Yaşamak ile ölmek arasında saç teli gibi ince bir çizgi çizdim, Kahrolası insanlar ne kadar da nankör dedikleri gün aklıma geldi, nankör olan insanlar değildi, nankörlüğü bize öğreten ve öğretmeyi seçenler. Yanlış ile doğru arasında ne kadar ince bir çizgi varsa onları da kalemimle silmeyi seçtim bende artık hayatım ince bir çizgiden ibaret olmasını ve o ince çizgiyi kullanmak istemediğimi iblise kanıtlama gereği duyduğumu bilmesi gerekiyordu yanlış bir hayatı ben seçmedim hiç bir zaman, yanlış bir yolda yürümeyi seçmediğim gibi ama her daim yanlışların içine süreklenip durdum ve kırıldım. Kırılmak çok güzel bir eylem, her zaman, mutlaka, hiç beklemediğin bir zamanda, karşına başka bir gösteriyle, karşına çıkabiliyorlar, kimisi başka insanlar için, kimisi onların zorlamalarıyla ortaya atılan bir hadisi her neyse...
Kumar masasında nasıl kaybettiysem kendimi bir daha hiç ama hiç doğru sayı gelmedi bana, her zaman bir elim kapıda kaldı gidenlere el sallamak için gittikleri zaman kapının önünde beklemek için,
Kırık bir kalple yaşamayı en iyi ben bilirim, en iyi örnek benim sınav sorularında çıkacak bir soru gibiyim garanti çıkıcak ve verdiğin cevap ''Doğru kırık bir kalbi var'' dediğin zaman o sınavdan geçebileceğin bir hadisi ve o sınavdan güzel bir not alabileceğin gibi en büyük eylem söz konusu, Kaybetmek çok güzel bir eylem sonra yeniden başka şeyleri kaybetmek, aileni kaybetmek sonra onları bulmak yeniden doğmak gibi bir şey aslında yeniden ölmek gibi bir şey bu bulduğun zaman seni neden bıraktıklarını sorarsın, verebilecekleri cevap her zaman aynı olur ''gitmek zorundaydım'' Aslında gitmek zorunda olanlar kim yada kimler? Bilmek çok kötü bir şey
Bitmeyen bir hayat ve o hayatın içinde allahı aramak bulabileceğin imkansız bir acının itirafı, bulduğun zaman dua edemeyeceğin gibi, şeytanda öyle bulduğun zaman günah işleyebileceğin ama bulmadığın zaman günahların olmayacağı söz konusu, Kimse cehennemde yanmak istemez herkes cennette yaşamak ister kimisi bu dünyada kimisi diğer dünya dedikleri yerde. Diğer dünya diye bir şey yok sadece tanrı tarafından kandırılmış birer piyonları ve kalesi var tanrı istediği zaman o piyonları öne sürüyor kalesini koruyabilmek için insanları ölüyor kimin için yada kim için, neden yada niçin? Neden ölüm var sonuçta cennette yaşamak gibi bir şey varsa neden bu kadar eziyet dolu bir gezegenin içine sıçıyoruz? Bunları söylemeye kalktığı zaman aklımıza ilk gelen şey günah oluyor. Günah olan sadece alkol, vücudumuza uyguladığımız kötü eylemler, namaz kılmadığımız şeyler mi acaba? Günah tanrı tarafından korunan bir vezir tanrı istediği zaman günah işliyoruz hepsi o sonrası ölümle yüzleşiyoruz işte
Bu güne kadar uğruna inandığım ne varsa hepsi terk etti beni iyi bir terk ediliş almadım hiç bir zaman mutlaka üzüntü oldu sonunda, kırık bir binanın zemin katında yaşamayı öğrendim yaşadığım hayat bazen iyi etkiler yarattı bazen ne kadar kötü duygusu varsa onları bağışladı sonra gitmeyi hızla uzaklaşmayı seçtiler. İşte her şey böyle başladı Josephine ve son olmadı mutlu son diye bir şey olmadı yani....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder