22.03.2015

gökten bir melek düştü



  Alışamıyor insan yalnızlığa bir yerden sonra her şey kopuyor her şey dağılıyor, korkuyor kimsenin onu duyamayacağından, ağlıyor kimsenin gözyaşlarını nereye akıttığını bilemediği için, hüzünleniyor bir yerden sonra tekrar başa sarıyor. Kendini tekrarlayan ve sürekli aynı şeritte giden bir araç gibi ikinci ele çıkmış yedek parçası dahi olmayan bir his kaplıyor içini de dışını da. Ağlamak istiyor hüngür hüngür ağlamak istiyor masallarda kendine yeni bir saray inşa edip kapısını kilitleyip kimsenin gelmemesini istiyor ne bir prens nede bir prenses kimse tarafından kurtarılmak istenmiyor. Bu güne kadar korktuğum ne varsa hep başıma geldi korkuyla yüzleşecek gücüm kalmadığında dahi kapımı çaldılar yüzleştirmek adına ne varsa ellerinden geleni yaptılar. Bir yerden sonra tekrar başa sarmak istiyorum her şeyi, tekrar aynı acıları, aynı kederleri çekip tekrardan yaşamak istiyorum deneyim kazanmak için, sonra ne kadarda çok deneyimli olduğumu anlıyorum ne kadar da çok fazla kalp kırıklığına sahip olduğumu ve o kırıklıklar sayesinde biraz olsun nefes aldığımı anlıyorum. Benim tek hayalim vardı zaten o da hiç bir zaman olmayacak sanırım olmamasının tek nedeni maddi konudan kaynaklanan sıkıntı. Akdenize yerleşip orada kendi ufak dükkanımı açıp insanların gelip kahvelerini içtikleri o naif dükkanın her yerinde şairlerin olduğu, sözleri her yeri aydınlattığı bir yer naif, huzurlu ve bir o kadar da hoş bir dükkan sabahtan akşama kadar kendi seçtiğim müzikleri çaldığım sabah saat sekizde akşam hatta gece yarısı ikiye kadar açık olan bir yer o cennet kokulu yerden kimsenin ayrılmak istemeyeceği bir yer... olmadı olmayacakta sanırım olmasına da imkan verilmeyecek. Ben bu güne kadar kime güven duyduysam hep kırıldım hep dağıldım hep parçalandım sürekli en fazlasını ben kazandım bir ortaklık girişimindeki iş gibi ve kendi ortağım tarafından dolandırıldıktan sonra bütün borçlarını benim ödediğin bir hadise...

  Kendimden o kadar çok sıkıldım ki kendi hayatımı bir yerden sonra uçurumun kenarına sürüklemeyi uygun buldum uçurumdan aşağıya o kadar hızlı düştüm ki bir daha asla uçuruma geri dönmedim. İnandığım bir masal vardı. Aslında elimde olsa kendi masalımı kendim yazardım onu da başkaları yazdı, çizdi, oyun sırası bana geldiğinde hiç bir şey demeden oynamaya başladım. Sanki ben değilim gibi yada kendi hayatımı ben yaşamıyorum gibi yayın haklarımı elimden alınmış sokak ortasında öylece kalakalmış birisiyim. Hiç bir şeyi okumadan imza attığım için ellerini güçlendirmişler gibi, Zor günler bunlar, geçecek inanıyorum, zaten ben hep bir şeye inanarak geçirdim ömrümü hep düzeleceğini ve bütün bu sıkıntıların bittiği gün bir sigara yakıp hayata küfür edeceğime inanıyorum.

