18.08.2015

Mektup


         Sevgili Babacığım;
 

   Nasılsın, iyi misin? Umarım çok iyisindir. Ben iyiyim hatta o kadar çok iyiyim ki bunu sana yazdığım bu kağıtta anlatamayacak kadar iyiyim diyebilirim. Biraz canım sıkıldı sana yazmak istedim, umarım bu mektup eline geçer geçmez sende bana bir şeyler yazıp gönderirsin. Evimizin karşısında bulunan bakkaldan almış olduğun sarı kamyonetimi kırdım biliyorum en çok onunla oynardım, en çok onunla zamanımı geçirirdim sokakta ama sen gittikten sonra o kamyonetin hiç bir anlamı kalmadı. Sen gittikten sonra evimizin hiç bir anlamı kalmadı. Sen gittikten sonra ben büyüdüm, aslında kocaman bir adam oldum senin deyiminle. Bana hep derdin büyüyeceksin sende benim gibi, ama sen neden gittin, ben hiç anlamadım baba. Sen gittiğinden beri çok acı çektim ve halada çekiyorum o kadar çok acı çektim ki artık başka nasıl bir acı vardır diye bunları araştırır oldum. Ölmeyi denedim mesela ama olmadı elime yüzüme bulaştırdım ve her seferinde seni bekledim geleceksin umuduyla ama sen hiç bir zaman gelmedin baba. Çocuktum daha ben, mahallenin çocukları benimle çok dalga geçtiler baba ve bana hep piçsin diyerek yanlarına almadılar çok gocunuyordum ne yalan söyleyeyim. Piçin, piç olmanın ne olduğunu bilmediğim için evimizin kömürlüğünde çok ağladım kimseler görmesin diye ne yalan söyleyeyim çok canım yanıyordu ama artık büyüdüm sen piç birisin dediklerinde artık umursamıyorum çünkü çektiğim acılar o küçük bedenime o kadar çok ağırlık yapmıştı ki öğretmenlerimin isteği üzerine bu çocuğun çektiği acı çok fazla diye bir yıl okula gelmemem için izin vermişlerdi. Hani ben gelmeyeceğim beni bekleme deseydin eğer bir şey söylemiş olsaydın eğer seni beklemezdim baba ama bana hiçbir şey demedin ben hep geleceksin umuduyla bekledim seni sokakta. Çok canım yanıyor ama o kadar çok canım yanıyor ki artık dayanamıyorum ve artık ölmek bile fayda etmeyeceğinden korkuyorum. Yaşamaktan yoruldum ben. O kadar yoruldum ki, ölmeye bile gücüm kalmayacak diye korkuyorum. Sevgili babacığım eğer sen beni bi pazartesi günü yağmurlu günde terk etmeseydin hayat bu kadar zor olmazdı belkide benim için kim bilir sana söylerdim sende o hayatın ağzını burnunu kırardın ama sen en çok beni kırdın bu dünyada ve en çok beni parçaladın külümden doğmamak adına yerle bir ettin beni... Benim artık umudum falan kalmadı hatta dünyanın en kötü insanı ben olayım, dünyanın en iğrenç insanı ben olmak isterdim ama tutunacak bir dalım olsa belkide bunlar başıma hiç gelmezdi. Ben kimi sevmeye kalksam hep yara aldım çok yaram var benim mesela bana yalanda olsa kimse seni seviyorum demedi biliyor musun baba? Gerçi sen beni bıraktığında ben daha beş yaşındaydım nereden bileceksin ki özür dilerim bazen çok saçmalıyorum bazen durduğum yeri bilmiyorum. Ben dayanamıyorum artık bittim çünkü başka acı falan kalmadı yüzüme takmış olduğum maske solmaya başladı yalandan gülmelerim, yalandan benim bir şeyim yok demelerim artık canımı acıtıyor o kadar çok canım yanıyor ki daha fazla ne kadar kaybedebilirim diye düşünüyorum ama kaybedecek başka bir şeyimin olmadığını anlıyorum artık. Kalmadı artık kaybedecek bir şeyim kalmadı, bittim çünkü, tükendim...

