24.08.2014

Güzel Şeylerde Oluyor Mesela


 ''Güzel günler arada bir uğrar yada yılda bir kere olsun gelir. Bu güne kadar umudunu kaybeden bir adam olarak hiç ummazdım güzel şeylerin olacağını, unutmuştum çünkü en son ne zaman kendimi mutlu ettim onu dahi bilmiyorum her neyse. Aylardır beklediğim bir iş vardı. Kendimi geliştirebileceğim bir iş, daha iyi bir yerlere gelebileceğim bir iş, oldu. Pazartesi günü iş başı yapıyorum oraya. Güzel yani benim beklediğim bir şeydi, Kalbim hala kırık düzelmesine imkan verilemeyecek kadar yorgun ve bitik.

 Güzel müzikler karşıma çıkmaya devam ediyor. Rakı içmek istiyorum. Neşet Ertaş müziği eşliğinde yada plaklarda benim seçtiğim müziklerin çalmasını istiyorum. Kendimi biraz olsun bazı şeylerin düzelmesi için yardım etmeye karar verdim. Artık bir umudumun olmasını, kırılan kalbimin düzelmesini, ruhumun iyileşmesini sağlayacağım. Bu güne kadar her şeye geç kalmış bir adam olarak bazı şeylerin yolunda gitmesini istiyorum artık. Bundan 4 ay önce 33. peronda Ispartaya giderken çok şey düşünmüştüm biraz olsun lanet şehirden uzaklaşmıştım. Sanırım beni en çok yoran bu şehir oldu. Çok sevdiğim insanın yanında saatlerin nasıl geçtiğini bile anlamamıştım uykusuzdum, yorgundum uyumam için bir otele gitmem konusunda ısrarcı olsa da gitmedim o günü uyuyarak geçirmek niyetinde değildim. Hayatım o kadar çok kırıklıklarla dolu bir yaşantım olmuş ki çıkmaz bir sokakta köşeye sıkıştırılmış bir kedi gibiyim yada bir fare gibi ama mutlaka biri yardım ediyor. Mutlaka bu umutsuz yaşantıdan sana elini uzatan insanlar oluyor. Benim evrenim yok olmuştu. Yakmıştım sonra yine söndüren ben oldum baştan kurmaya karar verdim evrenimi artık umutsuz yaşantımı bırakmak için çabalayacağım.

 Bir haritadan bilmediğimiz bir ülkeyi seçsek ve o ülkeye gitme şansım olsaydı sanırım Romayı seçerdim, yada Belçikayı bilmiyorum ama aklımda Belçika'ya gitmek var. Umut diyorum insan umudunu asla ama asla kaybetmemeli en çaresiz insanın bile bir umudu vardır. Böyle söylemişti bir dost. böyle söylemişti bir arkadaş. Benim umudumu yaktıkları için umutsuz yaşamayı kabul etmiştim. Artık var ama bir umudum, var bir planım var bir hayatım, var. Her şeyimi geride bırakarak yoluma devam edeceğim. Akıllı bir adamım, zekama her zaman hayran kalmış birisiyim, karşımdaki insana o kadar güzel ve ustaca yalan söyleyebilirim ki tanrıyı dahi inandırabilir hatta kandırabilirim. Artık bir yaşantım var. Ben bundan sonra iyi şeylerin olması için elimden gelenin fazlasını yapacağım. Ne diyordu Turgut Uyar;

Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç ten.
Vapur düdükleri ötmektedir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...


 Bundan sonra güzel günler gelecek inanıyorum artık, kendimi kandırmaktan çok sıkıldım çünkü. 
Ahmet Erhan der ki;

Ben bütün yenilgileri yaşadım
Kalmadı sana hiçbir şey..


Bölüm sonu....



17.08.2014

Siz, Ben ve Siz



  Zamanlama hatasıydım. Kırılgan bir yapıya sahip olmam belkide bu yüzdendir. Elimde olmayan sebeplerden dolayı bu yeryüzüne itildim. Arkamda beni izleyen başka bir insan beni kahrolası yeryüzüne attı belkide bilmediğim o kadar çok soru biriktirdim ki kendime cevaplarını verebilecek bir insan arıyorum. Kimsem kalmadı artık etrafımda, çevremde bir bir uzaklaşıyorum onlardan. Kalbim daha fazla kırılmaya dayanacak gücü kalmadı ona da bu zamana kadar hep ben yardım ettim bundan sonra yardım etmemek üzere yemin ettim. Gücüm kalmadı artık. Bir köşe başında ölümümü bekleyeceğim. Okuduğum kitaplar, dinlediğim müzikler sadece yardım etmek yerine bir yol gösterdiler aklımı zekamı hep iyi işlerde kullanmak isterdim oysa ki hatta büyümek hiç mi hiç istemezdim ama benim elimde olan bir şey değildi. Benim elimde olmayan daha çok şey vardı. Annemin hastaneye bırakarak terk etmesi gibi beni, yada babamı yıllarca ölü bilmem gibi. Daha çok bilmediğim sorular istedim. Nede olsa bu dünya sorular üzerine kurulmuş bir evdi. Ben sadece o evin içerisinde hapis kalmış bir çocuktum....