  ''İnsanın kalbi kırılmaya bir kere başladığı zaman arkası mutlaka aynı hızla geliyor.'' Bir masal kahramanı olamayacağımı nasıl biliyorsam öylece her şeyi bilmeyi seçmiştim hayatımdaki en büyük hayal kırıklığı ise pamuk şekerin pamuktan yapılmadığını öğrendiğim gün olmuştur. Nasıl oluyordu da o tatlı şeker pamuktan yapılmıyordu, nasıl oluyordu da o tatlı şekeri yiyebilmek için her salı günü o amcayı bekliyordum hayatımın en büyük hayal kırıklığı belkide o olmuştur. Çocuktum belkide bu yüzden çok hüzünlenmiştim. Zaten ondan sonrada hüzünlenmeye sürekli devam ettim sürekli ama,..


bölüm sonu....





11.03.2015

bir kağıt kesiği


  '' Kanatların bir kere kırılırsa hızla aşağıya düşersin, bir daha asla ama asla toparlanmana yada yerden kalkmana izin vermezler''. ''iyi'' bir cümlenin içinde yada okuduğum kitaplarda anlamını öğrendim. Ben bir köşe başında oturup bağırmak istiyorum lan o kadar çok bağırmak istiyorum ki sesimi bir daha asla ama asla kimse duymasın istiyorum. Artık ne yazacağımı nasıl bir cümle ile başlayacağımı bile bilmiyorum ben diyorum ya ben hiç bir bok bilmiyorum doğru aslında ben hiç bir sikim bilmiyorum küfür etmek bu dünyada en mantıklı en anlamlı bir şeydir. Nedendir bilinmez ama bazı insanlar küfürü, küfür etmeyi sevmezler başka birisinden duyunca yada bir yerlerde okuyunca rahatsız olurlar aslında öyle değil onların beyinlerinde aynada onlara bakan kişilerin kendileri olmadığı için sevmezler dünyanın sadece iki eksen etrafında döndüklerini hissederler yani kendi masallarında prensesin çok namuslu biri olduğunu hatta hiç bir erkekle sikişmediğini dahi inanırlar. Demiş ya şair ''Sevişti bir bakir ile bakire. Erkeğe milli dediler, kadına fahişe'' işte asıl anlatmak istenilen budur sanırım... Ben gökyüzünden aşağıya o kadar çok hızlı düştüm ki her düşüşümde biraz daha kanadım biraz daha kırıldım allah kahretsin o kadar çok kırıldım ki kırılmaya devam ettim bir yerden sonra kırılmanın aslında bir kalp tarafından olmadığını sadece canının acıdığını öğrendim benim canımı o kadar çok yakmışlar ki şimdi anlıyorum bunu. Ya ben sanırım sürekli böyle saçma şeyler yazıyorum farkındayım aslında bir cümleyi kurarken bile belkide milyon kez düşünüyorum nasıl olur diye aslında o cümlenin yada başlığın bir şey ifade etmesi beni ilgilendiriyor sonrası zaten karışık. Karışıyor yani bir yerden sonra kopuyor tespih gibi yani ipi kopuyor dağılıyor. Hayat da öyle değil mi bir yerden sonra sıkılmaya başlamıyor musunuz sizlerde, kurduğunuz hayallerde boğulmuyor musunuz, hayallerinizi yakmıyorlar mı yani güvendiğiniz insanlar? Haftalardır dedim de pazar günü sınav var. Bazen kendime çok kızıyorum zamanında kazandığım üniversiteye gidip okusaydım şuan çoktan bitirmiştim bazen de iyi oldu diyorum bazı olaylar deney oldu benim için yeni yeni kırıklıklar aldım her şeyin yenisi iyidir aslında. Bir eşyanın yenisi yada mağazadan aldığın bir çamaşır makinesi aslında bazı şeylerin hatta çok şeyin yenisi iyidir aslında ben öyle biliyorum.

