30.06.2015

Haziran


 ''Hatırlat da Haziran sonlarında çocukluğumuzu yakalım'' artık bitti. Sanırım sigaranın zararları ne kadar çoksa o kadar bitti diyebilirim. Son yani, başka bir sonun başlangıcı gibi bir durum, karışık bir şey yazıyorum sanırım. Birikmiş acıların üzerine bir bidon benzin döküp yakıyorum. ''Acılarda acılaşıyor gittikçe sanki, bir azarlanmayla ölümünü düşünen çocuklar gibi'' biliyorum aslında çok şeyin farkında oluğumu ama insan yere düştüğü zaman onu kaldıracak kimsesi olmadığı zaman işte o zaman tüm vücudu, organları, ruhu bir daha asla ama asla toparlanmıyor. Bitti sanırım yada kendimi kandırmaca oyunumun kaçıncı bölümündeyim henüz onu dahi bilmiyorum.. Bitmek ile bitmenin nasıl bir eylem içinde olduğunu, başka soruların başka cevaplar doğurduğu hastane köşelerinde çocuğunu terk eden insanları gibi olduğunu aslında söylenen bütün cümlelerin, kurulan bütün güzel şiirlerin her birinin bir anlam ifade ettiğini kim bilebilir ki? Ben kendimi yaktım mesela sonra tanımadığım insanlar üzerime beton attılar kurumam için kuruyup gitmem için, elimde bulunan ne kadar yara ve yaralanmış iz varsa hepsini kesmem konusunda dalga geçtiler. Ben sigaranın son umuduyum yani aslında yavaş yavaş ölümü bekleyen biriyim. Tam yirmi beş yıl oldu. Annemin rahminden kaçtığım gün birbirimizi bir daha asla ama asla görmemek adına terk edişimizin yir mi be ş yılı, ve tam yirmi beş yıl oldu babam ile kumar masasında birbirimize blöf olarak tanrıyı kandırmaca oyununu oynayışımızın yi r mi be ş yılı. Zaman aslında hiç bir şeyi düzeltmez daha da boka batmanı sağlar. Ve daha çok acı çekmen için uğraşır durur ve sürekli aynı şeyleri tekrarlarsın...

  Haziran ayının sonuna geldim.Yani duruldum, acılar rafa kalktı, bazı dönemler şimdilik rafta bekleyen bir eşya gibi sadece o ürünü alabilmek adına bir kaç düğmeye yani bir kaç söze ve bir kaç kırıklığa bakan bir taraf diyorum, çok naif bir insanım aslında ben, çok çabuk kalbi kırılan ve bir merhabaya bile mutlu olan bir adamım ben... Sadece kalbim kırık, düzelmeyecek nasıl kendimden eminsen kalbimin de düzelmeyeceğinden eminim kırık bir kalple yaşamayı öğreneceğim ve zaman sonra kırılan o kalbimi başka insanlar kıracak ve daha çok kırılacağım zaman ilerledikçe kalbim daha çok kırılmaya devam edecek ne zaman ben bu duruma alışacağım belki o zaman bazı şeylerin farkına varırım... Geçmiyor işte önüme çıkan engelleri artık aşamıyorum ve başka engel çıktığı zaman tekrardan yere düşüp yine ağzımın burnumun dağılmasını izliyorum, sinemada kendimi izliyorum artık doksan beş dakikalık bir filmde sürekli yere düşüşümü izliyorum. ve sürekli aynı şeylere maruz kalıyorum... 

  Yazacak çok şeyim var aslında, söylemek istediğim, konuşmak istediğim, biri beni dinlemeye kalksa hani diyorum ya çocukluğumdan başlayıp tüm hayatımı anlatmak isterim sıkılmadan ve sıkmadan birlikte çay içeriz belki galata kulesinin önünde yada birlikte bir şeyler yaparız ne bileyim öyle işte. Diyorum ya burası benim evim kendimi bir tek burada güvende hissediyorum dışarıya çıksam sanki biri tarafından yolum kesilecek gibi, Benim sol bacağımda iki tane bıçak izi var yaralanmış, kanamış bir iz ve acısını unutamadığım bir iz... En ağır yarayı her zaman bir ''iz'' verir yara izi ve söz izi. Aslında baktığın zaman ikisininde geçmeyen sürekli kanamasına neden olan bir izdir bunlar. 

  Kendimi kandırmaya devam ediyorum hiç sıkılmadan aynı şeyleri tekrarlayıp tekrarlayıp söylüyorum çünkü yüzümü kendimi kandırdıktan sonra o masada bıraktım. Bir daha geri dönmemek adına elimde artık hiç bir koz kalmadı bitti diyorum yani gerçekten bitti evrimini gerçekleştirmiş bulunmaktayım. Çünkü gerçekten bittim buna inanıyorum artık...

  Bölüm sonu olarak bir müzik yok, artık yok çünkü, bitti...

bitti......




22.06.2015

Kiralık Katil


 O kadar yalnızız ki bu hayatta, özür dilerim o kadar yalnızım ki bu lanet şehirde yeniden sigaraya başlamama yardım etti, sanki el birliği yapmışcasına içine çekiliyorum. Günden güne hüzünlerim ve acılarım daha çok artıyor. Bitmiyor ve bitmemek üzere kutsal kitaplara yemin ediliyor gibi, Kendimi kaybettim daha ne kadar kaybedebilirim dediğim günler hiç olmamıştı ama artık oluyor diyebilirim daha ne kadar kaybetmeye mahkumum diyorum artık. Geçmiyor işte, artık buna inanıyorum, geçmeyeceğine ve sabit kaldığına ama daha çok kırılacağımı biliyorum. ''Bir kuş misali göklerde uçuyor''  Duygularım falan kalmadı diyebilirim kısacası yani ameliyata yatmış neşterle kalbim ameliyat ediliyor artık, sökülüyor çünkü, hayatım boyunca kurmadığım yüzmilyonlarca hayal kalmamıştır belkide sürekli bir hayalde kendimi buluyordum ama artık anlıyorum ki hayallerin sadece hiç bir bok ifade etmediği anlıyorum artık. Ben çok mutsuzum allah kahretsin cezaevine düşmüş ve müebbet yemiş gibiyim, Biliyorum benim gökyüzümde kalmadı ne garip bir insanın gökyüzünü çalacakları hırsızlık yapacakları. İnsanın aklının ucuna dahi gelmez. Sahilde oturmuş giden gemileri izliyorum, uçan kuşları, denizi hep gidiyorlar ama hep buluşuyorlar hep ama bir yerde mutlaka buluşuyorlar birbirlerine sımsıkı sarılıyorlar sonra,, aslında ne kadar güzel bir şey değil mi? Ben kendimi kumar masasında kaybeden biriyim yani kumar masasında unutulan bir insanım terk edilmiş biriyim, kendi hayatımı dahi başkalarını anlatamayan biriyim bilmelerini asla ama asla istemediğim bir hikayem ve geçmişimin olduğunu... İnsan geçmişinden saklanamaz derler ben saklanmaya çalışıyorum ve her köşe başında yakalanıyorum. Ve gidebildiğim hiç bir yerim yok.. Sıkıldım biraz burayla dertleşmeye geldim konuşup tekrardan çıkacağım ve her şey aynı kaldığı yerden devam edecek, kalbi kırık insanlar, yaralanmış olanlar, yaralanmaya mahkum olanlar, Devlet falan diyorsunuz benim umurumda değil açıkçası kendileri milyarlarca kazanıp hiç bir bok yapmadan oturan o insanlar benim umurumda değil açıkçası, yada aç insanı düşünmeyen kişiler, zengin olanlar daha çok kazanmak uğruna her boku yemeye kalkanlar benim sikimde bile değil onlar çekmiyor benim acılarımı onlar, çekmiyor benim yaralarımı onlar, çekmiyor benim çektiğim şeyleri o yüzden benim umurumda değil... Bu kadar niye doldun yine ne oldu açıkçası beynimin içinde bir cenin var dışarıya çıkmak için beynimi jiletliyor onu söyleyebilirim... Aslında daha ne kadar ilerleyeceğimi hiç bilmiyorum. Tek isteğim bu lanet şehirden, ülkeden siktir olup gitmek terk etmek sadece hep gitmek istiyorum ama neresi olursa olsun sadece gitmek istiyorum artık...

  Bir maskeyle dolaşmak kadar ne kötü olabilir ki, ben gülümseyen bir palyaçonun makyajıydım, aktım. Silindim bir silgiyle değilde karalanmış bir peçeteyle yok oldum. Bir kayıkta yaşamayı öğrendim ne zaman bir taşa çarptım kayığım su almaya başladı. Her yer su oldu. yeminler, verilmiş sözler aslında hiç biri bir şey ifade etmiyor kendi gölgemden dahi korkuyorum karanlıkta kalkmaktan korktuğum kadar. Gerçek olan bir şey bu karanlıktan korkan bir adamım geceleri belkide bu yüzden uyuyamıyorum. Tanrım bütün insanların kalbi kırık ama benim kalbim çok fazla kırık...

  Kitap işi bitti, bu gece Yazara teslim edilecek ve bundan sonra nasıl bir şey olacak bilmiyorum belki çıkar olur çıkartılır bu dünyada benden bir hatıra kalır kim bilir belki olmaz hiç bilmiyorum şuan, düzenlemeler falan her şeyi bitirdim diyebilirim. Nasıl bir şey olacağını henüz bende bilmiyorum açıkçası,

  Daha nereye kadar gizlendiğim dünyamda kalabilirim bilmiyorum açıkçası ama yavaş yavaş kendi dünyamın yıkıldığını yavaş yavaş bazı yerlerin yandığını görüyorum kendi dünyam artık yanıyor ne garip bir şey bu, Neyse başka ne yazabilirim ki bir tek yazmaktan sıkılmadan bir tek......





bölüm sonu........




14.06.2015

Yanan Ev


  ''Bir kibrit çöpü bir çocuğun elinde ne kadar yanarsa artık'' Öncelikle Merhabalar iyisinizdir umarım öyle umuyorum ben, iyi olun ama her ne olursa olsun hep mutlu olun, mutlu kalın. Çok fazla yada çok kısa bir süre diyelim biz buna yoktum, bir şeyler yazmıyor karalamayı bırakmıştım nedeni kitaba olan yoğun hatta aşırı derecede yazma isteğim öncelikle şunu söyleyeyim kitap işi haziran ayının sonuna yetişecek kesin yani artık bitmeye yüz tuttu diyebiliyorum, öncelikle nasıl oldu derseniz çoğunlukla kendi hayatımı kattığım bir şey oldu diyebilirim. Güzel olup olmadığını ben karar veremem olursa hani çıkarsa çıkarılmayı uygun görürlerse okuyanlar karar versin buna. Yani sözü çok fazla uzatmanın alemi yok haziran ayı sonunda belli olacak diyorum şimdilik bu kadar....

