27.11.2018

YOL


 ''Derin bir sessizlik kaplamıştı ondört metrekarelik odaya. Yaralar henüz çok tazeydi ruhtaki ve bedendeki yaralar. Bitmek bilmeyen ve sürekli kanayan yaralar. Sürekli her seferinde aynı yeri kanatan insanlar vardı acımadan hep aynı yerden vurdular...''

 Nasılsın? Ben iyi miyim? Değil miyim? Bilmiyorum. İyi olamayacak kadar çok yara biriktirdim sol göğsümde bundan sonra iyi olacağımı hiç düşünmüyorum. İyi olamayacak kadar çok yüküm var omuzlarımda artık.

 Aynalarla aramdaki bağı dün gece kopardım, Jiletle yapmak istemiştim önce ama banyoda bulduğum kullanılmış diş fırçasıyla yaptım, kanırta kanırta yaptım, aynadan dökülen her kum tanesi etrafa yayıldı yere düşen ayna parçaları önce kollarımı kesti sonra ayaklarımı kanattı, her yer kan revan oldu banyoyu kendi kanımla temizledim kendi kanımla duş aldım diyebilirim sizlere.

 Yolda gördüğüm dilenciye hayatımı daha önce kiralamıştım ama kirayı yükseltince işin içinden kalkamadım bir yük daha biriktirdim böylelikle kendime.... Kalkamadım işin içinden anlayacağınız, Nefesin kesildi artık ve Nefes almama imkan vermediler.

 Her seferinde bir son aradım kendime sonu mutsuzlukla biten sonlar beni buldu, Mutluluğun kapısından geçemedim. Mutsuzlukla dost oldum oturup poker masasında iki el oynadık mutsuzluğa kaybettim elimdeki ve yüreğimdeki son kalan mutluluğu da çalıp olay yerinden hızlıca uzaklaştılar. Sokakta öylece kalakaldım. Konuşmayı kestim, kimselerle konuşmak istemedim önceleri sonra kendimle bile konuşmayı bıraktığımı gördüm, Kendimi artık dinlemiyordum. Bitirmek için kendimi o kadar çok uğraştım ki bunu asla ama asla anlayamazsınız.

 Gidebileceğim başka yolum kalmadı. Çıkmaz sokakta kayboldum bir yabancıya rastladım köşeye dönerken beni kandırdı elimde avucumda kalan son umutlarımı da çaldılar sokaklarda öylece kalakaldım. Nefes almaya çalıştıkça, Umut var dedikçe üst üste pişmanlıklarım yere serdi beni nakavt oldum. Bitti dedim ama bitmediğini hep gördüm yaşadıkça daha çok şey göreceksin dediler öyle kandırdılar beni. Üzerime sinen koku iz kokusuydu, sokakların kokusuydu...

 Daha ne kadar acı çekebilirim bilmiyorum, Bilemediğim için sol koluma unutamayacağım bir armağan bırakmak istiyorum. ''Acı var oldukça'' değil ''İnsan var oldukça acılar büyür'' Bitti ama Bitmedi....


Son....






14.10.2018

Her Zaman Umut Vardır





















  ''Her Zaman Umut Vardır'' Bir dokunuş belkide bir çok yarana iyi gelir, Bir öpücük iyileşmene neden olur, Bir söz düştüğünden çukurdan kalkmana neden olur ve tutunacak bir dalın olur kendisi, Umut hep vardır ve asla ölmez. Daha kaç kere ateşlere atılacağım deme, belkide küçük bir karınca sırtında senin için su taşıyordur. Daha kaç kere Yusuf olacağım deme, düştüğün o kuyu belkide senin imtihanın olabilir...

 Delirmek dünyanın en güzel eylemi olabilir belkide aklın var ama artık kullanmak istemiyorsun, yorulmuşsundur belkide yada çektiğin acılar küçük bedeninde izler bırakmıştır o izleri asla unutamazsın kazımak istedikçe kazıyamaz yara bırakırsın vücudunda, Yaralar asla iyileşmez sadece iyileştim der seni kandırır durur. İnanırsın bir yerden sonra yada inanmak zorunda kalırsın, Yalanlara inanırsın, hayatın çekilmez oluşuna inanırsın, umutlarının nasıl yerle yeksan olduğuna inanırsın inandığın her gün hayallerinin bir gemiye binip seni terk ettiğini görürsün uçsuz bucaksız ve kimselerin bulamayacağı bir yere gider hayallerin ve onları asla yakalayamazsın.

 Elinden kaçıp giden uçan balonun değildir aslında, umutların olabilir belkide? Ben umutlarımı çok küçük yaşta kaybettim ve bir daha ondan haber alamayınca çok üzüldüm, çok ağladım ama sesimi kimse duymadı. Sesimi duymayınca önce kendime küsmek istedim, sonra hayallerime, birilerine küsmek istedim olmayınca bileklerimi kestim sol bileğimi kesip gücümün geri kalanıyla hayatımı kestim, herkesin gözleri önünde, Ana haber bültenlerine konu olacak kadar ileriye gittiğimi bilmiyordum oysa ki, ben sadece hayatımı mahvettiğimi bilmiyordum, sadece geriye sarıp yaptığım hataların aynısını yapmamak için izlemek istemiştim hepsi bu kadar. İzleyemedim, izlememe fırsat vermediler üzüldüm biraz.

 Kaçmak istedim, Beynimi terk etmek istedim, Evimi terk etmek istedim, Yaşadığım odadan kurtulmak istedim elimde olsa sokağın ortasında benzin döker kendimi ateşe verebilirdim, yanan bedenim olabilir belkide ama zaten hep yanan bedenim değil miydi? Bunu düşündüm biraz. Düşünmeme imkan verilince yaşadığım zorlu sınavlara yeniden hazırlanıp girmeye karar verdim. Doksan soru doksan üç dakika, artı üç dakika uzatmaları oynanıp olay mahallini hemen terk edip maskemi yüzüme tekrardan takacaktım. Sadece üç dakikam vardı kocaman yüz seksen saniyede ne yapılabilir ki demeyin, üç dakikada çoğu zaman ölümden ve intihar eylemlerinden vazgeçtim. Vazgeçmeyi önce kim nasıl öğretti hiç bilmiyorum yada bilmek dahi istemiyorum artık.

 Terk edildim çoğu kez ve hep terk edildim sonu gelmeyen terk edilişler tattım. En son terk edecek kimsem kalmayınca kendimi terk ettim. Öylece banyoya bırakıp çıkıp gittim iki bileğimi de kesmiştim çünkü, o banyoda yapabileceğim hiçbir şey yoktu, terk edilmenin nasıl bir his olduğunu sadece terk edilenler bilir, Bunu en iyi nasıl öğrenirim diyorsanız eğer limana yanaşan gemilere bakın derim. Onların hep bir bekleyeni yoktur hep terk edilenleri vardır birazda.

 Sevilmeyi öğrenemedim hiç, Eğer küçük yaşta sevgi görmemişseniz büyüdüğünüz zaman sizi seven insanlara hep farklı gözlerle bakarsınız, sanki size zarar vereceklermiş gibi gelir. Bu yüzden hep korktum, Küçük bir çocuk gibi korktum, zarar verecekler diye korktum, Küçük yaşta o kadar çok zarar vermişlerdi ki o küçük bedenime daha ne yapabilirler dedim daha ne kadar acı çekebilirim dedim, Çektiğin acılar ''daha hiçbir şey görmedin sen'' değince daha çok acı çektim en sonunda acıdan hastalanıp yataklara düştüm yediğim ilaçlar fayda vermeyince iki hafta hastanede yattım, İyileşmeye başladığım bir gün odama vuran o soğuk yağmur ve güneşin aslında bir yok olup sonra ortaya çıkmaya karar verdiği bir saat diliminde yattığım hastanedeki yatağımdan kalkıp hastanede o rutubetli odadaki camı açtım, içeriye giren bir umut değildi, sadece yüzüme vuran o ağacın kokusuydu ve gerçekten çok güzel kokuyordu, sanki ıhlamur kokusu sinmişti yüzüme o an.

 Umutlarım, hayallerim, kalp kırıklıklarım çok birikti, artık daha fazla kırılmaz dediğim kalbim kırılmıyor çünkü kırılacak bir kalbimin kaldığını düşünmüyorum. Delirmek gerçekten dünyanın en güzel eylemi olmalı. Merhabalar, Nasılsınız? Çok uzun zaman oldu yine ama bu sefer anlatacağım bir hayat hikayem kalmadı. Nefes alabilmek adına biraz olsun, yaşadığımı hissedebilmek adına, 24 Ekimde bu sefer İzmir'e gideceğim hayatımda hep gitmek istediğim ve gidemediğim İzmir. Hayallerimi yaktım, artık yanabilecek sadece bedenim kaldı çünkü.

 Hadi Eyvallah....


Bölüm Sonu....






18.06.2018

Yeni Yayın Hakları


 Merhabalar, Evet ben geldim, Nasılsınız? Umarım her şey yolundadır, Ben bomba gibiyim, Gerçekten bak pimi çekilmiş patlamaya hazır bomba gibiyim şu sıralar. Mutluyum tarifi yok ama mutluyum ilk kez, hayatımda bazı şeyler yolunda gitmeye başladı, Şimdilik bazı şeyler demek zorundayım hepsi değil, yani yüzdelik kısmımın çeyreği falan yolunda gidiyor, o da güzel şey benim için, neyse biraz sizlerle konuşmaya geldim çok uzun zaman oldu yoktum buralarda. Başımdan türlü türlü olaylar geçti, Türlü türlü sıkıntılar atlattım geldim diyebilirim sizlere. Maddeler ağır gelince uçan balon hayal ettim onunla gökyüzüne çıktım. Yarın Kadıköy'de olacağım, Kadıköy sokaklarında it gibi gezinip bulduğum güzel bir mekanda bira içmeyi düşünüyorum yağmurda yağarsa eğer var ya on numara beş yıldız olur benim için belki Tanrı beni duyar ve yağmur yağdırır. Evet uzun zaman yoktum, Antalya'ya gitmiştim biraz buruk ayrıldım Nedeni kapkaça geldim Anasını avradını siktiğimin yerinde İstanbul'da başıma gelmeyen olay kalktı Antalya'da başıma geldi kimlik hariç bir miktar para ve kredi kartından oldum diyebilirim ama geçti, Garip gelen bana sevdiğim şehirde, Aşık olduğum kentte başıma gelmesi oldu, olay çok uzun olduğu için kısa kısa anlatıyorum özet geçer gibi yani. Paraya sıkıştığım zamanda çalıştığım kurum sağ olsun yardımıma koştu hallettiler, cebimde ay sonunu idare edecek kadar param kaldı olayı böylelikle kapattık. Kitap işi ne durumda bilmiyorum bakmıyorum açıkçası kendi yazdığım kitabım konusunda üstüne düşmüyorum daha önce söyledim mi bilmiyorum ama 3 yıllık bir sözleşmemiz var yayıneviyle 3 yılın sonunda bitiyor ve kitapta tozlu rafa gömülecek, neyse ki benim elimde 1 tane var kendi yazdığım kitabımdan sadece 1 tane bana hediye var.
 İnsanlar konusunda hala kırgınım ve üzgünüm, derimin altında inandığım insanların hayal ve hayat kırıklıklarını taşıyorum geçmemek üzere bir yaram var o yüzden dolayı artık yaralarım tamamen kabuk bağladı diyebilirim sizlere ve o kabuk bağlayan yaraları kimselere göstermek istemiyorum kendime bile.

