26.01.2015

hayatımdaki son yazı


''Antalya saat kulesi''

 Çok seviyorum orayı antalyanın caddesini, sokağını her yerini çok sevdiğim bir şehir ölürsem eğer antalyaya gömün beni vasiyetim olarak bunu belirticem.. Her neyse dün gece yolculuk sırasında bazı şeyler yazdım yazılan son yazıyı buraya koymak istiyorum artık..

 Cuma gecesi otobüse binip siktir olup gittim bu şehirden aşık olduğum ve beni kendime getiren şehre yolculuk yapma kararı attım ortaya çok sıkılmıştım artık çok fazla bunalmıştım kendimi biraz olsun toparlamak amacıyla gittim ama gram toparlayamadan geri geldim.

 ''Ben çok yoruldum artık haddinden fazla belkide sayısını unuttuğum yara izlerim var sırtımda, bacaklarımda, kollarımda ve en önemlisi de kalbimde çok yara aldım ve şuan sesimi kimse duymasın diye iki saattir ağlıyorum yanımdaki amca dahi sesimi duymasın diye kolumu ısırıyorum gözlerimde yaş kalmayacağını bilsem hiç durmadan ağlarım ama olmuyor işte dün gece saatin hiç geçmesini istemezdim zamanın durmasını isterdim lanet olasıca saat durmadı amına koyayım o kadar fazla yaram birikti ki tek isteğim biraz olsun iyileşmek sadece huzurla gökyüzüne bakmak istedim ama gel gelelim ki o gökyüzünü bana dar ettiler insanlardan yana o kadar çok yaram var ki kimin yalan söylediğini kimin doğru olduğunu anlayan biri oldum sayılır artık. Ben aslında dün gece ağlamak istedim bira içerken sonra ölmek istedim artık ölmek istiyorum ben aylar önce belkide yıllar önce tozlu rafa kaldırdığım ölümü tekrar arzular oldum. Çıkış yolu olarak ölümü görüyorum artık ölürsem belkide her şey düzelecek artık kendimi kandırmak için elimde başka kozum kalmadı son blöf bendim kumar masasında kandırabileceğim kimse kalmadı kendimden başka herkesi kandırdım sayılır.. Aslında onların beni kandırdığını onları kendi yerime koyduğumu düşenerek yazıyorum bunları onlar benim ben ise onları oynayan figüranım son sahnem belkide benim açımdan mutlu bitecek kim bilir... Yollar hiç bitmese hatta şuan otobüs şoförü aracın kontrolünü kaybetse kaza yapsak sadece ben ölsem çok güzel olurdu. Geçmiyor işte amına koyduğumun dünyasında hiç bir sikim geçmiyor hep bekledim durdum geçer dedim geçmedi işte yara üstüne yara aldım kalp kırıklığı üstüne kalp kırıklığı aldım sadece kırılmaya devam ettim her seferinde hatta bir ara o kadar çok kırılmaya devam ettim ki neredeyse bir uçakla yarışır oldum.. Bilmiyorum bu yolun sonu nereye gidecek daha ne kadar dayanacağım hiç bilmiyorum dün gece biramı içerken çok şey düşündüm ağlamak istedim o barda oturup hüngür hüngür ağlamak istedim ağlayamadım kalktım veronikanın yanına gittim kapısını çaldım ona yazdığım mektubu verdim. Ağlamak istiyorum ben dedim ama ağlayamıyorum bir türlü beni bu hayatta babam sattı annem sattı dedim.. Başka bilmediğim bir çok şey vardı ama diyemedim gittim bir aracın altına atlamak istedim ama lanet olsun ki o saatte tek bir araç dahi hızlı geçmedi belkide ben sarhoş olmamıştım daha,, bir bira daha içsem yada içtiğim biranın üstüne ikinci bir rakı içsem sonra bir bira daha içsem belki sarhoş olabilirdim olmadım ama sarhoş dahi olamadım iki bira ve rakı içmeme rağmen sarhoş olamadım bir türlü,, koşmak dahi istemedim o saatten sonra kalbim o kadar çok sızlamaya başladı ki artık sanırım o da sıkıldı diyebilirim ya öyle işte ne bilim.... '''

 Dün gece yazdım bunları otobüste evime geldim boş odama girdim ve kendimi yatağa attım soğuktu buz tutmuştu diyebilirim. Sokağa çıkmak istedim sonra ama bacaklarım kalkmak dahi istemedi ben artık hiç bir şey bilmiyorum unutmak istiyorum her şeyi hatta kendimi dahi unutmak istiyorum ben bu hayatta kime güvenmeye kalksam hep yanıldım ya ne bilim ben sadece dedim ya gökyüzüne mutlu bir şekilde bakmak istiyorum artık ama olmuyor benim gökyüzüm yok sanırım insanlar benim gökyüzümü siyaha boyamışlar ve çıkıp gitmişler o masaldan sadece oturup yazıyorum kitap okumayı bıraktım artık çünkü elime aldığım kitap yarım kalıyor ben ki hayatta en sevmediğim kitap dahi olsa ki asla ama asla her ne olursa olsun öyle bir şey yapmam yapıyorum artık yarım kalıyorlar bitiremiyorum kendim bittim diyebilirim. Tükendim hastalığa yakalandım kanser oldum.. Ölüm dedim bu sefer altın vuruşu yapıp siktir olup gitme kararı aldım çünkü benim gücüm falan kalmadı artık. Ben ne zaman kendime sürekli düzelecek diye kandırsam da olmuyor işte artık kandırmanın bir anlamı da yok sanırım bir insanın umudunu kaybederse yaşama arzusu da biter sanırım yada ben öyle düşünüyorum ne bileyim. Yukarıdaki cümleleri dün otobüste yazdım ve gerçekten iki saat boyunca ağladım artık nasıl bir ağlamaksa yorgun düştüm sanırım uyuya kalmışım gözümü açtığımda sakarya terminaline yanaşıyordu otobüs hiç bir şey bilmek dahi istemiyorum artık... Cumartesi günü antalyaya ne zaman gitsem tarihi osmanlı kahvesine gittim bu sefer tek değildim veronika vardı yanımda ben bir tek o şehirde ve orada huzur buluyorum sanırım yada orada da kendimi kandırıyorum ne bileyim her neyse işte oturduk birer kahve söyledim o ağladı ben ağlayamadım onunda sıkıntıları dertleri var...... ya bu siktiğimin dünyasında herkesin yada çevremde olan her insanın bir sıkıntısı bir derdi var kimse bana demedi ki benim derdim sıkıntım yok biri dese diyeceğim tek şey mutlu musun mutluysan bana tarif etsene etmeyi başarsın son isteğim beni tedavi et derim her şeyimi o an veririm cebimdeki paraya dahi ne varsa veririm gerekirse gider bir banka soyarım ne bileyim mutluluğun tarifini göstersin mutlu etsin beni çıkartır kalbimi dahi veririm lan o derece artık. Ben çünkü kendimi bildim bileli hiç mutlu olmadım ne bileyim çocuk yaşta lunaparka giden çocukları seyrettim her seferinde ben hayatımda 4 yıl önce gittim lunaparka o da yine antalyada yani.. Ben durmadan yazıyorum belki diyorum sıkıntılarım geçer düzelir diyorum yani yine kendimi kandırarak diyorum bunları ama düzelmeyecek onuda biliyorum ben artık tozlu raftan ölüm kitabını alıp uçan halıya binip siktir olup gitmek istiyorum kim yas tutarsa tutsun zaten en fazla bir ölünün arkasından sadece bir hafta yada iki hafta yas tutarlar sonra unutulursun o kadar sadece acı kalır zamanla da o acının üzerine biri gelir temizlemeye çalışır başarırsa o acıda unutulur gider hepsi bu kadar.. Bitti artık diyebilirim bittim çünkü haddinden fazla yoruldum artık

 Ölürsem eğer ki artık bunu deneme kararı aldım sayılır. Bir kaç kişiye mektup yazdım ellerine ulaşır sanırım ne zaman bilmiyorum ama ulaşmasa bile bir yerde yazı olarak kalır hepsi o kadar.. Benden bu kadar sanırım olmayacağını bile bile kurduğum bütün hayallerim tek tek yandı.....




bölüm sonu....
dün yazarken bu şarkı çalıyordu




11.01.2015

iki kere iki





  Bir şeyler yazmak istiyordum kaç gündür ama sürekli üşengeçliğimden dolayı yazmıyordum. Bu akşam biraz olsun burayla konuşarak içimdeki sıkıntılardan kurtulma fikri attım ortaya, nasıl bir meyve yenmediği için bozulduysa bende öyleyim artık. Rafa kaldırılmış ama orada unutulmuş biriyim. Ruhumun günden güne ayrılma isteği, ölümü kabul etme isteği, kendimden sıkılma, bir şeylerin yolunda gitmemesi, kaybetmek, her şey işte o kadar çok birikti ki artık sayısını unutmam gerektiğini anladım.

 ''Bir insan sevmekten önce, terk edilmeyi öğrenirse bir eli mutlaka kapının kolunda gelecek kişileri bekler'' kendini kandırır, mutlaka ama mutlaka biri gelir der. Yıllar, aylar, günler zaman o kadar çok çabuk geçer ki kimse gelmez, metro durağında birisini bekler gibi beklersin yada bir uçağın çıkış kapısında sevdiğin bir insanı bekler gibi beklersin. Mutlaka ama mutlaka birinin gelecek umuduyla kendini kandırır durursun ama kimse gelmez sadece yalnız başına kalırsın hepsi o kadar.

