27.08.2013

Şizofren Hasta, Tanrının Kumarhanesi, Josephine ve Ben


 Denize karşı içtiğim kaçıncı sigara bende bilmiyorum kumar kartlarında tanrımı daha kaç kez kaybettiğimi daha kaç kez ruhumu iblise kiraladığı mı, daha kaç kez kalbimin kırıldığını, daha kaç kez öldüğümü ölümsüz biri olduğumu tanrımın suratına kustuğumu bilmiyorum çok yalnızım. Yalnızlığıma ortak olacak çok insan var hayatımda ama hiç biri de benimle bir odayı baylaşacak kadar zeki değiller bırakıp gitmeyi daha çok seviyorlar. İntihar eylemlerini neden çok seviyorum bilmiyorum çocuk yaşımda oyun biliyordum bunu aslında o oyunda her zaman elenen ilk kişi bendim oyunların saçma olduğunu arkadaşlarımın beşinden koştuğum zamanlarda anladım koşmanın ne kadar da saçma olduğunu aslında koşarsam düşeceğimi bir yerlerimi incilteceğimin farkında olmadan koşmanın ne kadar da saçma olduğunu anlamıştım koşmamalıydım kimsenin peşine takılmamalıydım ama yapamadım sürekli başka bir gezegende olduğumun farkında olmadan koşup durdum ne zaman yere düştüm o zaman ağlamaya başladım. Çoğu kez her gece ağlayarak uyuyordum geceleri sevmediğim için uyumaktan nefret ediyordum geceleri cinlerin beni kovaladığını, üvey annemin karanlık mahsen de beni dövdüğü ile korkunç rüyadan uyanıyordum, gecelerden o yüzden nefret ettim geceleri o yüzden kör bir bıçakla kuyunun dibinde kestim kendimi kestiğim gibi,

 Şizofren oluşumu tanrıya borçluyum o olmasaydı beynimde bulunan çift kişilik karakter beni ortaya çıkaramazdı tanrımı kumar masasında kaybetmenin ne demek olduğunu nasıl bir haz olduğunu kadınlarla sevişince onlarla seks yapınca anladım, Yoktum ben bu gezene ait bir insan değildim insanların birbirlerine ait olduğu zamanlarda ben ruhumu arıyordum kuleden aşağı atmıştım o zamanlarda kalbimi düşerken bana bakan gözleriyle ne kadar da ağır bir şerefsiz olduğumu söyledi. Kandırmıştım bütün dünyada bulunan canlı ve cansız varlıkları kendimi kandırdığım gibi kandırmıştım, tanrımı kandırdığım gibi kandırmıştım, beynimin içinde bulunan son atom bombası gibi patlatmak istedim.. beynimin havaya uçtuğunu bilim insanların beni incelemeye almalarını nasıl bir beyne sahip olduğumu bütün dünyada yaşayan yalnız insanlara anlatmalarını istedim... yalnızlığıma onlarında ortak olmasını istedim gezegende benim gibi düşünen milyonlarca insanın olduğunu var olduğunu bilmek istedim, Aslında yalnız değildim ben, benim gibi milyonlarca insan vardı bir araya gelsek belki de cenneti yok edebilirdik yada cehennemde bulunan bütün insanları kurtarabilirdik onlara özgürlüğünü verebilirdik. Tanrının nasıl bir düşünceye sahip olduğunu her zaman düşünüp durdum ama bunu beynimin kabul edemeyeceğini anlayınca vazgeçtim. Kumar masasında dağıtılan kartların ne kadar da iki yüzlü olduğunu anlamak sadece bir kaç saniyemi almıştı yine kaybedecektim kendimi kaybettiğim gibi, kandırmak zorundayım insanları kumar masasında bulunan insanları kandırmak zorundaydım bir bir ellerini açmaya başlayan insanların kulaklarında acaba hangi fon müziği vardı? Nasıl oluyordu da korkusuzca ellerini gösteriyorlardı o lanet olasıca ellerinde nasıl oluyordu da kan duruyordu sıra bana gelmişti artık benim kulağımda Cemal Süreya rüzgar sonra fon müziği çalıyordu sürekli tekrar eden bir fon müziği kimse duymuyordu yanımda bulunan kadın dahi olmak üzere kimse duymuyordu yalnızlığımı o kumar masasında terk ederek anladım kimsesiz olduğumu ailemi öldürdüğümü ceza evine düştüğümde anladım...

