Kağıttan yapılan bir gemi dalgalı bir denizde ne kadar dayanabilirse bende o kadar dayanmaya çalışıyorum ve çabalıyorum. Kırılan biten ümitlerim, hayallerim her şeyim bir gemide aslında. Yıllardır kağıttan bir gemi yapabilmek için uğraşırdım bir türlü yapamazdım ama nedense olmazdı, bir boka benzemezdi anlayacağınız. Derin bir kuyu ne kadar derinse daha derine çekiliyorum artık, ayaklarımdan biri tutmuş çıkmamak adına her şeyi yapıyorlar, benim gökyüzüm yok aslında, olmayan bir gökyüzünde kendime bir gökyüzü yaratmak ne kadar komik bir cümleyse bende o cümlenin akılda kalınmayacak bir noktasıyım yada virgülü yada soru işareti her neyse işte o yada bu.... Bir insanın hayallerinin yıkılması kadar korkunç bir şey yoktur aslında olmasını istediğin bir şeyin olmaması. İstediğin bir üniversite, bir iş, bir araba, bir dükkan, bir tatil, benimde bir hayalim vardı ufak bir hayal bir şişenin sadece ama sadece bir bardaklık su almasını yetecek kadar bir hayal ama olmadı yıllardır olmadığı gibi hiç bir şey olmadı.... Aslında istediğin bir şeyi çok fazla istemeyecekmişsin rahmetli dedem öyle derdi bana yani olmazmış ben bu güne kadar ne istediysem olmadı onuda anlamış oldum. Yaklaşık 10 gün falan oldu lanet olasıca yirmilik dişi çektirdim kurtuldum o yüzden tam on gündür kahve ve çay içmedim buda benim için büyük bir rekor aslında bakılırsa kocaman bir on gündür kahveden yoksun kaldım diyebilirim. Bu diş çektirme işine falan niye girdin şimdi durup dururken diyorsanız yaşadığım o 10 günlük zaman diliminde hayatımın aslında daha da çukura saplandığını anlamış oldum ve sürekli kuyudan çıkabilmek adına ellerimi paramparça ettiğimin farkına vardım. Kanıyorum artık vücudumun her yeri kanıyor iflas etmiş bir beyine sahibim her şeyin sonuna gelmiş biriyim. Geçmiyor işte geçer dediğim ne varsa geçmiyor ve sürekli güveniyorum her seferinde yok olacağımı bile bile güvenmeyi seçiyorum. Bir insanın umutları bittiyse eğer yaşayacak ve nefes alacak tek bir hayali dahi kalmadıysa o insan artık gelmeyecek bir geminin ardından sürekli bakar. Diyor ya ''O gemi bir gün gelecek'' gelmeyecek aslında, o gemi hiç bir zaman gelmeyecek içinde bulunan hayallerimi, umutlarımı alıp gitti sadece limanda oyalanmam adına gelecek dediler.....
Zaman aslında hiç bir şeyi düzeltmez sadece akrep ile yelkovan arasında geçip giden saniyeler vardır. Birbirleriyle defalarca denk gelirler aslında ama saniyeler sonra tekrardan ayrılırlar. Ayrılığı o kadar çok yaşadım ve o kadar çok tattım ki artık üzülmemeyi öğrendim ama hep bir burukluk oldu içimde hep bir yoksunluk ve ......
Bir insanın güneşini ve gökyüzünü alın o insan delirir. Ben de delirdim ve delirttim diyebilirim hastaneye yatsam iyileşebilirim ama orada olan doktoraları kandırıp oradan çıkacağımı adım gibi biliyorum.. Benim bu hayatta tek bir pencerem var gökyüzünü hafifte olsa gören bir pencere alt katta oturanlar bilir gökyüzünü kapatırlar diğer binalar yada üst kattaki binanın balkonu gelir hemen sizin pencerenizin üstüne gökyüzünü görmemek adına müteahhit bile size düşman olur diyebiliriz. Benim bir pencerem var çok fazla olmasa da gökyüzünü görüyor işte ben dedim ya ben öyle en ufak bir şeye mutlu olan bir adamım bir merhabaya yada bakkaldan alınan 25 kuruşluk çikolataya dahi mutlu olan bir adamım yani. Demiş ya şair ''insan yarası yarasına denk geleni sever ancak''. Benim yaralarıma denk gelip de beni sevecek biri olmadı olursa o kişiye tanrı gözüyle bakarım......
bölüm sonu olarak....
çok sevdiğim bir parçadır....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder