22.10.2015

H


 Son Madde, hayatımın dipsiz çukurundan aşağıya hızla girerek birlikte uçan halıya binip keyif yapmaya gittik. Yani daha doğrusu o beni davet etti bende kıramadım. Sondu çünkü yani sondan bir sonraki sondu. Son bir cümlenin sonuna yazıldığı zaman aslında bir sikim ifade etmez, son olduğunu anlarız aslında, söylemek istediği yada anlam katmak istediği hiçbir şey yoktur, sadece son vardır. Maddenin sonu, hayatın sonu, eroinin sonu, yaşanmışlığın sonu, kalp kırıklığının sonu, müziklerin sonu, filmlerin sonu, mutlu biten ama sonunda mutlaka ama mutlaka üzüntü olan sonlar. Benim hayatım da aslında başlamadan bitmişti sadece uzatma dakikaları sayıyordum ama gel gelelim ki o uzatma da hiç bitmedi hep oyunda kaldım yada kalmak zorunda kaldım. Futbol maçını hiç bilmediğim için ayağıma ne zaman top gelse hep çelme yedim bende,, bu yüzden ayaklarım sızlar benim. Esrar yada Eroin diğer bir adıyla ''H'' aslında hiç kullanmamıştım ama sonra bir şey hayal etmek istediğimin farkına vardığım gün anladım. Benim hayallerim yoktu. Çok garip, bir insanın nasıl oluyordu da hayalleri olmuyordu dediğim zamanlar olmuştu ama aslında hayalleri olmayan kişi bendim. Hayallerimi bir gece yarısı eroinle takas etmek zorunda kaldım elimde başka seçenek yoktu en büyük hayallere ben sahip olmalıydım bu güne kadar kurgulayamadığım bütün hayallerimin anısına biraz eroinle bunu yaşamak istedim ve en büyük hayalimi görmüş oldum. Kumar kartların üzerinde dans ediyordum bilinç altıma attığım olaylar yüzünden sadece ufak çaplı bir hayal kurmuş olmuştum kumar kartların üzerinde dans eden biriydim ve sonra o kartların hepsini bir bir yaktığımı fark ettim o kartlar benim en büyük düşmanım olduğumu öğrendiğimde hayal kırıklığımı gördüm kartların en altında sessizce oturmuş beni bekliyordu yanına koşmak istedim ama kartlar birer düşman gibi suratımı o kadar çok çizmişlerdi ki yanına yaklaşmak değil beş yüz metre yakınına dahil yaklaştırmıyorlardı beni, orada hayal kırıklığımı bırakmak zorunda kaldım. Daha çok eroin daha uzun hayal demekti bende öyle yapmalıydım biraz daha dedim sonra biraz daha, biraz daha, biraz daha ve kendini sürekli tekrarlayan bir hadiseye dönüştü, sürekli biraz daha ilerisine gitmek zorunda kaldım ve hep aynı hayallerimin içinde kayboldum. Hayallerimin içinde düşmanlarım da arttı başka başka insanlar karşıma çıkmaya başladılar bu kez. Oturup ağlamak istedim artık son evreye geldiğimin farkına varmıştım çünkü eroinman olmuştum ve başarmıştım. Hayatımın amına koymuştum. Aslında olay şöyleydi önce hayat denilen şey benim hayatımın amına koymuş üzerine babamda hayatımın içine sıçmayı tercih etmişti. Ben sadece oturup hayatımın çöküşünü izledim. Kaybettiğim savaşımı, yenilgimi, hüsranlarımı, kalp kırıklıklarımı, mutsuzluğumu, hepsini bir bir izledim.