 Son olmadı mutlu son diye bir şey olmadı benim hayatımda,, mutsuzluğu çektim kartların arasından mutsuzluğun nasıl bir eylem olduğunu kendime düzenlediğim bir intihar seçiminde anladım güzel bir şey değildi benim için güzel bir şey insanlık için güzel olmuyordu, Kırık bir kalbe sahiptim insanların beni anlamalarını oldum olası hiç istemedim kendimi anlamakta güçlük çektiğim zamanlarda ruhuma saplanan başka kadınların da o ruh sisteminde hapis olmalarını istemedim çünkü unutamadığım unutmak istemediğim bir kadın vardı hayatımda hayatımın orta yerinde kudüs de o mabedimi yıkmak isteyen insanlar bomba attılar, mermi sıktılar ayaklarımın üstüne kelime-i şehadet getirerek Allahu ekber diyerek bağırdılar dinsizliğimi dinden çıkmama neden olan o insanların ruhlarını öldürmek istememin nedenini o günden sonra düşünmemem gerektiğini anlayınca özgür bir insan olmayı seçtim ama özgürlüğümü kaybetmiştim bir kere ve bir daha bulamadım..

 İnsanlar ağlar her gün biri için mutlaka ama mutlaka göz yaşı döker ben 16 kasım da göz yaşı dökmüştüm ilk kez babam ölmüştü o gün kör olduğum için göz yaşı döktüm, sonra göz yaşım bir daha hiç dinmedi gökyüzünde yağan bir yağmur gibi sürekli devam etti gözyaşlarımı gören insanlarda hiç bir şey yapmamak üzere bana bakıp durdular, Kendime yeni bir eylem yaratmalıydım ruh sistemimi bozan her şeyi yok etmeliydim, saatlerde bulunan saniyeleri yok ettiğim gibi her şeyi ve herkesi yok etmeliydim hatta elimde olsa tanrıyı da yok eder daha düzenli bir hayat kurardım kimsenin kalbinin kırılmadığı bir gezegen inşa ederdim ama tanrı insanları yalnız bırakarak ne kadar da iki yüzlü olduğunu gösterdi ikiyüzlü olan tanrı değildi bizlerdik yani sizlerdiniz yada onlardı ikiyüzlü olanlar insanlardı ben değildim ben ikiyüzlü biri olmadım ben sadece orospu çocuğu oldum bunu kendime laik gördüm ve kendi adımın işe yaramadığını anlayınca kendimi bıçakladım berlin sokaklarında, Gökyüzü maviydi tanrı bir tek bizler için onu iyi yapmıştı gerisini düşünmeden yaratmış insanlara peygamber göndermişti, peygamberlerin soyundan gelen son insan kimdi?  Gökyüzüne baktığım saatlerde içimi koparmak ve bir daha geri sokmak istemedim piyanoda bulunan son nota gibi düşündüm her şeyi çalıp çalmamam konusunda. Bozuktum beni tozlu bir rafa kaldırmalarını istedim benimle olan kadınlara her zaman bunu yenileyip durdum ve bir daha bana dokunmamaları konusunda uyardım onları kendilerine deli diyen kadınların nasılda deli olmadıkları kendi gözlerimle şahit olunca kollarımı kestim yapmam gereken son şeyi ilk başta yaptım sol kolumu keserek bunun farkına vardım.

 Çok kitap okudum ve okumaya da devam ediyorum, çok müzik dinledim insanların henüz dinlemediği müziklerle karşılaştım korudum onları öz çocuklarım gibi koruyup kolladım zarar gelmesini istemedim onlara kendime zarar verdiğim günlerde onlarla sevgili oldum. Çok fazla filim izledim hiç bir filmi ayırmadım saçma olup olmaması konusunda, her türlü gerilim dolu filmi izleyip nasıl cinayet işleyeceğim konusunda beynimin bir yerine kazıyıp durdum ilerleyen saatlerde işime yarayacaktı, İntihar edecektim ve kusursuz bir intihar olmalıydı bu,, insanların beni konuşmalarını istemeliydim öldükten sonra mezarıma nobel ödülü getirmelerini sağlamalıydım her şeyi kusursuz bir planın parçası gibi devam ettirmeli ve o senaryoda her şey kusursuz şekilde sürüp gitmeliydi öldükten sonra insanların beni konuşmalarını sağlamalıydım yıllarca hatta ömürleri boyunca her dakika her saniye sürüp gitmeliydim bu durum.

 Eylemleri gerçekleştirmeme ne kadarda kısa bir süre kaldığının farkındayım artık.

 5 kere öldüm üç kerede intihar ettim, birinci ölümüm ailem için oldu olmayan bir aile için ölmeyi seçmiştim, İntiharı bu yüzden kendime yakıştırdım takım elbiseli adamlar gibi kendime yakıştırmayı seçtim. İkinci ölümümde bir kadın için oldu çok sevmiştim aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu o kadının dudaklarında anlayınca ölmek istedim terk edilmiştim çünkü terk etmenin ne kadar da boktan bir şey olduğunu kalbimin kırıldığını, o kadın beni terk edince anladım ve intihar ettim. ölmeyen biri olarak sürekli intihar ediyordum. Sonbaharın geldiği günlerde ölmek için kıvranıyordum. Kaybetmek piçlere göre bir eylemmiş bunu bir kitapta okudum piç kurusunun teki olarak kaybetmenin nasıl bir haz olduğunu kendi gözlerimle şahit olmalıydım. Olmuştum da bir bir her şeye şahit olmuştum ölmeyi, alkolü, eroini her şeye şahit olduğum gibi onlara da şahit oldum. Üçüncü ölümüm kendim için oldu ruhum sıkılmıştı yeterince kalp kırıklığı alınca yaşadığım gezegende ölmek istedi beynime emir verdi ama ölmemek içinde direnip durdu. Her zaman ki gibi yaptığım eylemlerle kendimi kandırıp durdum. Sürekli kendimle oyun oynuyordum ama sürekli acı çeken taraf ben oluyordum alışmıştı bünyem sigaraya alıştığım gibi her şeye alışmıştım. Son darbeyi kim yada kimler tarafından geldi oldum olası hiç anlamadım..

 Hayatımı yırtmak için çok fazla uğraştım her seferinde kendimle alay edip durdum, Ölmek benim için kurtuluş savaşını kazanmak gibiydi kendimi affetmek yerine sürekli ölümle alay ettim oda benimle alay etti her seferinde intihar etmemi geciktirip durdu. Masada bulunan bir bardak sıcak çay ve bir paket sigara aç değilim bir bardak çay ve sigara beni doyurur yıllardır kendimi böyle avutan bir insan olarak şükür ediyorum beni yaratan tanrıya ve bir müzik çalıyor fonda bir paket daha sigara içip yatmalıyım ölmeliyim  çünkü ölürsem her şey düzelecek....


  Son Bölüm...









23.08.2013

Günahlar

 Çok günah işlediğimin farkındayım, o kadar çok günahım birikmiş ki? Az önce neden cehennemin yolunu tutmadım diye kendime küfür ettim. Aslında çok doğru bir şey diyorum vücuduma uyguladığım işkence, kendime zarar vermekten başka hiç bir bok yapmıyorum tam on sekiz yıldır. Kocaman on sekiz yıl insanın ömrünün en güzel yanları bence. Neden bunları yazıyorum bu gece inanın bende bilmiyorum bazı şeyleri beynimin içine kayıt altına alıyorum ama onlarda bir boka yaramıyor açıkçası kime dokunmaya kalksam yada kime aşık olsam elimde patlıyor mayın tarlası gibi hani bileniniz vardır? Bilgisayarlarda mayın tarlası oyunu vardı kutuları tek tek açarsın sonra içini bir korku salar tam boş bir kutuyu açarsınız ki hop güm mayın patladı işte! Benim ruhum da öyle kendime uyguladığım şiddet eylemleri doğrultusunda patlıyorum daha önceleri ayaklarım yoktu, sonra kollarım zaman zaman her yerim çürüdü, boş bir mezarda yaşamıma devam ettim.. Çok uzun bir süredir boş mezarda yaşıyorum uzun süre önce uyuşturucu kullanıyordum sonra beynim bırakmamı istedi bende bıraktım. Aslında bunu bana beynim hakaret sonucu söylemişti acı çektirmek kendime, daha çok zamanım vardı. Zamanımı ne kadar iyi kullandığımın farkına varmam sadece saniyelerimin tükendiğine şahit olunca anladım. Kadınlarla yatmaktan artık eskisi gibi zevk almıyordum onların bacak arası ilişkileriyle kaybedecek zamanım yoktu. Aslında beynim seks yapmamı önermişti kadınlarla seks yapmayı bana ilk kim öğretti yada ilk hangi kadınla yattım bende bilmiyorum zaman sonra unuttum çünkü kendimi boş bir odada bırakacak kadar çok sarhoş gezdim.

 İnsanların iki yüzlülüğünü kumar kartlarında gördüm, masada duran kartlar her biri başka bir hayatı simgeliyordu, o simgeler yüzünden ölümün kıyısından çok döndüm. En son hayatımın en uç köşesine atılan bir bomba sayesinde ölüm ile yüzleştim. Çok güzel bir ölümdü. Sonrası olmayan bir hayat, Kendimden o kadar çok sıkıldım ki tarif etmeye kalksam ne tür eylemler söz konusu olacak bende bilmiyorum aslında bilmediğim o kadar çok şey var ki bir türlü toplayamıyorum yada toplamak yerine intihar etmeyi seçiyorum her şeyi terk etmek istiyorum bir gece ansızın kendimi çoğu kez terk ettim ama başarılı olamadım. Başarmak kelimesi benden o kadar çok uzakta yer alıyordu ki. Başarmanın ne olduğunu nasıl bir eylem olduğunu küçük yaşta tanrımı kaybederek öğrendim o kadar çok müzik dinlemiştim ki artık isimlerini ezberlemekten vazgeçtim sadece kulağım duyuyor birde ruhum zevkler içinde dans ediyordu.