 Yüreğimi çok yaktılar, kalbimi çok kırdılar her seferinde ateşin içine atıldım. Bir çiçek aldım aylar önce ona düzenli olarak su vermeye ve onunla konuşmaya başladım günden güne çiçek açar oldu onu her suladığımda her güzel cümle kurduğumda bir umut veriyor gibiydim bana kimse umut vermedi. Sonra günden güne su vermemeye başladım artık onunla konuşmuyor hatta içimdeki hiç bir sıkıntıyı ona anlatmıyordum günden güne solmaya başladı çiçek günden güne ölmeye başladı ve her geçen gün yapraklarını döker oldu ilerleyen zamanlarda bir sabah çiçek ölmüştü yaprakları kurumuştu gitmişti sadece toprağı kalmıştı. Ölü bir toprakla kalakalmıştım benim de hayatım o çiçek gibiydi, Beni de öldürdüler daha önce hatta o kadar çok ileriye gittiler ki canımı o kadar çok yaktılar sıradaki acıyı istiyorum diye bağırmaya başladığım günler oldu. Eskisi gibi değildi çektiğim acılar artık canımı yakmamaya başladı günden güne zamana küfrettim belkide bu yüzden, kimsenin bilmediği zamanlar ne kadar çok yasal iş varsa ne kadar çok illegal şeyler varsa hepsini yaptım. Önceleri uyuşturucu denilen maddeyle tanıştım, sonra alkol ile arkadaş oldum yetmedi sigara ile sevgili olmaya karar verdim beynimi hep kötü işler için yordum. Zekama her zaman hayran kaldım ama hiç bir zaman iyi bir şey kullanmadım. İsteseydim yapabilirdim yapmadım sadece kırıldım ve parçalandım...

 Hayatta üç kere sınava girip de üçünde de sınavı kazanan ben ki bunlardan ikisi de istediğim bölümler olmasına rağmen gitmemeyi tercih etmiş olmam kişide benim. Okulu okumayı hep sevdim ama hayatımı bir bölüm üzerine çürütmek istemedim. Yapamadım korktum.. Korktum evet o kadar çok korkuyorum ki bu hayatta kimi sevmeye kalksam ya bana düşman oldular yada terk ettiler. Korktum çünkü artık bazı şeylerin düzelmesini çok istiyorum.
Korktum çünkü kaybetmek istemiyorum
korktum çünkü çok yalnızım
korktum çünkü cevaplarını bilmediğim çok fazla sorularım var
korktum çünkü bir kadını sevebilecek kadar her şeyimi kaybettim
korktum çünkü ölümü kendime yakıştırdığım için
korktum çünkü artık umudum kalmadı
korktum amına koyim işte
o kadar çok korkuyorum ki benim dünyama benim evrenime girecek insanlarında kırılmasını istemiyorum, o kadar çok fazla korkuyorum ki bir kadının dizlerinde uyumayı çok istiyorum saçlarımla oynamasını çok istiyorum, vücudumdaki sırtımdaki yaralarıma ilaç olmasını istiyorum.

 Ben bu hayatta kumar masasında kaybettim bunu iki kere denedim, birincisinde tanrımı kaybettim dinsiz birisi olarak yoluma devam ettim, ikincisinde kendimi kaybedecek kadar ileriye gittim. Sıradaki acıyı bu yüzden istiyorum diye bağırdım tanrıya her seferinde artık işlerin yolunda gitmesini istiyorum diye bağırdım rabbime, bilmek istediğim konuşmak istediğim çok fazla soru biriktirdim cevaplarını bilmediğim sorular için, yalnızlığıma ortak koşan ben gibi, onlar gibi sizler gibi.

 Diyorum ya çok naif bir insanım, çok kırılgan bir insanım evet öyleyim işte acımasız birisi olmaktansa kırılmayı yeğlerim. Bir insan nasıl olur da kendi öz çocuğuna yalan söyleyebilir nasıl olur da yıllarca onu kandırabilir bu yüzden beni terk eden kadına hak veriyorum bu yüzden onu affediyorum. Beş yaşındaydım ve kalbim kırılmıştı..

