27.04.2013
Galata Kulesi
Galata Kulesi'ndeydik başın omzumdaydı, Kuleden aşağıya fırlattım kalbimi bir şeylerin olmasını istiyordum artık. Kalbim çok kırılmıştı. Eskisi gibi değildi sürekli ağlamaktan gözlerim kan çanı kesilmişti, Kuleden aşağıya attım kalbimi demiştim bir şeylerin olmasını istiyordum hayatıma renk gelsin istiyordum, bu gün öğlene doğru aldığım bir haberle yıkıldım, her zaman ki gibi hayatımın yeni evrenine yön vermek istemiştim ama yön duygumun ne kadar da iki yüzlü olduğunu görünce dehşete düştüm bir kez daha benim evrenim yaşadığım hayat kalp kırıklığından ibaretti, Dayanılacak gibi değildi bazen nefes almakta dahi güçlük çekiyordum. Son kez hayatıma yeni bir düzen gelsin diye şiirlerin bacaklarını kopardım, kalbimi kuleden aşağıya attım, olur olmadık her şeyi yaptım. ama olmadı son kez hayatıma sokacağım mabedimin olmasını istediğim kadın gelmeden beni terk etti. Bu kez en ağır yarayı aldım, bu kez ağlamaktan gözümün çıkacağını hissettim ama olmadı gözlerimi oymak istedim bir şeylerin olmasını istemiştim kalbimin kırılmasını istemiyorum artık tahta puta dönüşmekten bıkmıştım.
Hani bana beni seviyorum dediğin cümleler yalandan ibaret olduğunu anlayınca bu kezde kendi ruhumu öldürmek istedim. Benim yaşadığım hayat boktan bir hayat olduğunu anlayınca yüzümü yıkamak için lavaboya gittim uzun bir süre boyunca aynadaki yüzüme baktım durdum ve bu kezde aynadaki yüz için dehşete düştüm bu kez çok büyük yara açıldı. Beynime ateş etmek istedim aynadaki oruspu çocuğuna,
aynada yoktum,
olmaman bir şey ifade etmeliydi. Ölümü ifade etmeliydi,
Gözbiliminden, tenbilimine dönüştür aşkımızı sevgilim, kasığına yastığım ak yazı olsun sevgimiz. Kuleden aşağıya attım kalbimi, ve sigara yaktım oturdum kulenin önüne hayatımda olmasını istediğim olayların bu gece son olmasını istedim. Bir bira aldım etki etmeyeceğini bile bile içtim onu artık alkol kanımda hiç bir etki bırakmadığını anlayınca. Alkolü bırakma kararı aldım sarhoş olamıyordum eskisi gibi, yaşadığım hayat beni o kadar çok sarhoş yapmıştı ki artık sarhoşluğun ne olduğunu unutmuştum. Kanıma karışan o alkolü de terk ettim. Bunu yapmalıydım eskisinden daha güçlü biri olmalıydım gönlümü kırmalarına izin vermemeliydim... Bunu yapmanın ne demek olduğunu anlayınca şiirleri bir kez daha öldürdüm. Evin içinde bir kuşu öldürdüm, bir şeylerin olmasını istediğim olayların beni şizofren bir hasta yapıyordu. Beynim günden güne yok oluyor. Ateş eden şizofrenik şiirler sikmek için yol gözlüyorlardı. Ruhumu tanrıya satınca anladım her şeyi aslında yaşadığım bu evren beni boş yere gönderdiğini nefes almak için bunları yaptığımı şeytanın kuklası olduğumu öğrenince yıkıldım.
Şeytanla antlaşma yapmıştım ölümüm son evresine kadar işleye bildiğim bütün günahlar sayılmayacaktı. Bunu iblis söyledi Havvaya elma yedirten iblis, İsa'yı çarmıhta yalnız bırakan iblis benim peşimdeydi. Hayatımın ne kadar da boktan olduğunu anlayınca, Eroinleri son kez kullanmak istedim ben sevilemiyordum artık.
Liman meyhanelerinde içtim sevgilim senin gelmen için içtim sabaha kadar kanıma o kadar çok alkol kattım ki en sonuncu bardağı masanın üzerinde bıraktım. Beynim eskisi gibi değildi, kanım bozulmuştu yatağım her gece gözyaşlarımla dolu oluyordu.. Hayatıma yeni bir yön vermek istesem de bunu yapamıyordum dedim ya benim hayatım kalp kırıklığından ibaretti. İbrahimin gönlünü kıran Çelebiydi, O çelebi yazdığı şiirle kanımı sikti, kalbimi sikti kerhanede tecavüze uğramış oruspudan hiç bir anlam ifade etmediğimi anlayınca kanımı sattım artık kendi pezevengim olmuştum kendimi oruspu çocuklarına atıyordum kalbim alışıktı sürekli satılmaktan İçtiğim bira kafamın içinde o kadar büyük yankı yaptı ki en sonuncu silah patlamasını ben dahi hiç bir insanoğlu anlamadı.
Sonra nefretim ortaya çıktı, eskisi gibi değildi azalmıştı nefretim kimseye karşı kin, duymuyordum, ama değişik bir şey vardı. Yaşadığım hayat bu değildi evrenim bu değildi ben sevilmek istiyordum bir kadın tarafından ak yazı olmak istiyordum. O kadının her şeyi olmak istiyordum ve o kadınla uyanmak istiyordum yaşadığım hayat bana bunu hiç bir zaman göstermedi sürekli play tuşuna bastı ve müzik devam etti.
Beynimin içine son kez en ağır maddeyi yükleyince ölümü hissettim iliklerimde sonra kanım çekildi ve öldüm, mezarıma üç yada beş kişi geldi tam bilmiyorum ama yaşadığım hayat bu değildi. Biliyordum sabah kahvaltısını hazırlayan sevgilim demişti bana bende seni terk etmek istiyorum. Düşünmek istiyorum dedi,
Acılarla dolu evrenimde dün sabah bir kalp kırıklığı daha aldım. Ve hayatımın son evresine geldim. Bundan sonra olacaklar benimle ilgili değildir..
24.04.2013
Merry
Burada senin resmin olduğunu düşün, küçük bir kız çocuğu senin gibi masum baktığını düşün elindeki oyuncak bebeğinin de senin olsun o ufak kız çocuğunun elinde bulunan oyuncak çiçekler olsun.
Sana sevgilim demek isterdim merry sevgilim olmanı isterdim. Biliyor musun bu yazıları ilk kez kafam ayıkken yazıyorum ne kadar güzel bir şey ortaya çıkacak yada cümlenin sonu nasıl olacak inan ki bende bilmiyorum.
Cemal Süreya'yı ne kadar da çok sevdiğimi az buçuk bilirsin onun ne kadar naif, güzel yürekli birisi olduğunu az buçuk belkide tahmin edebiliyorsundur. Birde sevgili eşi Zuhal Tekkanat duyduğu aşkı okumuşsundur umarım ''On üç günün mektuplarını'' Cemal Süreya benim için çok büyük bir insan ben şiirlerle tanıştığım sıralarda babasız olduğum için bazen cemal süreyayı babam olarak görüyordum onun şirleri okuyordum onunla yatıyordum. Hatta inanır mısın elimde olmadığı zaman zarfında huzursuz oluyordum. Şiirleri baba yokluğunu gidermek için sevdim onlardı benim tek tutanağım onlardı benim tek çarem. Onlarla büyüdüm ben hani bana bir gün sormuştun kızının adını neden elif koyacaksın cemal süreya'nın eşi zuhal hanım kız çocukları olursa onlarda kız çocuklarının adını elif koyacaklardı Zuhal hanımın diğer ismi de ''Elif'' Belkide ben onları çok sevdiğim için böyle bir düşünceye sahip oldum. Belkide sana duyduğum özlemdir. Sana başka bir şey daha ifade edeyim alkol almıyorum artık. Evet bıraktım alkolü, Din konusunda beni çok uyardın ben seni hiç dinlemedim ama dinlemememin sebebi senin kadar beni kimse düşünmedi. Senin kadar kimseyi sevmedim de ebru vardı hayatımda o giderken benim bir çok parçalarımı söktü gitti. Sonra hayatıma sen geldin elimden tuttun beni hayatı seninle yeniden öğrendim senin için şiirler yazdım. Merry senin için Cemal Süreya oldum yeniden. Senin için edebiyatı karış karış ettim, virgülü noktayı senin için belirledim.
Üvey annemin bitmek bilmeyen alkol ve kumarı yüzünden çok ağır darbeler aldım. Hayatımın ilk evresinde Galata kulesinin önünde sol bacağıma aldığım bıçak darbesiyle gözümü hastanede açtım, Evet benim hayatım kalp kırıklığından inşa edilmişti sevgili babam ölmeden bir kaç gün önce benimle konuşmuştu, Kimsenin kalbini kırma diye, Ben ona verdiğim sözle kimsenin kalbini kırmamaya yemin ettim bu yüzden benim kalbim o kadar çok kırıldı ki artık toparlamak mümkün bile değil. Ama bir gün sen geldin, hoşlandığını söyledin hiç bir insanı görmeden hoşlanılır mı dedim kendimce o kadar çok kitap ve şiir okudum ki açıklamasını yapamadım şimdi müsadenle yapmak istiyorum Merry evet bende seni seviyorum biliyor musun bunu uzun zaman önce söylemek isterdim sana hatta elimde çiçeklerle sana koştuğumu sırada arkada siren sesleri eşliğinde havaya atılan havai fişeklerle daha bir sürü güzel olaylarla sana bunu söylemek isterdim ama iki cümleyi kurmak kolay değil biliyorum çünkü o iki kelimelik cümleyi hayatım boyunca çoğu kez yaptım denedim hepside elimde patladı ama seviyorum diyerek gitmeyi seçtiler onlar...
Sevgilim bu cümleyi sana kurduğumu hayal ediyorum da çok yakışıyor sana sen benim küçüğümsün, sen benim Zuhal Tekkanat'ımsın, sen benim için havva'sın, Ben senin için şiir olmak isterdim. Senin prensin olmak isterdim. Seninle hayatımı geçirmek isterdim çocuklarımın annesi sen olmanı isterdim. Elif'imin annesi sen ol akşam eve geldiğimde sen karşılamanı isterdim olur olmadık şeyler yüzünden bana yüz çevirmeni isterdim gönlünü alabilmek içinde bana ''Şiir yazarsan barışırım seninle'' demeni isterdim. Seninle ömrümün sonunu geçirmek isterdim. Her şeyi sende görmek isterdim. Çocukluğumu, seninle yaşamak isterdim.
Ben bunları hak etmiyorum biliyorum çünkü sen beni dinsiz biri olarak görüyorsun bunu da az buçuk tahmin ediyorum ama öyle biri olmadığımı belki bir gün anlarsın yaşadığım hayatı sana başından sonuna kadar anlatmama izin verirsen belki o zaman anlarsın. Ama anladığını da adım gibi biliyorum...
