31.03.2013

Son Perde




       Elimde bulunan beynime dayamış olduğum silah neden patlamıyor bunu bir türlü anlam veremiyorum, ne yada ne şekilde yaşadım, yaşayacaklarım ne gibi olaylar söz konusu olacak bunu da bilmiyorum ben ibrahim peygamber ateşi söndüren peygamberim,
 
  Tanrı beni  ateşe attığı zaman ateşin sönmesine izin veren, beni ateşten çıkartan, mucizeleri yaratan beynim,

Acıyı ilk bana vücuduma işleyen kadın dövme yapan insan ve o dövmelerin canımı yakması, Elimde bulunan silahın patlaması, benim bu gezegende yaşamımı sürdürmem, şairleşmem şair olmam, Ben tanrı olsam meslek yapardım tanrılığı ve benim çocuklarım olsaydı hepsini kötülük yolunda bekçi olmasını isterdim, Beynimi kumar masasında unuttuğum için, kumar masasında unutulan tek insan olduğum için

 Nasıl yada ne şekilde kumar masasında oynayacak kartım kalmadı bunu bende henüz bilmiyorum bilmediğim tek şey aslında beynimin olup olmadığı, sevgilimin saçlarının olup olmadığı, aslında benim bir sevgilim yok bunu biliyorum sadece beynimin içine yerleştirdiğim daha henüz adını dahi bilmediğim bir sevgilim hayali sevgilim yani benim gibi oda hayal, Müzik plaklarında söylenen son nota gibiyim ve sürekli bitmek bilmeyen son şarkıyım,

 Oynadığım oyunda baba olmak istemişimdir hep, ama karım olacak bir kadını bulamadım hiç, bulamadığım gibi yada bulduğum zamanlarda ise beni terk etmeleri gibi yada gibi gibi olaylar... terk edilmeyi bana babam öğretmişti bir zamanlar en büyük eylemi o düzenledi terk ederek sonra akıllanmaya başlayınca bende kendimi  terk ettim nasıl yada ne şekilde terk ettim onu henüz bilmiyorum çok küçüktüm o zamanlarda elimde patlamamış silah ile sokakta gezerken bir kadına çarptım ve o günden sonra kendimden haber alamadım.

 Çarpma etkisi bende uzun bir yolculuk etkisi bıraktı yeni bir filmin başrol oyuncusu gibi hissediyordum kendimi o zamanlarda çarpma etkisi bende nefesimin kesilmesine neden olmuştu bir zamanlar.. nefes alamıyordum, almak istediğim zamanda ise nefesimi kesen biri oluyordu, o kesintiyi bir kadını sevdiğim zaman anlamıştım sevmek nasıl bir şey olduğunu gösterdiğinde ve ayrıldıktan sonra nasıl nefessiz kalacağını öğretmişti tabi ayrıldığı zaman terk etme kararı aldığı zaman nefessiz kalmıştım, gece olduğunda yatağa onsuz girmek çok kötü bir duyguydu, yatakta onun kokusu vardı hala odanın her bir hücresine sinmiş kokusu biraz ağır olmuştu tabi benim için ayrılık kötü bir duyguydu, Duygum ile beynimin sürekli kavga içinde boğuşurken bende bir bardak rakı aldım içtim, bir bardak daha içtim, bir bardak daha içtikten sonra ananın amına kadar yolun var dedim iblise çünkü iblis ayırmıştı bizi, ayrılık kokusunu o zaman anladım yatağa bıraktığım üç damla göz yaşı ile,

 Bıraktığım göz yaşları çok fazla dolmaya başladığında silinmeye çalışan bir eşya bulmaya çalışıyordum, kaybettiklerimin yanı sıra kazandıklarım da oluyordu ama ben bunu anlamak yada anlam dolu duygular yüklemek yerine kaybetmeyi ödül bildim her kaybetme duygusunda yeni bir bedene bürüneceğimi bildiğim için paly butonuna dokundum, play butonu müziklerin yeniden başlamasına yarayan bir alet sistemiydi, o zaman anlamıştım hayatın nasıl bir bok çukuru olduğunu bıraktığım üç damla göz yaşının insanı nasıl sikebileceğini o zaman anlamıştım baktım hayat daha da bok çukuru içinde yüzmeye davam ediyordu bende iki şişe bira aldım sabaha kadar liman meyhanesinde içtim gelmeyeceğini bile bile içtim ve şimdi son perdenin oyununa gelmiş bulunmaktayız..

 Ve oyunun son saniyesinde elimde bulunan silahı şakağıma dayayarak son kez sıktım ve kusursuz bir ölüm düzenledim bedenimde allah rahmet eylesin mezarımda imam yada papaz gelmesin sadece müzik listesi yapın ve şu müzik çalmaya devam etsin...


24.03.2013

Ölüm Bekçisi



      Ölüm habercisi işte bu ipi yapmak çok istedim.. boğazıma geçirmek ve gezegeni terk etmek istedim. Eğer bunu yapsaydım belkide beynimde oluşan uğultulu seslere aldırmayacak belkide çok farklı gezegende yaşıyor olacaktım. Ama hiç biri olmadı ben o ipi boynuma geçiremedim, ölemedim. Çoğu kez ölmek için plan yaptım her seferinde ölümden kıl payı kurtulup azraile kazık attım. Aslında azraile kazık atmamın tek nedeni ölüm değildi gecikmesi sıranın bende olduğunu bilmiyor olması benim canımı çok sıktı.


   Çoğu kez gerçekten ölmek istedim vücuduma ölüm etkisi uygulacak her şeyi denedim ama olmadı işte ilk intihar girişimimi evde bulunan henüz adlarını dahi bilmediğim ilaçları içmekle başladım üvey babamın dolabında bulunan kalp ilaçları, tansiyon ilaçları vesaire daha henüz adlarını dahi bilmediğim bir sürü ilaç hepsinden birer tane aldım sanırım 14 tane ilaç tek tek içtim hepsini önce beynimin içinde biraz uyuşma oldu, sonra odama gidip uykuya daldım. Artık ölmüştüm ölü biriydim ben dünyayı terk etmiştim. ama olmadı içtiğim ilaçların hiçbiri yan etki dahi göstermedi bana evet gerçekten yan etki dahi göstermedi sabah ezanına uyandım öldüğümü düşündüm ilk başta önce sevinme duygusu olsa da ölmediğimi anlayınca biraz üzüldüm. Ölemiyordum bir türlü sanki tanrı tarafından kutsanmış bir melek gibiydim ben ölmek istedikçe tanrı önüme engeller çıkarıyordu sonra başka başka ölümler düşünmeye başladım. Bileğimi kesersem belki ölebilirdim diye düşündüm evet bu kez acılı bir ölüm kararı aldım vücuduma bunu uygulamak çok zor bir işti ama bunu yapmalıydım bunu yaparsam huzurun evresine ilk adımımı atacaktım ve yaptım da sol koluma bakkaldan aldığım jilet ile yaptım sol koluma derin bir çizik attım. Artık damarım gözüküyordu ameliyata yeni yatmış bir insan gibi organlarını açmaya çalışan doktorlar gibiydim organım gözüküyordu bu kez doğru bir iş yaptığımın farkındaydım ama bir sorun vardı bileğime attığım o çizik canımı çok yakmıştı..