 Mutsuzluktan söz etmek isterim size bu mutsuzluk sizin bildiğiniz gibi değil sevgiliden ayrılan bir mutsuzluk değil, yada çok sevdiğiniz bir dostunuzun size kazık atmış olduğu türden de değil yada çok değer verdiğiniz bir eşyanızı kaybetmiş olduğunuz bir mutsuzluk da değil bu tür şeyler bunları yaşayan insanlar zaman sonra unutuyor örneğin sevgiliniz tarafından terk edilmeniz sonra hayatınıza başka biri girdikten sonra unutuyorsunuz sadece kalbiniz kırılıyor o kadar, dostunuz dediğiniz insanlarda öyle onlarında yerini dolduran insanlar zaman sonra çıkıveriyor karşınıza, eşyaya da çok fazla önem vermiyorsunuz. Bu mutsuzluğun adını ne acemde görülmüş bir şey nede çin sarayında, bu mutsuzluk çok büyük bir eylem, bir pazar yerinde üzerinize bağladığınız yüklü bombalar ve onu patlatmanız yönünde aldığınız bir emir gibi bir mutsuzluk. Yaşadığım acılar her seferinde başka acı yaşatmaya başlayınca bende bu konuda bir derece atlamayı öğrendim her acı çekmeye başladığımda kendime zarar veriyordum. Sonra bunu canımı daha çok yaktığını öğrenince düşünmeye başladım en büyük acı neydi en büyük mutsuzluk neydi adını bilmediğim sorularla kendimi test etmeye başladım. Yunan tanrılarını düşündüm, Adalet tanrısını, Şeytanı, Melekleri hatta ve hatta tanrıyı düşünür oldum. Cemal Süreyya'yı, Turgut Uyarı, Edip Canseveri, Kendimi Milenayı, Tomrisi, Sevdiğim her şeyi sevebileceğim her şeyi, yazdıklarımı.

 Ben yoktum bu gezegende ben sadece zamanlama hatasıydım, babamın yanlış ve yapmış olduğu en büyük hataydım. Ben ben olmayı hiç bir zaman seçmedim sadece zorlandım o kadar yaşamak istediğim bu hayata sonsuz saygılar olsun ve ben bu dünyanın taaa amına koyim......


Bölüm sonu...........




2.08.2014

Kim Kazanırsa Artık


    Kazanmaktan çok kaybetmeyi öğrenmelisin bu hayatta nereden geldi bu söz aklıma şimdi allah allah her neyse ya boş verin şimdi bunları dün gece çok yazma isteğim vardı sonra uyuya kalmışım bilgisayarın başında rüyama sürekli bir kadın giriyor kimdir kimin nesidir bilmiyorum hiç,, onu gördüm uyandım. Bu durum sanırım 3 aydır var sürekli rüyamda görüyorum o kadını ama yüzünü seçemiyorum bunu da paylaşmak istedim biraz olsun. Geçmiyor amına koduğumun dünyasında bir sikim geçmiyor sürekli geçmesini istediğim hiç bir şey geçmemeye devam ediyor gecen gün bayramın son günü yine azrail ile aramda bulunan savaşı kazandım aslında ben kazanmak istemedim sadece o beni yine kırarak terk etti. Ne mi diyorum ben şimdi bayram diyorum ya üçüncü günü dayadım sahte rakıyı kendime gözümü açtığımda ölümü düşlemiştim ama olmadı hastanede açtım gözümü serum iğne falan derken düzeltim işte. Beni siktiğimin doktoruna götüren ise ev arkadaşım oldu her neyse o da kendi kendine haklı o konulara falan hiç girmeyeceğim ölmedim işte hala yaşıyorum, Ölümü neden bu kadar çok kendime yakıştırıyorum o da bende kalsın zaten bir insanı anlamak için o insanın yaşadığı sıkıntıları, dertleri, hayatı yaşamak zorundasın ki işte o zaman anlayabilirsin uzaktan konuşmakla bir bok olmaz yani neyse ne diyordum hee dün gece yazmak geldi içimden ilk kez bu kadar çok bir duyguya kapıldım sonra dedim ya uyuya kaldım olmadı bu gece oturdum bir paket sigara eşliğinde bir kaç şey yazıyorum işte. Fonda her zamanki gibi Neşet Baba ağzına sağlık baba keşke hayatta olsaydın sende. Keşke Müslüm Gürses sende hayatta olsaydın kimse kalmadı artık herkes bir bir gidiyor bende gitmek istiyorum tanrı eğer beni affederse edebiyat, şair ve müzik dünyasından oluşmuş bir kadro yaratabilirim cennette ama sonra neler mi olur bende hiç tahmin etmek istemiyorum...