Senin bir yüzün var dünyada görülmemiş bir yüz sistemi ve ben o yüze baktıkça kendimi görüyorum. Sonra aklıma cümlelerim geliyor seni ne kadar da çok sevdiğimi seni kendimden çok kıskandığımı düşünüyorum. Evet ben seni kendimden çok kıskanıyorum olur da o yanım seni benden çok sever diye kendimi yiyip duruyorum burada bu odada,
Seninle ilk kez bu gün tartıştık ve bu gün beni terk ettin sen 24:04:2013 saat 18:10 bu gün her şey bitiyor dedin beni bırakıp gidiyordun. Benden gitmeni hiç mi hiç istemiyorum sevgilim. Beni bırakırsan düşerim ben yine o uçurumlar benim organlarımı çoğu kez kopardılar, canımı acıtıyor o yüksek uçurumlar sen benim ellerimi bırakırsan ben yine ölebilirim. Çünkü ölümü ben çok denedim vücudumda ama ölmedim hala,
Senin bir sihrin var bu sihir çok değişik bir sihir ne acemde görülmüş ne de çin sarayında değişik bir sihir beni yeniden dünyaya döndürebilecek bir sihir beni yeniden dostoyevski'nin şiirlerinde anlamını bilinmeyecek bir sihir, roma'da gizli tapınaklarda kapı yapacak bir sihir o, senin bir havan var, beni asıl saran o hani diyor ya şair bir başka şiirde ise; şu karşımda duran sandalyenin üzerinde yüzünü, gözümün içine seni yerleştirdim bir sihirden başka şey adlandıramaz...
İşte yarım saattir sana söylemek istediğim şey Seni Seviyorum Merry
21.04.2013
Yusuf gibi kuyulara attılar beni
''Yusuf peygamber çocuk yaşta kuyuya atıldı ve o kuyuda öldü bilindi'' ölmemişti peygamber olan yusuf ölmemişti tanrının yardımıyla kurtulmuştu tanrı onu o kuyudan kurtardı.. Beni de bir gün kurtarmıştı tanrı o kuyudan ama sonra başka bir insan gelip o kuyuya tekrar attı. Kuyular benim evim gibiydi bazen o kuyuda ne kadar da mutlu olduğumu hissediyordum evim gibiydi sıcak bir oda gibiydi, ama peygamber değildim o kuyudan gelip kurtaran kimse olmadı kendi ellerimle çıkmak istemiştim o yüksekliği sürekli deniyordum ellerim, kollarım kanlar içinde kalıncaya tek başarmak istiyordum o kuyuyu terk etmek istiyordum. Bir roman kitabının baş karakteri olmak ve kitabın sonunda ölmek değildi benim amacım bunu aklımda planlamamıştım bunu yazan kişi planlamıştı o yazdı ben öldüm tanrının alnıma yazdığı ne varsa hepsini yakmak istedim alnımı jiletle doğramak istedim bir gece, sürekli hayatımda geceler girdi, geceleri daha çok seviyordum, geceler tanrıya biraz daha yakın oluyordum bazende uzaklaşıyordum. Nefesimin koktuğunu hissetmiştim, kadının dudaklarından öpünce anlamıştım bunu o kadının dudakları benim için dünyadaki en güzel lütuftu ama olmamıştı o kadın dudaklarını çektiğinde anlamıştım ıslaktı dudaklarım, ıslaktı ellerim, ıslaktı nefesim, ıslaktı kalbim, yaralıydı, ok saplanmıştı çıkarmak istemiştim ellerimle yapmak istemiştim. Ellerim kanlıydı yapamadım oturdum bir köşe başında ağladım bir bira aldım yetmedi bir bira daha aldım sonra bir paket sigara içtim yirmi tane sigara içtim yetmedi bir paket daha bi yirmilik daha içtim biraz yorgundum o köşede otururken yoldan geçen, koşan insanları seyrettim durdum hepside benim yüzüme bakıyorlardı utanmıştım, korkmuştum onlardan.
Yüzüme ilan panosunda rastladım o gün dehşete düştüm yüzüm ilan panosunda asılı kalmıştı korktum camı kırmak istedim yüzümü almak istedim. Saçmaydı yüzüme daha dokunamazken tanrı yüzümü benden almıştı o gün anlamıştım tanrıyı kumar masasında kayıp edince anlamıştım iki yüzlü biri olduğumu, tanrıda bana ceza vermişti yüzümü ilan panosuna kaldırarak plan yapmıştı kendince haklıydı,. tanrı bu.
Yaşadığım şehri terk etmek istedim huzur bulmak için bunu yapmak istedim.yorgundum çaresizdim yardım edecek mellery vardı oda beni bir gece terk etmişti en son ona güvenmiştim. oda gidince yalnız olduğumu anladım eroin içtim kanıma ne kadar kötü madde varsa hepsini doldurdum alkol komasına girmek istedim ölmek istedim hayat bana göre değildi yaşanmıyordu yaşamak istemiyordum saçma geliyordu saçma olan yaşadığım hayat ve onu yaratan tanrıydı saçma olan bendim Cemal Süreya şiirlerinde yazılmak istendim onu dahi kabul etmediler şiirlerde adım geçmedi en son ''asaf halet çelebi'' şiirinde yer aldım ''ibrahim gönlümü put sanıp da kıran kim'' dedi, çelebi söyledi ben anlamadım, sonra ateşe attılar beni ateşte yanmadım ölümsüz yapan beni tanrının kendisiydi ama yanlış olan gönlümü neden kırıyordu, yorulduğumu anladım..