 Kurutulmuş biber gibi balkonda öylece kalakalmıştım. Toprağım yoktu benim onu sulayan da kimse olmayınca kurudum o kadar çok ileriye gittim ki artık yavaş yavaş yapraklarımı dökmeye başladım. Kırılmıştı kanatlarım aynı ruhum gibi kırılan kalbim gibi kırılmıştı. Kırılmayı kırılmanın en büyük eylem olduğunu eroini tatmaya başladığım zaman öğrendim. Kusursuz bir cinayet işlemem gerekiyordu bütün planlarımı ona göre ayarlamıştım sessizce odasına girecek yastığını alıp boğacaktım basit ama sessiz bir ölüm şarttı aynen de öyle yaptım sessizce girip sessizce öldürmüştüm kendimi, delil bırakmamıştım arkamda, cinayet büro ekibi çok araştırdı ama onlarda bir bok bulamayınca pes ettiler. Kendimi ilk kez öldürmeyi denememiştim zaten daha önce defalarca denemiş biri olarak yapmıştım ama hep başarısız sayılmış biri olarak tarihe geçmiştim guinness rekorlar kitabına adımı yazdırmıştım. Başarısız bir adam. Ve bu yüzden hep geç kalmıştım ve bir gün kendi cenazeme dahi geç kalacağım. Elimdeki en büyük kozu artık oynamaya karar vermiştim yani H ile tanışmıştım kanıma karışmaya devam ettikçe biraz daha kullanmayı tercih etmek zorunda kaldım. Çünkü artık hayal dünyamın içine sıçacak kimse yoktu hepsini bir bir yargılayıp tutuklamış biri olarak alacak verecek hesap kalmamıştı. Kapanmıştı dosya, kendi ellerimle kapatmıştım. Ben sadece bu hayatta mutlu olmayı seçmek istemiştim ama olmadığını görünce çıkış yolu aramak zorunda kaldım. En iyi, yani sondan bir sonu yapmayı tercih ettim eroin ile arkadaş olmayı tercihinde bulundum. Ve dönülmez bir çıkışın içine girdim.

 Sokakta tanımadığım bir insan tarafından öldürüldüm sonra o sokaktan geçen insanlar bir bir üzerime basıp öldürmeye devam ettiler görmezden gelerek bunu yaptılar kafamın içinde o kadar çok hayal birikmişti ki beni görmeyen o insanların ceplerine bir hayalimi yerleştirmek istediğim çok oldu ama her seferinde başarısız sayıldım. Kimse cebine hayal kırıklığımı almadı onların o dünyasında o kadar çok sorun ve problem vardı ki ben onlar için görünmüyordum bile görünmezlik pelerini üzerime biri örtmüş ve kimse görmesin diye sokağa atılmış yavru bir köpek gibiydim artık. Ve insanların acımasızlığı beni günden güne daha çok derine sürüklüyordu her seferinde biraz daha ümidim tükeniyordu ve her seferinde biraz daha hayal kırıklığına uğruyordum bitmiştim sanki ama tuhaf bir şekilde yaşamaya devam ediyordum kime elimi uzatmak istesem onlarda benim bu halime acımıyordu daha dur senin hesabın bitmedi bu dünyada biraz daha hesap ver söz o zaman elimizi uzatacağız der gibiydiler. İnanmıyordum artık, inancımı bir ortodoks kilisesinde papazın birine emanet ederek çekip gitmiştim o da sağ olsun bir şişe şarap vermişti tanrı tarafından geldiğini tanrının ırmağından aktığını söyleyerek bir dünya yalanı sıralamıştı tabi inanmamıştım papaza, benim gibi bir adama artık yalana başlamadan çıkacak ilk cümlede anlıyordum yalanı, kendimi o kadar çok geliştirmiştim ki yalan konusunda bunu üniversite öğrencilerin dersine girerek yalan atmanın ve yalan konuşmanın nasıl bir şey olduğunu anlatarak bir kaç kuruş kazanarak geliştirmiştim. Ben tanrıyı kumar masasında blöf olarak kullanan biriydim tanrının cennetini benden başka kimse iyi bilemezdi.

