olduğunuz bir mutsuzluk da değil bu tür şeyler bunları yaşayan insanlar zaman sonra unutuyor örneğin sevgiliniz tarafından terk edilmeniz sonra hayatınıza başka biri girdikten sonra unutuyorsunuz sadece kalbiniz kırılıyor o kadar, dostunuz dediğiniz insanlarda öyle onlarında yerini dolduran insanlar zaman sonra çıkıveriyor karşınıza, eşyaya da çok fazla önem vermiyorsunuz. Bu mutsuzluğun adını ne acemde görülmüş bir şey nede çin sarayında, bu mutsuzluk çok büyük bir eylem, bir pazar yerinde üzerinize bağladığınız yüklü bombalar ve onu patlatmanız yönünde aldığınız bir emir gibi bir mutsuzluk. Yaşadığım acılar her seferinde başka acı yaşatmaya başlayınca bende bu konuda bir derece atlamayı öğrendim her acı çekmeye başladığımda kendime zarar veriyordum. Sonra bunu canımı daha çok yaktığını öğrenince düşünmeye başladım en büyük acı neydi en büyük mutsuzluk neydi adını bilmediğim sorularla kendimi test etmeye başladım. Yunan tanrılarını düşündüm, Adalet tanrısını, Şeytanı, Melekleri hatta ve hatta tanrıyı düşünür oldum. Cemal Süreyya'yı, Turgut Uyarı, Edip Canseveri, Kendimi Milenayı, Tomrisi, Sevdiğim her şeyi sevebileceğim her şeyi, yazdıklarımı.

 Ben yoktum bu gezegende ben sadece zamanlama hatasıydım, babamın yanlış ve yapmış olduğu en büyük hataydım. Ben ben olmayı hiç bir zaman seçmedim sadece zorlandım o kadar yaşamak istediğim bu hayata sonsuz saygılar olsun ve ben bu dünyanın taaa amına koyim......


Bölüm sonu...........




2.08.2014

Kim Kazanırsa Artık


    Kazanmaktan çok kaybetmeyi öğrenmelisin bu hayatta nereden geldi bu söz aklıma şimdi allah allah her neyse ya boş verin şimdi bunları dün gece çok yazma isteğim vardı sonra uyuya kalmışım bilgisayarın başında rüyama sürekli bir kadın giriyor kimdir kimin nesidir bilmiyorum hiç,, onu gördüm uyandım. Bu durum sanırım 3 aydır var sürekli rüyamda görüyorum o kadını ama yüzünü seçemiyorum bunu da paylaşmak istedim biraz olsun. Geçmiyor amına koduğumun dünyasında bir sikim geçmiyor sürekli geçmesini istediğim hiç bir şey geçmemeye devam ediyor gecen gün bayramın son günü yine azrail ile aramda bulunan savaşı kazandım aslında ben kazanmak istemedim sadece o beni yine kırarak terk etti. Ne mi diyorum ben şimdi bayram diyorum ya üçüncü günü dayadım sahte rakıyı kendime gözümü açtığımda ölümü düşlemiştim ama olmadı hastanede açtım gözümü serum iğne falan derken düzeltim işte. Beni siktiğimin doktoruna götüren ise ev arkadaşım oldu her neyse o da kendi kendine haklı o konulara falan hiç girmeyeceğim ölmedim işte hala yaşıyorum, Ölümü neden bu kadar çok kendime yakıştırıyorum o da bende kalsın zaten bir insanı anlamak için o insanın yaşadığı sıkıntıları, dertleri, hayatı yaşamak zorundasın ki işte o zaman anlayabilirsin uzaktan konuşmakla bir bok olmaz yani neyse ne diyordum hee dün gece yazmak geldi içimden ilk kez bu kadar çok bir duyguya kapıldım sonra dedim ya uyuya kaldım olmadı bu gece oturdum bir paket sigara eşliğinde bir kaç şey yazıyorum işte. Fonda her zamanki gibi Neşet Baba ağzına sağlık baba keşke hayatta olsaydın sende. Keşke Müslüm Gürses sende hayatta olsaydın kimse kalmadı artık herkes bir bir gidiyor bende gitmek istiyorum tanrı eğer beni affederse edebiyat, şair ve müzik dünyasından oluşmuş bir kadro yaratabilirim cennette ama sonra neler mi olur bende hiç tahmin etmek istemiyorum...