  Ölmekten yoruldum ben, her gün ölü biri olarak sokakta gezmekten yoruldum ben, vücudumda bulunan yara izlerinden yoruldum ben, yaşamaktan yoruldum, ben artık nefes almak istiyorum baba artık bir umudum olsun istiyorum, tutunacak bir dalım olsun ama kötü biri olayım ben... Sana bunları yazıyorum çünkü sen beni terk ettiğinde ben daha henüz beş yaşındaydım ve küçüktüm ama terk ettikten sonra büyüdüm. Benim hikayem falan kalmadı, inandığım bir masal, benim hiçbir şeyim kalmadı. Ben yokum artık baba yoluma çıkacak ilk engelde devrilmeyi planlıyorum artık benden bu kadar daha fazla ileriye gidemem ben....

  Dedim ya yaşamaktan yoruldum ben, o kadar çok yoruldum ki, ölmeye bile gücüm kalmayacak diye korkuyorum......


ve sustu, müzik çalmadı...














15.08.2015

sigara ve deniz


   Genelde okuduğum yazıları, sözleri yada hoşuma giden her neyse kolay kolay unutmam ama kimin yazdığı yada kim tarafından kaleme alındığı konusunda biraz unutkanlık olur bende yada yazan kişiyi umursamam öylede diyebiliriz biz buna her neyse yine öyle bir zaman diliminde şöyle başlamıştı sözlerine yazan kişi ''Allah aşkına bırakın büyük insanlık ideallerini vs. zımbırtılarını.. Herkes herkesin bir sigara içimi kadar umurunda. Bir sigara içimi üzülüp, bir sigara içimi dertleniyor sonra sigaramızı söndürüp boktan heveslerimizin peşine takılıp yanı başımızdaki insanların trajedilerini süratle unutuyoruz. hepsi bu.....'' Yani kişilere hayat hikayelerimizi ne kadar anlatırsak anlatalım ne kadar kendimiz hakkında bilgi verirsek verelim kimsenin umurunda değiliz. Evet doğru herkes herkesin bir sigara içimi kadar umurunda. Anlatan kişi ile dinleyen kişi arasında o kadar çok laf birikiyor ki bazen biriken o laflar sana geri dönüşüm olarak tekrardan geri dönüyor denilebilir de..

  Yeniden başladı her şey eylül artık bu sefer etkisi çok büyük bir yıkıntıyla baş başa bırakacak beni ağır ve bir o kadar sancısı büyük bir kalp kırıklığı ile ortada kalacağım biliyorum çünkü son iki haftadır yakınımda bulunan insanlar ölüyor, biliyorum çünkü kendi yüzünü gösteriyor artık eylül. Sevmiyorum eylül ayını, yıllardır bu böyleydi böylede sürüp gidecek ağır gelmeye başladı artık sanırım başka bir ağırlık ile daha fazla yüzleşme gibi bir eylemin olmasını istemiyorum aslında bakılırsa ben mutlu olmak istiyorum anayasa mahkemesinin ihlal edildiği ibrahimin de sevmeye hakkı olduğunu bilmelerini, gayrisafi milli sevgiden payıma düşeni istiyorum artık çok şey istemiyorum ve anayasa maddesine yeni bir maddenin, bilmem ne bendinin bilmem hangi harfine madde eklenirse artık,... tutunacak bir dalı olduğunu onu asla bırakmamak üzere yazıldığı noter onaylı devlet tarafından önüme koyulmuş bir madde istiyorum artık çünkü ben artık sevilmek istiyorum lanet olasıca dünyada darbe yapmaya kalksam neden darbe yaptın diye soracak olurlarsa devletin beni görmesini istediğimi ve benimde sevilmeye ihtiyacım olduğunu bilmelerini istiyorum çünkü yirmi beş yıldır beni kimse sevmedi sadece kuyu niyetine yada kurban niyetine kesmeyi ve susuz bırakılmayı uygun gördüler. Ben yoruldum amına koyim artık daha fazla elimle başka bir duvar kazamayacağımı bilmelerini istiyorum çünkü benim milatım doldu ve taştı boş bir kavanoz ne kadar su alabiliyorsa bende aynı hızda boşalttım diyebilirim çünkü beni o kadar çok kırdılar ki dolan tarafım hep boşaldı hep kırıldım bende, zamanda yolculuk yapmak gibi bir doğaüstü güce sahip olamadım ben sürekli birilerini bekleyerek geçirdim ama kimsenin gelmiyor olması beni bir kez daha kırmaya hükmetti ve  hükmen mağlup oldum bu maçta sahaya çıkan futbolcu gibiydim gol atamadım hiç bir zaman evet kabul ediyorum ama penaltı yaptırarak takımıma bir gol fırsatı yaşattım ama o da gol olmayınca hükmen mağlup durumuna düştüm ve kırıldım. O kadar çok kalbim kırıldı ki artık daha fazla nasıl kırılırım diye sorular çözmeye başladım çünkü biliyordum en iyi kırılan taraf hep ben olmalıydım hep ben yenilmeliydim ve hep ben kaybetmeliydim kırmızı kartla oyun dışı kaldığımda bile en çok benim hakkım olduğunu bilmeliydiler çünkü ben kaybetmek üzere kurulmuş bir oyuncaktım ve hangi çocuğun eline verdilerse yüzümü parçaladılar, kırılmak, darmaduman olmak bana yakışan bir eylemdi kendisi başka birisinin elinde sadece zaman kaybına neden olacak bir tür mistik olay oluveriyordu. Bir annenin yirmi yaşında oğlunu kaybetmesi gibi bir acı vardı ve o acıyı ben gördüm ve yaşadım bir kez de bunun için kırıldım ağladım. Ağlamak benim için kutsal bir cennet kapısı gibiydi ama o cennet kapısının eksik malzemeleri o kadar çok fazlaydı ki giren de çıkanda belli olmuyordu bu yüzden oturup bir köşe başında ağlamayı seçtim çünkü biliyordum kimsenin umurunda olmadığımı çünkü biliyordum hayat hikâyemi kimlere anlatsam sadece zaman kaybı olduğunu anlatılan sözcüklerin bittiği zaman sadece unutulacağını ve sadece bir sigara içimi kadar akılda kalınacağını biliyordum. Çünkü kimse kimsenin umurunda değildi her şey bir sigara içimi kadardı gerisi bizleri kandırmak için söylenmiş birer teselli notlarıydı. Boş bir müzik kutusu gibi içi boş bir ev gibi, eşyaları çalınmış yeni evli çift gibi bilmediği için şehrin ortasında bombayla ölen bir çocuk gibiydi aslında hayat. Buralara daha çok şey yazıp çok fazla konuşmak istediğim zaman dilimindeyiz şuan aslında pastanın en büyük tarafı artık bende kaldı,,, olması gereken buydu aslında benimde hakkım olan payıma düşeni aldım artık çünkü benim pastamdan o kadar çok yediler ki hep ben aç kalmıştım sanırım biraz olsun karnımın doyduğunu bilmem gerekecek...