 Cami avlusunda kuşlara yem ettim gözlerimi, kilisede kalbimi çarmıha gerdim. İsa gibi acı çektim o kadar çok ileriye gittim ki bu nasıl bir acıdır diye kendimle dalga geçmeye başladım. Nefes almayı bıraktım. Son dedim artık son olmalı diye kendime öğütler vermeye başladım. Mülteci gibi kendime başka bir ülkede başka bir hayat kurmak zorunda kaldığımın farkına vardım. Mutsuzdum o kadar çok umutsuzdum ki şizofren biri olmayı tercih ettim. Hayatıma ''H'' girmişti artık kırıp dökmek yoktu artık bitmişti çünkü kırılacak yanım kalmamıştı benim de. Sol kolumdan kanıma karışan biri vardı artık önceleri alışamamıştım etkisi o kadar ağır oluyordu ki? Kendimi toparlayamıyordum. yavaş yavaş terk etmeliydim bu gezegeni, sonuçta ilk o kırmıştı beni bende yavaş yavaş intihar etmeliydim sonuçta, inanılmaz bir hayalin içinde yaşıyordum öldüğüm zaman bir daha başka hayalim olmayacaktı bunun tadını çıkarmalıydım artık. Yavaş yavaş artık erimeye başlamalıydım. Eroinle bir kaç kez altın vuruşu yapmayı denemiştim ama sonra bunun aslında bir hayal ürünü olduğunu önce benim bu dünyadan almam gereken çok şeyim olduğunu öğrendiğimde biraz daha beklemem gerektiğini anlamıştım. Bitmişti artık sonunda bitmişti...

 Son artık. Çünkü bitmişti ama daha henüz yeni başlıyordu....



bölüm sonu...






4.10.2015

Kırmızı Kart


  Ben önce sessizce büyüdüm, Nefes almadan. ve hiçbir zaman kendi doğum günümde kendi pastamı yiyemedim ve o pastanın üstündeki mumları da bu yüzden sevmedim. Hayatım o mumlar gibi erimesine şahit tutuldum kendi mahkememde kimse yardım etmedi bana. Sağolsun Hakim Babacan adam çıktı dinledi beni. Önce nereden başlamam gerektiğini sordum ne dinlemek istersiniz dedim ne anlatmak istersen dedi. Bir bir hayatımı anlatmaya başladım bende tam yirmi yıl sürdü yirmi yıl boyunca hiç sıkılmadan dinledi hakim beni. Sağolsun yine yaptı yapacağını. Sefil hayatıma geri gönderip. İyi halden yırtmıştım. Küçükken çok dilek tuttum ama hiçbiri gerçekleşmedi. Pastaları yediler ben aç kaldım. Mumlar söndü karanlıkta kaldım. Herkes gitti ben yine yalnız kaldım. Ben ne zaman bu kadar büyüdüm, büyüdüğüme şaşırıyorum. Sonra şaşkınlıktan bir yaşıma daha giriyorum. Ben bu hayattan çıkabilmek için çok uğraştım hala da uğraşıyorum bazı zamanlar elimdeki ilk fırsatla bunu değerlendirmek dahi istediğim oluyor ama sonra korkum ağır basıyor diğer tarafım biraz daha beklemem konusunda baskı uyguluyor. Dur diyor yaşayacağın ve göreceğin daha çok şeyin var. Bu hayat senin daha çok kalbini kıracak. Ben artık kırılmak istemiyorum o kadar çok kırıldım ki artık kırılmayı bırakıp paramparça nasıl olunur diye araştırmaya başladım ve hep aynı sonuç çıktı. Hükmen Mağlup...

