10.05.2014

Tanrının Evi


 Şeytanı poker masasında kandırdıktan sonra bir daha asla ama asla kimseye inanmadım. Kendime ne tanrı yarattım nede bir daha bir peygambere inanmayı seçtim. Günü geldiğinde onlarda kutsala dair ne biliyorlarsa gitmeyi ve terk etmeyi seçiyorlardı. Tanrının yeri her zaman ayrıydı ama peygamberler için öyle değildi ya ateşlerde yanmayı tercih edecektim yada denizin ortasında kalıp boğulmayı bekleyecektim sırf bunu kendime kanıtlamak için kendime bir peygamber yarattım bir kadına peygamber gibi inanmayı seçtim. Elime verilen bir silah sayesinde gerçekleri öğrenebilecektim. Yanlış doğmuştum hayatımı yanlış yazmıştım bir kadına peygamber gibi sevip saymak yanlış bir eylemin parçasıydı. Kendime yalandan bir kukla yaratmak kadar aptalca bir işe kalkışmıştım bir kere bir daha kimseye inanmamam gerektiğini inanırsam kalbimin kırılacağını bu kırıklık üzüntüyü ardından ruh halimin çöküşüne tanık olacağıma inandırıldım. Üvey annemin elinde bulunan son kart olarak masaya bırakıldım eli büyük olan kişi masada beni almasını beklemek kadar aptalca şeylerin peşinden gitmeyi seçtim bende. Aptalca ve salakça yaptığım hataların biri bitmeden diğeri beni buldu elimde saatli birer bomba gibi patladı. Kendime o kadar çok zarar vermeye başlamıştım ki artık kendimden korkmaya kendimin zararlı bir insan olduğuna inandırdım sırf bunun için masada duran silahı alıp kafamın içine beynimin orta yerine bir mermi göndermeyi kendime yakıştırdım. Devletin memuru gibi özenle giyilmiş bir elbisenin içine mahkum bırakılmış aslında hiç kimsenin hiç kimseyi anlamadığı bir sistemin parçası olan insanlar gibi benim farkım karşı kaldırımdan onları izlemek oldu bu yüzden her seferinde kendime yalan söyleyip kandırmayı seçtim. Tanrımı da bu yüzden kandırdım bir daha beni yalnız başıma bırakmamasını bir daha asla ama asla gitmemesini sağlamak için boktan bir çukurda dua etmeyi seçtim Ne kadar günah varsa hepsini bir kitabın içine koyup cennetin en üst katına göndermeyi seçecek kadar da akıllı bir deli rolünü oynadım cennetin bütün kapılarına benzin döküp yakmayı çok isterdim ama iyi insanlar orada beni bekliyorlardı, ruhum dahi beni cennetin bir köşesinde beklemeyi seçmişti...

 Defalarca öldüm defalarca ağladım o kadar çok ağladım ki bir keresinde sesimi azazil meleği duydu şeytanı kandırmam konusunda bana yardım edeceğini söyleyerek ona inanmamı seçti inanmak zorundaydım artık. Birisine güvenmek zorundaydım birisine tekrardan inanmalıydım inandığım kişiye tekrardan hayatımı anlatıp gerekirse beni dinlemesi için bütün hayatımı saniyesi saniyesini anlatmayı seçebilirdim eğer hayatımı tekrar anlatmaya başlamaya kalkarsam her şeyin düzeleceğine de inanabilirdim. İnanmalıydım bir şeylere bir kadına inanmalıydım sonra o kadın beni terk eder yine acı çekerdim alışmıştım acı çekmeye günden güne sevmeye başladığıma dair kendimi inandırmıştım ağır şizofren biri olduğumu da hastaneye yatırdıkları dönemde aklım başıma geldi...

 Birisinin ölüm haberini beklemek gibi bekledim sadece sayılı günlerimin kaldığını hiç bir şeyin düzelmediğini yazarak anlatmaya başardığımı yazmadığım günlerde huzursuz olacağımı anlatmak isterdim ama olmadı elimde kocaman bir hiçle kala kaldım. Artık sesim kısıldığına inanıyorum kimseyle konuşamıyorum hiç bir şeyi aklımda tutmuyorum kendimi delirtmeyi seçtim o kadar çok delirttim ki akıllı insanların bile bana inanmasını sağladım o kadar çok güzel oynadım ki rolümü bir daha kimsenin hücremden çıkarmak için beni ziyarete dahi gelmemelerini sağlamayı başardım bir başarı şarttı ve kendi başarımı yaratmak için kendimi terk etmeyi seçtim bende o kadar çok hızla uzaklaştım ki kendimden uzaklarda sadece sayılı insanların durduğu bir durakta bir tren garında ailelerini bekleyen insanlar gibi kendi ruhumu bekledim ve hiç bir zaman yanına uğramadım. Kendimi nasıl yada ne şekilde delirdim hiç bir doktor anlamadı ne bir ilaç yazmayı tercih ettiler nede bir muayene etmeyi kabul.

 Ve şimdi sadece anlayarak geçiriyorum bazı şeyleri hatta o kadar çok susuyorum ki konuşmuyorum bile artık konuşmak beni sadece yaraladığını ve yaralarımın her geçen gün dahada şiddetlendiğini anlıyorum. Susmalıyım artık bir daha kendimle dahi konuşmamalıyım o kadar çok susmalıyım ki gece gündüze küsmeli ve kendimle bir daha asla barışmamalıyım


Bölüm Sonu.........





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...