  Ben tanrıya küsmüştüm, çünkü tanrı nietzsche yakmadı yada iskenderi, romayı, italyayı, tanrının ateşi hep insanları yaktı. Bu yüzden tanrıya kırgınım. Ve sırf bu yüzden müzikle ile aramda bir köprü var ve benim köprümü kullanan o kişiler her gün birilerini atıyorlar o denizde sürekli biri boğuluyor ve ben sürekli bir ölüm haberi ile karşı karşıya kalıyorum. Eylül artık yavaş yavaş hayatımın tam ortasına girecek ve ben yine kırılacağım bu sefer ağır ve sancılı geçecek ve bundan sonraki dönemeçlerde level atlamak yerine oyundan çıkmaya karar vereceğim yine ben, çünkü bir sonraki ağırlığı taşıyamıyorum diye yine kendime dert yanacağım sonra bunlarda geçecek yine alışacağım ben kaldığım yerden devam edeceğim aynı hızda aynı şekilde kırılmaya devam edeceğim sadece dinleyenler değil okuyanlarda sıkılmaya başlayacak çünkü aynı olaylar olduğunu bilecekler bilmeye devam edecekler ama dedim ya herkes herkesin bir sigara içimi kadar umurunda olduğunu. Sonra kaldığım yerden devam edeceğim hayatıma sıfırdan yine, sadece kalbim değil bu sefer ruhumda yorulacak çünkü o da anlıyor artık beni terk etmeyi en çok o istiyor ama yinede geçer ümidiyle bakıyor. Bitecek bunlar yalanda olsa yalan bir masalda olsa o yalanların içinde biri bana seni seviyorum diyecek ve ben ona inanacağım çünkü benim tutunacak yada tutmaya çalıştığım bir dalım yok hepsi çürümeye yüz tutmuş bozulmuş bir yiyecek gibi yada tarihi geçmiş rafta duran sadece çok olduğunu belli etmesi amaçlı orada süs olarak görevine devam eden bir tür eşya gibi...

  Yazarak kusmayı öğrendim ben, yazarak kusuyorum ben...



bölüm sonu......



2.08.2015

son evre -1


   ''Son evre artık, daha fazla ilerinin olmadığı bir son, bir otomobilin son hızı bu, ileride beni bekleyen kocaman bir duvar ve benim o duvara saatte üç yüz kilometre hızla kendimi bir böcek gibi ezmem. Bitti diyorum çünkü artık ilerisinin olmadığını yaşım gereği karar verebiliyorum. Delirmeyi öğrendim artık. Yirmi beş yıldır daha ne kadar acı çekebilirim diye düşündüğüm zamanlar vardı. Kaygan bir yolda aracın başka bir araca çarparak durabileceğini sadece maddi hasarla kurtulabileceğini öğrendiğim gibi ben yalnızca o kaygan yolda aracımı uçurumdan aşağıya sürdüm ve ne kadar ümitlerim, hayallerim, kalp kırıklıklarım varsa hepsi benimle birlikte uçurumdan aşağıya düştü sadece aracın sol camı açıldı ve ilk terk eden ölümü daha çok isteyen oldu. Önce kalp kırıklarım terk etti beni o kadar çok şiddetli çıktı ki cam parçalandı ayna kum gibi ortalığa dağıldı sırf bu yüzden insanların ayaklarını kanattı ve kanamaya devam etti. Sonra hüzünlerim terk etti ilk başta yakalayabilmiştim kolundan tutup lütfen gitme diyebilmiştim sesim kısılıncaya kadar çok bağırmıştım beni terk etmemesi yalnız başıma bir hiç olacağımı anlatmıştım ama ''bir hiç'' olmanın kendi vücuduma takım elbise gibi oturacağını söyleyerek terk etmesinin iyi etkisi yaratacağını beni kandırarak öğrendim. Kandırılmıştım yine aynı olay otobüs durağında beklediğim gibi bir şeydi yolcu etmek amaçlı sabah altıda kalkmış terminale gelmiş ve beni yolcu ettikten sonra on dakika sonra telefonuma mesaj atarak ben seni terk etmek zorundayım demişti, o gece onunla birlikte olmuştum, o gece sabaha kadar öpüşmüş ve sevişmiştik, yalnızca on dakika dayanabilmişti beni terk ettiğini yüzüme söyleyemeyecek kadar kırmıştı kalbimi elinden bırakmıştım yaralanmıştım çünkü soğuk havada yaralanmış bir kurt gibiydim artık ve başladığım yöne geri dönmüştüm terk edilerek başlamıştı bu aracın içinden ellerimi alıp kaçan hüzünlerim olmuştu bir daha onunla hiç konuşmadım. Aracın en arkasında bulunan ümitlerim yüzüme bakarak seni aptal insanlara güvenmemeyi sana milyon kez söyledim noterden imzalı kağıt dahi almıştım senin için ama sen her seferinde başka birine güvenmeyi seçtin diyerek küfür etmeye başlamıştı ümitlerim, seni adi orospu çocuğu diyerek en büyük küfrünü yüzüme vurmuştu. Çok daha ağır küfürler vardı bunlar sadece ara öğün için almam gereken protein tarzında bir şeydi adlarını hiç bir zaman bilmediğim bir tür yiyecekti.''

  Radyoda bir müzik çalmaya başlamıştı notaları sözleriyle bir ordu sürüsü üzerime gelen savaşmam konusunda kalemi yok etmek isteyen kişilerdi aralarında büyücülerinde olduğu bir savaştı bu kazanamayacağım bir savaş ve notasını kaybeden bir padişah olarak tahtan indirilmiş daha hiç bir ülkeyi alamayacak kadar yorgun olduğumu söylemiştim. En iyi iş olarak bir kahve yapmayı seçmiştim oturdum kendime bir kahve yaptım. ve küfür ettim

   Ben seni seviyorum sevgilim demek istemiştim uçurumdan düşmeye devam eden aracın içinde, ben seni seviyorum diye not düşmüştüm, kağıdı katlayıp yüreğime koydum. Çok fazla şiir biriktirmiştim yüreğimde ve çok fazla düşünüyorum. Delirmiştim artık doktorun beni dinlemeye başladığı zaman henüz ikinci cümlemde acil olarak hastaneye yatmam gerektiğini söylediği gün gülmüştüm hayatım boyunca ilk kez gülebilmiş biriydim artık aslında gülen taraf ben değildim delirdiğimi biliyordum ve her ne olursa olsun oraya kendimi kapatmamak adına doktorun bana vermiş olduğu kağıda imzamı atarak çıkıp gitmiştim beni bekleyen kimsenin olmadığı bir yere otobüse binip sahile gitmiştim saatlerce oturup kendi hakkımda konuşmuştum ve içiyordum kanıma karışan alkol beni ayakta tutuyor eve gitmem konusunda uyarılarda bulunuyordu. Elimde bulunan doktorun bana vermiş olduğu kağıtları önce denize atmıştım çünkü biliyordum deniz hiç kimsenin kirini kabul edemeyecek kadar temizdi gökyüzü gibi o da maviydi çünkü. Ve mavi kalabilmeyi başarmıştı o kadar çok kirletilmiş ve kirletilmeye yüz tutmuşlardı ki akrabası tarafından tecavüze uğrayan ve bunu kimselere söyleyemeyen sonra kendi canına kıymak isteyen biri gibiydi, denizde, gökyüzü de..

   BİTTİ artık çünkü daha fazla bir yol yok önümdeki engellerin amına koyayım o kadar çok engel çıkıyor ki daha fazla engel geçmeyi istemiyorum bundan sonra önüme çıkacak ilk engele takılıp düşmek ve yerden kalkmamak çünkü biliyorum hayatım boyunca sürekli düştüğüm yerden kalkmayı denedim ve her seferinde bir sikim olmadı başka engel çıkarak onları da geçmeyi denedim ama anladığım tek şey bir sonraki engel beni yüz metre ileride bekliyordu. Her engel daha sancılı ve acılı oldu ve daha fazla yüreğimin kanamaması adına daha fazla kırılmamak adına son noktayı koymayı tercih ediyorum çünkü bitti bu kez gerçek anlamda bittiğine inanıyorum ve sonumu koymak istiyorum biliyorum benden hiç bir bok olmayacağını biliyorum eğer bu engeli geçersem tekrardan düşeceğimi biliyorum çünkü.



bölüm sonu artık,,, kelimeler olmadan





KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...