  Bahar geliyor yani buhramlı dönemler dediğim günler yaklaşıyor, gelmesini hiç mi hiç istemediğim bir bahar keşke direk kış gelse hep kış olsa yazda olmasa ben yaşarım vallah kış ayı çok güzel sürekli kar yağsa hiç ama hiç durmaza o beyazlık sonra beyaz kar tanecikleri üstümüze konsa ne kadar da güzel olurdu ama doğanın kanunu işte olmuyor. Sıkılıyorum artık kendimden zaten çok sıkıldım o ayrı bir durum yaşımın vermiş olduğu bazı nedenlerde işin içine girince daha da bir sıkkınlık geliyor.. '' Her ne olursa olsun umudunu kaybetme en mutsuz insanın bile bir umudu vardır'' Böyle söylemişti bana sevdiğim bir arkadaş ama olmuyor işte Benimde çok fazla umudum vardı ama hepsini yaktılar bir gece yarısı uyurken olmuştu belkide bu yüzden uykuyu sevemedim, umutlarım yanmıştı zaten inandığım masallarda beni bir yere götürmedi onlarda bilmediğim bir sokakta köşeye sıkıştırarak ağzımı burnumu kırdılar.

  Bu durumların böyle olmasını ben hiç istemedim ya zorlandım yada mecbur kaldım. Bilmiyorum zaten ben bir bok bilmiyorum ki bilsem ne olacak neyse yaa Beynimin içinde bir çocuk var erkek sanırım 3 kilo 300 gramdan fazla belkide o ağlıyor sürekli ağlıyor ama ben ağlamasın istiyorum ama o sürekli ağlıyor sonra onu çıkarmak istiyorum beynimin içinden atmak istiyorum ama olmuyor o ağlamaya devam ediyor sonra kafamı taşa vurmak istiyorum patlasın istiyorum kafam, onuda yapamıyorum ki ağlamayı hiç kesmiyor bunu da çözemedim acaba neden ağlıyor.

   Sık sık gelirdi böyle durumlar bana ama bu sefer başka sevdiğim insanların hayatlarının içine sıçıyorum ben.. kimi sevmeye kalksam düşman oluyorlar bana kendimden diyorum ben yapıyorum diyorum ama kendimden kaynaklanan bir durum değil ki ben sadece saplanıyorum çok seviyorum o yüzden oluyor bir insan sevgisizlikten neden sıkılır onuda hiç anlamıyorum.... Evime odama artık güneş vurmuyor her sabah güneş vuruyordu artık güneşte beni terk etti. Ne diyorum ben yine, yine ne saçmalıyorum ki kiminle konuşuyorum kime anlatıyorum derdimi, ben ne yapıyorum bu hayatta

  Bir kadına aşık olmuştum sonra bir daha kendimden hiç mi hiç haber alamadım ki sevmeyi bana en iyi o öğretti yatağa sokan beni o kadındı ben ilk kez birini sevmiştim o gitti sonra ben kendimi hiç tanıyamaz oldum. Mabedim kimse olmadı bir kadına bir daha aşık olamadım zaten benimle olan kadınlar hep mutsuz oldular yada kavga ettim kimseyi sevemedim yada sevmek istemedim. Akşam oldu gece çöktü beynimin içindeki çocuk sustu ağlamıyor artık hani dedim ya beynimin içinde bir çocuk var işte o sevdiğim kadının çocuğu sanırım o ağlıyor adı mı ne çocuğun bilmiyorum sadece çocuğu olduğunu biliyorum o kadar bu gece içimden gelen her şeyi yazmak isterdim buraya kusmak isterdim buranında amına koymak isterdim ama bunu dahi yapacak gücüm kalmamış bu sabah bir kaç işim vardı. Evden çıkıp sadece koşmak istedim ayaklarım dahi yürümek istemedi artık beyin ölümüme hızla koşuyorum sanırım beyin ölümüm gerçekleşecek kim bilir her neyse işte.

 Dövme diyorum çok yakın bir zamanda sol koluma bir dövme yaptırmayı düşünüyorum çoğu insan dövmeyi süs yada şekil gibisinden bakar ben öyle bakmıyorum dövmeye sadece bir kaç cümle olacak kimsenin anlayacağı bir dilde de yazdırmayı düşünmüyorum sadece insanların bakıp acaba ne yazdırdı diye düşünmelerini istiyorum hepsi o kadar bunu da niye buraya yazdım bilmiyorum dedim ya burası benim günlüğüm gibi oldu sürekli içimi döktüğün dert ortağım olduğum. Neyse benden bu kadarlık,,, tekrardan üzerinden geçmek gibi bir niyetim yok bu yazıyı zaten diğer yazıları da pek fazla üstünden geçtiğim söylenemez ama boş verin bunları siz diyorum ya kendinize iyi davranın sadece kendiniz için yaşayın hee aklıma geldi şimdi bir hayalim vardı. Onun olmasını çok istiyorum bu aralar hepsi o kadar.. Bu kadar...




bölümün sonu.....





20.07.2014

Bahar


   ''İntihar etmek hiç bir şeyi çözmez, ölmek kolay iştir. ölürsün sonra arkandan ağlarlar bir gün iki gün bilemedin üç gün sonra unutursun. Ölmek bu dünyada en zor iştir ağlamak asıl mesele işte budur. Ağladığın zaman gözlerinden akan yaşlar işte bunları hiç bir zaman unutamazsın.'' Böyle demişti dedem rahmetli mekanı cennet olsun. Çok severdim kendisini hayatımda tek akrabamdı. Tek sevdiğim insandı onuda kaybetmiştim kimsem kalmamıştı akrabam diyebileceğim. Sevdiğim insanları bir bir kaybetmiş olmam en büyük acı olmuştu. Kimsem yoktu sevdiğim insanlar ya ölmüştü ya terk etmişti o kadar çok sıkıldım ki bu duruma bir gece intihar etmeyi düşündüm gerçi çoğu kez bunu düşündüm ama her seferinde başarısız oldum. Ölmek gerçekten zor işti bunu bana söyleyen dedemin ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum yaşımın vermiş olduğu olgunluğu hayatın vermiş olduğu sıkıntıları her şeyi çok ama çok iyi anlıyorum. Aslında kim için yaşıyoruz neden yaşıyoruz niçin hiç birini bilmiyorum bunu epeydir düşünüyorum. Kim için neden için diyorum. Az önce okuduğum olaylar Gazzede olan savaş insanlık suçu sonra kendi kendime onların yerine koyuyorum kendimi acaba bu durumu ben yaşıyor olsaydım ne olurdu. Ben tanrı olsam insanların hepsini öldürürüm sırf çocuklar ölüyor diye tanrı artık insanları başı boş bırakalı o kadar çok uzun zaman olmuş ki bir kurtarıcının gelip kurtarmalarını bekliyorlar kimse gelmiyor bir isa bir kurtarıcı bir muhammed herkes herkesi bekliyor bu dertlerden sıkıntılardan kurtulmayı ama kimsenin geldiği yok. Dedim ya gazzede insanlık suçu işleniyor ama hiç bir arap ülkesinin umurunda değil. Yine bir kitap da okumuştum araplar paraya o kadar çok düşkün insanlardır ki parayı verdiklerinde kendi ülkelerini dahi satarlar. Doğru bir söz aslında bir müslümanın ölmesi, bir yahudinin ölmesi, bir hristiyanın ölmesi dini, dili, ırkı, cinsiyeti fark etmez bu dünyada yaşıyorsa eğer hiç bir şeyi fark etmez. Neden bu savaş peki kimin için ne için savaşıyoruz. Sadece biraz daha para, toprak yıllardır süren durum bu.

