12.07.2015

soru işareti


   Çayı kulplu büyük bardakta içerim, üç şekerli, sırf bitmesin diye, çok fazla soru biriktirdim yine. Komik gelecek biliyorum ama çok özledim.. Kimi yada kimleri diye yazmak istemiyorum ama özledim işte. İki gündür duygusallığım üstümde dokunsa biri oturup ağlayacağım o derece yani, neyse bunları belki daha sonra açıklarım ama şimdilik bazı şeyleri yazmak istiyorum aslında bakılırsa hiç bir şey yazmak istemiyorum ama pazartesi günü buraya benim için çok özel bir yazı ekleyeceğim o da burada dursun diye sonuçta o yazınında büyük bir önemi olduğunu biliyorum pazartesi günü buraya yazmayı planlıyorum bir şeyler olmazsa artık. Öncelikle kitap işi yani roman kalktı yani olmadı uzun bir süreliğine ertelendi diyebilirim, senaryo işi şuan belli değil, hayalimdeki iş gerçi onu yazmamıştım ama dükkan falan bakıyordum onu açmak için uğraşıyordum ama gerçeği söylemek gerekirse o da olmayacak nedeni kira ve gerçek anlamda çok yüksek bir para gerekli benim ömrü hayatımda o kadar parayı bir araya getirip hayalimdeki dükkanı açmam ise ömrüm yetmez yani anlayacağınız yine hayallerim bir sonraki bahara kaldı, diğer bir işle olmayacak bir bahara kaldı diyebilirim. Olmuyor işte ben ne hayal edersem edeyim ne tür bir dünya kurarsam kurayım olmuyor götümde patlıyor yani. Çok özledim, dedim ya gerçekten çok özledim olmayan hayallerimi özledim mesela, olmayacak hayallerimi, yaralarımın iyileşmesini özledim mesela, yeniden nefes almayı özledim, gülmeyi özledim, hayatım boyunca mutlu olamadığım için mutlu olmayı özledim. Yorgunluğumu her seferinde dile getirdim artık daha fazla yürüyemeyeceğimi söyleyip durdum, doğru olan bu, kendime o kadar çok doğru biriktirdim ki bir köşe başına koyup terk etmek istiyorum artık. Terk edilmenin nasıl bir adalet olduğunu yaşatmak istiyorum. Altı yaşındaydım sürekli araçların arkasına takılırdım o zamanlarda oturduğum evin ilerisinde tır araçları gelirdi bende sürekli onların arkasına takılırdım bilmiyorum ama çok hoşuma giderdi bir gün yine aynı şeyi yapmıştım ama tır şoförü o kadar çok hızlanmıştı ki bırakmak zorunda kalmıştım tırın kasasını ve sol bacağımın derisi tamamen kalkmış ve soyulmuştu o taşlık yola kanımı bırakmıştım ilk kez hayatımda kanım akmıştı ve ilk kez hayatımda canımın yandığını hissetmiştim o kadar çok canım yanmıştı ki camiye gidip bacağıma su tutmuştum bende tam bir hafta boyunca acısını çekmiştim. Ve ondan sonra kanamaya devam ettim sürekli ama kanadım hiç durmadan, kanımın bittiği günlerde kan takviyesi yapıp tekrardan kanamaya devam ettim.

  Yazmak benim için dünyamda en iyi etkisi olan bir şey ve en iyi şekilde kendimi ifade edebildiğim bir durum söz konusu. İsa gibiyim artık çarmıha gerilecek bir vaziyetteyken tanrı tarafından göğe alınmış ve insanları seyretmem için yıllarca bir bulutun üzerine konulmuş şekilde bekliyorum. Yani aslında çarmıha gerilmiş ve tanrı tarafından göğe alınarak yalnız bırakılmış bir şekilde bekliyorum her iki şekilde de hüznüm ve acılarımı dile getiriyorum, ve her iki şekilde de kalbimin kırıklığını söylüyorum... Kırılmış biriyim ben sezon finalini yapmış bir dizi gibiyim, bir sonraki sezon için hazırlıklarımı sürdürürken reytinglerin düşmesi sonucu kanaldan kaldırılan biriyim ben. Çöpe atıldım aslında ama sürekli kendimi kandırmam sonucu hep bir umut dilenip durdum bir köşe başında, bir caddede, bazende bir cami avlusunda ve sürekli geri çevrildim ve her seferinde kırılmaya devam ettim. Kalp kırıklığının nasıl bir duygu ve his olduğunu o kadar iyi çözdüm ki artık insanlarla değil tanrı ile yarışır oldum ve iblisin aslında kötü biri olmadığını çok iyi anlıyorum, kötü olan iblis değildi ve hiç bir zaman olmadı...