 Sessizce çok sessizce büyüdüm kimse duymasın diye sesimi hiç çıkarmadım. O kadar çok yarım kalmıştım ki vücudum, organlarım hepsi bir bir ölüyor yaşama arzusunu yitiriyorlardı. Bir dizide bölüm başına yazılan yaklaşık doksan sayfalık bölümde hiçbir zaman kendi rolümü yazmıyordu senarist. Ve beklediğim bölümü hiç oynayamadan hep bekliyordum, hep bekledim her şeyi bekledim. Kendimi kandırmak adına beklemeyi seçtim. Palyaçonun geleceğine inandım sonuçta o bir palyaçoydu şapkasından ceset çıkarabilen biriydi ve hiçbir zaman kimseyi güldürememişti. İnanıyordum elimde başka kozum kalmamıştı çünkü o geminin mutlaka bir gün geleceğine inanmıştım. Benim ömrümde ince ince sızan ve kimselere göstermeyen bir acı ve o acıdan akan kan var aslında. Artık kırılmayı geçtim. Çünkü kırılacak hiçbir yanım kalmadı heryerim kırıldı, Eylül ayı son kozunu oynayarak terk etti beni ama bu kez bu kadar kırılacağımı hiç tahmin etmiyordum. Kırılacak başka yerlerimin kaldığının farkına varmış oldum böylelikle. Ve nasıl oluyor da ben nefes alabiliyorum şaşıyorum bazen... Daha ne acının içine batabilirim. Daha ne kadar üzerime kara bulutların gezinmesine yardımcı olabilirim. Daha ne kadar yaşıyorken ölebilirim. Daha ne kadar.

 Ben sessizce büyüdüm büyüdüğümü kimse görmedi. Ben büyümekten korkuyordum ama biran önce o hayattan kurtulabilmek için tanrıya dua ederdim biran önce büyümek istiyorum derdim büyüdüğüm gün daha fazla büyümek istemedim. Hep dedim benim hayatım kırık dökük bir bina gibidir ve ben o binanın en alt katında nefes almaya çalışan biriyim sesimi duyan biri var mı dediklerinde sesimi dahi çıkaramayan insan benim.

 Ben sessizce büyüdüm ve bir palyaço ile tanıştım hiç görmemiştim hayatım boyunca bir palyaçoyu, nasıl bir şeydir diye hep düşünürdüm. Sonra bir palyaço ile tanıştım aslında meslek gereği bu işi yapıyormuş normalde Bilgisayar Mühendisi olarak kendine ufak bir yer açmış sonra işler kötüye gitmeye başladığı gün o ufak dükkanı da satmak zorunda kalmış. Baba yadigarı olan o ufak dükkan gözlerinin önünde uçup gitmiş sokaklarda yatmaya başlamış bir kaç iş bakmış ama hiç biri olmamış hep hüsran hep hüsran karşısında umudunu asla yitirmemiş derken bir gün palyaço olmaya karar vermiş hüzünlü palyaço adını almış. Mahallenin bütün kalbi kırık çocukları akşamları yanına gider gece geç saatlere kadar başka hayat hikayeleri anlatır çocuklarda dinlermiş. Derken yine bir gün hüzünlü palyaço o mahalleye gelmemiş aradan bir kaç gün daha geçmiş yine yok mahallenin en aşağısında parkta kalıyormuş oradaki insanlara sormuşlar kimse ne gören olmuş ne duyan sır olup uçup gitmiş hüzünlü palyaço. Zaman o kadar çok hızlı akmaya başlamış ki mahallenin müstakil evleri bir bir yok olmaya başlamış ve içlerinde yaşayan insanlarda bir bir o mahalleden ayrılmaya başlamışlar. Hüzünlü palyaçoyu gören olmadığı gibi nereye gittiğini de bilen yokmuş. Mahalle halkı bu duruma kayıtsız kalmamak adına polis ardından bir bir civar hastaneleri araştırmaya başlamışlar ama hiç bir zaman bulamamışlar o palyaço o kırık kalpli çocukları bıraktığı gün hayatı terk etmiş.

 Ben büyüdüm büyümek istemiyordum hep çocuk kalmak istiyordum ama olmadı. Beni buna zorladılar. Kalbim bu kez paramparça oldu on altı yaşında bir erkek kardeşimin olduğunu öğrendiğim gün kalbim kırıldı ve aynı kalbim daha on dört yaşında bir kız kardeşimin olduğunu söyledikleri gün ikinci kez kırıldım. Ve kırılmaya aynı hızda devam ediyorum. Aynı hızda paramparça olmaya devam ediyorum...


Bölüm sonu.....





KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...