 Neyse bu gece biraz yazmak istedim. sanırım eylül ayı geliyor o yüzden bu durum ben kendimi bildim bileli baharı hiç sevmedim sevmemeye de devam edeceğim. O bahar benim hayatımı çok çaldı çoğu kez ağzımı burnum kırıp sokaklara attılar her seferinde bir parçamı söktü. ama her seferinde yaşamaya daha çok alıştım şu sıralar o durum da gitti. Artık yaşamak dahi içimden gelmiyor. Tuttuğum dilekler, inandığım hayaller, inandığım masalların hepsini yaktım zaten benim adım ibrahim beni ateşe atmışlardı zamanında şimdide öyle yine ateşe atıyorlar. Yusuf gibi olmak isterdim çıkartıp çıkartıp kuyulara atmalarını çok isterdim ama onlar beni ateşe attılar. Canımı çok yaktılar. olsun dedim her şeye o kadar çok olsun dedim ki olmadı ama gökyüzünde kendime bir ev çizdim bir gün orada yaşamaya başlayacağım güzel bir ev olacak o her neyse

 Neyse bu gece uzun uzun yazmak isterdim ama olmadı bir senaryo işi vardı onuda çöpe attım olmasını istemiyorum olsa ne olacak ki çok mu ünlü olacağım yada çok mu ileriye gideceğim, sonra bir kitap işi vardı onuda yaktım söz vermiştim bi abime ama olmadı yazmayı bıraktım bundan sonra ayda bir kez girer yazarım olur biter kitabın olmasını çok isterdim ama olmadı yazmak kolay işti benim için ama olmadı. Sevdiğim insanlar, sevdiğim kadınlar, sevdiğim, sevdiğim her şey işte bende kendimi terk ediyorum artık... Kendinize iyi bakın.


bölüm sonu...





13.07.2014

Son Yazı


   Sevgilim bu cümleleri sana bilmediğim bir sokakta yazıyorum karşımda deniz gökyüzü mavisiyle birleşmiş bir şekilde martıların sesleri, elimde bir bardak çay var, sevgilim diyorum sana bayan ama lütfen darılmayın bana sevdiğimden dolayı size sevgilim diyorum, sevginin aslında ne kadar da güçlü olduğunu sevmenin ne kadar da huzurlu olduğunu anlatmak isterdim size ama olsun şimdi sana bazı şeyler yazmak istiyorum hava biraz soğuk ama merak etmeyin sakın beni için ısınır, gece biraz alkol tükettim o yüzden kanım hala sıcak biraz da eroin içtim bunları sana söylüyorum ki benden hemen nefret etme diye söylüyorum zaten em büyük günah yalan olmalı, bir insan başka bir insana yalan söylerse o zaman işte bu dünya çekilmez ben sana yalan söylemiyorum mesela her şeyi bir bir açıklıyorum, dediğim gibi gece alkol ve uyuşturucu tükettim sırf bunları yazabilmek için sırf ne kadar naif birisi olduğumu gösterebilmek için, Hava biraz soğuk dedim gerçekten çok soğuk hani insanın ruhu üşür ya benim artık ruhum üşümüyor nedendir bilmiyorum ama sanırım onuda öldürdüler beni çoğu kez öldürdüler zaten insanlar o kadar çok canımı acıttılar ki üçten sonra saymayı bıraktım ilk saymayı başladığım olay ailem oldu, ikinci sayım aldığım yaralar oldu, sonuncusu ise aldatılmam oldu, ondan sonra da sayı saymayı bıraktım sayıları düşman olarak görür oldum, nedendir bilinmez ama insanın canı yanınca bir daha asla ama asla bir şeyleri yapmak istemez.. bende öyleyim işte