 Her ne kadar aptalca bir eylem olsa da bunda da başarısız kılınmıştım tanrı tarafından tanrı ölmemi istemiyordu ben ise aksini düşünüyor ölmek istiyordum. Gözümü hastanede açmıştım kan kaybından öleceğimi söylediler ama sağ olsunlar ki iyi niyetli bir kaç insan kanını verip beni yeniden bu gezegene atmaya rıza geldiler küfür etmiştim onlara içimden çok küfür ettim. Neden bırakıp ölmeme göz yummadınız demek istedim ama konuşmaya gücüm yetmiyordu artık pilim bitmişti yeniden dolmak için bekliyordum o sıralarda, boş hastane de kokusuna dair dayanamadığım hastanede ölmek garip gelmişti artık bana,,, ne zaman ölmek istesem ölemiyor her şeyi daha da berbat ediyordum  hastanede bir hafta yattıktan sonra psikiyatriye gönderdi doktor iyiliğim içinmiş, iyiliğimi düşünen bir insan var dedim bu hayatta iyilik denilen olayı ilk kez o doktor amcadan gördüm sarılmak istedim doya doya sarılmak istedim beni göndermesin diye ağladım sızladım ama kendi içime kapanık biri olmamdan dolayı doktor her şey düzelecek dedi yaşın henüz genç önünde çok güzel şeyler olacak böyle ölmeyi hak etmiyorsun sen, Bu sözlerin üzerine için acıdı, kırılan kalbim biraz daha acıdığını ve artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını anladım kırılgan biri olmaktan o gün kurtuldum.

 Psikiyatri doktorunun yanına gittikten sonra benim hastaneye yatmamı sağlığım için daha iyi olacağını söyledi. İlk kez o zaman şizofren bir hasta bulgusu gösterildi. Deli değildim ben hasta biri değildim, sağlığım yerinde idi ama onlar anlamadı onlar anlamadı bende o hastaneye yatmak istemedim.

   Çıktım arkama son bir kez baktıktan sonra bileğime sarılmış beyaz bantaş ile oradan uzaklaştım, ortaköy sahiline gidip her zaman gittiğim bir abimin yanına gittim sabaha kadar dinledi beni sıkıntılarımı dertlerimi, her şeyimi dinledi ama hiç bir şey konuşmadı.. Öyle olması gerekliydi öylede oluyordu hayat bana ikinci bir şan verdiği dönem oldu..

  Yıkıntılı, bir durumda bir kadın geldi tuttu elimden kaldırdı beni önce üstümü temizledi, sonra beni hayata döndürdü yaralarımı iyileştirdi, artık ölmek gibi cümleler düşünmüyordum, mutluydum gülme eylemi düzenliyordum o kadın çok sevdiğim insan benimle evleneceğini söylediği gün dünyalar benim oldu. Artık gökten isa inse onu dahi koruyabilirdim deccaldan güçlüydüm eskisinden çok güçlü biriydim. İlk kez o kadınla öpüştüm dudaklarının sıcaklığını ile kez o kadından tattım, ilk kez o kadınla yattım seksin nasıl bir şey olduğunu o öğretti bana mutluydum, huzurluydum ama her mutluluk gibi buda bitmesi gerekliydi çünkü doğanın kanunu böyle bir şeydi mutluluk bana göre bir şey değildi. İlk başta güzel giden her şey zamanla bağrışmalarımıza ve ayrılmamıza neden oluyordu, kırıldığı kadar kırılıyordum çok fazla kırılıyordum zarar vermek istemediğimi biliyordu son noktayı koydu kendisi ve ruhumu alarak beni terk etme eylemi düzenledi giderken ruhumu da yanında alıp gitti. Artık yüksek binadan atılmama hiç bir şey engel değildi artık huzurlu bir şekilde düşebilirdim yere, ve düştüm de, beyin kanaması geçirerek yere düştüm, kan kaybından öleceğimi düşünmem hiç bir şey engel değildi artık. ve ben artık ölebilirdim yeniden

 O kadın beni terk ettikten sonra şiirleri sevdim, şiirlere aşık oldum düşerken yanımda şiirleri almak en mantıklısı dedim ve her düşüşümde yanıma şiirleri alıp düşmek istedim belki en az ağır yara ile kurtulurum düşüncesine o zaman kanaat getirdim, belki işte,

   Zaman kavramı hayatımda ilerledikçe yeni dengeler oturmaya başladı içime yeni dengelerin yanı sıra başka başka olaylar oldu hayatımdan çıkıp giden kadın hiç bir şey olmamış gibi son kez yüzüme baktı pişmandı gözlerinin içine baktığım zaman anlamıştım ama iş işten geçtiği için hiç bir şey yapamadık ve zaman dediğim olaya sırasınca gerçekleşince hayatıma yeni bir insan girdi bu kez çok farklı bu kez daha başka bir şey oluyordu birbirimize bağırıyor hatta yaşadığımız evde birbirimizi dövüyorduk çok salakça bir şeydi sanki çocukluğuma geri dönmüştüm ben, birlikte ağlıyorduk sabaha kadar, birlikte ağladığımız o geceleri unutmak imkansız bir şey tanrı hafızamı silmeye kalksa o anıları unutmam imkansız böyle bir şey mümkün değil, Acılarımı unutmuştum artık,, bir gece yine salakça bir olaydan kavga etmiştik bu kez çok büyük bir olaydı saçları elimde kaldığını, tırnaklarını yüzümde hissettiğimi anlayabiliyordum ama her kavgamız gibi buda o geceye mutsuz olmamıza engel değildi yine barışmıştık yada ettiğimiz kavga ikimizi yormuştu başını dizime koyup sabaha kadar birlikte ağlamıştık üzülmüyorduk artık mutlu olmamıza hiç bir şey engel değildi. Ama her şey gibi bununda bir sonu olmalıydı dedik ve yeni bir son ekledim, bu kez yalnız düşmedim aşağıya bu kez yanımda şiirlerim vardı düşerken azda olsa ağır yara almamı engellesin dedim ama düşündüğüm gibi gitmedi ağır yara aldım... ve sarsıldım


    Artık kumar kartları ile tanışma vakti geldi dedim ve kumar kartlarının üzerine yeni ölüm listemi çıkartıp, müziğim play butonuna dokunduktan sonra ölmek için hiç bir engelleyeci mesafe çıkmaması için kapımı kilitleyip son biramı içtikten sonra ölecektim. Bu kez elime aldığım silah ve içine yerleştirdiğim mermi beni bu hayattan söküp alacaktı. Artık ölmeme hiç bir şey engel değildi ölebilirdim ve yeni yaşayacağım yere mabedime gidebilirdim. Ama başka bir sorun vardı mabedimin nerede olduğunu henüz bilmiyordum ve artık karar anını verdikten sonra beynime dayadığım silahın tetiğine dokundum ve sıktım kahrolası silah patlamadı, ikinci kez denedim yine patlamadı üçüncü kez denedim yine patlamadı silah patlamamaya yemin etmişti, devam ettikçe sinirlerim en üst seviye çıkıp artık onlar patladı o gün ölmek için dua ettim tanrıya ama tanrı benim sesimi duymadı bundan yıllar önce karanlık mahsene kilitleyen üvey annem, gözlerimi kör etmesi gibi,, sabaha kadar tanrıya o mahsende dua ettim aydınlık görmek için ama tanrı beni o zamanda duymadı büyüyünce tanrı olmak istiyordum. İnsanları zor şartlarda bırakmamak istiyordum ama ben büyümeye devam ettikçe tanrı olma isteğim uzaklaştı benden ufak ufak ayrılmaya yüz tuttu ve ben yine yaşıyorum hala nefes alıyorum bakalım nereye kadar...


Buda bölüm sonu müziği



 

Adım ile eş değer olmak


ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla 
kırılan putların yerine 
yenilerini koyan kim 
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı 
ibrahim güneşi evime sokan kim
asma bahçelerde dolaşan güzelleri 
buhtunnasır put yaptı 
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım 
güzeller bende kaldı 
ibrahim 
gönlümü put sanıp da kıran kim demiş Asaf çelebi uzunca bir yazı yazmak istiyorum bu gece, her şeyi kenara koymak istiyorum uzun süredir buraya içimi döktüğümün farkındayım yaşadıklarımı buraya anlatıyorum sadece hayalimde yaşayan insanlar biliyorlar beni Mellery, Josep, İblis, Ceaser, ve dahaları onlar da benim gibiler benim hayalimde yaşayan karakterler öldüğüm zaman onlarda bu gezegeni terk edeceklerini adım gibi eminim. Ruhsuz birisiyim evet ruhumu bir gece Galata kulesinin önünde bırakmıştım. Kalbimde öyle uzun zamandır oda aşk acısı denen sikindirik işlerler meşgul olduğundan dolayı onun da çoğu kez canı yandı ama alıştı artık eskisi gibi değil biraz olsun aklı başına geldi diyebilirim. Neden bu kadar ruhsuz doğdum inan ki bende bilmiyorum sadece canım yanıyor bunu okurken bunu anlamanı beklemiyorum senden yada bana dua et allah seni sınıyor başka başka laflar da söyleme çünkü tanrı çok acımasız evet tanrı çok acımasız biri, kendi peygamberini çarmıha koyacak kadar acımasız  biridir tanrı, tanrı insanların seviştiği geceleri görecek kadar acımasız ve duygusuz biridir. 

  Bu kadar isyan etmenin ne alemi var gibisinden de laflar söyleme çünkü benim yaşadığım hayatın belkide onda birini duydun yada okudun ben burada hayatımın en güzel dönemlerini anlattım sizlere ben burada duyduğum öfkeyi ve öfke ile doğan insanı anlattım sizlere aslında öfkem kendime benim bu kadar kendimi sevmiş olmamam insanların beni neden yada niçin sevdiklerini hala da anlamış değilim ben olsam sevmezdim çünkü nedeni dinsiz biri olarak gören insanlar var beni, Din konusunda henüz en ufak bilgiye sahip olamayan insanlar bana baba kesiliyorlar sen şusun sen busun gibisinden bla bla bla laflar ediyorlar. Acaba onlar dinin gereğini yapıyorlar mı çok merak diyorum Allah Kafirun suresinde, Sizin dininiz size benimki de bana demiş Allah gerçekten gezegeni yaratırken çok akıllıca yaratmış her türlü ona ulaşabilmemiz için setler koymuş ben o setleri düşürmüştüm bir gece, o gece o setler düştükten sonra bir daha yerine koymak istemedim çünkü peygamber değildim, onların soyundan gelmiyordum, sadece allahın aciz bir kuluydum. Bundan 6 yıl önce eyüp sultan camine gittim dua ettim namaz kıldım içim daralmıştı artık eskisinden daha kötü durumdaydım o gün ettiğim dualar sanki beni yeni sınava sokacak gibi gelmişti kötü haberler, kötü şeyler duyduktan sonra camiden çıktım çünkü önümde engel olan kimse yoktu her şeyi kendi rızam ile yaptım üç kere hatimi ben kendim indirdim kuranı ilk kez elime aldığım zaman ilk kez nasıl okunulacağını çok değer verdiğim hocam Ahmet hocadan öğrendim her şeyi kendi rızam ile gerçekleşti. Ve her şeyi kendi rızam ile yıkmayı tercih ettim çünkü gönlüm kırıktı, kalbim kırıktı artık canım acıyordu. Canım yanıyordu artık..

  Sıradaki tüm kalp kırıklığımı sana yüklemek istiyorum, buradan sonra,, en ağır maddeyi kullanmaya başlayacağım çünkü, çünkü gözlerimde yaş kalmadı ben bunları beni bu kadar acımasız bıraktığın için yazıyorum ve senin için ağlıyorum.

 Eroin maddelerini bana küçük yaşta bi arkadaşımın boku yüzünden başladım çocuktum o zaman aile kavramı olmadığı için eroin maddeleri kullandım hap, eroin gibi maddeler işte neyse bilen bilir onları  nasıl bir illet olduğunu düştüğün zaman hastaneye yatmak zorunda kalacağını da bilen bilir, Yazılarımın çoğunda bilindiği üzere ben babamı 5 yaşında toprağa verdim ve 4 yıl üvey annem ile yaşamak zorunda bırakıldım üvey annem kumar ve alkol yüzünden ağır deprasif haplar almaya başlayınca bozuk olan beynini daha da bozunca yaşadığım ev cehenneme dönmeye başladı artık canım yanmıyordu sigara söndürdüğü vücudumda yada sırtıma işlediği bardak, şarap gibi eylemler canımı yakmıyordu alışmıştı bedenim çünkü kabul ediyordu bunu dayak beni kölelikten çıkarmasına çok az bir zaman kalmıştı artık köle değilim dedim ve evden kaçtım. İstanbulun boş sokakları dedikleri yerleri keşfettim kaç gün dışarıda gezdim o boş sokaklarda dolandım bilmiyordum çaresizlik her zaman kötüdür çaresiz olduğum günler dua ettim allaha ama allah beni duymuyordu artık akif denilen bir çocuk bana sahip çıktı sözde ama belamı sikerek en güzel eylemi o düzenledi evden kaçtığımın 8'ci. günü bununla tanıştım bana kalıcak yer verdi karnımı doyurdu ama her şeyin bir karşılığı var dedikleri olayı da o zaman gördüm ben artık para lazımdı kalıcak yeri hak etmek istiyorsam para vermek zorundaydım akif'e yoksa dışarıda yaşamaya göz yumucakları yada beni orada öldüresiye döveceklerdi kabul ettim yada kabul edilmeye zorlandım. Akıllı bir insan olduğumu o zaman anladım hırsızlık yapmak zorunda olduğumu o zaman anladım. Çaresizdim çünkü çaresiz olmak bana göre değildi ama kalıcak yerim yoktu ve dışarısı soğuktu hayatta yapamazdım ama üvey annemin kumar masasında kazandığı paradan birazını kaçmadan önce evimizin arka bahçesini gömdüm lazım olur dedim hırsızlık yapmak bana göre birine layık olmayacak bir işti çünkü. Ben kimsenin parasını çalamazdım yapamazdım bunu. 

 saat 01:14 
dün gece yazılan ufak bir not ve bu sabah devam edilecek bir not bu sabah diyorum çünkü güneş gökyüzüne yeni yeni merhaba demekle meşgul şuanda 

 saat 16:03

  bu sabah ilk kez yatağımdan kalkmamak için kendi vücuduma direndim neden bunu yapıyorum bu kadar işkence uygulama isteği var vücudumda bende bilmiyorum israil'in filistine uyguladığı baskıcı, lanet şekilde öldürdükleri masumlar gibi organlarımı öldürmeye neden bu kadar istekliyim bende bilmiyorum bildiğim tek şey bu gezegeni nasıl ne şekilde terk edeceğim dedim ya gerçekten çok yoruldum kendimden yoruldum. 

 Bir sabah insan hiç mi gülerek uyanmaz her sabah yüzümü yıkamak için gittiğim o aynaya ne bakıyorsun oruspu çocuğu diyorum karşımdaki insana her sabah küfür ediyorum her sabah cehennemde yanmasına göz yumuyorum şerefsiz adi pislik insanın kendisiyim bunu bana insanların nankör oluşundan gerçekleştiren eylemlerden dolayı oldu onların baskıcıları onların nankörlükleri benim ruhumu sikmelerine engel olamadı. 

  Kurban bayramının birinci günü çok sevdiğim bir insanın evine gittim beraber kahve içecektik bir kaç muhabbet edecektik çok sevdiğim insandı kendisi, yanına gittiğimde sıcak bir kahve içmeye başlamıştık ki telefonu çaldı sevgilisi tarafından terk edilmişti kalbi kırılmıştı buna ben neden oldum bunu ben yaptım dedim, kimin yanına gitsem kiminle samimi olmaya kalksam mutlaka zarardan başka bir şey vermiyordum yanımdaki insanları o yüzden karşı kaldırımda geçen insanları izlemeye niyet ettim neye yada ne şekilde bu duruma düştüğümü bende bilmiyordum kalp kırıklığı çok kötü bir şey kalbim kırık benim de sağlam bir kalbe ömrüm boyunca hiç sahip olamadım, olamayacağımda yanımdaki insanları uzaklaştırdıkça biraz olsun huzur buldum dedim saden ömrüm boyunca yalnızdım birde benim yüzümden kalp kırıklığı alan insanlar yüzünden can sıkıntısı yaşamak gibi bir niyetim yoktu bok çukurunda yaşamıma devam ettim. O kokuya ne kadar çok alıştığımı anlayınca bir daha oradan çıkmak gibi bir niyetimin olmadığını anlayınca ne diyordum ben neyse yaa siktir edin bunları yaşamınıza devam edin bu gün yarın ölücem ben fozillerimi sikeyim  huzur bulucama eminim 


buda ağzımıza sıçan parça işte 

bir yerden tanıyor gibiyim sizi 
saçlarınız beyaz değilmiydi ne? 
gülen gözleriniz vardı eskiden 
gözleriniz yaşlı değil miydi ne? 


gençliğim yıllara boynunu bükmüş
kader fırtınası yaprağım dökmüş 
yıkılmaz sandığın bu insan çökmüş 
bahtı böyle siyah değil miydi ne 



ne güzel günlerdi hayat doluydu 
çınlardı kahkaha neşe doluydu 
kimlere aldandın kimlere uydun 

istediğin bunlar değil miydi
  
  çok özledim be baba seni kollarıma attığım jilet izleri hala duruyor az kaldı ama baba yakında yanına geleceğim buna adım gibi eminim belki cennet kapısında şarkılarını söylersin yine, huzur içinde uyu mekanın cennet olsun MÜSLÜM GÜRSES 







18.03.2013

33. Peron



    Geldikleri gibi gitmeyi tercih eden insanlar oldu hayatımda. Sevgilim demeyi bana yıllar önce bir kız öğretmişti. Her zaman böyle başladı klişe modundaki müzikler ve böylede devam etti. Fragmanı başlayan bir film gibi hayatımın en uçsuz bucaksız yerine düşen atom karıncalar gibi. Yada beni öldürmeyi fikirlerinde tasarlayan insanlar gibi kalp kırıklığım oldu her seferinde. Kalp kırıklığını yıllar önce tattım yeni keşfedilmiş bir yemek gibi amerikayı yeniden keşfeden insanlar gibi kalp kırıklığı bana ustaca öğretildi. Öğrenmek zorundaydım kimsesizliği bana tanrım vermişti bende ona göre beynimde bazı taslaklar uyguladım.
 
 Aslında beynim hala uyuşmuş değil narkoz etkisinde yaşamını devam ettiriyor bunu nasıl yada ne şekilde tasarladığımı bende henüz bilmiyorum.

 Bazen başkalaşıyorum herkesten çok başka biri oluyorum her zaman ki gibi, Bunu nasıl yada ne şekilde yaptığımı bende anlamıyorum uzaklaşmak istiyorum yaşadığım şehirden, oturduğum evden, kendimden en çokta kendimden uzaklaşmayı istiyorum kendimi olabildiğimce terk etmek istiyorum bunu yaparsam belki o zaman ruhumu özgür bırakacağıma inanıyorum, ruhumun ne kadar acınası gözlerle baktıklarını, insanların her seferinde organlarımı söktüklerini kendi gözlerimle şahit olmaktan beni en çok bu yoruyor,, insanlar organlarımı sökerken hiç bir şey yokmuş gibi yollarına devam etmeleri.

 Uzaklara gitmek istiyorum, kimsenin olmadığı bir yer olsun istiyorum kendime ait ufak bir dükkanım olsun ve orada insanların gelip dertlerini boş duvarlara atıp kahve eşliğinde birazda müzik ile birlikte huzur bulmalarını istiyorum. Huzuru oldum olasıca kayıp etmiş bir palyaçoyum. Palyaçoluğu bana bilmediğim insanlar öğretti zamanında kalp kırıklığını ağır yara verince insanların gülme yeteneğini nasıl çalabilirim diye bunu bana ilk başta başka insanlar tarafından vurgulandırıldı. Yada ben öyle sandım.

 Oldum olasıca peronları hiç sevmedim her zaman benden bir parça alarak kahrolasıca o otobüse binip siktir olup gittim, Yolda tek düşüncem kaza yapsa ve ben orada ölsem 6. koltukta ölü cesedimi bulsalar kalbimin yerinde olmadığını bulsalar. Her düşüncelerime sahip olan birde müziklerim vardı onları da oldum olasıca hiç mi hiç sevmedim her müziğin bende farklı bir yeri oldu çünkü hayatıma düşen bombalar yüzünden onlarda benden bir pay almayı tercih ettiler en büyük payı her zaman onlar aldı. Bilmiyorum neden böyle bir düşüncelere sahibim yada ne şekilde böyle durumlara geldim yada beni kimler tarafından getirildim.

 33, Peron hayatımın en kötü yeri oldu onu bekliyordum karar almıştık birlikte kaçacaktık yeni bir düzen kurup evlenecektik. Birlikte çocuklarımızı büyütecektik, hepsi hayalden başka bir şey olmadığını ve onu orada beklemekle kaldığımı anladım çok geç olmuştu ama sonunda anlamıştım gelmeyecekti o gelmediği gibi ben yine geldiğim gibi gidecektim ama bu kez gitmek istemiyordum, kaç saat orada bir bankın üzerinde oturdum bilmiyorum sabah ezanı okunuyordu ve benim ikinci paketin bitmişti kalp kırıklığı bu kez ağır olmuştu artık eskisi gibi değildi hayatım sinirliydim kendime sinirliydim, beni terk etmesine yada beni bırakmasına kızmıyordum gitmek istedim evine gidip neden gelmediğini bilmek istedim bunu yapacak gücüm yoktu belli ki beni istemiyordu bunu bir hafta önce anlamalıydım, bir hafta önce dudaklarıma kondurduğu o sıcak öpüşmesinden anlamalıydım gece koynuma girdiğinde saatlerce seviştiğimiz yastıktan anlamalıydım, Aptaldım belkide yada aptal rolünü oynuyordum, her zaman büyük kalp kırıklığı nedir dedikleri olayı o zaman tattım ama bu kez eskisi gibi değildi.

 Evine gitmeyi karar verdim o sabahın ezanı ile birlikte güneş sırtıma vurmak bile istemiyordu artık, o gün hayatımın nasıl bir bok çukuru olduğunu öğrenmeye gidiyordum ayaklarım beni oraya değilde sanki cehennemin en uçra köşesine götürürmüş hissi vardı yüreğimde ben gitmiyordum aslında ayaklarım gitmiyordu, sadece yüreğimdeki ses gitmemi istiyordu hepsi o kadar beynim eskisi gibi çalışmayı o gün durdurmuştu oda yorulmuştu zamanı geri almak istesem ne kadar alacağım konusunda düşünceye bile en ufak bir fikrim yoktu. Uzunca bir yol yürüdükten sonra evinin önünde bekledim durdum saatlerce bekledim dışarıya çıkmasını, beni görmesini ve gelmesini,

 Hayatın nasıl bir bok çukuru olduğunu o zaman anladım o yoktu beklediğim insan o sabah başka bir yere gitmişti nereye yada kiminle gittiğine dair en ufak bir fikrim yoktu okulunu, yaşamını her şeyini bırakıp gitmişti öğrenebildiğim tek şey yurt dışına çıktığı oldu ve o günden sonra kendisinden hiç haber alamadım neden yada niçin terk edilmiştim bilmiyordum kendisi yoktu. Yokluğuma yeni bir yokluk katmıştı o sabah o evden çıkarken düşüncelerimi o duvarda bıraktım jiletlerle doğradım her yere kanımla birlikte odanın her yerine düş kırıklığı yazdım adice oldu bu intikamım alınmıştı kanım odanın her yerinde kol geziyordu, Palyaço olmamı o istemişti o sabah elime geçen mektupta,

 Mektupta yazan notlar ''affet'' cümlesinden başka bir şey yoktu, Affetmiştim onu çünkü ona kızmayacağımı çok iyi biliyordu. Her şeyi ustaca düzenlemişti o gece benimle sevişmesi bile onun eseri olmuştu o evde ve ben o evi yakmak istedim benzin döküp alev almasını istedim gözlerimin önünde yanıp kül olmasını istedim hiç bir şey yapmadım elimde duran anahtarları masanın üzerine koydum elimden akan kanlarla notunun altına bir ufak notta ben yazdıktan sonra siktir olup gittim.


 ''Affediyorum seni''

 Sabahları belkide bu yüzden hiç sevmiyorum yada sabahları beni bu yüzden sevmiyor ruhumu o gece o evde bıraktıktan sonra 33, perona tekrar gittim bir bilet aldım İstanbula geri döndüm... Sabaha kadar otobüsün içinde düşündüğüm tek şey acaba kelimesi oldu..

 Kelimeler bana belkide bu yüzden en ağır yarayı verdi, yada en ağır yarayı belkide ben kendime uyguladım bilmiyorum neden yada nasıl böyle bir hal aldı.

 Her şey geride kaldı, Uzun zaman geçti ardından ve tekrardan bir mektup geldi

'' Affeteceğini bildiğim için gittim sevgilim''

  Ve yeni bir ölüm düzenlemek istedim ruhuma ama sonra aklım başıma geldiğinde ruhumu o sabah o evde bıraktığımı anlamıştım ben ruhsuz biriydim ölmüştüm,, o sabah ölmüştüm, ve tam 22 yıldır yas tutuyorum..


     

17.03.2013

Kıyamet



 Artık eskisi gibi değilim, Beynimi kontrol altına alabiliyorum yapma dediğim hiç bir şeyi yapmıyor.Umudum kalmadı bu sıralar hepsi o kadar.


 Ailemden gördüğüm şiddet eylemi beni gezegenin en boktan yerine atılmasına izin verdi köle gibiydim sadece gladyatör olmak değildi amacım kölelikten kastım insan soyunun kanını akıtmaktı..

 Artık eski ben olmak gibi amacım kalmadı dün geceden itibaren her şeyimi umudumu, hayallerimi, kalp kırıklığımı bir geminin kıç bölgesine koyarak yaktım o gemiyi evet ben dün gece bir gemi yaktım. Bunu yaptım eğer yapmasaydım
insanlık ile aramdaki bütün bağların kesilmesini göz yummak zorunda bırakılmaya mecbur kalacaktım.

 İnsan soyunu terk ediyorum artık bunu yapmamam için elimde hiç bir neden yok. Bunu yapmak zorunda bırakılıyorum.

 Gülmek nedir?
 Nerede yanlışlarım oldu?
 Ben kimim?
 Unutmak istesem acaba unutabilir miyim?

 Bütün soruların cevapları aslında uzun bir yolculukta, o uzun yolculuğa yetişmek için elimden geleni yapmak istiyorum sadece uzaklaşmak istiyorum bedenimden, sonra ruhumu terk etmek istiyorum.

 Hayatım bok çukuru üzerinde yüzerken ben kendim ile savaşmayı tercih etmeyi  bilmek neyin nesidir diye aklımda düşüncelere sahip olmayı istiyorum acaba ben bu muyum acaba ben gerçekten öldüm mü?

  Ve yeniden bozuk plak başa sarar şizofren hasta yatağından kalkar, odasında bulunan hasta, ki hasta değildir o, onu o duruma getiren insanlar yüzünden kendini deliler hastanesi kapatmış o durumdan kurtarılmayı bekleyen biri, Şizofren hasta artık eskisinden daha kötü durumda ilaçları içmek konusunda inkar etmeye başlar beyninde öncelikle ruhani düzenler bozulmaya yol gösterir kendi aklı ile beyni arasında ufak çizgi bir yol izler bunu aslında tanrısı istemiştir.

 Her zaman kalbimi kıran insan oldu benim kalbimi tanrı yada başka bi iblis kırmadı benim kalbimi kıran ilk insan oldu sonra hayatın nasıl bir şey olduğunu  anlamak için kalp kırıklığına devam ettim aslında benim hayatım kalp kırıklığından ibaretmiş.

10.03.2013

Kumar Kartları



   Masada duran son kartlar,
Neden bir filmin içinde değiliz ki neden sonu mutlu biten bir film çekmiyoruz ki. Bunları sorguluyorum her sabah bunlarla uyanmak zorunda bırakılıyorum bunu benden isteyen kumar masasında duran oyun kartları bir papaz ve kız, büyük riske girmek artık bana göre değil bunu da çok iyi biliyorum ne zaman bu riske girecek olsam her zaman kaybetmek ile müjdeliyorum bunu kendime, kendimi her sabah öldürmek eylemin en büyük düşüncesine sahip birisiyim...

  Bir annenin rahminden çıkan tek tanrılı inanca sahip birisiyim oyun kartların önünde bulunan kirli yüzlü iblisin evladıyım bunu bana babam söyledi. ben kumar masasında unutulan insan soyundan gelme ademin oğluyum anneme iblis aşık olduğunda yasak elmayı yetiren kurdun kendisiyim.

 Her şeyi tanrı planladı ben oynadım rolümün bitmesini o kadar çok istemiştim ki her gün, belkide her gece bunun için dua ediyordum tanrıma. Tanrıyı bir gece kandırmıştım elmayı yedikten sonra annemin rahminden düştükten sonra yaptım bunu. Yapmasaydım tanrı tarafından kandırılacak salak olacaktım, aptal birisi olmak yerine akıllı olmayı tercih etim. Ve tanrımı kandırmayı seçtim..

 İsa peygamber gibi ortalıkta kalmak yerine hançerlenmeyi seçtim ileri zamanlarda insanlar bana tapsın istedim benim yolumdan gelsin istedim bunu bana tanrı öğretti kusursuz bir şekilde üzerimde oynadığı oyunlar yüzünden beynimden sıkıldığımı anlayınca benimle pazarlık etti insanlar adına bunu yaptı tanrı insanları kandırdı. Tanrı aslında herkesi kandırdı. En büyük eylemi isa peygambere uyguladı babasız olarak dünyaya geldi. Bir piçti artık peygamberlerde piç olurmuş, bunu çok eski zaman önce düşünmüştüm piç olmak nasıl bir duygu diye herkes herkesi düşünürken ben piçliği ve hiçliği düşündüm. Kimsesiz olmak nasıl bir duygu dedikleri olayla karşılaştıktan sonra o gece sabaha kadar sigara içtim.

 Gün doğmaya yüz tuttuktan sonra güneş ve sistemine küfür ettim,, yüzüme ilk kez güneş vuruyordu uzun bir aradan sonra ilke kez bedenim sıcaklığa alışmış gibiydi sanki. İlk kez hayatımda değişen bir kaç şey olmuştu ama kahrolası ben hiçbir şeyi görmüyordum gözlerim görmeyeli uzun zaman olmuştu. Aslında ben gözlerimi kör etmiştim bunu sonra anladım herkes herkesi sonradan anladıkları dediklerinde anlamıştım yanıldığımı bir kez daha düşündüm..

 Kumar masasında unutulan insan soyunun tek türü, insan olmayı ret eden ölmek kelimesini bir an olsun ağzında düşürmeyen tek kişi. Kumar masasında oyun oynamayı bana babam öğretti nasıl yeneceğimi şansımın nasıl olacağını her şeyi bana babam gösterdi o günden sonra kumara alıştım ama kural dışıydım ben oyun kartlarının arka yüzünde ben vardım. Ölmek bunun gibi bir şey olmadığı sonradan anladım ben her şeyi sonrada anladım biraz geç olmuştu olsun dedim bir sigara içtim sabah ezanına eşlik ettim,, imam Allahu Ekber dedikçe ben sigaramdan bir nefes daha aldım kendimi öldürmek için içtiğim son sigaramdan bir nefes daha almak bana mutluluk veriyordu. Ben küllerimden doğmuş bir anka kuşu değildim bunu istemeyen insan soyundan gelen tek kişiydim.

 Hakkını helal et anne ben artık bildiğin eski oğlun değilim sadece ölü birisiyim....

şiirleri yakılan çocuk



 Benim şiirlerimi annem yaktı bir gece yarısı, o gün kalbim kırıldı, canım çok yandı bir gece şiirleri bana babam miras bırakmıştı. Bu gezegenden siktir olup gittikten sonra tek tutanağım onlar olmuştu benim için.





   Kibrit kutusuna atılan yüreğimi, canımı acıtan duyguyu bundan iki yıl önce hayatıma giren bir kadın sayesinde değişti şiirlere yeniden aşık oldum. Yeniden Cemal Süreya şiirlerini okumaya başladım. Artık eskisi gibi değildim ben eskileşmiyordum. Her şeyi geride bıraktıktan sonra yeniden kalem ile tanıştım kalemi kutsal bildim kuranı yazar gibi, incili yazar gibi şiir yazmaya başladım. Hepsi saçmaydı. Saçma olan benim yazdıklarımdı, saçma olan sevgilim dediğim kadının onları beğenmesiydi. Saçma olan bendim, ruhumdu.

 Biraz biraz olsun yeniden elime aldığım kitaplar sayesinde yaram iyileşmeye başladığını günden güne fark ediyordum. Artık eskisinden daha güçlü biriydim ben, ben eskisi  gibi olmaktan çok sıkılmıştım. Hayatıma giren kadın sayesinde yeniden umudum başlamıştı..

 Zaman sonra sevgilim dediğim insan günü dolduğunu anlayınca terk etme kararı aldı. Eylem düzenledi beni ve ruhumu protesto edip oda ölen babam gibi siktir olup gitti. Ama ölmek kelimesi onun için kutsal sayılabilen tek inanç sistemiydi, ölmek kelimesi onun için yeniden doğmak anlamına gelen tek çözüm ortaklığıydı. Ben yalnızdım hayatım yalnızdı, Yalnızlıktan kurtulmak istedim o gün kurtulamayacağımı anladığım gün bir bira aldım içtim, sonra biten biramı şişesini kafamda patlamak istedim eğer bunu yapabilirsem kurtulacağımı biliyordum bende o gün öyle bir şey yaptım. Bira şişesini beynimin içinde patlattım çok güzel eylem düzenledim kanıma akan bu kez alkol oldu..

 Zaman sonra her şeyim yok olmaya başladı önce hayatım yok oluyordu sonra, kendim yok oluyordum bunu biraz geç olunca anlamıştım kendimden olabildiğimce uzaklaşmayı istememiştim ama bedenim buna çoktan izin verdiği için elimde olan hiç bir şey kalmamıştı bende uzaklaşmayı kabul görmüştüm. Kendimden uzaklaştıkça ruhumu da öldürmeyi düşünme ve çapaları benimle hareket halinde kol geziyordu. Artık eskisi gibi olamayacağımı anlayınca o gece ruhumu jiletle doğramayı seçtim ruhum artık yoktu, Tanrısız kaldığım yetmezmiş gibi birde ruhsuz kalmıştım en büyük eylemi ruhumu bıçaklayarak gerçekleştirmiştim...

 Her şey günden güne bok haline dönüşünce bedenimle birlikte buralardan kaçmak istedim ama kimsem olmadığı için sabaha kadar düşündüm durdum odanın içinde. Aldığım eroininde etkisiyle olsun. Artık her şeyi çift görmeye başladığımı fark ediyordum. Her şeyi bir kenara koyduktan sonra bedenimde işe yaramadığını öğrenince satılık ilan panosuna resmimi koydum bekledim durdum, bekledim, bekledim, bekledim, sabaha kadar bekledim kimse bedenimi almak istemedi aradan uzun zaman geçince biri almak için anlaşmaya oturdu elimde kumar masasında kalan son kartları oynamak için hazırdım bende artık eskisinden daha güçsüz ve çaresizdim. Yorgundum artık. o gece bedenimi bilmediğim başka kadın alınca yeni bir kalp kırıklığına çıkmaya karar verdim bu kez ustalaşmıştım bu kez kırılan kalbimin yerine pil takmıştım eskisi gibi kırılmayacak eskisi gibi üzülmeyecekti.

 Zaman benden her şeyi çalınca piç gibi ortalıkta kaldım o gece ruhumu satın alan kadın kumar masasında benim adımı verdiğinde dehşeti düştüm oyun kartlarında sürekli kaybetme eylemi düzenlemişti tanrı benim adıma. Ve ben yine kaybedilmeye geçmiştim........



 Bölüm sonu canavarı......

6.03.2013

Soyad




   Sevgilim, bu yazıları sana mezarımdan yazıyorum çok karanlık buralar hani bir zamanlar beni bırakıp gittiğin gün vardı ya işte o günden sonra benim hiç mi hiç aydınlığım olmadı. Karanlıklar içinde sıkışıp kaldım. Artık eskisi gibi değil yaşadığım bu çukurda çok farklı olaylar söz konusu sevgilim.

   Sevgilim ben şimdi bu sözleri sana görmeyen gözlerimle yazıyorum dedim ya sana çok karanlık burası bende bu karanlık içerisinde gözlerime ihtiyaç duymadığımı anlayınca gözlerimi kör ettim elimdeki kalemle gözlerimi oydum toprağın en alt tarafına sıkıştırı verdim. Karanlıktan korkmamak için bunu yaptım.

  Sevgilim bu bok çukurunda nefes almak çok zor, koynuma giren örümcekler korkutuyor beni aslında korkmuyorum ben kahrolası örümceklerden sadece canımı acıtmakla yetiniyorlar her gün organlarımı çalıp bilmediğim başka toprağın içine depo yapıyorlar kışa hazırlanmak için sanırım. Kopan parçalarıma başka bir parça eklenmiyor eskisi gibi, sanırsam yavaş yavaş ölüyorum ben eskiden vücudumda kopan parçanın yerine bir kaç hafta sonra yenisi ekleniyordu sanırsam artık doğa ile aramdaki bütün bağları kestim elime tutuşturduğun makasla yaptım bunu bir tanrı gibi güçlü oldum o gece. 

 Sevgilim kış ayı geldiği zaman daha kötü biliyor musun Toprak bu her gece buz gibi bazen cehennemi özlüyorum bu buzluktan kaçıp gitmek cehennem ateşinde yanmak istiyorum. Sadece yanmak için değil ısınmak için istiyorum bunu. Nietzsche gibi olmak istiyorum, cehennem bükücüsü olmak istiyorum, İblisi öldürmek onun yerine geçmek istiyorum bazı geceler bunları düşünüyorum toprağın içinde, Ben bunları düşünürken her gece organlarımı kaybetmeye yüz tutarken sen bilmediğim erkeklerin kucağında raks ediyorsun sevgilim bilmediğim erkeklerin sikini içine almak ne kelime kızlığını onlara vermek ne kelime. Kızlığını kayıp etmiş genç bir kız kendini öldürmek neden istesin ki? Sevgilim başka erkeklerin siki canı cehenneme diyorum. Sana yetemediğimi anlıyorum şimdilerde. 

 Ben bu sözleri toprağın içinde yazıyorum elimde bir şişe şarap eşliğinde kafamı güzel yapıyorum tanrı beni yanına almamakta ısrarcı sanırsam toprağın içinde organlarımın bitmesini bekliyorum. Sevgilim şimdi sen kaç kişi ile birlikte oldun ben dörtten sonra saymayı bırakmıştım uykusuz kaldığım için bunu yaptım.. 

      Sevgilim ağır haplar yüzünden ölümünü bekleyen ilah gibiyim artık her zaman seni bekliyorum kahrolası bu toprakta hani arada bir sen geliyorsun mezarıma ağlıyorsun falan işte sakın ağlama bilmediğim erkeklerle sekişirken benim mezarımda ağlama sen beni bu mezara koymakla en iyi ustalığını yaptın her gün kopan parçalarımdan bir tanesini olur hani gelirsen bu toprağa sana hediye edeceğim. 

  Sevgilim eroin günden güne ele geçiriyor artık beni şimdi rahat rahat ölmek istiyorum müsade edersen eğer...


