6.05.2015

son dönemeçler


  Çıkmaz sokağın sonlarına gelmek böyle bir şeymiş demek ki? Sıfırdan önce yada sonra gelen bir sayı gibi, aslında sıfırın hiç bir anlam ifade etmediğini, anlamsız bir sayı gibi düşünürüz aslında sıfır bir başlangıç değil sondur. Uzun zaman oldu burayla bir bağlantı kuralı sürekli başa sarıp sarıp durdum sürekli yazdım yazmak aslında çok zevkli bir iş sadece yazarak ömrümün geçeceğini bilsem hiç sıkılmadan her gün oturur yazarım ama olmuyor işte olmayan o kadar çok soru ve cevap var ki, bazen ben dahi bazı soruları boş bırakıyorum yazılı bir sınavda yüz yerine hep doksan almayı bekliyorum, oldum olası yükseklerde gözüm olmadığı için; ki öğrencilik hayatımda da böyleydi sadece geçer not alayım yetiyordu bana sadece geçer bir not. Olmuyordu tabi sürekli, ya yapmıyordum yada bazı şeyleri beynime sokmuyordum hep en arka sıralara otururdum yada cam kenarına, sürekli dışarıyı seyrederdim öğretmenleri dinlediğim nadir olurdu yada okuldan kaçar bir yerlerde otururdum. Sevemedim bir türlü okulu bu yüzden ama okumayı hep sevdim bir şeyler öğrenmek adına yada bir şeyleri kafamın içine sokmak adına diyin siz bunu.... Artık nasıl bir ruh haline sahip olduysam sürekli benden kurtulma isteği olan bir şey var içimde çıkıp gitmek terk etmek beni, bu güne kadar bir tek ruhum terk etmedi bir tek o yalnız bırakmadı sanırım... Düşünüyorum da gerçekten çok acımasız bir gezegende nefes almaya çalışıyoruz... burası benim dert ortağım gibi anlatamadığım her ne varsa sanki biriyle konuşuyor gibiyim yazarken biraz olsun iyi oluyor. Yazdıklarımı çoğu zaman okuyorum da sürekli sıkıntılarımı yazıyormuşum fark ettim hatta biliyorum da ama şöyle gerçek bir şey var.. ben mutlu olduğum şeyleri yazamam, yazamıyorum yani mutluyum şu gün benim için çok güzel bir gündü diyerek bir şeyleri yazamıyorum olmuyor işte, yazamamamın nedeni belkide o büyünün bozulacağına inandığım içindir yada korktuğum içindir, hep şunu sorguluyorum bir tek şeyi ''bir insan mutlu olmaktan neden korkar'' ve ne olursa olsun cevabını kendime veremiyorum... İki, üç gündür canım çok sıkkındı baya baya eski günlere  çağrılıyor gibiydim sürekli bir adım ileriye adım atsam hemen ardından geriye doğru çeken biri vardı sanki beni ve her seferinde yere o kadar çok düştüm ki kalktığımda kendi yaralarımı hep kendim temizledim hep ama yaralarımı hiçbir zaman başkasına temizletmedim, görmelerini istemedim ve sürekli kendimle baş başa kaldım... salı günü iş yerinde çalıştığım bir abi'nin evinin işini yapmaya gittim cihangirde sağ tarafı boğazı gören sol tarafı sultanahmet camini gördüğün bir yerdi çok güzel evdi yani, benim olsa sabahtan akşama kadar o balkonda oturur çay içerim, mangalda kahve, mangal geceleri, rakı hep öyle bir evim olsun istedim birde dükkan hayalimdeki dükkan yani olmadı tabi ben bu hayatta güvenecek bir liman aradıysam o limanı bana önce kusursuz bir yer olduğunu söyleyerek kalmam konusunda ikna ettiler ardından o limanda bulunan gemilerle birlikte beni de yaktılar yani hiç acımadılar bana ömrüm boyunca bir tek gün olsun acımadılar hep güvenecek bir dal aradım güvendiğim oldu sonra o dal parçası ağırlık yapıyorum diye beni en aşağıya atmakla cezalandırdı ve sürekli kırıldım sürekli ama....

  Ne istediğimi bilmiyorum açıkçası, çok doldum artık saatli bir bomba gibiyim patladım patlayacağım her an, işler hani bir kere kötüye gitmeye başladığı zaman bu böyle devam eder ya öyle işte hep bir çıkmaz sokak hep bir aksilik, kendimden de çok sıkıldım ama bırakamıyorum terk edemiyorum sonuçta ruhum yıllarca beni terk etmedi bende yarı yolda onu bırakıp terk etmek istemiyorum gerçek olan bir şey var nefes alamıyorum artık boğuluyorum nefessiz bir şekilde, eksik bir biçimde hayatıma devam ediyorum o kadar eksiğim ki kalan parçalarımı toparlamak ve ardından bir araya gelerek birleştirmek beni dahada zora sokuyor ve ben artık bir köşe başında sıkışıp kaldım.... Yazdığım her yazının sonuna tek nokta koymaktansa bir kaç nokta koymak daha iyi, bitmediğini ifade ediyor, bitmediğini aksine devam ettiğini ifade eden bir şey bu,

  Yazmak istiyordum biraz olsun yazıp kendimle konuşmak istiyordum elimden gelen tek şey yazmak,,, dedim ya burası benim evim, kutsal mekanım kendimle konuşup dertlerimi anlattığım en iyi dostum demiş ya Özge Dirik '' ve gömdüler beni, öldürdükleri gibi özenle'' Daha ne kadar ölümü kendime kravat yapıp boynuma takacağım ve daha ne kadar dayanacağım hiç bilmiyorum ama gerçek olan bir şey var artık nefesim günden güne kesildiği.....



bölüm sonu olarak bir müzik yada bir şey koymak isterdim buraya ama yok tek bir müzik dahi yok işte....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...