  Sevgilim bir hayalim var ufak bir şehirde dükkan açmak, kimsenin okumadığı kitapları basmak, onları satmak, kimsenin adlarını dahi bilmediği plakları satmak, sabahları gün doğarken kalkmak sonra dükkana gidip etrafı sildikten sonra güzel bir müzikle güne başlamak insanların hızla işlerine giderken onları seyretmek dükkan dedim ya kahve de olsun insanların gelip kahvelerini içtiği kek, börek vesaire sadece bir kaç saat oturup bütün sıkıntılarını o dükkana attıkları bir yer, benim seçtiğim müzikle huzur buldukları bir yer sihirli bir yer, cennet gibi bir yer, tanrı değilim evet kabul ediyorum ama insanların o dükkana geldiklerinde ilah gibi karşılarında dikilmektense bir kurtarıcı olmayı seçerim. İsa gibi. Dilersen geceleri şiir okuruz, birlikte ben okurum sen dinlersin, birlikte kahve içeriz daha çok alkol tüketiriz belki sırf sen bana kızarsın sonra alışırsın durumuma ama bana karışmazsın her zaman yanımda olursun. Her zaman sahip çıkarsın bana bende sana sahip çıkarım korurum kollarım seni her kavga edişimizde ben evi terk ederim çok zaman geçmeden sana güzel bir mesaj atarım sende bana atarsın saçmalarız, ne kadar çok saçmalamaya devam edersek o kadar çok mesajlaşmaya devam ederiz sonra eve geldiğimde birlikte uyuruz sırf kavga ettik diye o yatağa küs girmeyiz ben seni anlarım sen beni anlamaya çalışırsın. olur olmadık şeyler için kavga etmeyiz olur olmadık şeyler için birbirimizi kırmayız. Ben zaten seni kıramam. Geceleri uykumdan uyanır üstün açıksa üstünü örterim yanağından öper salona geçerim buzdolabından bira alır televizyonu açarım belgesel izlerim arada bir bu yüzden tartışırız seninle çok fazla belgesel izliyorum diye sonra bilgisayardan yazmam gereken şeyleri yazarım yılda bir kitap çıkartırım içinde sana olan duygularımı anlatırım, sana olan sevgimi, sana olan aşkımı, her şeyimi sana anlatırım. Sevgilim ben seni severim, sen beni seversin...


  Zamana asla ama asla bakmayız ne kadar çok ileriye gittiği konusunda, ben seninle mutlu olmaya devam ederim, çok fazla dost edinmeyiz çok fazla arkadaş edinmeyiz ne kadar çok arkadaşımız olursa eğer o kadar muhabbetimiz yok olmaya başlar sadece birbirimizin tanıdığı dostlarımızı kabul ederiz belki de sırf bu yüzden kavga edebiliriz ama olsun. Sabahları ilk sen kalkarsın kahvaltıyı hazırlarsın ben sadece tost yerim o kadar çok şey hazırlarsın ki bende her seferinde tost yemeğe devam ederim her sabah bana bu yüzden beş dakika surat yaparsın,, ama benden her sabah sana derim
-bu kadar şeye ne gerek var
ben senin için hazırlıyorum dersin, ben susarım, aramızda ufak bir tartışma olur ben çay koyarım sana sonra saçlarından öperim gülümsersin bana, en büyük hazinem olur gülümsemen, en büyük servetim olur, en büyük kazancım olur, sadece gülümsemen,, güldüğün zaman dünyalar benim olur, sonra ben dükkanı açmaya giderim. Dilersen akşamları sende gelirsin her gelişinde ayrı bir fon müziği ayrı bir söz karşılar seni, dükkanı birlikte kapatırız sahile ineriz birlikte denizin sesini dinleriz hiç konuşmadan sadece susarak dinleriz, bira içeriz her seferinde sen başını omzuma koyarsın kalbimin atışlarını dinlersin bende içimden geçen şeyleri anlatırım utanırım ama söyleyemem saatlerce otururuz kimseye aldırmadan saatlerce...


  Sevgilim bu notları sana bilmediğim bir yerde bir bankın üzerinde oturmuş şekilde yazıyorum umarım bana kızmazsın alnından bir kere, gözlerinden iki kere, saçlarından üç kere doya doya öperim,, seni seviyorum....


                                                                     .....


bölüm sonu....







