11.01.2015

iki kere iki





  Bir şeyler yazmak istiyordum kaç gündür ama sürekli üşengeçliğimden dolayı yazmıyordum. Bu akşam biraz olsun burayla konuşarak içimdeki sıkıntılardan kurtulma fikri attım ortaya, nasıl bir meyve yenmediği için bozulduysa bende öyleyim artık. Rafa kaldırılmış ama orada unutulmuş biriyim. Ruhumun günden güne ayrılma isteği, ölümü kabul etme isteği, kendimden sıkılma, bir şeylerin yolunda gitmemesi, kaybetmek, her şey işte o kadar çok birikti ki artık sayısını unutmam gerektiğini anladım.

 ''Bir insan sevmekten önce, terk edilmeyi öğrenirse bir eli mutlaka kapının kolunda gelecek kişileri bekler'' kendini kandırır, mutlaka ama mutlaka biri gelir der. Yıllar, aylar, günler zaman o kadar çok çabuk geçer ki kimse gelmez, metro durağında birisini bekler gibi beklersin yada bir uçağın çıkış kapısında sevdiğin bir insanı bekler gibi beklersin. Mutlaka ama mutlaka birinin gelecek umuduyla kendini kandırır durursun ama kimse gelmez sadece yalnız başına kalırsın hepsi o kadar.

 Ömrümün yarısı birilerini bekleyerek geçirdim. Kendimden o kadar çok soğudum ki bir köşe başında ölmeye kalksam gazetelere dahi çıkmayacağımı biliyorum yalnız başına evinde ölü bulundu haberi zaten kimsenin umurunda dahi olmaz. Yalnız başına intihar etti haberi, yalnız başına kafasına kurşun sıktığı belkide adını dahi bilmediğim bir gazetede çıkarım kim bilir. İki aydır canım o kadar çok yanıyor ki sırtımda bulunan kabuklar artık yeniden kanamaya başladı diyebilirim. Zekamı hep güzel şeyler için yormak isterdim kendime hayran kalacağım işler için, olmuyor bir türlü hiç bir şey olmuyor. Sürekli daha da çukura batıyorum her geçen gün iblisle rus ruleti oynuyorum silah kimde patlarsa misali, Oscarlık bir rol biçmek isterdim kendime ruhu bozuk ama yinede en iyi çıkış yapan erkek oyuncu rolünü oynayarak insanlara kendimi hayran bırakabileceğim bir film olabilirdi, olmadı ama bana biçilen en iyi rol bozuk bir plaktı doksan dakikalık bir filmde kamera katraşına dahi giremeyen bir rolüm vardı. Üzülmedim hiç bir şeye üzülmedin zaten, üzülmeme fırsat dahi vermediler, ben bir kere üzülmüştüm bir daha asla üzülmemem gerektiğini öğrettiler bana.

 Ruhum o kadar çok derin yaralar aldı ki her gece ağladığına şahit oluyorum. Çok üzgünüm. Bir insan yalanda olsa seni seviyorum cümlesini ömrüm hayatımda kimseden duymadım. İçten gerçekten ama içten seni seviyorum kimse demedi bana hayatı kırıklıklarla dolu bir insanı zaten kimse sevmez... ileride ayaklarına kırık camların batmasından korkarlar benim en büyük zararım kendime olmuştur hep başkasına zarar vermeyi hiç bir zaman beceremem. Yapamam bunu

 Oscara son kez aday olmaya karar verdim. ama bu sefer en iyi yüksekten düşen insanı canlandıracağım belki o zaman bir yönetmen tarafından keşfedilebilirim. Ruhumun sancılı olduğunu, hayatımın daha da boka battığını, kendimle olan savaşımın sonuna yaklaştığımı, kendimden uzaklaştığımı her şeyi biliyorum ama hiç bir şey yapmıyorum. Bir insan beş yaşındaysa ve babası tarafından terk edildiyse hayatı hiç normal şekilde ilerlemez. Vücudumdaki sigara izleri, ruhumda bulunan morfin, sigara ve alkolün etkisi her şey ve hepsi. Ellerim artık kanamıyor sadece ruhum can çekişiyor.

 Gitmek istiyorum buralardan ve bu şehirden, küçük yaşta biri olsam belki bunu yapabilirdim 7 yaşında bir kere yapmıştım evden kaçmıştım ama o zaman diyorum belkide korkum yoktu kim bilir belkide başıma gelecek her türlü şeye razı olacaktım da o kafayla kaçtım evden yada canımın daha fazla yanmasını kabul edemedim kim bilir ama şimdi bunu yapamıyorum gidemiyorum uzaklaşamıyorum.. Elimden geldiğince kendimi öldürme fikirleri atıyorum ortaya belki de diyorum oltaya biri gelir çekerim. Yapamadığım yada yapmaya çalıştığım hiç bir şey eskisi gibi de olmuyor bina çökmüş ve ben en altında kalmışım ne kadar çok bağırsam da kimseler tarafından sesim duyulmuyor yada o insanlar beni duymamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çok şey istememiştim bu hayatta yada çok fazla bir ricam yoktu sayın tanrıdan...

 Günlerdir bazı şeyleri yazmak için sürekli bahane üretiyordum artık kabuğumdan çıkıp koşmak istiyorum bende, bilmediğim bir şehre, bilmediğim tanımadığım bir ülkeye kendimi bir köşe başında alıp tek kişilik otobüse binip gitmek istiyorum. Ay sonu antalyaya gidiyorum aylardır yapmak istediğim bir şey vardı. Konyaaltı plajına gidip sabaha kadar şarap içmek istiyordum onu yapıcam sırf onun için değil bu şehirden, yaşadığım odadan her şeyden biraz olsun uzaklaşmayı istiyorum. Çünkü gerçek anlamda diyorum ki çok bunaldım kendime zarar vermekten korkar oldum artık her an bir şey olacakmış gibi hissediyorum.

 Dedim ya benim ruhum cam kırıklıklarıyla dolu ama hiç bir zaman başka insanlara o kırıklar ayaklarına batmasın diye, kanamasın diye kendi vücudumu yere attım her seferinde, kanayan sürekli vücudum oldu hepsi o kadar.




Bölüm sonu olarak hiç bir müzik koymama kararı aldım........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...