 Her zaman son yazılmalı hayatımıza, benim sonum sürekli başa saran bozuk plak gibi müzik söylemeyi bilmeyen kadın

3.03.2013

Son Kez Yazılan Yazı




    Evet sevgilim seni unutmak çok istiyorum ama lanet olasıca beynim buna izin vermiyor. Unutamıyorum seni unutamadığım gibi her gün işkence ediyorum kendime. Artık son kez senin için bir kaç şey yazacağım ve siktir olup gideceğim adını, eşini her şeyini unutacağım aldığım kalp kırıklığına yeni bir kalp kırıklığı ekleyerek siktir olup gideceğim..

  Kendimden çok seviyordum seni bir zamanlar o kahrolası zamanlar geriye akmıyor sürekli ilerliyor gecen gün galata kulesinin oraya gittim senin için son kez şiirleri orada bıraktım. Ruhumu orada bıraktım, kalbimi orada bıraktım. Karnıma giren sancılara artık eskiden ağır darbe vuruyorlar, vurmaya da devam ediyorlar tek suçum sana çok fazla bağlanmam idi, insanlar ayrıldıktan sonra bir kaç kez acı çeker ve biter ben kahrolası siktiğimin gezegeninde çok kez acı çektim çoğu kez ölümden döndüm ölümü vücuduma işlenen kutsal tapınak bildim. Ama her seferinde bildiğim yerleri unutmama engelleyen kişiler oldu bunlardan biride sensin. Suçlamıyorum seni sonsuza kadar haklısın. Ama beni kandırmış olman bana yalanlar söylemiş olman benim canımı en çok yakan o başka bir şey değil.

 İşlenen suçlardan müebbet hapis cezası verseler bana hiç gocunmam bu güne kadar hiç bir şeyden gocunmadım her seferinde kendimi kötü biri olarak tanıdım tanıtmaya da devam ediyorum benim yanımda olan insanlara zarardan başka hiç bir bok vermedim zararım dokunur diyerek uzaklaştırdım her zamanda diyorum bunu iyi bir insan değilim....

  İyi olmak artık zamanı geldi iyi biri olmak hayatı yeniden keşfetmek her şeyi geride bırakmak artık zamanı geldi. Unutmak istiyorum artık sadece kana kana unutmak ve bir daha kimseyi hatırlamak istemiyorum.

 Umarım bundan sonra her şey yolunda gider

ÖL/Ü


   Hayır bir hastalık ile baş başa kaldım şu sıralar nedendir bilmiyorum ama günahlarım yük yapıyor artık. Dinsiz oluyorum tanrıdan olabildiğimce hızla uzaklaşıyorum. 

 Şizofren hasta olmama eksilerde bir sayı kaldı artık. Her an kendimi hastaneye kapattırmaya olumlu yanıt verebilirim.. Ölüyorum artık ruhumun başında bekleyen melekler kumar oynuyor ruhuma. Ruhumu satın alıp gitmek için yüksek bahis veriyorlar. Günahlarım gittikçe çoğalıyor, sevaplarım terk etme kararı alıyor önce tanrımdan uzaklaşıyorum sonra kendimi terk ediyorum. Kumar masasında sürekli kayıp eden birisiyim, her şeyimi orada kayıp ettim ben. Ruhumu, bedenimi, sağlığım, öz güvenimi, kendimi, aşklarımı, ailemi, her şeyimi orada bir masanın orada bırakarak siktir olup gittim. 

 Yavaş yavaş kaybedişlerim  büyüyünce ölümü kutsal bildim bende. 

 Sürekli benden bir şeyler bekleyen insanlara en ağır yarayı onlara verdim, kaybedişlerim büyümeye devam ettikçe kazanmak uğruna yaptığım bütün eylemlere protesto edip, kazanmak kelimesini hayatımdan çıkartım. Artık kaybetmek ile herhangi bir bağım kalmamıştı. Ben yoktum, ruhum yoktu, bedenim hastane morgunda yatıyordu. Dehşete düştüğümü bir kez olsun görmek istemiyordum yüzüm ile yüz yüze gelmek dahi istemiyordum. Yorgundum artık, kaybetme korkusu tüm vücudumu ele geçirmişti. 

 Çıldırmam artık işten içesi bir durum ile karşı karşıyayım, yok olmak istiyorum bir an önce fozillerim dahi kalmasın bu gezegende,, Lanet olası bok çukurunda yaşamımı sürdürmeye devam ettikçe, elimden tutup yardım etmek isteyen insanlar dahi olmuyor. Hani beni bu bok çukurundan kurtarmak için elveriş içinde bulunan insanlar bazen onlar yardım etmek istiyor ama kahrolası beynim buna izin vermiyor. Kendime zarardan başka hiç bir şey vermiyorum özellikle beynime, vücuduma, sigara, eroin gibi maddeleri sürekli kanıma boşaltıyorum. Silahtan çıkan mermi gibi vücuduma işliyorum. 

     Bazen tanrı ile konuştuğumu hayal ediyorum. Tanrıyı bir gece bıçaklayarak öldürdüğümü hayal ediyorum, sonra tanrının çocukları beni öldürmek için yeryüzüne indiğini ve dünyada çok kötü şeylerin olduğunu hayal ediyorum, zaman sonra dünyada iyi niyetli insanlar benim yüzümden ölecekleri aklıma geliyor sonra aklım biraz bulanıyor dünyada yaşadığım gezegende hiç mi hiç iyi niyetli insanların olmadığını görüyorum. Görmediğim iyi niyetli insanlar günahkar olmak için uğraşıyorlar. vücudumun orta yerine bomba atarak kaçıyorlar. 

 Sonra ilerler de müzik çalıyor hüzünlü müzikler koşarak hızla bana yaklaşıyorlar, birazda onlara veriyorum kopan parçalarımdan sürekli eksilmeye devam ettikçe, Şizofren biri olduğumu aslında tanrının yanında olduğumu ruhumu iblise sattığım aklıma geliyor. Beynimi bir morgda bıraktığımı donmuş buz tutmuş beynim jilet kadar keskin olduğunu zamanla anlam veriyorum. 

 Zaman vücuduma bozuk entegre gibi görev yapmamda yardım ediyor. Önce bir kaç devre yanıyor ama onlara da alışıyorum zaman dedikleri olay beni buna alışmamda yardımcı oluyor. Masanın üzerinde duran ağır depresif haplarından alabildiğimce alıyorum. ölmek için

  Ölüm dedikleri olaylarla çok kez karşılaştım ama tanrı ölmemi istemedi. Tanrının işine karışmak gibi olmasın ama ben tanrı olsam bu kadar çok acı vermezdim. Bizzat yanıma alırdım. 

  SAYIN, şahısın beyin ölümü gerçekleşmiştir...




                  SON her zaman iyi sonlarla bitmiyor türk filmi değil bu yaşanılmış özel bir hikaye.. Sevgili mellery 13 kasım bin dokuz yüz doksan üç 

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...