Uyumak istedim uyumak ve uyanmamak istedim. Korkmuştum yine aynı rüyayı görmekten korkmuştum o rüyada tanımadığım insanlar vücudumu koparıyorlardı bedenime ağır maddeler yüklüyorlar, canımı acıtmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı uyumamak için elimde olan bütün maddeleri kullandım kanıma, beynime karışması için beklemekten yapacak hiç bir şeyim yoktu. Sigara ve alkol gibi maddeleri çok kullanıyordum maddeler artık vücudumda ağırlaşmış bir yerde patlamak istiyorlardı elimden hiç bir şey gelmiyordu çaresizlik dedim. Çaresizliğin ne kadar da kötü bir şey olduğunu anladım müzik çalıyordu ''Ramo Verda'' Radio Tarifa'dan
Ben kalbime engel olmak istemiştim, unutmak istemiştim olmadı garip bir duygu ile bekledim seni, kader denilen o havayı içime çok çekmiştim. Yalan konuşmuştum kendime yalan konuşmuştum kendime zarar vermekten yaptığım hiç bir şey yoktu israil'in filistin'e verdiği zarar gibi bende kendime zarar veriyordum filistinde yaşayan öksüz bir çocuk gibiydim kimsesizdim, Ağlamıştım israil askeri gelip beni beynime kurşun sıkarak her şeyimi elimden almıştı. Beynime çoğu kez silah dayamış ama hiç bir zaman patlamamıştı patlamayan silah başka bir insanın vücudunda patlamıştı. Salakça bir fikir düşündüm zehir içip kolay yoldan ölmekti amacım salakça bir fikirdi ama işe yarayacaktı. Sonra uykuya daldım deliksiz bir uyku ve sonu olmayan rüyalar, zehir masanın üzerinde duruyordu hala, o masaya gitmemeliydim masada duran zehir kendini kutuya kapattı bir daha hiç açılmadı bir mektup yazdım sevgilime bir daha ne olursa olsun beni affetmesin dedim dinlemedi.
Yazdım biraz, sonra sigara içtim. Hayatımın yarısını sigara içerek geçirdim. Yazdım çünkü beynimde duran filler tarafından tecavüze uğradım. Onlar yazdırdı bana bende ölümü tattım güzel bir ölümdü her şeyi planladığım için güzel bir ölüm seçtim insanlar beni konuşsun istedim. Sol kolumda bulunan dövmede kızımın adını sildirmeye karar verince pişman oldum.
17.04.2013
Galata
99 senesi henüz hayatımın çocukluk denilen yaşındayım. Üvey annem ile birlikte yaşamımı sürdürmeye devam ediyorum ki yaşam denebilecek kadar kötü gidiyor hayatım 10 yaşındaydım hayatı, gezegeni, tanrıyı sorgulamaya başladım 10 yaşındaki bir çocuğun o yaşta tanrıyı meslek olarak seçmek istemesi kadar salakça bir fikir daha düşünemiyorum. Tanrı diyordum bir gün gelecek beni kurtaracak yaşadığım bu sıkıntılı durumlardan beni alacak yardım edecek dua ediyordum. Durmadan sıkılmadan tanrıya her gün, her sabah, her gece dua ederek geçiriyordum hayatımı 10 yaşında ki bir çocuk için tanrı kelimesi bazen ağır gelebilir bana da ağır geliyordu tanrıyı nasıl bir varlık olduğunu dahi bilmezken...
Üvey annem alkolün etkisi ile yatak odasında yatıyordu. Bedeni çok yorgundu kadının, gece kumar masasında çok büyük para bırakmıştı yani kaybetmiş ve onun acısını benden çıkarmayı adet edinmişti. Evet haklıydı çünkü, o para ile belki de hayatı değişebilirdi eğer kaybetmeseydi. Ama olmadı tanrı kumar masasında üvey annemi yüzüstü bırakarak siktir olup gitti ve acısını benim vücuduma uyguladığı işkencelerle kaldı o gece Bir amca yanıma yaklaşarak burada ne işin var evladım demişti üvey annem son kartını oynarken tanımadığım amca ise beni anlamaya çalışıyordu aslında acıyordu bana kumar masasında benim ne işim var?
Ben kumar masasında tanrımı kaybettim, ruhumu kaybettim, kendimi kaybettim, her şeyimi kumar masasında kaybettim belkide o amcayı babam olarak gördüm beni kurtaracak beni oradan alacak evimize gidecektik belki dedim kapıdan içeri girecek dedim, sürekli kapıya baktım durdum bütün gece ama gelmedi baba dediğim adam gelmedi beni kurtarmaya kalbim kırıldı. Üvey annem elindeki son kartını masaya attıktan sonra gitmek zorunda kaldık Adam üvey annemin arkasından bağırarak;
-Bir daha o küçük oruspu çocuğunu buraya getirirsen seni almam diyordu, Evet küçük oruspu çocuğu dediği kişi bendim devlet yetim diyordu insanlar oruspu çocuğu diyordu bana. O amcanın bana küfür etmesi koymadı hiç o yaşta olmama rağmen hiç mi hiç canım yanmadı benim canımı yakan korkuydu büyük para kaybetmişti eve girdiğimizde şaraba sarılmıştı yine üvey annem ve korkuyordum korkum dayak yemekti çünkü korkum kurtarıcı dediğim tanrının beni kurtarmayıp bana bakmasıydı tanrıya bu yüzden kalbim kırıldı.
En son yudumları içtikten sonra bir sigara yaktı karşıma geçerek bana sende baban gibisin tam bir oruspu çocuğusun sen dedi bunu bana üvey annem söyledi. Kalbim kırılmadı biliyordum çünkü kumar masasında karşılaştığımız amca demişti o yüzden kırılmıştı kalbim, bana en yakın tanıdığım insanın demesi kalbimi kırmaya yetmedi karşısında duran ufak bir çocuktum sadece gülümsedim, ne gülüyorsun Allahın belası ölmedin gittin piç kurusu dedikten sonra sigarayı koluma söndürmesi aynı anda oldu artık çıldırmıştı üvey annem ve artık onu kimse durduramazdı korkuyordum ondan o kadar çok korkuyordum ki geceleri onu öldürmek istiyordum ama yapamıyordum beni zincirle bağlıyordu kendisi o yüzden öldüremedim onu öldürmek kelimesi o zaman yakama sarıldı ölüm ile öldürmek kelimesini o gün aklımda tasarladım küçüktüm ama küçüklüğümün farkındaydım o yaşta olmam beni hayatın ne kadar da boktan bir yere gönderdiğini aklımın ucunda durdu. Öldüremedim çünkü zincirler bana hakim oluyordu hiç bir yere kımıldıyamıyordum sadece yatabilmeme dua ediyordum eğer o gece altıma kaçırırsam sabahına beni gördüğünde o vasiyette o sabah daha kötü oluyordu benim için çünkü bi kere altıma kaçırmıştım, Evet on yaşındaydım ve altıma işemiştim evet ben bir sidikli bir insandım sabahına görmüştüm o suyu eğer beni o vasiyette görürse döver korkusu sarmıştı ki gördü de beni o vasiyette o günde çok büyük dayak yemiştim yine en son bana kül tabağını fırlattığını hatırlıyordum en son onu hatırlıyordum çünkü çok ağlıyordum o zaman.
Kumar masasında kaybedilen büyük para ve benim onun karşısında sırıtmam çok fazla sinirini bozmuştu üvey annemin o kadar çok sinir olmuştu ki bana sol koluma sekiz tane sigara yakıp yakıp söndürdü zevk alıyordu bundan beni sigara ile imtihan ediyordu sanki karşımda tanrı var beni cehenneme atmış beni cehenneminde sınıyor gibiydi hayat, yaşadığım gezegen, her şey, her insan, beni sınıyordu sanki dünya beni çok kez sınavdan geçirdi ve sürekli kaldım yada o verdikleri kağıtları boş verip çıktım. O gün o kadar çok dayak yedim ki en son hatırladığım kafamın kanıyor olmasıydı çok kanıyordu kolumda şişlikler vardı sol bacağımda şişlikler vardı hemen hemen bütün vücudumda şişlikler vardı artık dayanacak gücüm kalmadığını anlayınca yerden kalkıp o yaşadığım evi terk etmek istedim, O kadar çok yorgundum ki sanki bebekliğimi hatırlıyor gibiydim o evde henüz yüzünü dahi görmediğim öz annemin benim yüzüme dokunmasını hatırlıyor gibiydim her şeyi hatırlıyor gibiydim babamı hatırlıyordum yüzünü hatırlıyordum, ama öz annemi hiç mi hiç hatırlamıyordum
Yerden son kez kalkmak istedim odanın her yeri benim kanımla doluydu ilk kez mutlu oldum bu evi terk ederken bir kaç kanımı buraya akıtıp gideceğimden, yaşadığım o eve bir şeyler bırakacağımdan mutlu oldum. Ama o mutluluk çok kısa sürdü çünkü üvey annem yine zincirle bağlamıştı beni ellerim bağlıydı kollarım bağlıydı orada o odada sıkışıp kalmıştım vücudum çok ağır geliyordu artık bana, yerde duran cam kırığını alıp kollarımı kesmek istedim belki kan kaybından ölürüm dedim küçüktüm ama aklım o kadar çok iyi çalışıyordu ki zamanla onları da kayıp ettim yani onlarda terk ettiler beni birer fil gibi terk edildim....
Nasıl yada ne şekilde olduysa en son gözümü hastanede açtım kan kaybından dolayı dediler kollarımı hissetmiyordum çünkü kollarımı kesmiştim artık özgürdüm hastanede yatarım ve o kadının evine dönmem diyordum o kadının evine diyorum çünkü o kadının evi benim evim değil artık orası, en büyük kalp kırıklığını o zaman aldım kendime en büyük kalp kırıklığını o zaman verdim. Bir kaç sorgu sorma şeyinden sonra bir hafta sonra hastaneden çıkabilirdim ama eve gitmek istemiyordum o eve bir daha dönmek değil kapısının önünden dahi geçmek istemiyordum. Hastaneden kaçıp iki sokak aşağısında bulunan bir evin oraya giderek oturdum durdum biraz ağladım, biraz hüzünlendim hayatım o gün değişti benim elimden tutan ilk kez biri oldu orta yaşlı bir aile evine davet etti büyüttüler, beslediler, okulumu okumama masraflarımı her şeyimi karşıladılar beni yeniden hayata döndürdüler mutlu muyum hayır değilim. Devletin tanımına göre ben öksüz birisi olarak doğdum ama insanlara göre ben tam bir oruspu çocuğunun tekiyim babam yok evet doğru, annemin kim olduğunu bile bilmiyorum. Bundan sonraki yaşantımın nasıl gelişeceğini de bilmiyorum, bildiğim tek şey tanrı neden duamı kabul etmedi hiç bir zaman, neden isa'nın kalbini kırdığı gibi benimde kalbimi kırdı ben peygamber değilim ki onların soyundan da gelmiyorum. Tanrım affet beni ama çok yoruldum artık... Beni o kuyulara atılmaktan çok sıkıldım artık...