 Neden böyle bir şey ile karşınıza çıktım inanın ki bende bilmiyorum kendime yeni bir intihar eylemi gerçekleştirmek için beynimi öldürmek istedim. Huzurun nerede nasıl bir yerde olduğunu anlamaya kalktığımda yorgunluğum o kadar çok vardı ki üstüm başım kirliydi bende masamdan hiç mi hiç kalkmadım kendisinin gelmesini istedim, kendisinin beni bulmasını istedim. Nasıl bir şeydi o ölüm boş verin

 Aileleriniz kıymetini bilmeyin evinizi terk edip kendinize yeni bir hayat seçin ve yeni bir hayat yaratın ilginç bir şey olsun, eroin kullanın, alkol alın ama asla bağımlı olmayın aşık olmayın sonra kalbiniz çok kırılır...

 Yukarıdaki yazıyı ne zaman yazdım bende bilmiyorum inanın ki uzun süre önce yarım yamalak yazıp bırakmışım biraz toparlayayım dedim ama sonra boş verdim nedenini bende bilmiyorum. Neyse başka bir şeyden söz etmek istiyorum canınızı falan sıkmak değil amacım benim arada bir girip günlük şeklinde yazılar yazıyorum buraya iyi oluyor ne bileyim kafamdaki her şeyi buraya dökmek iyi geliyor bana dinleyenim çok var sağ olsunlar ama zaman sonra onlarında kafalarını amcık gibi yapıyorum farkındayım bu durumun her ne kadar dinlerim deseler de sıkılıyorlar ama belli etmiyorlar bu durum iyi ama bana göre değil kendi problemlerimi başka insanları anlatıyorum o insanların canı falan sıkılıyor işte öyle bir şey anlayın sizler. Aylar önce intihar ediyordum hayatımın son dönemine gelmiştim artık ölmek için elimdeki bütün kartları kullanmaya karar vermiştim hayattan yana o kadar çok bunalıma girmiştim ki o dönem bunu anlatmak istesem sabah olur biraz da sizler biliyorsunuz. İntihar etmek acizlere göre bir şey en çaresiz insan intihar eder bunu bana çok sevdiğim bir arkadaşım söyledi ben o dönemleri yaşadığım sıralarda yeryüzünde yaşadığımı bile kabul etmiyordum. Hayat ile bağlantımı kesmiştim bir jiletle ama o ip bir türlü kopmak nedir bilmedi yüreğimde. Hayatıma giren kadınların ruhumu söküp gitmeleri put sanıp da kıran insanların ellerinde bulunan baltayı kırmak istemiştim bir zamanlar.

 Yaa boş verin ben yazıyorum yazıyorum ama bir bok anlayanınız var mı? Biriniz çıksın bana anlatsın senin durumun şu şu diye söylesin yada ne bileyim sen en iyisi öl yada kendine kiralık katil tut desin. bir şeyler söylesin işte vallah ne yazdığımı bende bilmiyorum ama gecenin ilerleyen saatlerin şizofren hastanın mektubu adlı bir yazım var omu paylaşmayı düşünüyorum uzun süredir şizofren hasta hakkında bir yazı yazmamıştım iyi olur sanırım. Kendinize dikkat etmeyin.


bölüm sonu olsun...