 Mutluyum dedim sizlere nedenini bende bilmiyorum valla öyle aptalca bir mutluluk var işte kendi kendime gülümsüyor, kendi kendime beynimin içindeki benle konuşuyorum ne yaparsam ne olur ve ne kazanırım ümidiyle, Sanki şampiyonlar ligine katılmışım gibi rakiplerim o kadar güçlü ki ama yinede iki galibiyet iki beraberlik beni bir üst tura taşıyacak bir sonraki maçta bir mucize olacak ve ben çeyrek finali görecek gibi umutluyum, Umutluyum çünkü çeyrek finali görmek istiyorum her takım gibi, Umutluyum çünkü umutlarımdan başka elimde kozum kalmadığını artık biliyorum. En son umutlar ölür çünkü.

 ''Meyve veren ağacı kesersen aç kalırsın'' Aç kalmak dünyanın en korkunç ve üzücü olayıdır bana göre, mesela bazı yiyecekler konusunda çok güzel ve buruk hikayelerim vardır benim, bunlardan bazıları, Elma Şekeri, Pamuk Şekeri, Nutella gibi hepsinin çok güzel ve çok tatlı anıları vardır, Anılar insanı geçmişe götürür ve orada anlarsın büyüdüğünü bende onları gördükçe oralarda anlıyorum büyüdüğümü aslında hiç büyümek istemezdim ama hayat dediğimiz döngü büyümem konusunda o kadar ısrarcı davrandı ki zorla büyüdüm çocukluğumu görmeden büyüdüm, çocukluğuma ateş ederek büyüdüm. Bir gece yarısı odamdan içeriye giren karanlık aldı dipsiz kuyulara atarak büyümem için zorladı beni.

 ''Meyve veren ağacı kesersen zalim olursun'', Ben kendi ağacımı hep suladım, meyve versin diye çok çaba gösterdim ama meyve vermedi, kalkıp kesmedim aldım içeriye onunla konuştum meyve vermesen de sen benim ilk sevgilimsin dedim, onunla oturup konuştum dertlerimi anlattım ertesi gün büyüdükçe büyüdü bütün evi sarmaşıkları sardı. Dinleyen insanlar çıkarsız yani, Seni anlayan insanlar, yani her konuşmanda seni anlıyorum diye sözüne destek olan değil gözlerinin içine bakarak gözleriyle seni anlıyorum diyen insanlar biriktirmek iyidir, Bir omuz çukurum vardı zamanla o omuz çukurlarına gözyaşlarımı akıttığım oldu, zamanla dinamit yerleştirip oraları patlattığım bile oldu daha sonra pişman olduğum zamanlarımda oldu geri döndüğümde artık çok geç kalmıştım ve ben tam anlamıyla hep geç kalan bir adamdım.

 Aşk sevgidir, Sevgi mutluluktur, Bugün hiç beklemediğim birinden aldığım telefonla mutlu oldum sanırım onun mutluluğu sardı beni, Çok çabuk parlayan biriyimdir ben, çok çabuk sinirlenen ve o sinirle çok çabuk durulan bir adamım. Gökyüzünden düştüm ve dağıldım parçalarımı topladım önceleri birleştirdim yapıştırdım onarmaya çalıştım onarmayı başaramadığım yerlerde birilerine güvendim onlara emanet ettim onlarda hırsızlık yaparak çaldılar benden, Sağlık olsun diyebildim, Zaten başıma ne geldiyse hep bu sağlık olsun deyişimden geldi o da çok ayrı bir durum ya neyse.

 İçim bu kadar dolduğunu bende beklemiyordum yalan yok şimdi, Bu kadar uzun uzun yazacağımı hiç tahmin etmiyordum ama karışık bir şeyler yazdım bu gece, Evet yarın uzun bir aradan sonra Kadıköy sokaklarında olacağım.

Şimdilik Hoşçakalın

Cem Karaca'nın dediği gibi; Beni bekleme kaptan..

Buda senaryonun müziği olsun...





