4.10.2015

Kırmızı Kart


  Ben önce sessizce büyüdüm, Nefes almadan. ve hiçbir zaman kendi doğum günümde kendi pastamı yiyemedim ve o pastanın üstündeki mumları da bu yüzden sevmedim. Hayatım o mumlar gibi erimesine şahit tutuldum kendi mahkememde kimse yardım etmedi bana. Sağolsun Hakim Babacan adam çıktı dinledi beni. Önce nereden başlamam gerektiğini sordum ne dinlemek istersiniz dedim ne anlatmak istersen dedi. Bir bir hayatımı anlatmaya başladım bende tam yirmi yıl sürdü yirmi yıl boyunca hiç sıkılmadan dinledi hakim beni. Sağolsun yine yaptı yapacağını. Sefil hayatıma geri gönderip. İyi halden yırtmıştım. Küçükken çok dilek tuttum ama hiçbiri gerçekleşmedi. Pastaları yediler ben aç kaldım. Mumlar söndü karanlıkta kaldım. Herkes gitti ben yine yalnız kaldım. Ben ne zaman bu kadar büyüdüm, büyüdüğüme şaşırıyorum. Sonra şaşkınlıktan bir yaşıma daha giriyorum. Ben bu hayattan çıkabilmek için çok uğraştım hala da uğraşıyorum bazı zamanlar elimdeki ilk fırsatla bunu değerlendirmek dahi istediğim oluyor ama sonra korkum ağır basıyor diğer tarafım biraz daha beklemem konusunda baskı uyguluyor. Dur diyor yaşayacağın ve göreceğin daha çok şeyin var. Bu hayat senin daha çok kalbini kıracak. Ben artık kırılmak istemiyorum o kadar çok kırıldım ki artık kırılmayı bırakıp paramparça nasıl olunur diye araştırmaya başladım ve hep aynı sonuç çıktı. Hükmen Mağlup...

 Sessizce çok sessizce büyüdüm kimse duymasın diye sesimi hiç çıkarmadım. O kadar çok yarım kalmıştım ki vücudum, organlarım hepsi bir bir ölüyor yaşama arzusunu yitiriyorlardı. Bir dizide bölüm başına yazılan yaklaşık doksan sayfalık bölümde hiçbir zaman kendi rolümü yazmıyordu senarist. Ve beklediğim bölümü hiç oynayamadan hep bekliyordum, hep bekledim her şeyi bekledim. Kendimi kandırmak adına beklemeyi seçtim. Palyaçonun geleceğine inandım sonuçta o bir palyaçoydu şapkasından ceset çıkarabilen biriydi ve hiçbir zaman kimseyi güldürememişti. İnanıyordum elimde başka kozum kalmamıştı çünkü o geminin mutlaka bir gün geleceğine inanmıştım. Benim ömrümde ince ince sızan ve kimselere göstermeyen bir acı ve o acıdan akan kan var aslında. Artık kırılmayı geçtim. Çünkü kırılacak hiçbir yanım kalmadı heryerim kırıldı, Eylül ayı son kozunu oynayarak terk etti beni ama bu kez bu kadar kırılacağımı hiç tahmin etmiyordum. Kırılacak başka yerlerimin kaldığının farkına varmış oldum böylelikle. Ve nasıl oluyor da ben nefes alabiliyorum şaşıyorum bazen... Daha ne acının içine batabilirim. Daha ne kadar üzerime kara bulutların gezinmesine yardımcı olabilirim. Daha ne kadar yaşıyorken ölebilirim. Daha ne kadar.

 Ben sessizce büyüdüm büyüdüğümü kimse görmedi. Ben büyümekten korkuyordum ama biran önce o hayattan kurtulabilmek için tanrıya dua ederdim biran önce büyümek istiyorum derdim büyüdüğüm gün daha fazla büyümek istemedim. Hep dedim benim hayatım kırık dökük bir bina gibidir ve ben o binanın en alt katında nefes almaya çalışan biriyim sesimi duyan biri var mı dediklerinde sesimi dahi çıkaramayan insan benim.

 Ben sessizce büyüdüm ve bir palyaço ile tanıştım hiç görmemiştim hayatım boyunca bir palyaçoyu, nasıl bir şeydir diye hep düşünürdüm. Sonra bir palyaço ile tanıştım aslında meslek gereği bu işi yapıyormuş normalde Bilgisayar Mühendisi olarak kendine ufak bir yer açmış sonra işler kötüye gitmeye başladığı gün o ufak dükkanı da satmak zorunda kalmış. Baba yadigarı olan o ufak dükkan gözlerinin önünde uçup gitmiş sokaklarda yatmaya başlamış bir kaç iş bakmış ama hiç biri olmamış hep hüsran hep hüsran karşısında umudunu asla yitirmemiş derken bir gün palyaço olmaya karar vermiş hüzünlü palyaço adını almış. Mahallenin bütün kalbi kırık çocukları akşamları yanına gider gece geç saatlere kadar başka hayat hikayeleri anlatır çocuklarda dinlermiş. Derken yine bir gün hüzünlü palyaço o mahalleye gelmemiş aradan bir kaç gün daha geçmiş yine yok mahallenin en aşağısında parkta kalıyormuş oradaki insanlara sormuşlar kimse ne gören olmuş ne duyan sır olup uçup gitmiş hüzünlü palyaço. Zaman o kadar çok hızlı akmaya başlamış ki mahallenin müstakil evleri bir bir yok olmaya başlamış ve içlerinde yaşayan insanlarda bir bir o mahalleden ayrılmaya başlamışlar. Hüzünlü palyaçoyu gören olmadığı gibi nereye gittiğini de bilen yokmuş. Mahalle halkı bu duruma kayıtsız kalmamak adına polis ardından bir bir civar hastaneleri araştırmaya başlamışlar ama hiç bir zaman bulamamışlar o palyaço o kırık kalpli çocukları bıraktığı gün hayatı terk etmiş.

 Ben büyüdüm büyümek istemiyordum hep çocuk kalmak istiyordum ama olmadı. Beni buna zorladılar. Kalbim bu kez paramparça oldu on altı yaşında bir erkek kardeşimin olduğunu öğrendiğim gün kalbim kırıldı ve aynı kalbim daha on dört yaşında bir kız kardeşimin olduğunu söyledikleri gün ikinci kez kırıldım. Ve kırılmaya aynı hızda devam ediyorum. Aynı hızda paramparça olmaya devam ediyorum...


Bölüm sonu.....





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...