14.10.2018

Her Zaman Umut Vardır





















  ''Her Zaman Umut Vardır'' Bir dokunuş belkide bir çok yarana iyi gelir, Bir öpücük iyileşmene neden olur, Bir söz düştüğünden çukurdan kalkmana neden olur ve tutunacak bir dalın olur kendisi, Umut hep vardır ve asla ölmez. Daha kaç kere ateşlere atılacağım deme, belkide küçük bir karınca sırtında senin için su taşıyordur. Daha kaç kere Yusuf olacağım deme, düştüğün o kuyu belkide senin imtihanın olabilir...

 Delirmek dünyanın en güzel eylemi olabilir belkide aklın var ama artık kullanmak istemiyorsun, yorulmuşsundur belkide yada çektiğin acılar küçük bedeninde izler bırakmıştır o izleri asla unutamazsın kazımak istedikçe kazıyamaz yara bırakırsın vücudunda, Yaralar asla iyileşmez sadece iyileştim der seni kandırır durur. İnanırsın bir yerden sonra yada inanmak zorunda kalırsın, Yalanlara inanırsın, hayatın çekilmez oluşuna inanırsın, umutlarının nasıl yerle yeksan olduğuna inanırsın inandığın her gün hayallerinin bir gemiye binip seni terk ettiğini görürsün uçsuz bucaksız ve kimselerin bulamayacağı bir yere gider hayallerin ve onları asla yakalayamazsın.

 Elinden kaçıp giden uçan balonun değildir aslında, umutların olabilir belkide? Ben umutlarımı çok küçük yaşta kaybettim ve bir daha ondan haber alamayınca çok üzüldüm, çok ağladım ama sesimi kimse duymadı. Sesimi duymayınca önce kendime küsmek istedim, sonra hayallerime, birilerine küsmek istedim olmayınca bileklerimi kestim sol bileğimi kesip gücümün geri kalanıyla hayatımı kestim, herkesin gözleri önünde, Ana haber bültenlerine konu olacak kadar ileriye gittiğimi bilmiyordum oysa ki, ben sadece hayatımı mahvettiğimi bilmiyordum, sadece geriye sarıp yaptığım hataların aynısını yapmamak için izlemek istemiştim hepsi bu kadar. İzleyemedim, izlememe fırsat vermediler üzüldüm biraz.

 Kaçmak istedim, Beynimi terk etmek istedim, Evimi terk etmek istedim, Yaşadığım odadan kurtulmak istedim elimde olsa sokağın ortasında benzin döker kendimi ateşe verebilirdim, yanan bedenim olabilir belkide ama zaten hep yanan bedenim değil miydi? Bunu düşündüm biraz. Düşünmeme imkan verilince yaşadığım zorlu sınavlara yeniden hazırlanıp girmeye karar verdim. Doksan soru doksan üç dakika, artı üç dakika uzatmaları oynanıp olay mahallini hemen terk edip maskemi yüzüme tekrardan takacaktım. Sadece üç dakikam vardı kocaman yüz seksen saniyede ne yapılabilir ki demeyin, üç dakikada çoğu zaman ölümden ve intihar eylemlerinden vazgeçtim. Vazgeçmeyi önce kim nasıl öğretti hiç bilmiyorum yada bilmek dahi istemiyorum artık.

 Terk edildim çoğu kez ve hep terk edildim sonu gelmeyen terk edilişler tattım. En son terk edecek kimsem kalmayınca kendimi terk ettim. Öylece banyoya bırakıp çıkıp gittim iki bileğimi de kesmiştim çünkü, o banyoda yapabileceğim hiçbir şey yoktu, terk edilmenin nasıl bir his olduğunu sadece terk edilenler bilir, Bunu en iyi nasıl öğrenirim diyorsanız eğer limana yanaşan gemilere bakın derim. Onların hep bir bekleyeni yoktur hep terk edilenleri vardır birazda.

 Sevilmeyi öğrenemedim hiç, Eğer küçük yaşta sevgi görmemişseniz büyüdüğünüz zaman sizi seven insanlara hep farklı gözlerle bakarsınız, sanki size zarar vereceklermiş gibi gelir. Bu yüzden hep korktum, Küçük bir çocuk gibi korktum, zarar verecekler diye korktum, Küçük yaşta o kadar çok zarar vermişlerdi ki o küçük bedenime daha ne yapabilirler dedim daha ne kadar acı çekebilirim dedim, Çektiğin acılar ''daha hiçbir şey görmedin sen'' değince daha çok acı çektim en sonunda acıdan hastalanıp yataklara düştüm yediğim ilaçlar fayda vermeyince iki hafta hastanede yattım, İyileşmeye başladığım bir gün odama vuran o soğuk yağmur ve güneşin aslında bir yok olup sonra ortaya çıkmaya karar verdiği bir saat diliminde yattığım hastanedeki yatağımdan kalkıp hastanede o rutubetli odadaki camı açtım, içeriye giren bir umut değildi, sadece yüzüme vuran o ağacın kokusuydu ve gerçekten çok güzel kokuyordu, sanki ıhlamur kokusu sinmişti yüzüme o an.

 Umutlarım, hayallerim, kalp kırıklıklarım çok birikti, artık daha fazla kırılmaz dediğim kalbim kırılmıyor çünkü kırılacak bir kalbimin kaldığını düşünmüyorum. Delirmek gerçekten dünyanın en güzel eylemi olmalı. Merhabalar, Nasılsınız? Çok uzun zaman oldu yine ama bu sefer anlatacağım bir hayat hikayem kalmadı. Nefes alabilmek adına biraz olsun, yaşadığımı hissedebilmek adına, 24 Ekimde bu sefer İzmir'e gideceğim hayatımda hep gitmek istediğim ve gidemediğim İzmir. Hayallerimi yaktım, artık yanabilecek sadece bedenim kaldı çünkü.

 Hadi Eyvallah....


Bölüm Sonu....






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...