30.05.2020

İki Merdiven


 Çekilen acılar bir yerlerde sıkışıp kaldı. İki sandalye ve yeni yapılmış sıcak kahveler eşliğinde başlamıştı birbirimize anlattığımız hikayelerimiz, o gece ilk defa yanımda kalmayı kabul etmişti, birlikte uyumuştuk, sabaha kadar saçlarını koklamam karşılığında tek bir öpücük hakkı vardı, onunla o gece daha ilerisini asla düşünmemiştim sadece sarılıp uyuyacaktık birbirimize, acılarımıza sarılıp birlikte ağlayacaktık son kez, Allah var sabah olmasını hiç istemedim ben, o gece kıyamet kopsun istemiştim, saatler geçmesin istedim ama benim istediğim asla olmadı, kaç kere saçlarını öptüm bilmiyordum, saçlarından öpüyorum diye sıkılmamıştı da hoşuna gidiyordu, gecenin karanlığında ışıltısı odayı o kadar güzel aydınlatıyordu ki Tanrının melekleri  üzerimize rahmet olup yağdı sanki, Kutsal bir kitapta adı geçse ezberler yüreğimin bir köşesine kazırdım onu, Ben sevilmenin nasıl bir his olduğunu onun ellerinde gördüm ve bir insanı nasıl iyileştirdikten sonra yok olmayı nasıl başarır en iyi o öğretti bana, sanki buharlaşıp çekip gitmişti. O gece anlamıştım, terk edecekti beni söylemeye cesareti yoktu daha fazla aynı yerden kırmak istemezdi bu yüzden birlikte olmayı istemişti. Sabah uyandığımda anne karnına geri dönmüş cenin pozisyonunda ağlarken buldum kendimi, Günler haftaları, Haftalar ayları kovaladı ama benim ağlamalarım asla tükenmek bilmedi, Adem Peygamber gibi gözyaşı dökmüştüm arkasından aylarca. Gelmeyeceğini biliyordum çekip gitmeyi çok iyi biliyordu kendisi. Çektiğim ilk acı değildi ama yüreğimin ilk yangınıydı İbrahim Peygambere atılan ateş gibi yanıyordu yüreğim ve geçeceğini asla inanmıyordum. Böylelikle başlamıştım uyuşturucu etkisi yapan maddeleri kullanmayı, kullandığım hiç bir madde onu unutmama yardımcı olmayınca tadabileceğim bütün alkolleri tattım bende, Unutmak için o kadar çok savaş verdim ki hiç biri bir boka yaramadı, Üzülmemem gerektiğini öğrendim ama üzüntü denilen madde yakama o kadar sık yapışmıştı ki bırakmak bilmiyordu, Aylar artık mevsimleri, mevsimler yılları kovaladı, o gece kokladığım saçı başka hiç bir kadının saçlarını koklamamak üzere sanki yemin etmiştim ve o günden sonra hiç bir kadının saçlarına elimi sürmedim. Kendime ve ona ihanet etmedim ben. Sadece aşık olmuştum.

 Sevgili Mellery benim hayatıma pimi çekilmiş bir bomba bırakarak sıcak yatağını terk edeli çok uzun yıllar oldu. Bugün onun ölüm yıl dönümü.

 Zaman asla geriye akmaz sırf bu yüzden bugün onunla gezdiğimiz sokaklarda bir kez daha gezdim, Elma şekerini çok seviyor diye bir sokak başında hıçkıra hıçkıra ağlayarak yedim, Yaralarımı diken o insan öyle bir yara açmıştı ki kapanmamak üzere çekip gitmeyi uygun görmüştü, Birlikte kurduğumuz o hayallerin hepsi eksik kaldı şimdilerde, yarım kalmadı eksik kaldı sadece. O gece beni öyle güzel öpmüştü ki ondan sonra bir daha hiç bir kadını dudaklarından öpmedim ben.

 Hayat karşımıza nasıl yada ne şekilde insanlar çıkarır bilemiyoruz ama hayatın bana atmış olduğu tokatlar yüzünden artık daha fazla yaşama hevesim kalmadığını biliyorum. İki merdiven daha çıkabilirsem nefesim kesiliyor benim. Yalnız kalmaktan korkuyorum, acılarıma bakıp bakıp iyileşmesini bekliyorum beklerken başka bir yerden yeni yaralar alıyorum bu zamana kadar nasıl geldiğimi ve gelebildiğimi aklım dahi almıyor artık. Gidebileceğim ne kadar yol kaldığını artık kestiremiyorum, boğulup duruyorum nefesim kesiliyor artık.