 Geçenlerde yazdığım bir yazının altına yorum yapan birisi vardı çok hoşuma gitmişti okuduğum onca yorumun içinde en çok o yorum çok hoşuma gitti ''her yer karanlık olsun istiyorum ağız dolusu küfretmek istiyorum diye'' her insanın tanıdığım tanımadığım bir çok kişinin sıkıntısı var kederleri var, dertleri var, dinleyen dinlemeyen ben baktım da benim derdimi dinleyen sanırım burası başka da hiç bir yer yok. Bazen oturup bir çok şey yazıyorum sonra buraya yazmak geliyor içimden boş ver diyorum yazmıyorum bir çok şeyi yarıda bırakıyorum bir çok şeyi ellerimle kaybediyorum. İnsan bir kere kanamaya başladığı zaman arkası kesilmez sürekli kanamaya devam eder. Önce bedeni kanar sonra ruhu kanar en son birbirleriyle eşit hızda kanamaya devam ederler. bir yerden sonra kansızlıktan ölürsün. Acısız ve kedersiz. Çocukken hep bir kamyonum olsun isterdim. Uzak yerlere gitmek başka şehirler hatta başka ülkeler görmek isterdim. Olmadı işte beş yaşında o oyuncak kamyonete o kadar hızlı vurdum ki parçalandı paramparça oldu un ufak oldu, kum gibi her yere dağıldı sonra da ben dağıldım oradan oraya bir yaprak gibi dağılmaya devam ettim. İşler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramazsın, ardı arkası kesilmez, dibe battıkça batarsın. Bir yerden sonra kuyunun dibinde yaşamaya devam edersin.

  Sonuçları ne olur bilinmez ama her yeni bir gün yeni bir oyun oynamaya devam edersin mayınlı tarla gibi bir noktada patlamaya başladın mı etrafında ne kadar mayın varsa hepsi patlar oyunu kaybedersin. Hayatımda hiç bir zaman kumar oynamamıştım ama bir kere tanrı ile aramdaki bütün bağları kesince masadan kalkma isteği doğmuştu zaten ondan sonrada bir daha asla kazanamadım sürekli kaybetmeye devam ettim durdum hatta bir ara o kadar çok ileriye gittim ki vücudumda ne kadar gereksiz şeyler var onları da bırakmaya karar verdim. Önce gözlerimi, sonra kulaklarımı, ellerimi, bacaklarımı derken tek tek bütün vücudumu kaybetmeye devam ettim. Çok yorulduğumu çok fazla sıkıldığımı biliyorum geçer dediğim de zaten hiç bir sikim geçmiyor. Geçmiyor işte amına koyduğumun dünyasında hiç bir sikim geçmiyor. Sanki zaman durmuş artık. Geçer inanıyorum bir umut işte en umutsuz en çaresiz insanın olduğu gibi bir umut işte. Benim elimde ondan başka hiç bir şey kalmadı düzelir diye umuyorum 25 yaşında bir adam olarak bu kadar sırtıma yüklenmiş yüzlerce, binlerce, milyonlarca yüke karşı direnmeye devam ediyorum. Elimde bir çıkış yolu olsa kendi öykümü, kendi masalımı yeniden yazarım en kusursuz şekilde yazmaya özen gösteririm baktım ki yolun çok fazla uzağına gidiyorum tekrardan yolun karşısına geçecek bir çizgi atarım. Film biter doksan dakikalık bir filmde ödül almak için uğraşıyorsan her şey kusursuz olmalı müziklerin, oyuncuların, teknik ekibin, kıyafetlerine varıncaya kadar her şey kusursuz olmasını istiyorsan özen göstermelisin.

 Sanırım ben sarhoş oldum en çok sevdiğim şeyde bu yalnız o değilde antalyadan geldiğimden beri içmiyordum iyi oldu sarhoş olmayı en çok bu yüzden seviyorum unutuyorum bazı şeyleri unutmama yardımcı oluyor aslında unutmuyorum da bazı şarkılar çıkıyor karşıma mutlu oluyorum ya olum ben öyle ufak tefek şeylere mutlu olan bir adamım lan halimi hatırımı bile sorsan mutlu olan bir adamım lan ya neyse ben işte buralara böyle şeyler yazıyorum işte


bölüm sonu olarak...





  




KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...