31.10.2014

Mutluluk Evrimi

Tom Waits'in parçalarında
kendimi aramaktayım,
bozuk plakla
bileklerime attığım kesik...
müzik parçalarında
sigara yaptığım
günler
ahh Mellery
sende olmazsan
Hayat h/iç çekilecek gibi,
Ben tanrı olsam
sahi ben tanrı olsam
ağlardım
zaten ben her gün ağlıyorum
akıttığım göz yaşlarından
gemi yapardım
sonra bilmediğim
bir limanda batmasını seyrederdim.
gökyüzü ne kadar da naif Mellery
sanki bir şiirden kaçmış gibi
bir şeyler söylemek istiyor gibi
dünyada çekilecek tek güzel şey gökyüzü
tanrı bir tek onu kusursuz yaratmış
bir sigara daha
bir sigara daha
bir sigara daha
artık ölümünü düşleyen biri gibiyim
kendime yarattığım
hayali bir dünyada
yaşamaktayım
yaşayamamaktayım
ölü biri olarak
bir kadını sevmiştim
çok güzel elleri vardı.
Her gece birlikte sevişirdik
sonra bir gece yarısı terk edildim
beni her zaman terk ettiler
kalbimi çok kırdılar
hatta o kadar çok kırdılar ki
bir keresinde
bir arabanın altında kaldım
cesedimi gördükten sonra umudumu
kaybettim
umudumu yaktılar
bilmediğim bir orman kenarında
cesedimi almaya
gittiğim gün
kırmızı başlıklı kız
kurtla sevişiyordu
masalların aslında
insanları kandırmak için
uydurulmuş bir masal olduğunu anladım
o kahramanların
sadece birer orospu ve çocuğu olduğunu anladım
kırılmamak için
ruhumu satmaya kalktım
ucuza gitmesini istedim
ama
yapamadım
kırılmaktan sıkıldığım gün
uyuşturucu kullandım
sonra bir kadına aşık oldum
sonra başka bir kadına daha aşık oldum
sürekli başka kadınlara aşık oldum
televizyonlara çıkıp kendimi sattım
karaköyde kendini
pazarlayan
orospulardan
daha ucuza
kapattım.
İşkence dolu bir gezegende
yaşamaya devam ettim
sıradaki acıyı istiyorum
diye bağırdığımda
''aptal herif''
diye karşılık verdiler
insanların üç yüzlülüğü ile
karşılaştım
bir yüzünde
başka bir maske ile
dolaşıp
diğer yüzüyle yalan söyleyen
insanları tanıdım
üçüncü yüzlerine dayanamadım
korktum
ağır geldi
travma sonucu acil tedavi
edilmem gerektiğini öğrendim
tedavi olmaktan
vazgeçtim
ölümümü bekledim
bir köşe başında
azraili bekledim
bir gece yarısı
Allah ile karşılaştım
çarpıştık
elimdeki bütün dualar yere düştü
yerden kaldıran kimse olmadı
kaçtım
başka
bir köşe başında iblisle karşılaştım
ağladı, hüzünlendi
onu da kumar masasında kandırdım
kalbini kırdım
yetmedi
daha çok
acı çekmek için
morfin kullandım
nemesis tanrısından intikam aldım
tanrılar arasında başka
bir savaş çıkardım
acıların en büyüğünü
çekmek için
bir adım önde durdum
yeni bir acı ile karşılaşmak için
David Bowie plakları satın aldım
oturdum
bir sigara içtim..
.................................................................




14.10.2014

Vol-1


  ''Geçmiyor artık hiç bir şey günden güne daha da bataklığın içine batıyorum. Her geçen gün daha da yorulmaya başlıyorum. Yazacak hiç bir şeyim kalmadı. Söyleyecek yada konuşacak. Bu sene daha da ağır oldu benim için. Koşmaya başlasam bir dakika olsun arkama dahi bakmadan hızla kaçıp gideceğim buralardan. Çok canım yandı o kadar çok canım yandı ki artık canımı yakacak herhangi bir organım kalmadı. Sürekli kahve içiyorum ve sigara günden güne böyle devam edecek sanırım. Eylül sorunsuz geçti ama Ekim öyle olmadı sorunların biri bitmeden diğeri başladı birbirini kovalayan iki hayvan gibi.