 İnsanın ilacını yine başka bir insan bulursa iyileştirir... Yaralarımız var olacak ama senin en güzel yaran sol bacağında duran yaran... Senin en büyük yaran beş yaşında hayata tutunmayı başarmış olman...

 Son sözlerin bunlardı Sevgili Mellery... Huzur içinde uyu lütfen, senden sonra aldığım yaraları yanına geldiğim gün oturup birlikte ağlayarak anlatacağıma söz veriyorum...

 

o gece dinlenilen son müzik.


26.05.2020

Çürümüş Bir Asa


 Küçükken aynalarla çok konuşurdum ben, dertlerimi anlatırdım daha sonra aynayı kandırır ilk maçta nakavt ederdim onu, bunu bana babam öğretmişti, kendisi kumar masasında beni kullanınca hiç üzülmemiştim, o gün bir boka yaradığımı görmüştüm, yıllar sonra kazanıyorduk ikimizde, yıllar sonra ikimizde baba oğul olabilmiştik... bilmediğim tek konu ruhumun o gece beni bırakıp gitmesiydi kırılmıştı ama en çokta kalbim kırılmıştı, bilmiyordum iki kişiyi aynı anda kırmadan nasıl gideceğimi sırf bu yüzden dizlerimin üstüne her düştüğümde üzülmemeyi öğrendim yada öğrenmiş rolünü çok iyi oynuyordum, canım o kadar çok yanmıştı ki artık belli bir noktadan sonra koşmayı bırakmıştım. Koşmak bana göre değildi bu tamamen aptalların bir oyunuydu ve ben koşamayacak kadar hep güçsüz kaldım, her konuda geride kalmanın nasıl bir his, nasıl bir eksiklik olduğunu aynadaki kişiye anlattıktan sonra paramparça ettim kendisini ve bunu yaptığımda beş yaşındaydım.


 Boynuma geçirdiğim iple intihara kalkıştım ben ve bunu yapacak kadar akıl sağlığım yerindeydi, ölümü arzulayacak kadar istekli biriydim ben. Korkmuyordum ölümden çünkü defalarca denemiş ve her denemede başarısızlıkla çıkmış biri olarak ölemiyor bir sonraki acıya devam ediyordum, ustalıkla oynuyordum, rolümün hakkını belki de fazlasıyla veriyordum bilemiyordum bunu, bana ödül verdiklerinde kürsüye çıktığımda söyleyeceğim iki çift lafım olacak, bana bu ödülün verilmesi konusunda o insanlarında hak payı olduğunu düşünüyorum, beni bu duruma getirenler kadar, beni bu duruma itenlerden intikamımı alacağım, o kürsüye ilk çıktığımda intihar edeceğim ve bu yüzden ikinci kez ödül verilecek belkide, kim bilebilir denenmemiş bir yolla intihara kalkışacağım...

  Kuyunun dibinde olmanın nasıl bir his olduğunu çok iyi biliyorum, üstüne sinmiş bir koku vardır ve bu kokudan nefret eden insanlar asla yaklaşmak istemez sana vebalı gibi bakarlar sana, gözlerine baktığında anlarsın bunu, o gözler o kadar çok şey anlatır ki bir tek sen anlarsın bunu, o kuyunun nasıl bir yer olduğunu ve çıkmak istedikçe daha da dibe batar en dibi boylarsın çıkamazsın o koku üzerine öyle bir sinmiştir ki asla çıkaramazsın, kendini ne kadar yıkarsan yıka asla bırakmaz o koku seni ve anlarsın artık bir noktadan sonra o kokuyla yaşamak zorunda olduğunu, gitmek istedikçe, çekip terk etmek istedikçe gidemezsin. Beş yaşında o kuyudan çıkmayı başardığımda kazandığım ilk zafer değildi benim hikayem, kaybetmeye o gün başladığımı anlamış olsaydım asla çıkmazdım, kuyunun dibinde bekler dua ederdim Tanrıya...

 Kumar masasında kazanmanın nasıl bir his olduğunu çok küçükken tatmıştım ben, bir şişe gazoza kumar masasından kalkarken insanın nasıl devleştiğini ve kendinin kral gibi hissetmenin nasıl bir duygu olduğunu çok iyi biliyorum, kimselerin  bilmediği tek konu o kumar masasından kalkan her insan mutlaka bir eşyasını kaybeder, kimisi parasını kaybeder, kimisi çok değer verdiği eşyasını, ben o gece ruhumu kaybettiğimde kan kustum etrafa. İnsanın ruhundan yaralanması kadar başka acı veren bir eylem yoktur, İsa olmuşsun  çarmıha germişler gibidir ruhunun yaralanması ve sürekli kanaması.