29.06.2014

Sıcak Bir Kahve


 Çello hala çalıyor hani çocukken inandığımız masallar vardır. Polyanna, Pinokyo, Alice gibi inandığımız o çocuksu masallarımız bizim aslında en mutlu olduğumuz en güzel duyguları hayallerimizde yaşadığımız o masallar, işte onları da yaktılar, acımadılar o masalların kahramanlarına bizlere acımayan insanlar onlara da acımadılar her neyse işte, Şu sıralar yine bi kopma yine bi buhramlı bir dönem içerisindeyim henüz bazı şeylerin düzeldiği yok hep inanırdım mutlaka bazı şeylerin düzeleceğine dair sürekli beklerdim. Bir otobüsü bekler gibi bir yere gideceğime inanmıştım, bir durakta nasıl beklerse insan başka bir yere gitmek için bende öyle durdum bekledim. Aslında hiç bir zaman gelmedi beni almaya yada yolunu kestiler tanımadığım insanlar belkide tekerleklerini patlattılar kim bilir. Çok yoruldum o kadar çok yoruldum ki artık nefes almak bile zor geliyor bana bir yerde durup bir köşebaşında bileklerime atacağım son jilet izi beni kurtaracak buna inanıyorum kumar masasında annemi, babamı, sevdiğim insanları kaybetmek beni yordu sanırım. Bir insan başka bir insanı nasıl yorabilir dedikleri günlerde anladım bunu o kadar çok yorulmuşum ki artık başımı yastığa koyar koymaz uyuyorum. Neyse buhramlı dönemler dedim evet bu sıralar çok fazla yokluyor beni korkmuyorum artık, korkmuyorum çünkü bir boka sahip olamadığım için hiç bir şeyden korkmuyorum kaybedecek bir tek ruhum kaldı onuda tanrıya emanet ederek siktir olup giderim bu şehirden. Her seferinde yanıldığımı, her seferinde yanlış yola sürüklendiği sanırım bir tek ben anlıyorum bazı şeyleri hiç anlamak istemezdim aslında yaşlı bir insan olup kimsesizler evinde bakıma muhtaç biri olarak ölmeyi seçerdim arada bir bazı kağıtlara bir şeyler yazar öldükten sonra onu bulan hemşireler okuyarak hayat hikayemi ölümsüzleştirmeye çalışırlardı kim bilir.

 Olmayan yada olan ne,  ''ibrahim gönlümü put sanıp da kıran kim'' Asaf Halet Çelebi ''ibrahim'' şiirini ezberlemiş olmam kendime kattığım en büyük artıdır bence en büyük artı, Ne istediler benden bu kadar, neden kalbimi çok kırdılar, her seferinde Yusuf gibi çıkartıp çıkartıp kuyulara neden attılar bu kadar naif birisi olarak bu kadar kırılgan birisi olarak ne istemişlerdir ki benden oysa ki benim elimdeki en büyük koz sadece sevmekti. Kimi sevmeye kalksam mutlaka bana düşman oldular. Yada arkamda gezen iblis olmayı seçtiler. Her insan dört dörtlük değildir bende hiç bir zaman dört dörtlük olmadım ama arkamdan konuşup beni tanıdığını söyleyip de sadece kötü birisi olarak tanıdan insanlar onları da hiç bir zaman anlamadım ben durup dururken kimsenin canını yakmam yada kalp kırmam ki hayatımda en çok korktuğum tek şey ''kalp kırmaktır''. Mutlaka ama mutlaka bir şey yapmıştır ki o kişinin kalbini kırmışımdır yada inciltmişimdir çünkü hiç bir zaman kimseye zarar vermedim en çok zararı ben aldım. Aldığım alkol yada adlarını dahi bilmediğim maddeler, sadece biraz huzur aradım, çünkü tanrı bana huzur vermiyordu, tanıdığım insanlar çoktan terk etmişti bir kere beni onlarda huzur vermeyi bırakmışlardı huzur aradım sadece, biraz sevgi aradım durdum. Aşık olmayı belkide bu yüzden seçtim ama her seferinde ya aldatılarak yada aldanarak geçirdiğim için kadınlara da olan duygum bu yüzden yok oldu. Sevilemiyordum ben sevgiyi hak etmeyen bir orospu çocuğunun tekiydim.