10.08.2013

Şizofren Palyaço



Teşekkür ederim tanrım
beynimin içinde dolaşan insanları tek tek öldürmeme izin verdiğin için,
bu gün bayramın üçüncü günü
ellerimi jiletle doğradığımın bilmem kaçıncı günü, bilmem kaçıncı saati
vücuduma attığım yirmi altıncı dikiş
bacaklarımda bulunan kırıklıklar
yürümek istememiştim önceleri
sonra ayaklarımın ucuna mermi atınca koştum bende
tanımadığım insanlar bana silah çekmişti
eroin kullandığım için,
yorgundum, çaresizdim
insanların beni anlamalarını istemeyecek kadar bitkindim
bilmem nerenin ülkesinden, bilmem nerenin caddesin de müzik çalıyordu
durdum dinledim
önce ağlamak istedim.
Müzikler çaldığı her dakika ağladığımı düşündüğümde
ağlamak istemiştim.
sol kolumdan başlayan yara izi sol bacağıma kadar devam ediyordu.
kalbimin ortasından geçen yara izi.
bıçakla işaret izi attığım yüzüm
insanların beni daha iyi tanımaları için yapmıştım bunu
canım yanmıştı
ama zevkliydi
kendi canımı acıtabiliyor hatta kendime işkence edebiliyordum
mazoşist biri değildi
kendime işkence ettiğim için zevk duygusu ile yanan biri olmadım
insanlar tarafından kalbim kırılınca aşık olmuştum
onarılmayacak bir aşkı seçmiştim
onarılmadan çöpe atılan bir aşk
siyah beyaz fotoğraflarda acı dolan bir aşk
aşık olmanın ne demek olduğunu yerden kalkınca anladım
yüzümün yarısı toprakta asılı kalmıştı kuleden aşağı atladığım zaman sağ elimle sol elime attığım çizik
duymadığım bir nota
kulaklarımı bir müzik için kestim bir daha asla ama asla dinlememek için yaptım bunu
radyoda La vie en rose çalıyordu
altı milyar insan içinde yalnız doğdum
yazdığım yazılar ve şiirler bir boka benzemediği için
yaktım
hepsine bir bidon benzin döküp yakmayı seçtim.
Kendimi yakmak istemiştim bir keresinde ama vücudumda yanıklık oluşmasını istemedim
gönlümü put diye kıran insanları öldürmek istedim
hepsine ayırdığım mermi
o mermileri onların ağızlarının içine sokup
taşaklarını kesmek istediğim bir eser
inanılmaz ve tek kelimeyle olağan üstü
tanrıma dün gece dua ettim
kendimle yattım
ve bir kadınla seviştim
gülme yeteneğimi bir hastanenin morgunda unuttum,
gülmek bana göre değildi
saçma geliyordu,
insanların kalbimi kırdığı dakikalarda kendime mezarlık yaptırdım
bilmem nerenin ülkesinde, bilmem nerenin mezarlığında
ucuza gelmişti mezarlık bana
hatta üstüne para dahi ödemedim
mezarlık satan bir yaşlı adamın kızıyla yattığım için
babasını ikna ettiği için ucuza getirmiştim ölümümü
hayatımı yırtmak istemiştim
ölmeden önce
bir bardak bira içtim,
yetmeyince sarhoş olamayınca
beş bardak içtim
iki gram kokain kullandım
damarlarım da dolaşan
eroinin izleri
bir kitap okudum sonra
insanlık savaşı hakkında bir kitap
bilmiyorum ama iyi bir kitaptı
sonra bir tane şiir yazdım
şiir denilmeyecek kadar saçmaladığımı
okuyunca anladım
kendimi terk ettiğim gün
ruhumu bir odaya hapis ettim
müebbet hapis cezası verdim
ruhumu çoğu kez sikmişlerdi insanlar
iblisle antlaşma yapınca rahat bıraktılar biraz olsun
sonra bir kadın tanıdım yeniden aşık oldum.
Mektup yazdım
ama nerede oturduğunu bilmediğim için aşık olmaktan vazgeçtim
kendimden vazgeçtim
kendime verdiğim sözleri çiğnedim
bir kamyonetin altında kalıncaya tek
vücudumun o zaman parçalandığına şahit oldum
şahit olduğum bir tek kanlı vücudum değildi
bakireliğini kaybetmiş bir kızla aynı odada kaldığımda ağlamasına şahit olduğum gibi
insanların gözlerinden akan yaşlara şahit olduğum gibi
sol kolumda bulunan seksen altı tane sigara izmariti
üvey annemi öldürmek istedim bir gece
ilk cinayeti mi gerçekleştirmek için zincirlerimden kurtulmak istemiştim
ama anahtarın nerede olduğunu bilmiyordum
bende kendimi öldürdüm o karanlık odada
karanlığımı aydınlığa çeviren çok insanla tanıştım 11 yaşındaydım bir kıza aşık oldum
o gün çaresizlikten kurtulup o kızı takip ettim
üvey annemi terk eder gibi
kendimde vedalaştım
bir birahaneye girip rakı içtim sabaha kadar
sarhoş olmuştum
insanların üzerime basarak geçtiğini görünce yattığım yerden kalkıp siktir olup gittim
gezegeni ve onu yaratan tanrıyı terk etmek istedim
ruhumla aramda olan bütün bağları keserek
........................
........................
........................
................. beynim durdu artık josephine
yazmak istemiyorum sadece biraz uyumak
sonra bir daha asla ama asla uyanmamak istiyorum
eroini bırakmak alkol almamak istiyorum
çok çaresizim o kadar çok acıyorum ki kendime bunu tanrı da bilmiyor...




4.08.2013

Piyanonun Bozuk ilk Tuşu ve Peron


 '' Aynı peron ve yine bir yalnızlık yine bir kalp kırıklığı perşembe gecesi aynı peronda bekledim gelmeyeceğini bildiğim halde bekledim yoktu kendisi eskiden birlikte çıktığımız o uzun yolculukları artık tek başıma çıkacağımı bilmek ruhumun en derinliklerinde işleyen acıyı uyandırdı. Gitmesine beni bırakmasına kabullenemedim. Yada kabullenmek istemedim. Dev bir organizasyonda piyanoya dokunan şef ve ilk tuşa bastığı zaman çalmayan ben, hayatımda böyle bozuk plak gibi tekrar edip duruyor. Oldukça kendimden uzaklaşıyorum kendim ile yaptığım antlaşma sonucu öleceğim ama nerede yada ne zaman olacak bu iş bende henüz bilmiyorum gecen akşam o otobüste o kadar çok ağladım ki kimse beni duymasın diye sesimi olduğumca çıkartmadım insanların bana bakıp acımalarını artık istemiyordum allahdan o otobüste yanımda kimse yoktu 12 saat boyunca tek başıma geldim belki de yanımda o vardı belki de o yüzden insanlar yanıma oturmadı bilmiyorum ama yanımda kimsenin olmaması beni biraz olsun mutlu etti sabaha kadar yolu izledim durdum o yollar bana tanıdık geliyordu. Uzun yolculukları çıktığımız zamanlarda beraber gülüp eğlenirdik şimdi gece çıkmaya karar verdim. İnsanlar uyurken ben yalnızlığımla yolda müzik eşliğinde gidiyordum. Kalbimin kırıklığını hemen hemen artık yazmaktan bıktım bende evet kırık onarılmayacak bir şekilde kırık kendimi anlatamayacak şekilde kırık anlatmakta istemiyorum artık anlamamak en iyisi bence