 Bitmek bilmeyen acılarımız var, kimimiz eşimizden, kimimiz dostumuzdan, sevdiğimizden aldığımız acılarımız ve yaralarımız var. Bizi biz yapan acılarımız aslında.


 

16.05.2020

Derininde Acı Var


 Merhabalar, Nasılsınız?
Aklımda bi tahterevalli varda o yüzden gelmiş bulundum buraya yine,
ciddi anlamda çok sık geldim buraya son iki senedir bu kadar uzun zaman geçirmedim sanırım malum hastalık süreçleri vesaire derken sık sık gelir oldum buralara. 

 Öncelikle sanırım Yurt dışı işi tam anlamıyla çöp oldu, yine uzun bir süre daha buralardayım. Bir şeyi çok istersen olmaz derler ya ciddi ciddi artık buna inanıyorum, inanmaya başladım. Her şeyden önce yeni bir hayata başlama fırsatı, tam ayağıma o top gelmişti ki, doksan dakikalık maçta penaltı olur o golü atarsan şampiyon olursun derler ya, işte o iş öyle olmadı... doksan dakika boyunca köpek gibi koştum, götümden akan terleri bir tek ben bilirim ama gel gelelim ki hakemin yapmış olduğu şerefsizlik yüzünden maçı kaybettim, ne son saniyelerde penaltı kazanıp gole çevirdim, ne de karşı rakip maçı sattı, ciddi ciddi çok güzel maç oldu ama kaybettim. Kaybetmeye alışkın biri olduğum için çok koymadı bana açıkçası, sonuçta bazı şeyleri çok iyi tecrübe edinmiştim, sağlık olsun dedim sonraki maçlara bıraktım, bıraktım bırakmasına ama işte insanoğlu üzülüyor. Her neyse...

 Gelelim diğer konuya İkinci kitap işi de olmuyor zaten pek fazla gönüllü değildim açıkçası çıkması konusunda sonuçta insan kendini çok iyi tanıyor, çıkması konusunda çok zorlamadım çıkarsa çıkar dedim, açıkçası umurumda değildi yani. Kendimi tanıyorum çünkü biliyorum ben yazar, şair falan değilim benim asla öyle bir niyetim olmadı kaldı ki kendime yazar diyebilmem için sanırım kırk fırın ekmek yemem lazım. Kendimi asla yazar olarak görmedim ben, olamazdım da, sadece öylesine yazıyordum hepsi o kadar. Ben yazarlardan Oğuz Atay'ı ne kadar çok seviyorsam, Şairlerden Nazım Hikmet ve daha nicelerini sevdim, onlara bağlandım benim sadece bir hayalim vardı onu gerçekleştirdim, bu dünyaya bırakacağım bir anım oldu hepsi o kadar. Bu yüzden kendimi Kanat Güner'e çok yakın görüyorum sonum onun gibi olacak endişesi, raydan çıktıktan sonra kendimi kaybedeceğimi çok iyi biliyorum, dedim ya insan kendini çok iyi tanır, İnsan kendini tanımakla yükümlüdür. Masal Kahramanları kitabı artık bitti, Yayınevi'yle olan sözleşmemiz 3 ay sonra bitiyor ondan sonra tamamen unutulacak. Kitaptan hiç gelirim olmadı, zaten para kazanmak için yazmadım, dedim ya yazar değilim diye ben. Kitabın gelirleri kimsesiz çocuklar vakfına, bir diğer kısmı ise Doğuda zor şartlar altında okuyan ayakkabısı dahi olmayan ve bu işte öncülük eden güzel insana verdim. O güzel çocuklara ayakkabı vb ihtiyaçlarını alsın diye. Bunu yazıyorum çünkü bu kitabı alanlarında bilmeye hakkı vardır diye düşünüyorum. Evet yaptığın iyiliği diğer el görmemelidir, aslında bunu da pek yazma fikrim yoktu ama son olduğu için gönül rahatlığıyla yazabilirim diye düşünüyorum yada bu işten para kazanıyorsun gibisinden söz söylemek isteyen olursa diye yazma gereği duyuyorum, çünkü Masal Kahramanları artık bitti. Birilerinin görünmez kahramanı olabilmek çok güzeldi ve ben bu duyguyu bu kitapta yaşayabildim. Bu arada baskı olmayacak mı yada nereden temin edebiliriz falan zor, varsa bile çok zorlaman lazım, yani piyasada kalan son kitapları alabilmek biraz zahmetli, zamanında bende son kalan kitapları alabilmek için uğraştığımdan biliyorum. Tekrar bir baskı falan olmayacak, çünkü Yayınevi'yle olan sözleşmem 3 ay sonra bitiyor ve bu yüzden yeni baskı yapmayacaklar.