13.04.2013
Şizofren Hastanın Mektupları
Tanrının alnıma yazdığı kaç ayet varsa hepsini bu gece yakma kararı alıyorum sevgili Mellery,
evet bu gece güzel bir intihar düşündüm önce tanrıyı kesmek istemiştim gökyüzünden kanlar aksın istedim. Tanrının kanı insanoğluna bulaşsın istedim. Tanrı gibi, spartacüs gibi yok olmak istemedim Acımasızca ölmek istemedim atan bir kalbim vardı halada sağlam bir şekilde işlevine devam ediyor organlarım çalışıyor. Ama çok kırıldı haddinden çok fazla kırıldı bunu Tanrıya bir gece mektup yazarak söylemiştim o gece beni duymadığı için
Tevratı yaktım alev almıştı tanrı insanlarına gönderdiği kutsal kitabı yaktım bir şeyler olsun istiyordum artık hayatımda bir şeyler değişsin, değişen o şeylerin üzerine yeni yeni düzenler eklemek istiyordum. Yorgundum çaresizdim. Kalp kırıklığım çok fazlaydı hayatıma yeni bir yön vermek için tanrının kutsal kitabını yakarak başlamıştım işe Eroinin etkisi büyük olmuştu o gece kutsal bir kitabı yakmak günah ve çaresizlikti çaresizdim günahkardım o kadar çok günah işlemiştim ki tanrıyı kızdıracak çok şey yaptım her seferinde doğru yoldan çıktım. Onun gösterdiği yolu seçmedim, seçemedim Benim hayatım inşaat halindeki kalp kırıklığından ibaretti bunu danışmak için bir papaza gittim. Günah çıkar dedi bana sabaha kadar şarap içtim. O gece günahkar olmam için papazın dediği her şeyi yaptım bir insanı öldürdüm yani ruhumu öldürdüm belimde duran beylik silahımın tetiğine dokunarak beynime sıktım ruhumu öldürdüm. Artık günahkar birisi olabilirdim olmuştum da. Yeni bir düzen aramak için tekrardan papazın yanına giderek akıl tanıştım bir kadına tecavüz etmem gerektiğini söyledi tanrı çok kızarmış böyle olaylara diyerek. Yolda ilk gördüğüm kadına tecavüz ettim daha doğrusu aşık olduğum kadın beni aldatmış çok sevdiğim bir insanla birlikte olarak bana tecavüz etmişlerdi ruhum sikilmişti artık ölümü o gün düşünmüştüm saden ölü biriydim ruhsuz biri olduğum için ölmek konusunu rafa kaldırdım bir kaç günlüğüne.. Hayatı tekrardan anlamak için papazın yanına son kez gittim bu kez son olsun istedim hayatımda papaz yoktu gözleri oyulmuş bir biçimde kilisenin mermer direğinin yanında yatıyordu gözleri yoktu bir kezde papaz için dehşete düştüm kalbim kırıldı çok canım sıkılmıştı o olaya, yeni bir düzen olsun istedim, bu kez günahkar biri olmak istemiyordum bu kez aşık olmak istiyordum kadınımın nefesini, dokunuşunu hissetmek istiyordum bu kez ağlamak yerine geceyi onunla geçirmek istiyordum.
Zeburu yakmak isteği doğdu içime bu kez tamam dedim bu kez herşey yolunda gidecek ve ben ölen ruhuma eşlik edeceğim dedim., kölelikten kaçmıştım insanlığımı alan o kişileri hepsini bir gece yarısı uykularında öldürerek bunu gerçekleştirdim. Bilmediğim bir ilaha dua ettim o gün duamın kabul olması içinde bekledim durdum, sürekli bekliyordum ama o ilah duamı kabul etmeyerek bir kez daha kalbimi kırmayı seçti. Hayata karşı bitkindim, kuşları vurmak istedim o gün ölsün istedim hatta onların gözlerini oynak istedim. Bir şeylerin olmasını istiyordum artık bu kez kan görmek istedim. Kavga ettim bende çok büyük bir kavgaydı ağzımı burnumu kırmışlardı her yerim kanıyordu ruhum kanıyordu, yüreğim kanıyordu, gözlerim uykum her yerim kanıyordu bir an önce hastaneye kaldırmak istediler tanımadığım insanlar tarafından istemedim kabul etmedim bunu kan kaybından ölmek istedim insanlığa inat ölmek istedim ve gezegene siktir çekmek istedim. Bunu ölen babam için yapmak istedim ruhsuz biriydim çünkü beni seven biri olmuyordu sevilemiyordum ben güzel şeylerin olmadığı bu dünyamda artık elimde kalan son şiirlerim o geceye inat olsun diye zebur ile birlikte yaktım seneler yoktu o okuduğum şiirlerde çaresizliğe bir kez daha baktıktan sonra gözlerimden akan yaşlarıda alevin içine attım sabaha kadar izledim durdum.
İncili yakmak istedim o günün sabah ezanı eşliğinde ezan okunurken bunu yapmak istedim. Tanrıyı kumar masasında blöf olarak kullanınca ne kadar da ikiyüzlü biri olduğumu da o kumar masasında görmüştüm. İkiyüzlü biriydim ama oruspu çocuğu biri değildim sokakta yaşadığım günler beni hayatın nasıl bir yer olduğunu gösterdi çaresizlik diyerek kaldım o sokaklarda galata kulesinin altında bacağıma aldığım bıçak darbesi ile yaşamı bir kez daha gördüm. Kule döne döne içimize akıyordu kıskanıyordum o kadını bende galata kulesinde bir gün başını omzuma koyduğunda kalbimin olduğunu hissettim o gün çok hızlı atıyordu sanki bi arabayla yarış edercesine, sanki bir uçakla yarış edercesine hızlı atıyordu ve hepsini de o yarışta geçti kalbim evet bir kalbim vardı duygularım vardı. Umutsuz biri olmaktan o gün çıkmaya karar verdim. Ama ölmem için zaman verilmişti bana azrail gelecek sehpaya ayağını uzatacak ve benim boynumda bulunan ip boğazımı sıkacaktı ölümün ansızın gelmesini istiyordum bu kez acı dolu bir hayat geride bırakmak istemiyorum ve dediğim gibi de oldu azrail geldi sehpaya ayağını vurarak ip boğazımı sıkmaya başladı. Ölüyordum artık güzel bir ölüm haberi alacaktım editörler benim resmimi çekmek için birbirleriyle yarışacak ama en kötüsü de gazetelerde adım tam yazılmayacaktı ve resmime siyah bir bandaj çekeceklerdi benim, okuyan çocuklar insanlar kadınlar etkilenmesin diye; Başlık notu belkide tam istediğim gibi olmayacaktı ama yinede olsun sonuçta ben olacaktım gündemi bir kaç günlüğüne meşgul edecektim yinede insanlar benim sayemde demokrasiden bir kaç saniyeliğine mahrum kalacaklar belkide bu yüzden arkamdan çokça dua edeceklerdi. İnanıyordum buna her şeye inanmak zorunda olduğuma inandığım gibi kalbim kırıktı sadece sevdiğim bütün kadın adları beni terk etmişti yalnızdım liman meyhanelerinde sabaha kadar içtim durdum seni bekledim gelmedin sevgilim. Kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma kararım bu kez ağır olmasın diye ölümüm son kez olsun diye herşeyi bir kenara ittim elimin tersi ile bunu yaptım köle değildim ben gladyatör gibi savaşmaya gücümde yoktu tarihi değiştirme gücümde kalmamıştı artık.