 Bilmiyorum artık son darbeyi vurmak bile elde değil. En çaresiz insanın bile bir umudu vardır derler ama benim tek bir umudum dahi kalmadı. Tek tek umutlarımı kırdılar hiç acımadılar. Ölümü düşlediğim falan yok zaten ölmek isteseydim yıllar önce ölürdüm sanırım Ölümü tozlu bir rafa kaldıralı çok uzun zaman oldu benim için.

 Neden bu kadar çok kırıldım. Neden bu kadar çok kalbim ağrıyor artık. Biliyorum aslında o kadar çok şeyi biliyorum ki cevaplarını vermek. Belkide asıl canımı acıtan bu oldu benim için.

 Çocuğum olursa her ne olursa olsun onu asla ama asla yalnız bırakmayacağım. Beni yalnız bıraktılar. Yalnız yaşamayı bana önce ailem gösterdi sevmekten önce terk edilmeyi öğrettiler bana. Öyle bir terk ettiler ki, bundan sonra gelecek acılara daha sağlam durmam konusunda alışkın olmamı sağladılar. Başaramadım avradını siktiğimin dünyasında. Geçmedi çektiğim acılar, geçmedi canımın yanması Zaten geçmiyor avradını siktiğimin dünyasında, bir sikim geçmiyor. Özelikle son 15 gündür sürekli rüyalar görür oldum sürekli köpeklerle uğraşıyorum onunda nedenini henüz bilmiyorum. Beni çok kandırdılar, çok yıprattılar, çok canımı yaktılar...

  gerçek bu gerçeği hiç bir zaman değiştiremezsiniz sadece hayallerinizi değiştirirsiniz hepsi o kadar.

 Tanrım artık kırımız kartla oyun dışı kalmak istiyorum lütfen mümkün kıl bunu rica ediyorum senden...

 Elbet bir gün bunlarda biter demiştim bi gün çektiğim bu acılar, sıkıntılar hepsi bir gün biter bittiği gün o zaman arkama dönüp nasıl da yendim seni derim diye bir cümle kurmuştum ama öyle olmadı işte ben ne kadar güçlü olmaya çalışsam da olmuyor işte mutlaka başka nedenler ve sorunlar çıkıveriyor karşıma... Bundan sonrası benim için nasıl bir şey olacak bilmiyorum artık soru cevap şeklinde sorular sormaktan da vazgeçtim kendimle olan savaşımdan da kazanamayacağımı bildiğim bir savaşa girmek zaten çok büyük aptallıktı. Kaybettim ben her seferinde o kadar çok kaybettim ki bir sonraki oyuna geçmeden pas demeyi öğrendim. Kumar masasında elinin ne kadar da güçlü gelmesi önemli değil sadece çok kazanmak istiyorsan sonuna kadar gitmelisin kaybedersen bir daha oyunun içine giremezsin. Kısacası sanırım böyle bir kaybediş.

 Benden bu kadar artık. Yoruldum çünkü. Artık dayanacak gücüm kalmadı,

   01-10-2014 
Seninle oturup kahve içmek isterim. Saatlerce yaşadığım hayatı anlatırım sıkılmazsan eğer. Seninle ne zaman konuşmaya başlasam bütün sıkıntılarım geçiyor. Bilmiyorum hani Cemal Süreya diyor ya ''Senin bir havan var beni asıl saran o'' öyle işte ne zaman seninle konuşmaya başlasam bütün sıkıntılarımdan kurtuluyorum bütün acılarımı unutuyorum unutturuyorsun bana senin öyle güzel bir sevgin var ki bunları yazıya dökmeye kalksam bir süre sonra belki o kadar çok şey yazmış olurum ki elimin ağrısını dahi hissetmem öyle işte. Neyse belki dedim ama sıkılmazsan eğer yaşadığım sıkıntılarımı anlatmak isterim. Bir bir kaç yaşındaysam eğer o kadar zaman alır belki ama olsun Sen beni dinlersin sen zaten beni hep dinledin ama nasıl olduysa artık sana olan duygularım her gün başka bir boyut kazandı sevgili anlamında söylemiyorum bunları aşk anlamında diyorum. Sana aşık oldum desem nasıl dersin, belki bilmiyorum derim, dedim ya senin çok farklı bir havan var işte. Aşk yada başka bir şey dostluk, kardeşlik ne bileyim bir şey de işte buna. Böyle işte bir gün belki olursa seninle kahve içmek isterim...

bu kırmızılı yazıyı, o tarihte yazmıştım


Bölüm sonu.......




6.10.2014

Işıklı Ayakkabı


  Her insanın çocukluk hayali vardır. Kimisi doktor, polis, futbolcu yada oyuncu olmak ister mutlaka ama mutlaka bir mesleği yada bir hayalin ortasına atar kendini. Çocukluk aklı yada başka bir şey diyelim biz buna her neyse. Benim hayalim yoktu. Hayallerimi bir gece yarısı biri çaldı kim yada neden bilmiyorum. Işıklı ayakkabı adında bir yazı bu çocukluğumu anlatmak istiyorum. Çocukluğum belkide en güzel tarafı hayatım boyunca asla ama asla unutamayacağım tek güzel anım belkide. Kimisi babası yada annesi tarafından mutlaka alınır ışıklı ayakkabı gece olunca o kadar güzel yanar ki gözlerini ayıramazsın ben, öyleydim yani ne bilim kimin ayağında görsem salak gibi bakardım çok güzel bir şeydi mutlu olurdum akşam olunca yola oturur insanları seyrederdim. Mutlaka birinin geçmesini beklerdim sokağımızdan ışıklı ayakkabısını giymiş o çocukları sokaktan birinin geçmesini, dört gözle beklerdim, geçtikleri olurdu o kadar sevinirdim ki o duruma o kadar çok mutlu olurdum ki asla ama asla gitmesini hiç bir zaman istemezdim. Mutlu olurdum çünkü tarif edilemez bir şeydi benim için, mutlu olurdum çünkü benim hiç ışıklı ayakkabım olmadı...

  O çocukların o ayakkabı giymeleri benim için tarifi imkansız bir şeydi, Kutsal kitaba yazılmış önemli bir ayet kadar önemliydi benim için. Güneşin olmadığı bir zaman düşünün ölürsün yada çiçeğe su vermediğin zamanı düşün yapraklarını döker toprağı kurur. Çocukluğumun belkide en güzel yanı bir tek o ışıklı ayakkabıları izlemem oldu. Zengin. orta halli ve fakir üç gruba ayıracak olursak ben bu üç grubunda içinde değildim o zamanlarda, yani o ayakkabıyı alamayacak kadar çocuktum 7 yaşındaydım ve kimsesizdim. Kimsesizlik bana hiç bir zaman koymadı canımı acıtmadı yada ilkokula başladığım zamanlarda benimle dalga geçen çocukların beni hor görmeleri yada benimle dalga geçen çocukların bana piç demeleri beni hiç bir zaman yaralamadı. Yaralamadı çünkü onlardan daha zekiydim istesem onları o yaşımda zekamla dövebilirdim yada beden gücümle belki dayak yerdim ama olsun mutlaka bir karşılık verebilirdim. Yapmadım... Özlemenin nasıl bir şey olduğunu o kadar çok iyi bilirim ki bunu benden başka kimse iyi anlayamaz. Yazıyorum çünkü yapabildiğim en iyi iş bu, yazıyorum çünkü elimde yazmaktan başka bir şey yok, yazıyorum çünkü benden bir bok olmayacağını biliyorum, yazıyorum çünkü nedeni olmadığı için yazmak kolayıma geliyor insanlardan daha çabuk kaçıyorum, uzaklaşıyorum. Neyse konuyu dağıttım sanırım ne diyordum hehh tamam ışıklı ayakkabı diyordum. Çalmıştım hırsızlığın ne olduğunu o zaman anlamıştım bir dükkandan ışıklı ayakkabı denilen bir şey çalmıştım aslında hırsızlık sayılmazdı sadece ödünç almak diyelim biz buna bunları yazarken bile aslında ne kadar da orospu çocuğu birisi olduğumu yüzüme vurmak isterdim ama yapmıyorum. 7 yaşındaydım ve hırsızlık yapmıştım bir ayakkabıcı dükkanına girmiş numarası ayağıma uyan ışıklı ayakkabıyı çalmıştım. O zamanlarda alarm denilen sistem yada başka şeyler henüz yoktu. Ustalıkla yapmıştım bunu yada o adamın beni görmezden gelmesini izlemesine neden olmuştu bilmiyorum işte. Sokağa gittiğimde akşam olmasını bekledim ayakkabılarımı giyip sokağa çıkmak istedim mutluydum sadece bir günlük mutluluk benim için en güzel eylemdi. Mutluydum çünkü ilk kez mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu tadacaktım, Pastanın en güzel yeri bana kalmıştı. Akşam olmuş ayakkabıları giymiş sokağa çıkmıştım. ışıklar yandıkça koştum ve durdum, zıpladım, yürüdüm, bir daha zıpladım, koştum sabaha kadar böyle devam etti durumum artık rüyadan uyanma zamanım gelmişti. Çünkü onu bir günlüğüne çalmıştım. Akşam üzeri okuldan çıkıp çantamın içinde bulunan ayakkabıyı dükkana götürme zamanı gelmişti. Karşımda duran adamın yanına gidip çantamın içini açtıktan sonra ayakkabıları çıkardım. Şaşkın şaşkın bana bakan amcanın eline vererek istersen polisi arayabilirsin ama ben sadece mutlu olmak için çaldım. Diyebildim dedim ve kahroldum. Hırsızlık bu dünyada yapılan en büyük adilik diyebiliriz. Birinin emeğini çalmak, parasını çalmak, kalbini çalmak... ruh, beden ve para üçünün de bir biriyle bağlantısı çok büyük. Karşımda oturan adam benim gözlerimin içine bakarak zaten dün gördüm ben seni ayakkabıyı alırken müdahale etmedim çünkü onları geri getireceğini biliyordum. Durdurmadım seni çünkü sen çok iyi bir çocuksun dedi ve gittim. Ayakkabıları bana vermek istedi ama kabul etmedim. Oyuncaklarımı sattım ayakkabının fiyatını ödedim ama almadım yapmadım benim mutluluğum bir günlüktü kelebeklerin ömrü kadar kısa ve acımasız..