 Gelelim ikinci kitabın sonuna, Evet aklımda ikinci kitap fikri vardı ama dedim ya ben yazar falan değilim diye, birilerinin zorlamasıyla ikinci kitap işini biraz omzuma yük bindirdim ama pek ümidim yoktu açıkçası, o yüzden ikinci kitap çıkmadan bitti. Yani kısacası ikinci kitap olmayacak. Her güzel şeyin bir sonu mutlaka olur bunu ben kendi hayatımdan biliyorum çünkü, Saymakla bitiremeyeceğim Anılarımı, Acılarımı, Dertlerimi, Sancılarımı, Ağlamalarımı, Uykusuz kaldığım günleri, Aldatılmayı, Terk edilmeyi, Yalnızlığı tecrübe edindim, sadece tecrübe edindim, çok iyi dediğim zaman yine birine inanıp yine kırılacağımı bildiğim için tecrübe edindim diyerek geçiriyorum.

 Evet şimdilik bu kadar sanırım, uzun bir süre gelmem artık, Söz bu hastalık bitsin kendime çok iyi prim vereceğim Şişhaneye gidip Galata Kulesini selamladıktan sonra Kadıköy sahilde üç Bomonti bir Şarap ısmarlayacağım kendime ve yalnızlığa.

Bitti ama Bitmedi.


Bu da bölüm sonu olsun.....








7.05.2020

Rüyalar


 Halimizden yanan anlar, Acının ilacını bulan lütfen paylaşsın nankörlük etmesin bütün ilaçları tüketmesin bu konuda herkesi göreve davet etmek istiyorum, acı paylaştıkça güzel falan değildir senin çektiğin aynı acıyı bir başkası çekeli çok uzun zaman olmuştur o yüzden çektiğin ilk acıyla ölmezsin sadece nefesin kesilir. Yalanlara inanmak diye anayasaya bir madde eklenmesini istiyorum, çünkü ben kötüde olsa inanmak istiyorum artık. Bir masala inanmak istiyorum en çok içinde kırık kalplerin olduğu bir masal, kırık kalp iyidir insanın yarasını her zaman hatırlatır, Bazı şeyleri unutmamak geriye dönüp baktığında kırık kalbin ne kadar da değerli olduğunu anlarsın. Camın önünde bulunan üç farklı çiçeği soldurmadan büyüttüm, her birine ayrı sevgimi verip günlük su ihtiyaçlarını aksatmadan karşıladım ben, onlarda bana teşekkür olarak yapraklarını açtılar, teşekkürlerini yapraklarını göstere göstere açan bir başka daha canlı yoktur dünyada sanırım. İnsanoğlu ise teşekkürünü seni en zor anında sırtından bıçakladığında gösterir yada daha fazla yaralar, aynı yerden yaralamak için, yarana yara bandıyla gelen insanda bir süre sonra aynı yerden kanatır derine işleyecek yaraları ezberlettiğin için yapar bunu, acının üstüne acı koyarsan baş başa kalırsın aynı 1 gibi o da hep 2'yi beklediği için yaralanmıştır bugüne kadar, beklediği için değil ondan önceki sayı da onu yaraladığı için sırasını salmak istemiştir. Sayılar, harfler yada eşyalar hep bir öncekinin hayal ürünüdür, o hayali ürünlerden kurtulamadığın süre boyunca sürekli derini kazımak sorunda kalırsın yani kurtulamazsın.

 Nefes almak bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum, bu konu hakkında da anayasanın ikinci maddesinin, üçüncü fıkrası, d. bendine göre yeni madde eklenip toptan anayasa maddesinin değiştirilmesi konusunda teklif vermek istiyorum sayın bakanlara. Lütfen beni dinleyin sözlerime kulak verin, kulaklarınızı kapatmayın artık.

 Hayatı parçalanmış, paramparça olmuş üstüne bulaşmış bu kadar çamurdan korkmayan her insanın hep bir umudu vardır. Kötüde olsa insanın umutlarını öldüren bir şeytan vardır.

 Kalbimde bir fay hattı var orada ne depremler oluyor bende bilmiyorum, çok kez yıkıldı ama her seferinde toparlanıp yeniden sıfırdan başladı. Sarılmak dünyanın en iyi ilacı derler bende her gece kendime sarılıp fay hatlarını onarmayı kabul ettim, büyük bir deprem ve yıkım beklenen bu fay hattı bir gün yıkılacak o zamana kadar kuyunun dibinde dua edeceğim.




KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...