  Kalp kırıklığından, hastalıktan, yaralardan, yara izlerinden en önemlisi acılardan yani geçmeyen türden acılardan ve geçmemek üzere tasarlanmış geçmeyeceğini derine işleyen bir dövme ile bunu ispatlamış acılar. Bir ateş bir evi yakabilir aslında yada oturduğun odayı, kendini her şeyi yakabilirsin. Ben bunu sanırım sekiz yaşımda denemiştim yanmamıştı daha çok evde bulunan halıyı yakıp daha sonra orayı söndürmekle uğraşmıştım kötüydü, alevin ateşin sıcaklığı, o kadar korkmuştum ki hemen söndürmeyi seçmiştim. Yanarak ölmek bu dünyada en korktuğum şey intihar eylemlerim sırasında daha çok nasıl ölmek istiyorsun kuralı koymuştum hep, boğularak çıktı bir keresinde silah yoluyla çıkmıştı boğulmayı seçmemin nedeni nefessiz kalmam, nefes alamamam, nefessiz kalmamın tek nedeni bu günü kadar yaşadığım onca sene boyunca nefes alamadığımı bildiğim içindi ben bugüne kadar yaşamamıştım acı vereceğini düşünmediğim için boğulma yolunu seçmiştim kısacası iple, intihar eylemlerimin birde unutulmayacak mektupları vardı. Sevdiğim kadınlara ulaşması için, sevdiğim insanlara ulaşması için, sevmiştim hayatım boyunca hayatımın içine sıçan hatta ve hatta acımadan defalarca öldüren kadınları sevmiştim.. Hülya, Merve ve Ebru her birinde ayrı hikayem, her birinde ayrı anılarım ve mutluluğum oldu. Sevdiler beni kuşkusuz aşık oldular, ben hayatımda belkide bu üç kadında mutluluğu gördüm, mutlu olmayı, bana çok şey kattılar ve bir o kadar çok şeyimi aldılar her birinde ayrı kalp kırıklığına sahip oldum ve her birinde ayrı gözyaşlarım oldu. Şimdi hiç birine kırgın değilim geçti ama geçmedi sadece kanadım o kadar. Vücudumun iflas edip tekrardan yaşama arzusu ve belkide bir şans daha verip geçecek umuduyla kendimi oyalamam geçmediğini her seferinde şahit oluşum ve her seferinde bir mutsuzluğa uyanışım. Biliyorum, ben bu dünyada en aptal insanım, biliyorum ki her şeyin geçeceğini ve benimde bu savaşta bir zaferim olacağını adım gibi biliyorum. Kendimi kandırıyorum çünkü kandırmaktan başka hiçbir şeyimin olmadığını biliyorum. 

  İnanmak bu dünyada en korkunç ve üzücü bir şey aslında bir insanın bir şeye inanması, bir ilaha inanması, değer verdiği birine inanması, şans getirdiği bir eşyaya inanması. Aslında her birinin kayıp gitmesini kendi gözleriyle görmesi ve tekrardan kırılması. Paramparça olduğumu ve nefes alamadığımı bildiğim gibi. Geçmiyor işte bir yerlerde beni bekleyen birine inandığım gibi. Uzun bir yolculuk yapma arzum da bundandır işte çekip gitmek her şeyi geride bırakmak sevdiğim yerlerde kamp kurmak geceleri ateş yakıp sabah eşliğinde güneşi karşılamak, kahve içip elimde kitapla uyuya kalmak. Bakıyorum da benim hayallerim çok naif şeyler olduğunu anlıyorum. Biliyorum çünkü kendimi tanıyorum yıllarca kendimi kandırdığım için kim bilir kitap işi olduktan sonra sırtımda çanta ile birlikte istediğim yolculuğa çıkarım... Her sonun bir başlangıcı vardır bir yerlerde görmüştüm yada okumuştum tam olarak bilmiyorum ama sanırım tam olarak böyleydi ve o günden sonra hayatımın değiştiğini anlamış oldum. Ben iki odalı bir evde huzurumu kaybetmiştim, kendimi kaybetmiştim, inandığım şeyleri kaybetmiştim artık kaybedecek hiçbir şeyimin olmaması beni çok üzüyor yani en son evre olarak ben kaldım, kendim kaldım, tek başımayım kendimi kaybetmeye kalksam biliyorum ki yenileceğimi yıllarca çektiğim onca acının boşa gideceğini biliyorum peki o zaman neden bu kadar çektim, işte her seferinde bunlar yüzünden duruyorum ve her seferinde yenilgiyi kabul etmiyorum. ama inanıyorum, inandığım tek şey geçecek bunlar... 

