21.04.2016

Büyük Hayal Kırıklığı




 Acı çekene saygı duymak lazım, çok uzun zaman olmuştu buralarda yoktum tamamıyla bitmişti benim için yada ben öyle düşünüyordum yanıldığımı anladığım zaman yine iş işten çoktan geçmişti bu sefer yüreğimle birlikte kalan organlarımda terk ettiler beni. Acı çekene saygı duymak lazım çünkü gerçekten açının nasıl bir şey olduğunu bir tek o kişi tarif edebilir. Kendimi kendi hayatımı nasıl bir bozuk plak gibi başa sardığımı yüzbinlerce kez anlatıp durmuşumdur. Terk edilme duygusu yada terk edilme fobisi, karanlıkta kalma fobisi, kalp kırıklığı fobisi gibi ne kadar üstüme yakışan olaylar varsa hepsiyle akraba oldum diyebilirim. Aslında olayların en büyüğü halamların evinde kaldığım zamanlarda çatlak vermeye başlamıştı çünkü o evde çamaşır sepetinin bile benden daha fazla kıymetli olmasıydı kendimi o çamaşır sepetinin bile bir kulpu hissini yakalayamamış olmamdı. Defalarca sordum kendime bunu yada milyon kere tekrar edip durdum. Daha ne kadar acı çekebilirdim. Bu kısa zamanda yaşadığım kısacık zamanda yakalamam gereken ne varsa hepsini yakaladım. İlk önce kafayı kırdım yani delirdiğim zamanlarda oldu sonra delirmenin hiçbir anlam ifade etmediğini doktora gittiğim zaman anladım daha sözlerimin başlarında sesimi kesip yatış emrini verdikten sonra anlamıştım bunu bir şeyleri başarmıştım kendi deyimimle sonra doktoru kandırıp oradan kaçarken bile ne kadar da yalnız olduğumu anladım. Şuan bile içtiğim çayın tadı bir başka geliyor. Yazmaya başlamadan önce ilk düşündüğüm şey nasıl bir cümle kurmam gerektiğini öğrendim, bunu bile öğrenemediğim zamanlar oldu laf kalabalığı yani nasıl yapabilirim diye bunları düşünüp durdum. Zamanla zamanın hızla akıp gittiği günlerde artık daha fazla dayanamadığımı anladım yeni bir eve taşınmaya karar verdim bu kez uzaklaşmayı başarmıştım bu seferde normal giden bir şey yoktu hayatımda normal gitmesi içinde beyaz ile tanışmaya karar verdim huzur arıyordum çünkü huzuru bulmak yakalamak istiyordum kendimle olan bitmek bilmeyen savaşın bir sonucuna yaklaşmak istiyordum. Yıllar önce bunu bir hayat kadınına anlatmaya karar verdim cebimde sadece üçyüz türk lirası vardı kabul etmişti kadın, evine gidip parayı verdikten sonra saatlerce o kadına hayatımın en ücra köşesinde patlayan bombaları bile anlatmıştım sıkılmamıştı sağ olsun sıkılmamanın nasıl bir alamet olduğunu beni dinlerken öğrendim o hayat kadınından güneş evin içine vurduğu zaman kalkmam gerektiğini yavaş yavaş öğrenmiştim. Konuşmam bitmişti çünkü saatlerce konuşup durmuştum tek bir sözümü bile kesmeye gerek görmemişti sanırım o kadın yada onunda benden kalır aşağısı yoktu hayat hikayesi konusunda sabah o evden çıkarken yanağımı öpüp hoşça kal demişti ne zaman konuşmak istersen yanıma gel dediğini biliyordum tabi verdiğim parayı da tekrardan bana vermişti kabul etmemişti. Normal giden hiçbir şey yoktu hayatımda sanki her şey anormalmiş gibiydi kısa çöpü ben çekmiştim yaşamam gereken çok şey vardı bende yaşamaya devam ediyordum bitmek bilmeyen öfke ile yaşamaya aynı hızda devam ediyordum bir futbol maçında doksan dakika boyunca koşmama rağmen yaptığım tek faul yüzünden maçı kaybetmiştim sırf yalnızlığımı bitirmek adına albay amca ile tanışmaya karar vermiştim yeni taşındığım evimde onunla konuşuyordum yada ben öyle sanıyordum bazı şeyleri geç anlıyordum kendi hayatıma geç gelmem gibi. Bitmedi daha henüz yeni başladı ikinci İbrahim dönemi başlamıştı artık hayatımda, bu sefer hayatımda yeni yeni şeylerle tanışıyordum hüzünlü ve bir o kadar umutsuzluk dönemi gibiydi. Tanımadığım bir insan tarafından yıllarca aranılıp durmuştum kendi kanımdan biri tarafından bulunmuştum kardeşim olduğunu iddia edilen biri vardı hayatımda, kız kardeşim. Roman yada senaryoya örnek olunacak bir şeydi bu, sanki benim senaryomu başka biri yazıyordu ve bende o senaryoda başrol oyuncusu gibi kusursuz şekilde oynamaya devam ediyordum. Konusu polisiye, absürt komedi, dram tarzında bir tür diziydi belki de birkaç sezon boyunca devam edecek bir dizinin başrol oyunculuğunu almış olmam kendimi göstermek amaçlı çok iyi işlere imza atacağım anlamına geliyordu bilinmeyenler denkleminin içine düşmüştüm artık bilinmezlik içinde çırpındıkça daha çok dibe batıyordum, en dibi artık tamamıyla görmüştüm ve başka dip olmadığına dair bir takım sözleşme dahi imzaladığım olmuştu. Ben buydum acı çekene saygı duyulacak insanlardan biriydim. Karşı kaldırımda gelen insanları ne kadar izlemeye devam ettiysem de hiçbir anlam ifade etmiyordu.

 Neyse uzun zamandır yoktum buralarda kendimi dinlemek amaçlı uzaklaşmayı seçmiştim tabi düzelir umuduyla ayrıldım ama olmadı yine elimde patladı ağır tahrip sonucu yaralandım hepsi o kadar. Devam ediyorum hala evin içinde yalnızlığıma ortak olacak beyaz ile tanışmaya karar verdim. Bazen çok fazla uykusuz bırakıyor, bazen ölüm gibi şeylerden söz açıyoruz hep o dinliyor beni kendi hayatını anlatamayacak kadar susuyor. İkinci İbrahim dönemi sessiz ve bir o kadar sakin hayatına devam ediyor. Huzursuz, mutsuz, kalp kırıklığı almış şekilde devam ediyor artık.

 Yara alıyoruz bazı zamanlar sonra o yaraları gösterecek şekilde yara bandı ile kapatıyoruz o yara kabuk bağlamadan başka biri tarafından kanatılıyor tekrardan. Bir ses, bir dokunuş, bir nefes bile yetiyor bazen bazı şeylerin üstesinden gelebilmek için sonra o ses, o nefes, o dokunuş bile bize düşman oluyor karşı karşıya kalmış iki düşman, birbirlerini tanıyan milyonlarca insan ve birbirlerine karşı düşman olmuş milyarlarca insan biriktiriyoruz hayatımızda. Düşüncelere dalıyoruz o düşte yere nasıl çakıldığımızı kendi gözlerimizle şahit oluyoruz sanki verilecek başka sınav kalmamış gibi bir sonraki evreye geçmek için hızlı adımlarla karşıya geçmeye çalışıyoruz. Karşı kaldırımda bizleri bekleyen başka kalp kırıklıkları. Beynim acıyor artık benim beynimi bazen bir papaza emanet etmek istiyorum. Bir orman kenarında kendi cesedimi taşımaya karar verdiğimde ruhumu emanet dolabına kapatıp oradan hızlıca uzaklaşmaya karar veriyorum. Beynimi ve ruhumu kaybetmiştim çünkü son onlar kalmıştı son evrede kaybedilecek ne varsa hepsini kaybetmeyi başarmıştım. Kumar masasında artık kazanacağım hiçbir şeyim kalmadığını anlamıştım. Ruhumdan vazgeçtim, aşık olmaktan vazgeçtim, geçebileceğim ne varsa hepsinden vazgeçmeye karar verdim. Son olarak beynim kalmıştı onu da kimsesizler mezarlığına defnedip hızlıca ben terk ettim. Artık ikinci İbrahim dönenimi başlamıştı hayatımda ilkine göre daha büyük olayların içine giriyor daha çok dram tarzında ocsarlık performans sergiliyordu. Hayatımda tanımadığım ve görmediğim bir kız kardeşe sahip oldum önce, çok geçmeden hemen ardından uyuşturucu ile tanıştım, kafayı kırdığım an yani delirdiğim an ise beş dakika sonra başladı bunları yazarken değil. Bunları on dokuz Nisan saat yirmi iki otuzda yazıyorum. İnternetim olmadığı içinde blog sayfasına sonradan koymayı planlıyorum. 

Bitmedi henüz daha yeni başlıyoruz…  



Müzik yok istediğini dinle...





KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...