18.03.2018

İki Kahve ve İntihar Eylemleri


 Merhabalar, Nasılsınız? Evet yine çok uzun bir zaman oldu yoktum, ayrılmıştım, biraz işleri yoluna koyayım gelirim dedim olmadı yani işleri yoluna koyamadan geri geldim diyebilirim sizlere, Uzun zamandır yoktum yeni kitapla uğraşıyordum kafamı biraz ona vermiştim, kendimi dinledim biraz dertleştim yani. İnsanın kendisiyle oturup dertleşmesi ne kadar güzel bir eylemmiş bunu çok geç öğrendim, gerçekten bak, anlatıyorsun anlatıyorsun sesi çıkmıyor seni öylece saatlerce dinliyor hatta günlerce dinlediği bile oldu haftalara yaymak istedim ama ağır gelir düşüncesiyle vazgeçtim yada vazgeçmek zorunda kaldım her neyse sonuçta beni saatlerce dinlemişti, haftalarca dinlemesi bedenime daha fazlası ağır gelir dedim. Neyse biz konumuza dönelim ''Masal Kahramanları'' ilk evladım, ilk göz nurum bebekliğini göremeden büyüdü diyebilirim, ilk hayal kırıklığım oldu benim için o yüzden ikinci kitapta biraz daha zaman ayırıp, ikinci kitapta daha farklı işler ortaya atıp yoluma devam edeceğim. Şimdilik konumuz bu kadar kısa ve öz ama ikinci kitap çok daha güzel olması için elimden gelenin fazlasını yapacağım buna inanıyorum.

 Gelelim diğer konulara her şey yolunda falan değil, aksine daha çok dibe batıyoruz, başka dip yok mu acaba dediğim zamanlarda dibin en dibini görüyorum bazen, Neyse bunlar geçecek ama biraz sancısı ağrılı olacak onu görür gibiyim ama geçecek çünkü geçmezse eğer delireceğimi biliyorum yani kafayı günden güne kıracağı mı, az biraz anlıyor gibiyim.

 Sizlere hep burada hayatımla olan ilişkileri anlattım, hayatımı anlatım, kendimi anlattım ama en kötüsü geçen gün Cuma günü telefonum çaldı arayan Halamdı. İnanılmaz bir kadındı benim için onun evinde yaşadığım hayatı anlatmak istediğim için geldim buraya çünkü dediğim gibi burası benim dert ortağımdan çok beni dinleyen tek arkadaşım olduğu için geldim bu gece. Evet geçen Cuma günü telefonum çaldığımda numarayı tanımadığım için açtığımda sadece Alo dedim karşıdaki sesi ilk üç saniyede tanıyamamış olsam da aradan geçen o üç saniyelik zaman diliminde tanımıştım arayan Halamdı. Halamın evinde ben 7 yaşında kalmıştım çocuktum henüz ve ilkokul 1. sınıfa gidiyordum ve beni çok severdi kendisi ama öyle böyle değil ne sevmek ama akşamları ayrı seviyordu, gündüzleri çok daha ayrı seviyordu kaçmak istiyordum ama kaçacak ve gidecek kimsem olmadığı için kaçamıyordum halamın evinden, mecburdum onunla yaşamaya biraz da tuhaf bir insandı büyü ile uğraşıyordu, neyse o evde benim pek fazla değerim yoktu, banyoda duran çamaşır sepetinin değeri vardı ama benim değerim yoktu. İki ile ikinin toplamı dört ediyordu ama benim toplamım halam için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Çok çektiğim dediğime bakmayın çekilecek ne varsa faiziyle çekmiştim halam sayesinde artık dayanamadığım bir gece yarısı evden kaçmıştım dayanamamıştı vücudum yada organlarım iflas etmişti en kötüsünü söyleyeyim sizlere yemek verilmediği için kaçmıştım o evden çünkü karnım açtı. Sizlere biraz daha açık anlatayım aç insanın halini sadece aç kalmış insanlar anlayabilir. O gece terk ettiğimde bir hastaneye sığınmıştım kalacak yerim yoktu ama gitmek istemiyordum artık daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı benim. Her şeyden en önemlisi çocuktum lan, çocuktum amına koyim. Benim çocukluğumu çalıp bilmediğim yerlere attılar aradım bulamadım.

 Çekilecek ne var ki dediğim günleri yaşadım. Yetmedi biraz daha acı çektim, Acımın üstüne dur bindirdim dörtnala koştum birinci geldim. Yemek yapmayı oldum olası çok sevdim ama en çok menemeni sevdim kolaydı yapması, çünkü çürük ve ezilmiş domateslerle menemen yapmak kadar kolay yapılan bir yemek yoktu benim için, O gece halamın evinden kaçtığımda gözümü sabah ezanıyla açmıştım ve üşüyordum Şubat soğuğu vardı dışarıda kanım biraz daha çekilse ölecektim. Büyüdüm sonra çekilecek acılarım bitmedi ama başka acı kaldı mı dedim hayata evet kaldı dedi yüzüme vurdu. Bunları niye anlatıyorum bilmiyorum çünkü halam beni son bir kaç aydır sürekli arıyordu eski telefondan engel koymuştum numarasına daha sonra telefonum bozulunca yeni bir telefon almak zorunda kalmıştım kendime ve yeniden aradı beklemiyordum açıkçası engel koyduğum için sesini unutmaya başlamıştım ama sağ olsun yine kendini tanıtmaya başarmıştı o sesiyle.

 Bitmeyecek biliyorum daha yolun  başındayım ve çektiğim acılar asla peşimi bırakmayacak ve sürekli yoluma çıkacak.

 Dün biriyle konuştum, yalvardım biraz, dertlerime merhem olsun istedim olmadı, çok uğraştım her defasında olmadı, Olmayınca olmuyormuş işte bunu anladım ama çok özledim... artık sigaraya başladım günde değil ama iki günde bir paket içer oldum. Belki bunlarda geçer dediğim ne varsa geçmedi yalan yok sanki sokak başında beni bekliyorlar ve biri sırasını salsa diğeri kafasını kaldırıp hadi şimdi benim acıları çekeceksin der gibiler.

 ''Sigara içmek size ve çevrenizdekilere ciddi zararlar verir'' diye bir yazı var, aslında yazılması gereken yazı ''Sigara içenin dertlerine bakın olmalı'' Bunlarda geçecek ümidiyle yaşıyorum ben, bunlarda bitecek ümidiyle nefes alıyorum hala ve bunlarda gidecek nefesiyle nefes alıyorum ben.

 Dediğim gibi ''Bitti ama bitmedi''

Ahmet Kaya şarkısında dediği;

''Kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
Beynimin içindekileri anlıyabilmek ve
Yitirmeden yüzündeki anlık
tebessümü
Bütün saatleri öylece
Dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı üç pakete çıkarttım günde
Olsun gözüm olsun
ne olacaksa olsun''