  ''İyi'' bir cümlenin içinde kullanıldığı zaman iyi anlamını kazanıyordu geçenlerde böyle yazmıştım bir yerlere gerçek olduğunu şimdi anlıyorum, iyi hiçbir şey yok bu dünyada, sadece üç harfin bir araya gelerek oluşturduğu bir tür mistik olay. Beynimin içinde başka biri var ve o yazıyor sanki bunları. Kendi gölgemi dahi koruyamazken ne yapacağımı bile bilmiyorum.. Şimdilik benden bu kadar kısa bir ara verme zamanı geldi artık.... 



ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim


bölüm sonu.........




5.06.2015

Sevgiliye yazılan bir şiir




Sevgilim
ben seni şiirlerde sevdim
şairler gibi sevdim
Cemal Süreyya dizelerinde
kaybedilen bir iddaa da
Özdemir Asaf şiirlerinde
Turgut Uyar'ın göğünde
Edip Cansever'in Mavisinde
sevgilim ben seni şairlerin şiirlerinde bekledim
Ece Ayhan'ın kaleminde
galata kulesinin önünde sevdim
kadıköy iskelesinde
vapurda martılara atılan simit gibi sevdim
aç ve bir o kadar tek bir lokma kapabilmek adına
rıhtımda bekler gibi bekledim seni
şarabın en kırmızı halinde
birlikte nice nice şarap içelim diye sevdim
dudaklarından dökülen bütün güzel cümlelerde
sevgilim ben seni tozlu rafta bekleyen kitaplar gibi sevdim
üzerime bulaşan, bulaştırılan tozlar sana bulaşmasın diye
bekledim
kuşların kanatlarında sevdim seni
gökyüzünü birlikte uçalım diye
senaryolarda sevdim seni
rolümün gelmeyeceğini bile bile sevdim
seni sevmekten asla ama asla vazgeçmedim
kumar masasında elime gelmeni bekler gibi bekledim
rus ruletinde alnıma dayadığım silahın son atışında
müziklerde sevdim seni
en güzel notalarda
otobüsle gidilen yolculukta sevdim
başını her omzuma koyuşunu sevdim
seninle bir olmayı sevdim
daha nice nice şeyleri sevdim
sevdirdin
istiklal caddesinde el ele yürüyüşümüzde
bana bulaştırdığın gripte
sırf atlatmamak adına almadığım ilaçlarda
sırf senden geldi diye
sevgilim
Akgün Akova'nın en güzel şiirinde
kanatlarım ol benim diye bağırdığım günlerde
gecelerde
yalnızca kanatlarım olmanı istediğim
yalnızca kanatlarım ol benim dediğim
yalnızca kanatlarım ol benim
yalnızca kanatlarım
yalnızca
dediğim zamanlarda
masallarda sevdim seni
sonu mutlu biten masallarda
kötüleri yendiğim masallarda
sadece öperek uyandırdığımda
sevgilim ben seni Nazım gibi sevdim
vatanına hasret sevgisi gibi
askerliğine son bir gün kala o heyecanı yaşayan erler gibi
yorgunluğum da
uykusuzluğum da
hastalığımda
kırgınlığım da
sevdim seni
ben seni nice nice sevdim
sana söyleyemediğim söylemek istediğim her şeyde
kutsal kitaplarda
yazılan bütün dualarda
sadece seni sevebilmek adınaydı
mavilerde sevdim seni
saçlarına her dokunuşum da
dudağını her öpüşümde
yüzünde çıkan masum ifaden de
sinirlendiğinde kaşlarını her çatışında
sesinde
konuşmalarımızda
her konuşmamızın sonunda seni seviyorum cümlende
cümlelerimiz de
hayallerimizde
seninle birlikte kurduğum nice nice hayallerde
ben seni sadece seviyorum
bilmeni istedim
.......








KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...