''Bir kibrit çöpü bir çocuğun elinde ne kadar yanarsa artık'' Öncelikle Merhabalar iyisinizdir umarım öyle umuyorum ben, iyi olun ama her ne olursa olsun hep mutlu olun, mutlu kalın. Çok fazla yada çok kısa bir süre diyelim biz buna yoktum, bir şeyler yazmıyor karalamayı bırakmıştım nedeni kitaba olan yoğun hatta aşırı derecede yazma isteğim öncelikle şunu söyleyeyim kitap işi haziran ayının sonuna yetişecek kesin yani artık bitmeye yüz tuttu diyebiliyorum, öncelikle nasıl oldu derseniz çoğunlukla kendi hayatımı kattığım bir şey oldu diyebilirim. Güzel olup olmadığını ben karar veremem olursa hani çıkarsa çıkarılmayı uygun görürlerse okuyanlar karar versin buna. Yani sözü çok fazla uzatmanın alemi yok haziran ayı sonunda belli olacak diyorum şimdilik bu kadar....
Kalp kırıklığından, hastalıktan, yaralardan, yara izlerinden en önemlisi acılardan yani geçmeyen türden acılardan ve geçmemek üzere tasarlanmış geçmeyeceğini derine işleyen bir dövme ile bunu ispatlamış acılar. Bir ateş bir evi yakabilir aslında yada oturduğun odayı, kendini her şeyi yakabilirsin. Ben bunu sanırım sekiz yaşımda denemiştim yanmamıştı daha çok evde bulunan halıyı yakıp daha sonra orayı söndürmekle uğraşmıştım kötüydü, alevin ateşin sıcaklığı, o kadar korkmuştum ki hemen söndürmeyi seçmiştim. Yanarak ölmek bu dünyada en korktuğum şey intihar eylemlerim sırasında daha çok nasıl ölmek istiyorsun kuralı koymuştum hep, boğularak çıktı bir keresinde silah yoluyla çıkmıştı boğulmayı seçmemin nedeni nefessiz kalmam, nefes alamamam, nefessiz kalmamın tek nedeni bu günü kadar yaşadığım onca sene boyunca nefes alamadığımı bildiğim içindi ben bugüne kadar yaşamamıştım acı vereceğini düşünmediğim için boğulma yolunu seçmiştim kısacası iple, intihar eylemlerimin birde unutulmayacak mektupları vardı. Sevdiğim kadınlara ulaşması için, sevdiğim insanlara ulaşması için, sevmiştim hayatım boyunca hayatımın içine sıçan hatta ve hatta acımadan defalarca öldüren kadınları sevmiştim.. Hülya, Merve ve Ebru her birinde ayrı hikayem, her birinde ayrı anılarım ve mutluluğum oldu. Sevdiler beni kuşkusuz aşık oldular, ben hayatımda belkide bu üç kadında mutluluğu gördüm, mutlu olmayı, bana çok şey kattılar ve bir o kadar çok şeyimi aldılar her birinde ayrı kalp kırıklığına sahip oldum ve her birinde ayrı gözyaşlarım oldu. Şimdi hiç birine kırgın değilim geçti ama geçmedi sadece kanadım o kadar. Vücudumun iflas edip tekrardan yaşama arzusu ve belkide bir şans daha verip geçecek umuduyla kendimi oyalamam geçmediğini her seferinde şahit oluşum ve her seferinde bir mutsuzluğa uyanışım. Biliyorum, ben bu dünyada en aptal insanım, biliyorum ki her şeyin geçeceğini ve benimde bu savaşta bir zaferim olacağını adım gibi biliyorum. Kendimi kandırıyorum çünkü kandırmaktan başka hiçbir şeyimin olmadığını biliyorum.
İnanmak bu dünyada en korkunç ve üzücü bir şey aslında bir insanın bir şeye inanması, bir ilaha inanması, değer verdiği birine inanması, şans getirdiği bir eşyaya inanması. Aslında her birinin kayıp gitmesini kendi gözleriyle görmesi ve tekrardan kırılması. Paramparça olduğumu ve nefes alamadığımı bildiğim gibi. Geçmiyor işte bir yerlerde beni bekleyen birine inandığım gibi. Uzun bir yolculuk yapma arzum da bundandır işte çekip gitmek her şeyi geride bırakmak sevdiğim yerlerde kamp kurmak geceleri ateş yakıp sabah eşliğinde güneşi karşılamak, kahve içip elimde kitapla uyuya kalmak. Bakıyorum da benim hayallerim çok naif şeyler olduğunu anlıyorum. Biliyorum çünkü kendimi tanıyorum yıllarca kendimi kandırdığım için kim bilir kitap işi olduktan sonra sırtımda çanta ile birlikte istediğim yolculuğa çıkarım... Her sonun bir başlangıcı vardır bir yerlerde görmüştüm yada okumuştum tam olarak bilmiyorum ama sanırım tam olarak böyleydi ve o günden sonra hayatımın değiştiğini anlamış oldum. Ben iki odalı bir evde huzurumu kaybetmiştim, kendimi kaybetmiştim, inandığım şeyleri kaybetmiştim artık kaybedecek hiçbir şeyimin olmaması beni çok üzüyor yani en son evre olarak ben kaldım, kendim kaldım, tek başımayım kendimi kaybetmeye kalksam biliyorum ki yenileceğimi yıllarca çektiğim onca acının boşa gideceğini biliyorum peki o zaman neden bu kadar çektim, işte her seferinde bunlar yüzünden duruyorum ve her seferinde yenilgiyi kabul etmiyorum. ama inanıyorum, inandığım tek şey geçecek bunlar...
''İyi'' bir cümlenin içinde kullanıldığı zaman iyi anlamını kazanıyordu geçenlerde böyle yazmıştım bir yerlere gerçek olduğunu şimdi anlıyorum, iyi hiçbir şey yok bu dünyada, sadece üç harfin bir araya gelerek oluşturduğu bir tür mistik olay. Beynimin içinde başka biri var ve o yazıyor sanki bunları. Kendi gölgemi dahi koruyamazken ne yapacağımı bile bilmiyorum.. Şimdilik benden bu kadar kısa bir ara verme zamanı geldi artık....
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim
bölüm sonu.........
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder