26.05.2020
Çürümüş Bir Asa
Küçükken aynalarla çok konuşurdum ben, dertlerimi anlatırdım daha sonra aynayı kandırır ilk maçta nakavt ederdim onu, bunu bana babam öğretmişti, kendisi kumar masasında beni kullanınca hiç üzülmemiştim, o gün bir boka yaradığımı görmüştüm, yıllar sonra kazanıyorduk ikimizde, yıllar sonra ikimizde baba oğul olabilmiştik... bilmediğim tek konu ruhumun o gece beni bırakıp gitmesiydi kırılmıştı ama en çokta kalbim kırılmıştı, bilmiyordum iki kişiyi aynı anda kırmadan nasıl gideceğimi sırf bu yüzden dizlerimin üstüne her düştüğümde üzülmemeyi öğrendim yada öğrenmiş rolünü çok iyi oynuyordum, canım o kadar çok yanmıştı ki artık belli bir noktadan sonra koşmayı bırakmıştım. Koşmak bana göre değildi bu tamamen aptalların bir oyunuydu ve ben koşamayacak kadar hep güçsüz kaldım, her konuda geride kalmanın nasıl bir his, nasıl bir eksiklik olduğunu aynadaki kişiye anlattıktan sonra paramparça ettim kendisini ve bunu yaptığımda beş yaşındaydım.
Boynuma geçirdiğim iple intihara kalkıştım ben ve bunu yapacak kadar akıl sağlığım yerindeydi, ölümü arzulayacak kadar istekli biriydim ben. Korkmuyordum ölümden çünkü defalarca denemiş ve her denemede başarısızlıkla çıkmış biri olarak ölemiyor bir sonraki acıya devam ediyordum, ustalıkla oynuyordum, rolümün hakkını belki de fazlasıyla veriyordum bilemiyordum bunu, bana ödül verdiklerinde kürsüye çıktığımda söyleyeceğim iki çift lafım olacak, bana bu ödülün verilmesi konusunda o insanlarında hak payı olduğunu düşünüyorum, beni bu duruma getirenler kadar, beni bu duruma itenlerden intikamımı alacağım, o kürsüye ilk çıktığımda intihar edeceğim ve bu yüzden ikinci kez ödül verilecek belkide, kim bilebilir denenmemiş bir yolla intihara kalkışacağım...
Kuyunun dibinde olmanın nasıl bir his olduğunu çok iyi biliyorum, üstüne sinmiş bir koku vardır ve bu kokudan nefret eden insanlar asla yaklaşmak istemez sana vebalı gibi bakarlar sana, gözlerine baktığında anlarsın bunu, o gözler o kadar çok şey anlatır ki bir tek sen anlarsın bunu, o kuyunun nasıl bir yer olduğunu ve çıkmak istedikçe daha da dibe batar en dibi boylarsın çıkamazsın o koku üzerine öyle bir sinmiştir ki asla çıkaramazsın, kendini ne kadar yıkarsan yıka asla bırakmaz o koku seni ve anlarsın artık bir noktadan sonra o kokuyla yaşamak zorunda olduğunu, gitmek istedikçe, çekip terk etmek istedikçe gidemezsin. Beş yaşında o kuyudan çıkmayı başardığımda kazandığım ilk zafer değildi benim hikayem, kaybetmeye o gün başladığımı anlamış olsaydım asla çıkmazdım, kuyunun dibinde bekler dua ederdim Tanrıya...
Kumar masasında kazanmanın nasıl bir his olduğunu çok küçükken tatmıştım ben, bir şişe gazoza kumar masasından kalkarken insanın nasıl devleştiğini ve kendinin kral gibi hissetmenin nasıl bir duygu olduğunu çok iyi biliyorum, kimselerin bilmediği tek konu o kumar masasından kalkan her insan mutlaka bir eşyasını kaybeder, kimisi parasını kaybeder, kimisi çok değer verdiği eşyasını, ben o gece ruhumu kaybettiğimde kan kustum etrafa. İnsanın ruhundan yaralanması kadar başka acı veren bir eylem yoktur, İsa olmuşsun çarmıha germişler gibidir ruhunun yaralanması ve sürekli kanaması.
Bitmek bilmeyen acılarımız var, kimimiz eşimizden, kimimiz dostumuzdan, sevdiğimizden aldığımız acılarımız ve yaralarımız var. Bizi biz yapan acılarımız aslında.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
KAYRA
Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...

-
Hadi bu gece yeni bir intihar eylemi bulalım insanlar bu duruma şaşırsın, hatta insanlar bu durumu ayakta alkışlasın, yada sabaha kadar b...
-
Ölüm habercisi işte bu ipi yapmak çok istedim.. boğazıma geçirmek ve gezegeni terk etmek istedim. Eğer bunu yapsaydım belkide beyn...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder