Çekilen acılar bir yerlerde sıkışıp kaldı. İki sandalye ve yeni yapılmış sıcak kahveler eşliğinde başlamıştı birbirimize anlattığımız hikayelerimiz, o gece ilk defa yanımda kalmayı kabul etmişti, birlikte uyumuştuk, sabaha kadar saçlarını koklamam karşılığında tek bir öpücük hakkı vardı, onunla o gece daha ilerisini asla düşünmemiştim sadece sarılıp uyuyacaktık birbirimize, acılarımıza sarılıp birlikte ağlayacaktık son kez, Allah var sabah olmasını hiç istemedim ben, o gece kıyamet kopsun istemiştim, saatler geçmesin istedim ama benim istediğim asla olmadı, kaç kere saçlarını öptüm bilmiyordum, saçlarından öpüyorum diye sıkılmamıştı da hoşuna gidiyordu, gecenin karanlığında ışıltısı odayı o kadar güzel aydınlatıyordu ki Tanrının melekleri üzerimize rahmet olup yağdı sanki, Kutsal bir kitapta adı geçse ezberler yüreğimin bir köşesine kazırdım onu, Ben sevilmenin nasıl bir his olduğunu onun ellerinde gördüm ve bir insanı nasıl iyileştirdikten sonra yok olmayı nasıl başarır en iyi o öğretti bana, sanki buharlaşıp çekip gitmişti. O gece anlamıştım, terk edecekti beni söylemeye cesareti yoktu daha fazla aynı yerden kırmak istemezdi bu yüzden birlikte olmayı istemişti. Sabah uyandığımda anne karnına geri dönmüş cenin pozisyonunda ağlarken buldum kendimi, Günler haftaları, Haftalar ayları kovaladı ama benim ağlamalarım asla tükenmek bilmedi, Adem Peygamber gibi gözyaşı dökmüştüm arkasından aylarca. Gelmeyeceğini biliyordum çekip gitmeyi çok iyi biliyordu kendisi. Çektiğim ilk acı değildi ama yüreğimin ilk yangınıydı İbrahim Peygambere atılan ateş gibi yanıyordu yüreğim ve geçeceğini asla inanmıyordum. Böylelikle başlamıştım uyuşturucu etkisi yapan maddeleri kullanmayı, kullandığım hiç bir madde onu unutmama yardımcı olmayınca tadabileceğim bütün alkolleri tattım bende, Unutmak için o kadar çok savaş verdim ki hiç biri bir boka yaramadı, Üzülmemem gerektiğini öğrendim ama üzüntü denilen madde yakama o kadar sık yapışmıştı ki bırakmak bilmiyordu, Aylar artık mevsimleri, mevsimler yılları kovaladı, o gece kokladığım saçı başka hiç bir kadının saçlarını koklamamak üzere sanki yemin etmiştim ve o günden sonra hiç bir kadının saçlarına elimi sürmedim. Kendime ve ona ihanet etmedim ben. Sadece aşık olmuştum.
Sevgili Mellery benim hayatıma pimi çekilmiş bir bomba bırakarak sıcak yatağını terk edeli çok uzun yıllar oldu. Bugün onun ölüm yıl dönümü.
Zaman asla geriye akmaz sırf bu yüzden bugün onunla gezdiğimiz sokaklarda bir kez daha gezdim, Elma şekerini çok seviyor diye bir sokak başında hıçkıra hıçkıra ağlayarak yedim, Yaralarımı diken o insan öyle bir yara açmıştı ki kapanmamak üzere çekip gitmeyi uygun görmüştü, Birlikte kurduğumuz o hayallerin hepsi eksik kaldı şimdilerde, yarım kalmadı eksik kaldı sadece. O gece beni öyle güzel öpmüştü ki ondan sonra bir daha hiç bir kadını dudaklarından öpmedim ben.
Hayat karşımıza nasıl yada ne şekilde insanlar çıkarır bilemiyoruz ama hayatın bana atmış olduğu tokatlar yüzünden artık daha fazla yaşama hevesim kalmadığını biliyorum. İki merdiven daha çıkabilirsem nefesim kesiliyor benim. Yalnız kalmaktan korkuyorum, acılarıma bakıp bakıp iyileşmesini bekliyorum beklerken başka bir yerden yeni yaralar alıyorum bu zamana kadar nasıl geldiğimi ve gelebildiğimi aklım dahi almıyor artık. Gidebileceğim ne kadar yol kaldığını artık kestiremiyorum, boğulup duruyorum nefesim kesiliyor artık.
İnsanın ilacını yine başka bir insan bulursa iyileştirir... Yaralarımız var olacak ama senin en güzel yaran sol bacağında duran yaran... Senin en büyük yaran beş yaşında hayata tutunmayı başarmış olman...
Son sözlerin bunlardı Sevgili Mellery... Huzur içinde uyu lütfen, senden sonra aldığım yaraları yanına geldiğim gün oturup birlikte ağlayarak anlatacağıma söz veriyorum...
o gece dinlenilen son müzik.