Sadece yorgundum ve biraz olsun mutluluk istedim o mutluluk çoğu kez kapımı çaldı kapıya yönelip açana kadar mutlu oluyordum çokça ama açtıktan sonra o mutluluk yok oluyordu kayboluyordu kapının arkasında gizleniyordu sadece bekledim durdum ama gelmedi...
Sevgilim bu notları sana hastanenin bahçesinden yazıyorum mektubun eline ulaşır ulaşmaz bana yaz lütfen burada havalar çok soğuk buz gibi ve benim kalbim çok kırık düzeltmeme imkan yok....
8.04.2013
Esrar
Eroin, esrar, extacy gibi gibi dahada uzuyor işte başladığın zaman evladın oluyor senin bir an bile ayrılmak istemiyorsun, ayrıldığın zaman canın yanıyor. Kalbin sıkışıyor biraz olsun tatmak istiyorsun sadece biraz bu duruma düşen insanlar bunu çok iyi bilirler beynine kan gitmez olur olmadık şeyler yaparsın kendine zarar vermekle başlarsın öncelikle. Her zaman dediğim gibi iyi bir insan olmayı bana babam öğretmişti insanlara karşı saygılı, efendili ve dürüst olma konusunda. İnsanlara her zaman iyi niyetli yaklaştım her seferinde kimsenin kalbini kırmamaya kimseyi incitmeme konusunda kararlar aldım kendimce bunu kendim istiyordum akıllı bir insandım bir anda her şeyi düşünerek o işin nasıl güzel olabileceği konusunda çok akıllı bir insanımdır. Akıllı biri olmak beni bazı şeylere itmek yada o işleri yapma konusunda tecrübe edinmeme sebep oldu.
Bundan yıllar önce başımdan gecen bir anı ile başladı hayatım hayatın gezegenin nasıl bir yer olduğunu insanların sıcak yataklarda uykuya daldıklarında sokaklarda dolaşarak öğrendim eroin denilen maddeyi o zaman tattım zevkli bir şeydi kanıma karışmaya başladığında o zaman huzur bulmuştum o zaman zevk almıştım bir kadını siker gibi zevk aldım o gün eroin çok etkili bir maddeydi benim için sonra zaman ilerledikçe koldan başladım bu kez merkezi sinir sistemimi o zaman kayıp ettim yani beynimi akıllı biri değildim artık akıllı biri olmak değildi artık bundan sonra beynimi jiletlerle doğramakla geçti bütün günüm o gün beynimi kesmeye başladığımda sinir sistemim tamamen çökmüştü kanım uyuşmaya başlamıştı ölüyordum artık rahat ve huzurlu bir ölümdü benim için bunu çok iyi tasarladım beynimde ölümün nasıl bir şey olduğunu çoğu kez denememe karşın ölmeyen insandım biraz daha yaşamaya devam etseydim kendimi tanrı ilan edecektim o dereceye gelmişti artık yaşantım, kuyuya atılmıştım boktan bir kuyu çölde yaşamayı bana eroin öğretti susuz kalmayı her şeyi eroin denilen madde öğretti.
Artık huzur içinde ölebilirdim dediğim gün gözümü hastanede açtım.. Karanlıktı her yer odanın içi karanlıktı o gün kayıp ettim sol gözümü çok fazla kanıma karıştığı için sol gözümün yüzde seksenini kayıp etmişti uzağı görmüyor yakını da karma karışık görüyordu o hastanede bi organımı bırakarak çıktım. Çıkmam ile birlikte hayata yeniden tutunmayı öğrenmeliydim yeniden hayata dört elle sarılmalıydım bunu yapmalıydım. Yoksa boktan gezegende bir hiç uğruna ölecektim. Ölmeyi deniyor ama ölemiyordum garipti garip olmam ölmem değildi yaşantım böyle bir yaşantıyı çekmek istemiyordum. Kalp kırıklığı denilen illette saden peşimi biran için hiç mi hiç bırakmıyordu. Yorgundum artık. Uykusuzdum hani beni bıraksalar bir ömür boyu uyurdum yatağımdan hiç mi hiç kalkmazdım. Hayatın boklarını koklamaktan temiz havayı ciğerime solumayı da kesmiştim.
Daha fazla böyle gitmeyeceğini anlayınca hastaneye yatmaya karar verdim. Bunu kendim için yaptım 4 yıl önce yaklaşık 8 ay boyunca dünya ile olan aramdaki bağların hepsini keserek oraya gitmiştim kendi ayaklarımla kendi ellerimle bunu yapmıştım. O sekiz ay benim için cehennem kapısı gibi gelmişti her seferinde kanıma maddelerin dolmasını istiyordum ama diğer yanım ise bunun olmaması gerektiği konusunda beni uyarıyordu. Sekiz ay sonunda iyileşmem zaman alsa da beynime işlemiştim artık zararlı maddelerin hiç biri yoktu benim için o maddeleri orada bırakarak siktir çekmiştim yeryüzüne ve yeniden doğmuştum ilk işim evime gitmek ve yaşantıma yeniden başlamaktı öylede yaptım ama olmadı beklediğim hayat beni bir türlü iyi yerlere gelmemem konusunda iyi niye gösterdi o hayat öyle yapmaya devam ettikçe bende kendimden uzaklaştım şimdi durumum çok iyi bilmiyorum ben ölemiyorum bunu belkide vücuduma yüz kere yada beş yüz kere yada bir milyon kez denemişimdir ama ölemiyorum işte ben ölümü o hastanede bıraktım arkama bile bakmadan çıktım..
7.04.2013
Saat
Yıkılmaz sandığım o insan çok eskiden önce çöktü, yıkılmıştı bir ağaç gibi devrilmişti kalbi kırıktı ağlıyordu. Gözleri ağlamaklı, hüzünlüydü yanına gitmeye korkuyordum benim de kalbim kırıktı gidip hiç bir şey diyemezdim kendi dertlerimi başkasının üstüne atamazdım bu kadar ağır bir oruspu çocuğu değilim ben ama bazı insanları tanıdıkça nasıl oruspu çocukları olduğunu görüyorum. Gördüm kendileri en iyi gösterenler oldu.
Keşke küçük kalsaydım büyümeseydim. Büyüyünce hayatın nasıl bir bok çukuru olduğunu gördüm. bir gece gözlerimi oymak istedim. Oymak ve çöp kutusuna atmak kör olmak istedim. Kimseyi görmek istemiyordum o kadar çok canım sıkılmıştı ki gözlerimi kör etmeye karar verecek kadar gitmişti bu olay, O olay yüzünden canımın nasıl yandığını henüz bende bilmiyorum çünkü o olay yüzünden kollarıma attığım jilet izleri halada duruyor, durmaya da devam ediyor kalbimi kıran en ağır oruspu çocuğu bendim kendim yapmıştım her şeyi her şeyi kendi ellerimle biriktirdim ve çöp kutusuna attım beni attıkları gibi beni her seferinde kuyulara attılar. Yusuf gibi kuyulara çıkartıp çıkartıp attılar. O yüzden çok kırılmıştım kendime kimsesizliğime can yanması bu olsa gerek dedim bir gece bunu düşünerek play butonuna dokunduğum gibi ölüm orkestrası çalmaya başladığında aklıma ilk gelen onlar olmuştu.
Beynime yüklediğim en ağır maddeleri o gece yeniden yüklemeye karar aldım. Eroin almalıydım. kanıma eroin karışmalı ve karışan o madde beni uçan halıya bindirip siktir olup gitmemi tercih ettirmeliydi. Yapamadım liman meyhanelerinde aldığım alkol yüzünden yapamadım kollarım yoktu benim. Kollarımı bir gece kesmiştim işe yaramıyor dedim fazlalık olmasın diye kesmiştim. Gözlerimi kör ettiğim gibi,, vücudum bana artık ağır geliyordu taşıyamıyor, Yük yapıyordum kendime bunu yapmayı çok seviyordum kendime yüklediğim yükleri,, her şeyi çok seviyordum benim hayatım kalp kırıklığından ibaret olduğunu anlayınca dinimi de, dilimi de, kesmeyi tercih ettim her şeyimi kesmeyi tercih ettim o gece düşlediğim rüyalar olsaydı eğer belkide yapmazdım yada yapamazdım aklımı kaybetmek korkusu bana her şeyi yaptırdı
O günden sonra geçen hani o günden sonra ne kimseye inanmayı seçtim. Nede kimseyle konuşmayı seçtim yardım dahi almıyordum kollarım yoktu, gözlerim kördü her şeyi ben kendimi yok etmekle başlattım yapmalıydım artık hayatıma heyecan katmalı her şeyimi geride bırakmalıydım ama olmadı işte her şey dahada kötü oldu. İbrahim'i ateşe attıkları gibi beni de ateşe attılar yaktılar beni en çokta kalbim yanmıştı kokuyordu cennete girmeyi istemiyordum cennette yaşayan insanları rahatsız etmek değildi amacım aslında benim amacım kimseyi rahatsız etmek değildi ben bu gezegene kalp kırıklığı inşa etmeye gelmiştim.. Geldiğim o günden sonra devam edip durdu.
Hani düştüğüm o bok çukurundan çıkmam için yardım etmek isteyenler olmuştu, ama beklediğim yardım o değildi,, beklediğim hayatta o değildi,, ben bu gezegene geldiğim gün her şeyimi kayıp etmiştim. Kendimi kayıp etmiştim. Sonra ruhumu kayıp etmiştim böyle bir gezegende duanın önemini anlamaya çalışırken hani bana yardım etmek isteyen o insanlar gibi onlarında hayal kırıklığı olmayı istemiyordum kendime uyguladığım bu ağır pis kokulu gezegen yüzünden onlara da zarar vermek değildi amacım yanıma gelen insanlar benden bir parça alarak masala ittiler beni palyaço olmamı istediler. O masal beni şizofren bir hasta yaptı., ruhsuz biri olmak isteğimi o gün anlamıştım masalda kalbimin kırıklığını o zaman anlamıştım o masalda benim kalbim kalmıştı gidip kurtarmak istedim onu oradan almak istedim ama yapamadım hiç bir şey yapamadım bıraktığım gibi yoluma devam etmek istedim. Ama bi sorun vardı hayatıma gelen beni sevgi ile kandıran insanlar vücudumdan parça almışlardı yoktu bacaklarım yoktu. Yürümemeyi anlamıştım artık yaşadığım o boktan gezegende hayatın daha da bok olduğunu anladım..
Galata kulesini yakmak istedim alev aldığını kendi gözlerimle görmek istedim yapamadım o galata kulesi benim çok canımı yakmıştı bir gün yanarsa yada havaya uçarsa bunu ilk yapan ben olacağım..
Ve yeniden play butonuna dokunuyorum şarkılar yeniden çalmaya başlıyor. tekrardan ölmek için hazırım..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
KAYRA
Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...

-
Hadi bu gece yeni bir intihar eylemi bulalım insanlar bu duruma şaşırsın, hatta insanlar bu durumu ayakta alkışlasın, yada sabaha kadar b...
-
Ölüm habercisi işte bu ipi yapmak çok istedim.. boğazıma geçirmek ve gezegeni terk etmek istedim. Eğer bunu yapsaydım belkide beyn...