  Bunları yazıyorum çünkü benim hiç bir zaman ışıklı ayakkabım olmadı yada bana onu alacak biri. Yorgunum çünkü beni tanımayan yada tanıyan insanların benim hayatımın onda sıfırını dahi bilmezken benim hakkımda konuşmalarını duyuyorum. Kulak dahi asmıyorum..

 Neyse benim kahvem bitmiş bi kahve iyi gider sanırım..

 Çocukluğumda futbolcu, polis, doktor yada ne bilim başka bir şey sorduklarında ne olmak istersin dediklerinde Yazar olmak istiyorum diyemedim. Bilmiyorum dedim... Büyüyünce düşünürüm. Büyüdüm belli bir olgunluğa geldim ve şuan ne olmak istersin deseler bilmiyorum derim. Büyümek asıl canımı bu acıttı benim işte keşke diyorum hep çocuk kalsaydım hiç büyümeseydim ama olmadı işte doğanın kanunu dedikleri bir sikim şeyin içinde yaşamaya devam ediyoruz, ediyorum. Kahve dedim de bu sıralar günde belkide 12 bardağa çıkarmışımdır yada 20 tam olarak bende bilmiyorum sabah çöpü atmaya gitmeseydim sayardım kahve paketini her neyse ne diyorum ben yine. Sevdikleriniz ve sizi sevenler, sevilenler sevenler her şeyi düşünün işte sevgi ile alakalı her ne olursa olsun göğe bakın sonra kendinize bir yıldız seçin her gece bu böyle devam etsin uzakta olanlar yakınınızda bulunanlara onlara da söyleyin onlarında bir yıldızı olsun ve her gece bir kaç cümle o yıldıza bir şeyler söyleyin. Sonra bir gece göğe baktığınızda artık o yıldızın orada olmadığını fark edeceksiniz çünkü o da sizi terk edecek. Bunu yapın çünkü zamanı geldiğinde ne demek istediğimi anlarsınız bir gün.

 Bu gece duygularımın en derininde bulunan şeyleri yazmak istedim. Yazıyorum çünkü elimden başka hiç bir şey gelmiyor işte. Artık yorgunluğum falan değilde kendimden bıkkınlığım söz konusu o kadar çok canım yanıyor ki biri yarama su dökse korkuyorum yaramı daha çok deşecek diye. Korkuyorum çünkü benim elimde hiç bir şey kalmadı özlemekten başka sadece özlüyorum hepsi bu kadar....



bölüm sonu.......





KAYRA

    Merhabalar, Nasılsınız En son 20 Haziran 2021 Tarihinde buraya uğramışım gerçekten bu kez araya çok ama çok açtık. Neyse özledik ve geld...