  Bahar geliyor yani buhramlı dönemler dediğim günler yaklaşıyor, gelmesini hiç mi hiç istemediğim bir bahar keşke direk kış gelse hep kış olsa yazda olmasa ben yaşarım vallah kış ayı çok güzel sürekli kar yağsa hiç ama hiç durmaza o beyazlık sonra beyaz kar tanecikleri üstümüze konsa ne kadar da güzel olurdu ama doğanın kanunu işte olmuyor. Sıkılıyorum artık kendimden zaten çok sıkıldım o ayrı bir durum yaşımın vermiş olduğu bazı nedenlerde işin içine girince daha da bir sıkkınlık geliyor.. '' Her ne olursa olsun umudunu kaybetme en mutsuz insanın bile bir umudu vardır'' Böyle söylemişti bana sevdiğim bir arkadaş ama olmuyor işte Benimde çok fazla umudum vardı ama hepsini yaktılar bir gece yarısı uyurken olmuştu belkide bu yüzden uykuyu sevemedim, umutlarım yanmıştı zaten inandığım masallarda beni bir yere götürmedi onlarda bilmediğim bir sokakta köşeye sıkıştırarak ağzımı burnumu kırdılar.

  Bu durumların böyle olmasını ben hiç istemedim ya zorlandım yada mecbur kaldım. Bilmiyorum zaten ben bir bok bilmiyorum ki bilsem ne olacak neyse yaa Beynimin içinde bir çocuk var erkek sanırım 3 kilo 300 gramdan fazla belkide o ağlıyor sürekli ağlıyor ama ben ağlamasın istiyorum ama o sürekli ağlıyor sonra onu çıkarmak istiyorum beynimin içinden atmak istiyorum ama olmuyor o ağlamaya devam ediyor sonra kafamı taşa vurmak istiyorum patlasın istiyorum kafam, onuda yapamıyorum ki ağlamayı hiç kesmiyor bunu da çözemedim acaba neden ağlıyor.

   Sık sık gelirdi böyle durumlar bana ama bu sefer başka sevdiğim insanların hayatlarının içine sıçıyorum ben.. kimi sevmeye kalksam düşman oluyorlar bana kendimden diyorum ben yapıyorum diyorum ama kendimden kaynaklanan bir durum değil ki ben sadece saplanıyorum çok seviyorum o yüzden oluyor bir insan sevgisizlikten neden sıkılır onuda hiç anlamıyorum.... Evime odama artık güneş vurmuyor her sabah güneş vuruyordu artık güneşte beni terk etti. Ne diyorum ben yine, yine ne saçmalıyorum ki kiminle konuşuyorum kime anlatıyorum derdimi, ben ne yapıyorum bu hayatta

  Bir kadına aşık olmuştum sonra bir daha kendimden hiç mi hiç haber alamadım ki sevmeyi bana en iyi o öğretti yatağa sokan beni o kadındı ben ilk kez birini sevmiştim o gitti sonra ben kendimi hiç tanıyamaz oldum. Mabedim kimse olmadı bir kadına bir daha aşık olamadım zaten benimle olan kadınlar hep mutsuz oldular yada kavga ettim kimseyi sevemedim yada sevmek istemedim. Akşam oldu gece çöktü beynimin içindeki çocuk sustu ağlamıyor artık hani dedim ya beynimin içinde bir çocuk var işte o sevdiğim kadının çocuğu sanırım o ağlıyor adı mı ne çocuğun bilmiyorum sadece çocuğu olduğunu biliyorum o kadar bu gece içimden gelen her şeyi yazmak isterdim buraya kusmak isterdim buranında amına koymak isterdim ama bunu dahi yapacak gücüm kalmamış bu sabah bir kaç işim vardı. Evden çıkıp sadece koşmak istedim ayaklarım dahi yürümek istemedi artık beyin ölümüme hızla koşuyorum sanırım beyin ölümüm gerçekleşecek kim bilir her neyse işte.

 Dövme diyorum çok yakın bir zamanda sol koluma bir dövme yaptırmayı düşünüyorum çoğu insan dövmeyi süs yada şekil gibisinden bakar ben öyle bakmıyorum dövmeye sadece bir kaç cümle olacak kimsenin anlayacağı bir dilde de yazdırmayı düşünmüyorum sadece insanların bakıp acaba ne yazdırdı diye düşünmelerini istiyorum hepsi o kadar bunu da niye buraya yazdım bilmiyorum dedim ya burası benim günlüğüm gibi oldu sürekli içimi döktüğün dert ortağım olduğum. Neyse benden bu kadarlık,,, tekrardan üzerinden geçmek gibi bir niyetim yok bu yazıyı zaten diğer yazıları da pek fazla üstünden geçtiğim söylenemez ama boş verin bunları siz diyorum ya kendinize iyi davranın sadece kendiniz için yaşayın hee aklıma geldi şimdi bir hayalim vardı. Onun olmasını çok istiyorum bu aralar hepsi o kadar.. Bu kadar...




bölümün sonu.....





KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...