 Antalya şehri benim en çok sevdiğim şehirlerden bir tanesi beni burada bıraksalar günlük sigaramı alsalar kalacak yer işini halletseler başka hiç bir şey istemem yemek su gibi hiç bir şey istemem vallah bak amına koyim ölene kadar yaşarım burada arada bir de bu siteye girer yazı yazarım ohh mis tertemiz hayat işte. Bilindiği gibi eroin ve kokain hastalığı vardı eskiden ama kokaini dün gece içtim yeniden eskisi gibi beynimi çok fazla yormuyorum içip içmemesi konusunda Josephine ve mellery de yanımdaydı dün gece sevgili dostlarım onlar olmasa hayat bana çok boktan geliyor bazen sabaha kadar kokain içtik alkol sigara vesaire şeyler işte antalyanın bir güzel yanı da sahilde kimse gelip de sana karışmıyor en sevdiğim yanı o aga sabah 3 yada 4'e geliyordu kafamda o kadar çok fazla soru birikmişti ki bende cevap vermemek üzere kendimi kapattım bir telefonu kapatır gibi yaptım bunu kendimi dinlemek istemiyorum artık. Çok sevdiğim değer verdiğim elif bir beni o anlıyor bu hayatta neler çektiğimi bir tek o biliyor cuma günü sabah antalya otogarına indiğim ilk dakikalarda josepi araryıp neredesin lan orospu çocuğu demeyi bile özlemişim nasıl bir duygudur anlatamam onu her neyse sabah sarılmaları falan fıstık sonra kahvaltı gece olunca da alkol ve kokain öyle geçti günüm kısaca öyle yazdım ben gerisini siz anlayın.

 Beynimin sol köşesinde bulunan tarifsiz bir acı ile karşılaştım sabahın ilk ışığı ile denizden gelen insan sesleri uyandırdı sabah o kadar çok içmiştim ki sabah olduğunda elimde bira ile balkona çıkıp insanları seyrettim ve josep en ağır yarayı vurmak için bekliyordu ahh josep bunları okuyacağını biliyorum ve sana diyorum ki tam bir orospu çocuğusun aslında biz tam bir orospu çocuğuyuz kan kardeşim. Sabah kahvaltısı yapmayalı çok uzun zaman olmuş bunu ilk kez burada öğrendim elif söyledi kilo vermişim daha doğrusu beyin ölümümü gerçekleştirmem için kilo veriyorum. İnsanların, bazı insanların dertlerini dinlemek beni biraz olsun başka diyarlara sürüklüyor kimisi yok okul için kimisi yok aile için bilmem ne bilmem ne ama anlattıkları zaman kendime bakıyorum acaba diyorum o insanlar benim yaşadığım hayatı yaşıyor olsalar idi kendileri kaç kere öldürürlerdi bende bilmiyorum açıkçası umurumda değil. Eskişehire gitme gibi bi hayalim vardı oda götüm de patladı yine elimle dokunduğum her şey patlamasında çok bunaldım bende nedenleri çok uzun da neyse konuyu dağıtmaya gerek yok çay bitmiş amına koyim ya ben bir bardak çay koyayım geliyorum canlarım.

 Evet nerede kalmıştık hee tamam konu biraz dağıldı ama sanki neyse boş verin hiç toplayacak halde değilim vallah biraz kokain biraz alkolünde vermiş olduğu nedenlerden dolayı öyle bırakıyorum bende uzun süredir böyle bir şey yazmıyordum yeni fark ettim bunu bende dün geçe akif oktay dinliyordum saat epeyce geçmiş tabi mektup şiirini okuyordu çok güzel şiir okuyor bu adam Hakan gerçekten sonra bana göre en iyi şiir okuyan insanlardan bir tanesidir. Özellikle bir dizesi çok hoşuma gitti,

''Sabahları gün doğarken kalkıyorum
İlk işim bir sigara yakmak oluyor
Ve bir süre denizin hışırtısını dinliyorum''