 Ömrümün yarısı birilerini bekleyerek geçirdim. Kendimden o kadar çok soğudum ki bir köşe başında ölmeye kalksam gazetelere dahi çıkmayacağımı biliyorum yalnız başına evinde ölü bulundu haberi zaten kimsenin umurunda dahi olmaz. Yalnız başına intihar etti haberi, yalnız başına kafasına kurşun sıktığı belkide adını dahi bilmediğim bir gazetede çıkarım kim bilir. İki aydır canım o kadar çok yanıyor ki sırtımda bulunan kabuklar artık yeniden kanamaya başladı diyebilirim. Zekamı hep güzel şeyler için yormak isterdim kendime hayran kalacağım işler için, olmuyor bir türlü hiç bir şey olmuyor. Sürekli daha da çukura batıyorum her geçen gün iblisle rus ruleti oynuyorum silah kimde patlarsa misali, Oscarlık bir rol biçmek isterdim kendime ruhu bozuk ama yinede en iyi çıkış yapan erkek oyuncu rolünü oynayarak insanlara kendimi hayran bırakabileceğim bir film olabilirdi, olmadı ama bana biçilen en iyi rol bozuk bir plaktı doksan dakikalık bir filmde kamera katraşına dahi giremeyen bir rolüm vardı. Üzülmedim hiç bir şeye üzülmedin zaten, üzülmeme fırsat dahi vermediler, ben bir kere üzülmüştüm bir daha asla üzülmemem gerektiğini öğrettiler bana.

 Ruhum o kadar çok derin yaralar aldı ki her gece ağladığına şahit oluyorum. Çok üzgünüm. Bir insan yalanda olsa seni seviyorum cümlesini ömrüm hayatımda kimseden duymadım. İçten gerçekten ama içten seni seviyorum kimse demedi bana hayatı kırıklıklarla dolu bir insanı zaten kimse sevmez... ileride ayaklarına kırık camların batmasından korkarlar benim en büyük zararım kendime olmuştur hep başkasına zarar vermeyi hiç bir zaman beceremem. Yapamam bunu

 Oscara son kez aday olmaya karar verdim. ama bu sefer en iyi yüksekten düşen insanı canlandıracağım belki o zaman bir yönetmen tarafından keşfedilebilirim. Ruhumun sancılı olduğunu, hayatımın daha da boka battığını, kendimle olan savaşımın sonuna yaklaştığımı, kendimden uzaklaştığımı her şeyi biliyorum ama hiç bir şey yapmıyorum. Bir insan beş yaşındaysa ve babası tarafından terk edildiyse hayatı hiç normal şekilde ilerlemez. Vücudumdaki sigara izleri, ruhumda bulunan morfin, sigara ve alkolün etkisi her şey ve hepsi. Ellerim artık kanamıyor sadece ruhum can çekişiyor.

 Gitmek istiyorum buralardan ve bu şehirden, küçük yaşta biri olsam belki bunu yapabilirdim 7 yaşında bir kere yapmıştım evden kaçmıştım ama o zaman diyorum belkide korkum yoktu kim bilir belkide başıma gelecek her türlü şeye razı olacaktım da o kafayla kaçtım evden yada canımın daha fazla yanmasını kabul edemedim kim bilir ama şimdi bunu yapamıyorum gidemiyorum uzaklaşamıyorum.. Elimden geldiğince kendimi öldürme fikirleri atıyorum ortaya belki de diyorum oltaya biri gelir çekerim. Yapamadığım yada yapmaya çalıştığım hiç bir şey eskisi gibi de olmuyor bina çökmüş ve ben en altında kalmışım ne kadar çok bağırsam da kimseler tarafından sesim duyulmuyor yada o insanlar beni duymamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çok şey istememiştim bu hayatta yada çok fazla bir ricam yoktu sayın tanrıdan...

 Günlerdir bazı şeyleri yazmak için sürekli bahane üretiyordum artık kabuğumdan çıkıp koşmak istiyorum bende, bilmediğim bir şehre, bilmediğim tanımadığım bir ülkeye kendimi bir köşe başında alıp tek kişilik otobüse binip gitmek istiyorum. Ay sonu antalyaya gidiyorum aylardır yapmak istediğim bir şey vardı. Konyaaltı plajına gidip sabaha kadar şarap içmek istiyordum onu yapıcam sırf onun için değil bu şehirden, yaşadığım odadan her şeyden biraz olsun uzaklaşmayı istiyorum. Çünkü gerçek anlamda diyorum ki çok bunaldım kendime zarar vermekten korkar oldum artık her an bir şey olacakmış gibi hissediyorum.

 Dedim ya benim ruhum cam kırıklıklarıyla dolu ama hiç bir zaman başka insanlara o kırıklar ayaklarına batmasın diye, kanamasın diye kendi vücudumu yere attım her seferinde, kanayan sürekli vücudum oldu hepsi o kadar.




Bölüm sonu olarak hiç bir müzik koymama kararı aldım........

KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...