  Bir insan daha neler yazabilir diye düşünüyorum bazen sonra aslında ne kadar çaresiz olduğum aklıma geliyor o kadar çok çaresiz biriyim ki ümitlerimin kalmadığını anlıyorum bir bir umutlarımı yaktıklarını görüyorum. Kendi gözlerimle şahit tutuluyorum.

  Şizofren Hastanın Mektupları adı altında yazılar yazıyordum eskiden aslında o şizofren kişinin hayatını anlatıyordum bir bakıma ama kimse anlamadı onu, her insanın kalbi kırık evet biliyorum bunu yeryüzünden kalbi kırılmamış hiç kimse yoktur mutlaka ama mutlaka biri ve birileri tarafından kalbi kırılmıştır bir yada birden fazla. Ben her zaman dedim benim hayatım yıkık ve çökük, bir binanın en altında yaşıyorum, sadece nefes alabiliyorum hepsi o kadar bildiğim o kadar çok şey var ki bir gün o binam tamamen çökecek ve nefesimin kesileceğini bildiğim gibi. İntihar eylemleri tasarlamak istemiyorum artık çünkü tasarladığım ne kadar intihar varsa hiçbiri tutmadı modası geçmiş bir ürün gibi stokta kaldı yani bir köşeye atılışını seyrettim. Saattin kaç olduğu hiç umurumda değil, gündüzün gece olduğu gibi. Gece olunca işte en çokta gece olunca hüzünlenirim ben...

  Sanırım o gemi gelmeyecek aslında gelecek demişti ama gelmeyecek yalan söyledi üzülmeyeyim diye belkide ufak bir yalan söyledi keşke söylemeseydi keşke doğruyu söyleseydi gelmeyeceğim deseydi belkide o zaman beklemezdim hiç bir zaman.

  Hep dedim burası benim evim oldu diye, çünkü bir tek burada doğrular var, bir tek burası bana yalan söylemiyor beni kandırmıyor. O kadar çok kandım ki artık kanacak kimsemin olmadığını anlıyorum. Ben hep yazmak istedim ve hep kaçmak istedim ve sürekli bir köşe başında tuzağa düşürüldüm gölgemin ölümünü izledim. Elimde yüreğimde bulunan ne kadar güzel sözler varsa hepsi yere düştü kanadım, kanım aktı, sonra sol ve sağ gözümden böyle yağmur gibi bir şeyler düştü hiç çözemedim matematiğe nasıl anlam veremiyorsam öyle çözemedim hep bir havuzu doldurma telaşı içinde açık bırakıldı gözlerim ve ne sağ gözüm doldurabildi A havuzunu, ne sol gözüm doldurabildi B havuzunu sadece taştı o kadar ve havuz problemleri hiç çözülemedi... Bir kadına yeniden aşık olmayı çok isterdim mesela beni sevmesini, saçlarımla oynamasını, birlikte gülmeyi, hiç bilmediğimiz bir konu hakkında ağlamayı, birlikte kitap okumayı, kavga ettiğimiz günlerin ertesi günü birbirimize mektup yazmayı hatalarımızı kendi el yazımızla kağıda dökmeyi birden fazla özür dilemeyi, birlikte deniz kenarında çay içmeyi,  ama hiç bir kadın yoktur ki yaralı bir adamı istesin. Zaten kalbi kırık adamları kimse özlemez ve aramaz.



bölüm sonu.....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...