Alışamıyor insan yalnızlığa bir yerden sonra her şey kopuyor her şey dağılıyor, korkuyor kimsenin onu duyamayacağından, ağlıyor kimsenin gözyaşlarını nereye akıttığını bilemediği için, hüzünleniyor bir yerden sonra tekrar başa sarıyor. Kendini tekrarlayan ve sürekli aynı şeritte giden bir araç gibi ikinci ele çıkmış yedek parçası dahi olmayan bir his kaplıyor içini de dışını da. Ağlamak istiyor hüngür hüngür ağlamak istiyor masallarda kendine yeni bir saray inşa edip kapısını kilitleyip kimsenin gelmemesini istiyor ne bir prens nede bir prenses kimse tarafından kurtarılmak istenmiyor. Bu güne kadar korktuğum ne varsa hep başıma geldi korkuyla yüzleşecek gücüm kalmadığında dahi kapımı çaldılar yüzleştirmek adına ne varsa ellerinden geleni yaptılar. Bir yerden sonra tekrar başa sarmak istiyorum her şeyi, tekrar aynı acıları, aynı kederleri çekip tekrardan yaşamak istiyorum deneyim kazanmak için, sonra ne kadarda çok deneyimli olduğumu anlıyorum ne kadar da çok fazla kalp kırıklığına sahip olduğumu ve o kırıklıklar sayesinde biraz olsun nefes aldığımı anlıyorum. Benim tek hayalim vardı zaten o da hiç bir zaman olmayacak sanırım olmamasının tek nedeni maddi konudan kaynaklanan sıkıntı. Akdenize yerleşip orada kendi ufak dükkanımı açıp insanların gelip kahvelerini içtikleri o naif dükkanın her yerinde şairlerin olduğu, sözleri her yeri aydınlattığı bir yer naif, huzurlu ve bir o kadar da hoş bir dükkan sabahtan akşama kadar kendi seçtiğim müzikleri çaldığım sabah saat sekizde akşam hatta gece yarısı ikiye kadar açık olan bir yer o cennet kokulu yerden kimsenin ayrılmak istemeyeceği bir yer... olmadı olmayacakta sanırım olmasına da imkan verilmeyecek. Ben bu güne kadar kime güven duyduysam hep kırıldım hep dağıldım hep parçalandım sürekli en fazlasını ben kazandım bir ortaklık girişimindeki iş gibi ve kendi ortağım tarafından dolandırıldıktan sonra bütün borçlarını benim ödediğin bir hadise...
Kendimden o kadar çok sıkıldım ki kendi hayatımı bir yerden sonra uçurumun kenarına sürüklemeyi uygun buldum uçurumdan aşağıya o kadar hızlı düştüm ki bir daha asla uçuruma geri dönmedim. İnandığım bir masal vardı. Aslında elimde olsa kendi masalımı kendim yazardım onu da başkaları yazdı, çizdi, oyun sırası bana geldiğinde hiç bir şey demeden oynamaya başladım. Sanki ben değilim gibi yada kendi hayatımı ben yaşamıyorum gibi yayın haklarımı elimden alınmış sokak ortasında öylece kalakalmış birisiyim. Hiç bir şeyi okumadan imza attığım için ellerini güçlendirmişler gibi, Zor günler bunlar, geçecek inanıyorum, zaten ben hep bir şeye inanarak geçirdim ömrümü hep düzeleceğini ve bütün bu sıkıntıların bittiği gün bir sigara yakıp hayata küfür edeceğime inanıyorum.
''İnsanın kalbi kırılmaya bir kere başladığı zaman arkası mutlaka aynı hızla geliyor.'' Bir masal kahramanı olamayacağımı nasıl biliyorsam öylece her şeyi bilmeyi seçmiştim hayatımdaki en büyük hayal kırıklığı ise pamuk şekerin pamuktan yapılmadığını öğrendiğim gün olmuştur. Nasıl oluyordu da o tatlı şeker pamuktan yapılmıyordu, nasıl oluyordu da o tatlı şekeri yiyebilmek için her salı günü o amcayı bekliyordum hayatımın en büyük hayal kırıklığı belkide o olmuştur. Çocuktum belkide bu yüzden çok hüzünlenmiştim. Zaten ondan sonrada hüzünlenmeye sürekli devam ettim sürekli ama,..
bölüm sonu....