 Cem Karaca derki '' Ana, baba, bacı gardaş dar günümde el olur'' doğru söze kimse laf söyleyemez, Doğru o kadar doğrum var ki yanlışlarımı çıkartmaya kalksam bir köşebaşında yakalamalarından korkuyorum artık beni. Her neyse, çıkış yolu bulmak benim için günden güne daha da zorlaşır oldu.

 Neyse, bu gece, sonraki başka gece olmayan bütün geceler için ne diyebiliriz ki!




Bölüm sonu..


12.06.2014

Duaların bacakları


özleyerek geçirdim ömrümü
en çok kendimi özledim
annemi özledim,
babamı özledim
mabedim yaptığım sevgilimi özledim
diğer yanımı, uykumda bana ilaç veren kadını
yaralarımı,
acılarımı,
tuttuğum dalı
sonra o dalın kırıldığını
bir rüyada olduğumu
sonra o rüyadan uyandığımda
aslında her şeyin bilinç altı olduğunu öğrenerek
geçirdim ömrümü.
plakta çalan
This will make you love again parçasını
kendime yeni bir ilah
yeni bir düzen yaratacak olursam
bu parçayı kutsal marşım yapacağım.
Düzenlerin aslında bir boka yaramadığını
bileklerimde bulunan jilet izleri söyledi
kollarım kanıyordu,
bacaklarım kanıyordu,
yüzüm kanıyordu
en çokta yüreğim kanıyordu
o kadar çok kan akıttım ki
bu bok dolu gezegene
artık akıtacak bir kanım kalmadığı için
üzüldüm
üzülmediğim dönemlerime üzüldüm en çok
kendime acıdım
kendime yaptığım ufak bir gemiye binip
siktir olup gittim buralardan
masallarda babamı öldürdüm
az ileride bulunan bir başka masalda iblisle karşılaştım
yüzüme küfür etti
allah'ıma küfür etti
bıçakladım onu
insanlar için
kendim için yaptım
tasarladığım bir eşya dolabında
ruhumla karşılaştım
adlarını dahi bilmediğim kadınların
ruhlarını ve bedenlerini o dolaba habis ettim
kendimi kandırarak geçirdim
bütün ömrümü
kumar masasında blöf oldum
yetmedi
kumar masasında tanrımı kandırdım
oyun benim lehime dönsün diye
başarmıştım
her şeyi ama her şeyi başarmıştım
bir şiir yazdım
beğenmedim yaktım
içim ısındı
sonra başka bir şiir daha yazdım
beğenmedim bir kadına armağan ettim.
dalga geçtim şiirlerle
dalga geçtim kendimle
dalga geçtim insanlarla
yalanların içinde başka bir yalan yakalayıp
idam sehpasına çıkardım
yeter dedim sıradaki acıyı istiyorum diye bağırdım
o kadar çok bağırdım ki
sesimi kesmek zorunda kaldım
bir makas yardımıyla
boğazımı kestim
etrafı kana buladım
cinayet büro da çalışan komiserlerin
midesini bulandırdım
oraya gelen gazetecilerin midesini bulandırdım
beni gören yada görmeyen bütün insanlara bir hediyem oldu
kendime bir mesih yarattım
sonra isa'ya dua ettim.
duaların bacaklarını kestim
haliçte beni bekleyen
iman gönüllülerin başına bomba yağdırdım
yetmedi kötülük yaptım
iblisle aynı oranda yarıştım
en büyük günah benim olmalıydı
tanrının arkasından sessizce yaklaşarak ateş ettim
bommm
ses çıktı tanrının kanı aktı
her yer kan oldu
cennet kan oldu
peygamberleri kandırdım
yeni bir ilah yarattım
ona inandım
kutsal kitapları yeniden düzene soktum
uykuyu bıraktım
uyumamak için eroin kullandım
yetmedi LSD, kokain daha adını bilmediğim
bir sürü boku kanıma karıştırdım
ölümü kendime kutsal bir çıkış yolu olarak saydım
finalde tam puan yapan bir öğrenci olarak
bir çıkış yolu arayarak geçirdim ömrümü
insanlara inandım
sonra beni öldürdüklerine dair şahit oldum
her şeyi ama her şeyi geride bırakmak istedim
kendimi affettim
başka ülkeye yerleşmek için
devlete başvurdum
devletin sikin de bir sperm kadar değerim olmadığını
anladım
anladığım gün devlet büyüklerinden birini vurdum
katil oldum
kendimi galata kulesinden aşağıya attım
ölmedim
öldürdüm
beynimi yakarak geçirdim
ısındım
ruhum üşüdü
en çokta bedenim üşüdü.
geride kalmak bana göreydi
karşı kaldırımda duran, gezen insanları seyrettim
onların dünyasına baktım
gezegenlerini izledim
benim gezegenim de sadece mutsuzluk ve huzursuzluk vardı
kendi gezegenime girecek birini bekledim
kimse gelmedi
kendi gezegeni/mi
içimde yaktım
yetmedi daha çok öldürdüm
dur dediğim saatlerde koşmayı öğrendim
nefesim kesilircesine koştum
sadece soluklanmak için biraz durdum
başka bir masala gittim
o masalda bir annenin çocuğunu terk ettiğine şahit oldum
bir isa gibi konuşan bebeğin annesine küfür ettiğini gördüm
bebeği kağıttan bir gemiye bindirip kızıl denizine bıraktığına şahit oldum
mikail'e seslendim
nefesiyle öldürmesini istedim
ufak bir çocuğun günahını almak için öldürmesini istedim.
yetmedi
daha çok alkol tüketime gittim
dünyada ne kadar çok içki türü varsa tükettim
kanıma alkol ve uyuşturucuyu enjekte ederek rahatlamayı düşündüm
bir son yazdım
bir şirin sonuna sonu koydum
Cemal Süreya sokağında o şiire benzin dökerek yaktım
bir hastanenin morgunda ölümüme dua ettim
duaların bacaklarına şiir bağlayarak yolladım
tanrının yanına
Allahı'mı bir masalda gördüm
inanmadı bana
tanrımı bir romanın baş kahramanı olarak yarattım inanmadı bana
kendime inancım kalmadığı gün
kiliseye giderek günah işledim
bir kadınla seviştim
bir papazı öldürdüm
bir anneyi öldürdüm
bir canlıyı öldürdüm
ölümü o kadar çok yakıştırmıştım ki kendime
takım elbise giyen bir memurdan farkım kalmamıştı
sona yaklaştım
sonun başlangıcına
olmayan bir son'a
yasakladım kendimi
insanlara güvenmemek için
güvendiğim günlerde mutlaka zarar görerek geçirmeyi
bir sessizlik yarattım kendime
o sessizliğin içinde kendi sesimle baş başa kaldım
dans etmeyi öğrendim
güzel şeyler düşünmeyi öğrendim
bir kuyunun dibinde yaşamayı öğrenir gibi
zamanla o kuyunun yakınına gelen insanlar sesimi duymaya başladılar
yardım etmelerini istediğim zaman
ellerini uzatmayı bildiler
tam o kuyunun dibinden çıkacakken
tekrardan o kuyuya hızla çakıldım
her seferinde daha hızlı düştüm
her seferinde  canım daha çok yandı
her seferinde vücudum daha çok kırıldı
kalbim kırıldı
kalbim o kadar çok kırıldı ki
onarmaya korktum
kırık bir vazoyu tamir edercesine tamir etmek istedim kalbimi
ama bilmediğim bir şey vardı
kırılan vazo dahi olsa eski halini alamayacağını biliyordum
kalbimde öyleydi
kalbimde eskisi gibi bir daha asla düzelmedi
her seferinde yeni bir kırıklık aldı
her seferinde yeni yeni kırıklıklar buldu
sırf bu yüzden kendime küstüm
bir köşe başında ağlamayı seçtim....







bölüm sonu....


KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...