Benim adım Acı saf ve kirlenmiş, kirletilmiş bir acı. Müziğe küsmüş biriyim, beş yaşında ruhumu iblise sattıktan sonra dilimi bakkaldan aldığım bir jiletle kestim. Kimseyle konuşmak istemiyordum tam elli iki gün kimseyle konuşmadım. Sustum, susmanın adaletini öğrendim, üniversiteye başlayıp susmak hakkında bir tez yayınladım. Konu o kadar derin ve anlam verici bir hal almıştı ki tanımadığım insanlarda susmayı tercih ettiler, bir gece yarısı kendimi kesmeye karar verdim. Beynimin içinde bulunan maddeler o kadar çok ağır vermeye başlamışlardı ki beynimi Galata Kulesinden atmaya karar verdim ama görevliler izin vermeyince sahile inip bir paket sigara içtim hayata küfür ettim...
Benim adım Kanamak, vücudum o kadar çok kanamaya yüz tutmuştu ki ne kadar da ikiyüzlü biri olduğum aklıma geldi. Bir şey yapmalıydım bir şey yapmalı vücudumdan kurtulmalıydım. Yapabileceğim tek şey organlarımı satmak oldu. Tanıdığım ve tanımadığım insanlar bir bir organlarımı sökmeye başladılar her biri kendi alanında uzman doktor gibiydiler ve her biri kusursuz bir şekilde bir organımı aldı. Kanıyordum artık biran önce tedavi edilmeliydim. Sonra tanımadığım daha sonra tanımaya fırsatım olduğu bir insan tarafından iyileşmeye başladım. Eksik olan tek şey kanamaya devam ediyordum.
Benim adım kırılmak, o kadar çok kırıldım ki kalbimin olmadığını hissetmeye başladığım günler oldu. Seviyordum ama her sevginin ağırlığı o kadar çok yük bindiriyordu ki daha fazla sevemeyeceğim günler aklıma geldi. Kırılmış biriydim bir köşe başında terk edilmiştim. kimsesizdim en ağır madde sanırım ölmeye beş dakika kala bir şeyler yapmak istemen gibi ben bir şey yapmak istemiyordum artık biran önce tanrı tarafından kırmızı kartla oyun dışı kalmak sahayı terk etmek istiyordum o kadar çok terk edilmiştim ki başka kırılmaların acılarını da yaşıyordum. Benim gibi insanlar yoktu çünkü onların hayat hikayeleri farklıydı her insanın hayat hikayesi farklı bir rol içindeydi. Benim rolüm konuk oyuncu gibiydi sadece arkalarda görülmem yetiyordu. Kaçmak istedim sonra ve bir kez daha ölmek istedim. Ölümü o kadar çok yakıştırmıştım ki bunu babam öldü lafını sol koluma dövme yaptırdıktan sonra öğrendim. Zamanla her şeyi öğrenmeye başladım. Terk edilmeyi, kimsesiz kalmayı, yalnız yaşamayı alışmıştım ama tek bir şey hariç yalnız kalmaya alışamamıştım yalnız kalmak bana göre değildi. Korkuyordum ve sadece korkuyordum...
Benim adım parçalanmak, dağılmış biriydim artık. Her caddede bir organım vardı ve her köşe başında düşürdüğüm kitaplarım, şiirlerim vardı. Düşmüştüm o kadar hızlı düşmüştüm ki kimse yerden kaldırmadı. Bir insan bir kere yere düştüğü zaman kimse ona bir daha asla elini uzatmaz. Çünkü yere düşen insana bir tekme vurmak adetten olarak görürler. Paramparça olmuştum artık daha fazla parçalanmaya gerek yoktu yanıma yaklaşan o insanlarda düştüğüm yerden bir şeylerimi çalmaya başlamışlardı. Önce cebimde bulunan paramı aldılar, sonra hayatımı, Para önemli değildi kazanabilirdim tekrardan ama hayatımı almaları beni çok üzmüştü ve kalbim bir kez daha kırılmıştı.
Benim adım beklemek, hep bekleyerek geçirdim ömrümü hep birilerini bekledim. Kimse gelmedi ama hiç kimse gelmedi. Limanda bazende tren istasyonunda bekledim birilerini ama en çok otogarlarda beklemeyi seçtim. Her bekleyiş bir umuttur dedim ama her bekleyişin sonunda kimsenin gelmemesi hüzünlenmeme neden oluyordu. Canım yanmıştı bu kez fonda çalan müzik sanki ruh halimi anlatıyor gibiydi. Ömrümün yarısı hep birilerini bekleyerek geçirdim kimsenin gelmemesi beni o kadar çok üzmeye başlamıştı ki bir daha kendime söz verip beklememeyi öğrendim. Sonra bir kıza aşık oldum geleceğini söylediği gün beklemeye karar verdim gelmeyeceğini öğrendiğim gün, Uyuşturucu kullanmama neden oldu. Ağır bir yara almalıydım artık kandırılmış biriydim artık, zaten en ağır yarayı beni kandırarak yapmıştı uyuşturucu sadece beni teselli etmesi amaçlı ortaya atılmış bir durumdu.. Ve tek yapabildiğim şey kırıldım....
Benim adım delirmek, en sonunda delirdim. Artık son kozum vardı elimde ya kalacaktım yada delirmeye yüz tutacaktım. Delirmeye karar vermiştim bende çünkü elimde başka bir şeyim kalmamıştı. Önce sevdiğim insanlar terk etmeye başladılar beni ardından başka insanlar, zaman bir su gibi ilerledikçe kırılmaya devam ettim hiç durmadan sürekli kırıldım ve kalbimin kırılmasına daha fazla dayanamıyordum. Canım o kadar çok yanmıştı ki sırf bu yüzden kimseyi kırmamayı seçtim acısını en iyi ben biliyordum çünkü kırılmanın nasıl bir şey olduğunu milyar kere öğrenince başka insanların kırılmasını sırf bu yüzden istemedim ve her seferinde kırılmaya ben devam ettim. Delirdim artık morfin bir şeyime yaramıyor ne kadar çok kullanırsam kullanayım daha çok kanıma karışan bir madde olarak görüyordum.
Benim adım yok, aslında olmayan bir adla yaşamaya devam ediyorum. Hep bir gemiyi bekliyorum gelmeyeceğini bildiğim bir gemi beni alıp götürmeyeceğini bildiğim bir gemi. Kırılmaya her gün daha fazla devam ediyorum. Daha çok acı çekiyor daha çok parçalanıyorum. Benim kalbim kırık sadece tedavisi olmayan bir rahatsızlığım var. Ben daha fazla önümü göremiyorum ve bu sisli dumanda daha fazla ilerleyemiyorum her günüm daha acılı geçiyor ve daha sancılı. Dedim ya benim sadece kalbim kırık....
bölüm sonu......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder