9.02.2020

Olmayan Başlık


 ''geçecek dediğiniz ne varsa geçti mi sizin? benim henüz geçmedi de merak ettim o yüzden soruyorum şuan sizlere, yana yana bir insan erir mi demeyin, eriyormuş bunu ben kendimden gördüm, o kadar çok eridim ve tükendim ki daha ne kadar dibe batabilirim gibi planlamalar yapmaya başladım, yıllarca öğretilen matematik problemlerinin işte şuan işime yarayacağını asla bilemezdim, çözülemeyen bir sorunun görünmez bir y alacağını ve x ile çarptığın zaman sonsuzluk sayısını elde edeceğini işte şimdi öğrenmiş bulundum ama insanoğlu tarafından öğretilen bu sonsuzluk sayısı sayesinde çok iyi öğrendim, aklımı gecen gün doğramaya karar verdiğimde evde büyük bir blender'ım olmadığı için çok üzüldüm, un ufak edebilmek için, benden kalan bütün duygu ve düşüncelerimi onun içine atıp tek bir düğmesine basmayı çok hayal ettim ama olmadı işte, dedim ya geçecek diye çok fazla umut bağladılar ama geçmedi. Duygu ve düşüncelerin mantığı çok garip gelmiştir bana her daim anlamı ne kadar derindir, ne kadar ileriye gidebilir bir duygu. Aynalarla aramdaki bağ yıllar önce koptu bir daha asla toparlayamadım, toparlamak istedikçe hep ellerim kanadı en sonunda daha fazla canım yanmasın diye öylece bıraktım bir köşe başına kimselerde dokunmadı. Kaçmak istedikçe ıssız bir sokakta öylece kalakalmanın nasıl bir his olduğunu çok iyi biliyorum. Kıstırılmış, canının yanacağını bile bile etrafa saldırmanın nasıl bir his ve duygu olduğunu çok iyi öğrendim, güçlü kalabilmek için hiç bedel ödemedim ben, hep düştüm, düşmek istediğim için diye değil bir daha yere hızla düşmemek için düştüm ben, kimseler kaldırmasın istedim ama hep birilerine inandım yada kandım işte onlara kanınca düşmek zorunda olacağımı bildim ben. Karanlıktan hala korkarım, içimdeki o korku sanki beni içine çekecek ve bir daha beni bırakmayacakmış gibi gelir,  yalnız kalmaktan korktum ben. Gitmek istedikçe, terk etmek istedikçe hep elime yüzüme bulaştırdım kötü olan ne kadar madde varsa kullandım ama asla bağımlı olmadım yada birine bağlanmak istemedim bu yüzden korktum ve hala da köpek gibi korkuyorum ne yalan söyleyeyim şimdi size. Bir ses kötü de olsa bir ses, uzaktan gelen bir sessizliğinde içinde boğulup insanın kendine darılması gibi en acı verici madde sanırım insanın kendisine küsmesi yada darılması diyebilirim, ben kendime çok küstüm, çok darıldım ama her fırsatta barışmam için içimde çok antlaşmalar sağladılar bilmediğim bir topluluk yüzünden.''

Bu yukarıdaki yazıyı geçen gün yazmıştım ama neden yazdığımı asla bilmiyorum o yüzden silmek istemedim...

Ben başımı dizlerine koyup şiirler, romanlar okumasını çok isterdim ama olmadı.

Gözlerinin içinde hayallere dalmayı ve oralarda kaybolmayı

Ona kahve yapmayı sırf elleri yanmasın diye kendi ellerimle içirmeyi

Unutulmuyor bazı yaralar yada geçmiyor bazı izler derinde bıraktıkları insanın canını acıtsa da unutulmuyor işte bazı yaralar.

''Her insanın yarası vardır birileri tarafından Anadan, Babadan yada Yardan o yaralar bazen geçiyor diyoruz ama geçmiyor işte bi yerlerde kabuk bağlıyor sonra o kabukları kendi ellerimizle temizliyoruz kanata kanata, canımızın acısına aldırış etmeden kanatıyoruz yaralarımızı, iyileşsin diye değil sadece başka birileri görmesin diye yada o yaraları aynı yerden başkaları kanatmasın diye, aldığımız yaralar bazen gözlerimizden aksın istiyoruz gözlerimizden akan yaşlar kezzap gibi suratımızı yaksa da aldırış etmiyoruz, birilerini bekliyoruz yüreğimize dokunsun diye değil sadece iyileştirsin diye açıyoruz ama iyileştirmek bi kenara aynı yerden yaralanmak acıtıyor insanın yüreğini, nefes almak istedikçe başka hikayelerin içinde kendimizi arıyoruz kiralık katillerimizden kurtulup ne zaman bitecek diye nefes almaya çalışıyoruz ama aldığımız nefesler hep boşunadır yüreğimize dokunacak hiç bir güçlü insan yoktur, yarayla alay edenler hep yaralanmamış olanlardır o yaralar sahicidir ama kimse dokunmak istemez yaralanmamak için diye değil onlarda aldıkları yaralardan tekrardan kanamamak için yaklaşmazlar hepsi bu kadar basittir aslında''

Geçen onca seneden sonra neyi doğru yaptım hiç bilmiyorum yukarıda yazmış olduğum yazıyı az önce aklıma öylesine geldiği için yazmış bulundum, Ben buraya gelmiş bulunduğum onca seneden sonra hayatımda düzelen çok az şey oldu sürekli değer kaybeden bir eşya gibiyim artık ve gittikçe değersizleşiyorum hayatımın yokuş aşağı freni patlamış bir araç gibi savruluyorum bi yerde duracak umuduyla diye değil bi yerde yapacağım kaza sonucu yaralanmaktan korktuğum için belki de, en büyük korkum yalnız kalmak sanırım. Kanat Güner gibi 27 oldum diyerek raydan çıkan bir perde gibi olacağımdan, korkuyorum sanırım. Ağır yaralar ne zaman geçer bende bilmiyorum ama tecrübe ediniyorum, bazı tecrübeler iyidir insanı olgunlaştırır bir sonraki hatanı yapmamak için fırsat kollarsın ama ben bunu yapamadım, hep sürekli aynı yerden yara alınca bıraktım yada bırakmak zorunda kaldığımı hissettim çekip gitmek istedikçe hep bağlandım bir şeylere bağlanmak istemedikçe hep bağlandım durdum daha fazla nefes alabilmek için belki de yada daha fazla susmak için... Sustukça daha çok yorulduğumun farkına vardım. Bir adamın aynı yerden sürekli yaralanması kadar daha fazla ne olabilir ki? Bir kadının aynı yerden yaralanması kadar daha fazla ne canını acıtabilir ki? Artık daha fazla nefes almak istemediğimi biliyorum sadece sessizce çekip gitmek istiyorum yaralarımı bir bavula koyup kimseler görmesin diye uzaklara gitmek istiyorum, İnsanlardan kaçmak istiyorum, kendimden de kaçmak istiyorum yalan yok ama kapının önüne çıktığım an düşmekten korkuyorum, yoluma taş koyacaklar diye ve tekrardan aynı yerden yaralanmaktan korktuğum için, artık tedavi edilemez bir yaram var benim açık ameliyat sonrası dikilemeyecek yaram var ve ben o yaralarla mutlu değilim, mutluluğumu kaybettim...

Yaralarım sahici geçecek diye artık umursamıyorum sadece süreceğim merhem daha fazla o yarayı açmasın hepsi o kadar....


Bölüm Sonu....




KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...