Unutmak çok zor bir eylem bu hayatta bir insanı unutmak, sevdiğin birini unutmak, ailenden birini unutmak, değer verdiğin bir eşya kaybolduğu zaman onu unutmak zaman zaman kendini unuttuğun da oluyor yani kafayı kırdığın zamanlarda. Unutmak istemiştim onu aklımdan çıkarmak ve bir daha asla ama asla düşünmemek istemiştim olmadı bu acıya daha fazla dayanamadım unutmak yerine başka eylemler attım ortaya beynimi iyi kullanmam onu unutmam konusunda hiç bir şey yapmadı daha doğrusu ben yapmadım. Bu gece denizin sesi bir başka güzel müzikler yine aynı dinlediğimiz müzikler geliyor aklıma onunla ilk buraya geldiğimizde beraber yattığımız o yatak dün gece o yatakta yattım yine ona dokunamadığım o gece sabaha kadar saçlarını kokladığım o gece vücuduna bakıp dudaklarına baktığım o gece kim bilebilirdi ki ayrılacağımızı tanrı biliyordu aslında o gün tanrı bana bir vahiy göndermiş olsa idi bu gece çok dua ederdim ama artık duaların gücünü kaybettiğine inanıyorum belkide o yüzden hiç bir işim yerinde sağlam gitmiyor açıkçası buda benim umurumda değil. Kendimi çoğu kez öldürdüm ama hani derler ya her gelen ölüm erken ölümdür diye kim dedi bilmiyorum ama diyen insan iyi dememiş konuyu çok dağıttım ben şimdi gördüm bunu.

 Şiir diyordum dün gece Akif Oktayın sesinden dinlediğim o şiir beni biraz olsun hüzünlendirdi sabaha kadar jos ile birlikte rakı içtik jos benim bu hayatta tek kardeşim aslında biraz birbirimizi benziyoruz sadece onun vücudunda 33 tane dövmesi var o kadar çok güzel dövme yaptırıyor ama açıkçası ben beğenmiyorum kendine dövme yaptırdığı için Mellery de çok sevdiğim bir insan ona sayısız yazdığım şiir ve deneme adında yazdığım yazılar var çok güzel sigara içiyor vede çok güzel küfür ediyor onun bu huyunu o kadar çok seviyorum ki yolda bir adamla kavga etmeye kalksa onu öldürebileceğini adım gibi biliyorum Elif hayatın en zalim köşesinden çıkıp gelmiş insan sanırsam 6 yıl oldu yada daha fazla ev arkadaşım kardeşim her şeyim beni bir tek o anlıyor bu hayatta anladığı zamanlarda ise öyle bir müzik açıyor ki o an insan kendisini öldürmek için her şeyini verebilir o zaman dinlediğim bütün müzikler onun sayesinde oldu. Derya yani annem öz olmasa da onu öz olarak gördüğüm tek insan bu sabah uyurken yanımda başımı okşayarak beni yanağımdan öpmeyi çok seviyor ne zaman yanına gitsem ve o gece kalsam mutlaka sabah kalkar saçımı oynar ve yanağıma öpücüğünü kondurur onu anlatmaya kalksam ne kelimelerim yeter nede cümlelerim yeter benim için öz annem olarak gördüğüm tek kadın ve daha ismini söylemediğim insanlar. İsimsiz kahraman seni unuttuğumu sanıyorsan yanılıyorsun dostum benimle sigaranı paylaştın seninle az dayak yemedik seni unutmam kendimi unutmam anlamına gelir.

 İşte benim dostlarım ailem dediğim insanlar ölümü her seferinde onlar için erteledim ama bir gün öleceğim intihar yada azrailin elinden olacak bir ölüm bunu henüz bende bilmiyorum ama şu sıralar iyiyim eylülde başlayacak ve kasımın son haftasına kadar gidecek bir zaman söz konusu yani ruhumun işkenceli dönemi başlayacak sevmiyorum eylül ayını ekim ayını kasım ayını ben o ayları sevmiyorum o aylar beni her seferinde öldürmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar o aylarda kaybettim ben geleceğimi geçmişimi ve o aylarda kazanacağım hiç bir şey olmayacak eminim bu konuda 23 yaşındayım 18 yıldır kalbim kırık kalbi kırıklar hastanesinde doktor olarak görev yapıyorum bir gün kendimi ameliyata alırsam ilk işim kalbimi sökmek olacak ve bir daha çalıştırmamak üzere bu işlevi gerçekleştireceğim. İnsanlardan yana yediğim kazıklar elimde o kadar çok birikmiş ki dün gece gördüm bunu hatta sabah ezanı okunurken

 Hadi josephine biz içkimizi içelim müzikler kaldığı yerden devam etsin..


Buda bölümün sonu işte sesi o kadar güzel ki anlatılmaz bir şey...
iyi geceler demeyin bana benim iyi gecelerim olmadı





3.08.2013

özel başlıklı bir not...



Lemmy…
Kalbim kırılmıştı insanlara karşı kendimi öldürmek istemiştim annemin rahmini terk ettiğim gün kendimi iki kere öldürdüm. Yoktum boş bir gezegenin içinde yoktum bir hiçtim hiç olarak doğmuştum. İnsanların deyimiyle orospu çocuğu olmuştum. Kendimi çoğu kez öldürdüm intiharı tanrımı kaybettiğim gün gerçekleştirdim. Şiirlerimin masamın üzerine koyarak odamda kendimi bıçakladım ruhumu sökemeyince kendime bıçak çektim. Bir şeyler ters gidiyordu hayatımda kendimi kandırmaktan sıkılmıştım yıllardır kendimi kandırarak eylem düzenledim insanlara karşı insanların kalbinin nasıl kırılacağını okuduğum kitaplardan anlamıştım. Kendimi yok ederek başladım önceleyin şarap ve kokain içerek devam ettim. Saatlerin ilerleyen dakikalarında bir şiir yazdım beğenmediğim için üstüne benzin dökerek yaktım o benzini kafamdan aşağı döküp insanların gözleri önünde kendimi yakmak istedim. Ruhum yorulmuştu, kalbim yorulmuştu, kendimi o kadar çok fazla yormuştum ki bunu anlamak için bir papazın yanına gidip kendimi kutsamak istedim. Kutsamak isa olmak çarmıhta yalnız yaşamak daha fazla kimsenin kalbimi kırmasına izin vermeyen melekler olacaktı kendimi öyle inandırmıştım peygamber olunca melekler bana yardım edecek düşüncesiyle kendimi kandırdım. Kendimi kandırmakta ustalaşınca bir seviye atlamak istedim yeni bir müzik ve yeni bir alkol olsun istedim…
Kulağımın içine dolan ses şiddetine daha fazla dayanamayınca kulaklarımı kestim bir polisin karşısında dehşete düşerek yaptım bunu insanları duymak istemiyordum şansıma polis çıktı bende gözlerinin önünde kulaklarımı kestim duyu ile aramda bağları jiletle kesmiştim önce sadece geriye kulaklarım kalmıştı onları da kestikten sonra her şey bitmişti. İnsanların beni tiyatro salonunda kullanmaları canımı yakıyordu kendimi fahişe yada orospu hissetmekten başka bir şey değildi yaşadığım hayat bana bunu göstermişti çünkü. Ruhumu iblise kiralarken canımın yandığını o zaman anlamıştım yoktum bu gezegende kendimi yok etmiştim allahımı yok etmiştim. İnsanlara karşı kalbimin kırıklığı geçecek gibi değildi ben kendimi öldürmeden hiçbir şey geçmeyecekti. Vücudum beni eskisi gibi kabul etmekten sıkılmıştı kollarımda bacaklarımda her yerimde dövmeler vardı.. yattığım kadınların hoşuna gidiyordu onlar o dövmelerde kendilerini yok ediyorlar başka hayallerde gezintiye çıkıyorlardı. Tanrının yüzünü sol kolumun serçe parmağıma kadar devam eden bir çizgi ile çizdirdim. Zor olmuştu ama güzel bir fikir olarak karşımda dikildi.
Kokain kullanmaktan beynimin içinde çok fazla olaylar söz konusu oluyordu kendimi kaybediyordum eskisi gibi değildi hayatım eskiye dönük baktığımda çok fazla kırıklarım söz konusuydu ama büyüdükçe hayatımın kırılmayan hiçbir organı kalmamıştı artık kemiklerim dayanamıyordu çektiğim acıya beynim ölmek için yalvarıyordu. Dayanmam gerektiğini bana en çok kalbim söylüyordu bir yıl bekledin biraz daha bekle demesinden sıkılmıştım beklemek bana göre değildi gelmeyecekti beni bıraktığı terk ettiği perona bir daha asla ama asla uğramayacaktı. Yok olmak istemiyordum özlüyordum seviyordum sevgimi ona göstermek istiyordum ama her seferinde buharlaşıp yok oluyordu tanrıya o yüzden çok kızgındım yok olmasını istemediğim birini yok ediyordu.
Müziklerin bacakları kırıldığı gün şiirlerimin hepsini yaktım. Kendi ruhumu yakar gibi yaptım bunu eroinlerimi camdan attım sadece uçup gitmelerini izledim kuşların göç ettiğine o zaman tanık oldum ve o zaman mutlu olmanın ne demek olduğunu anladım ama mutlu olmak istemiyordum ben mutluluğumu o kişiye emanet etmiştim bakireliğimi, bekaretliğimi, her şeyimi emanet eder gibi emanet etmeyi seçtim yanlış yapmıştım boş bir kutunun içinde yaşamak aptallıktı kandırılmıştım aldatılmıştım parçalanmıştım o yüzden sabaha kadar sigara içtim son sigaramı da Kadıköy’de yaktım sahile karşı birazdan gemiler geçip gidecek bende bir gemiye binmek istiyorum artık o gemide ruhumun olduğunu bilmek ve karşılaşmak istiyorum….


KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...