6.01.2018

Şizofren Hastanın Sonu


 Merhabalar, ( bu gece son kez içimi dökeceğim için çok mutluyum ) 
 Benim için özel bir gün olduğu için geldim bu gece buraya, uzun bir süre olmayacağım belkide bu son yazımdır artık, o yüzden son kez dertleşmek istedim burayla, son kez benden bir parça kalsın istedim kötüde olsa. Evet malum bugün doğum günüm -6 Ocak-. Artık bazı şeyler, bazı olaylar, mekanlar kafamın içine oturdu diyebilirim sizlere, tamamen büyüdüğümü biliyorum, yaşım 26 oldu çünkü, kocaman 26 yıl geçirdim bu yeryüzünde, bedenime attığım jilet izleri, yediğim dayaklar, kollarımda sönmüş sigara izleri bunun belkide en fiyakalı göstergesi olabilirdi ve oldu da. Artık bir kitabım var, Evet bir kitabım var ama yazar değilim ben. Yazmak istediğim için yazdım kısmet olursa eğer aksilik çıkmazsa yazdığım ikinci kitabı da başka bir yayınevlerine gönderip çıkarması konusunda uğraşacağım ne kadar başarılı olurum bilmiyorum ama son kitabımı da bırakmak istiyorum. Burası benim dert ortağım, sırdaşım, can yoldaşım oldu, en iyi sevgilim oldu, çekip gitmeyen terk etmeyen tek yerim oldu. Çok yalnız kaldım ve eksik kaldım artık. Bitmek güzel bir eylemdir aslında ama tamamen bitmek artık, Yusuf gibi kuyunun dibini görmektir aslında bitmek ve o kuyuda bir mucize beklemektir, birinin elini uzatıp seni çıkarmasıdır, yada ateşlere atılmaktır karıncada olsa su taşımaktır sorulduğunda ben tarafımı belli ediyorum demektir bitmek. Bu gece benim için güzel bir gün doğum günüm çünkü doğdum, büyüdüm, gördüm ve hayatı yaşadım ve bitmemesi için elimden geleni yaptım ama her fırsatta bitirmek için uğraşıldı. Bitmemişti oysaki ama bitti çünkü. 
 Son günlerde iyice kafamda soru işaretleri çıkmaya başladı sanki, komik gelecek ama kendimle konuşmaya başladım gizliden gizliye, kimseler görmesin diye, çok insan tanıdım bu hayatta kalbinin temizliği yüzüne vurmuş tek bir insan gördüm kocaman 26 yıllık yaşantımda. Ömer Ağabey. Gerçekten bir insanın kalbi bu kadar temiz olmamalı bence, gönlümden geçen ve tek diyebileceğim şey; Allah gönlüne göre versin, Allah sevdiklerine bağışlasın diyebilirim sadece. İnsan tanıma konusunda üstün belgemi alalı çok uzun zaman oldu çünkü, Sevdik ama sevilme konusunda sınıfta kaldık çünkü. 

 İnancım konusunda çok insanlarla atıştığım oldu, yaptığım işler konusunda atıştığım insanlar çok fazla oldu, yazdıklarım için çok insan tarafından alay konusu oldum aldırış etmedim hiçbir zaman, benim doğrularım diyerek devam ettim, benim hayatım diyerek yoluma devam ettim, Evet biliyordum bazı şeyleri yolumdan çıktığım konusunda, aldatıldığım konusunda, kandırıldığım konusunda çok iyi biliyordum bazı şeyleri sadece görmek istemiyordum hepsi o kadar. Hataları olmayan hiçbir insan yoktur, biz insanız hata yapmak bizim işimiz ama aklımız ve beynimizi kullanmamız konusunda yaratıcı bizlere bir şey vermiş sen onu kullanmak yerine üstüne basa basa hata yapıyorsan eğer bu hata değildir işte. Aklımı kitaplığımın arasına yerleştirdim artık, benden kalan başka bir eylem olmasın diye yaptım bunu, Kaybetmiştim çünkü ve çok büyük kaybediş oldu bu. Kazanmak uğruna kendimi kaybettim önce, sonra bir gün hastaneye gidip doktorla konuştuktan sonra hastaneye yatışım uygun görüldü, kabul etmedim; eğer orada yatış emrini kabul etseydim belkide çok daha güzel olabilirdi benim için. Olmadı tabi, Beynim ve aklım zıt yönde çalıştı -A noktasından kalkan bir araç ile, B noktasından hareket etmeyen bir araç kaza yaptılar- ölü bedenler doğurdum bende. 

 Evet dediğim gibi yazmış olduğum ikinci kitabımı son kez gözden geçirdikten sonra başka bir yayınevi bulup teslim etmek, hayatımın son evresinde ise biletimi alıp uzun bir yolculuğa çıkmak, geri dönmemek adına. 

 Bu arada, Teşekkürü hak eden çok insan tanıdım hayatımda, hayatımın kıyısından köşesinden geçen çok insan var ve hepsine son kez, sonsuz teşekkür ederim. İyi ki sizleri tanıdım. 

Hadi Eyvallah... 


Son...

      

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...